Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Sahra- Bugun sana bu paylasimlari soracaktim . Kalp kalbe karsiymis. Tesekkurler.
canım tüm olumlamalarını paylaşırmısınCanım bugün bana daöğleden sonra geldi olumlamalar paylaştım hemen
![]()
Haftalık paylaşıyorum canım geçmiş sayfalara bak istersen başka arkadaşlarımızın çok güzel paylaşımları varcanım tüm olumlamalarını paylaşırmısın
Çok güzel canım paylaşımın teşekkürlerKURAL 1: “Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”
KURAL 2: “Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”
KURAL 3: “İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.”
KURAL 4: “Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.”
Hint felsefesiymis. Sizlerle paylasmak istedim.
Eki Görüntüle 2072566
Ayna nöronları, hayranlıkla okuduğun ya da duyduğun , başkalarına ait başarı hikayelerini, sana ait tecrübeler olarak kaydeder ....
***
AYNA NÖRONLAR
Hepimiz hayatımızın bir anında başkalarının ne düşündüklerini bilmeyi istemişizdir. Belki de şu an bile istiyorsunuz bunu. Açıkçası ben bilmek isterdim, karşımdakinin beni nasıl düşündüğünü ya da benim için nasıl duygular beslediğini.
Hepimizin başına gelmiştir; arkadaşınızla evde otururken, televizyon seyrederken ya da hehangi başka birşey yaparken bir şey yapmaya yeltenirsiniz(örneğin; su almak). Ama bazen o sizden önce davranır ve siz daha elinizi suya atmadan arkadaşınız suyu size uzatmıştır bile. Daha günlük bir örnek vereyim; herhangi biriyle, herhangi bir yerde ve herhangi bir konu hakkında konuşurken ne söyleyeceğini unutursun. Olur ya, tıkanırız. Ama karşımızdaki kişi söyleyeceğimizi tamamlar. Hem de tam bizim istediğimiz gibi. Böyle küçük zihin okuma denemeleri hayatımıza serpiştirilmiş durumda. Bazılarımız farkında ama pek çoğumuz farkında değil. Peki biz bu küçük zihin okuma işini nasıl beceriyoruz?
İşin sırrı beynimizdeki ayna nöronlar! Ayna nöronlar daha çok beynimizin parletal lobunda(beynimizin arka üst kısmı) bulunuyorlar. Ve bu nöronların arkası çok iyi. Bağlantıları saymakla bitmiyor. Ama bu bağlantıların en önemlileri; hareketten sorumlu motor bölgeler, konuşma ve işitileni anlama, duygulardan sorumlu limbik sistem ve düşünce oluşturmakla görevli frontal bölgedir.
Bu işin eskiden bilinçli olarak yapıldığı düşünülüyordu. Yani bizim su istediğimizi arkadaşımız hareketlerimizden anlıyor ve bize suyu uzattığı düşünülüyordu. Ama büyük bir tesadüf eseri bu olayın böyle işlemediğini aslında işin içine ayna nöronlar olduğu ortaya çıktı.
Bir kaç bilimadamı maymunlarla ilgili zihin okumayla hiçbir alakası olmayan bir deney yapıyorlar. Camla ayrılmış iki odanın birinde maymunlar ve doğal ortamları, diğerindeyse bilimadamları ve doğal ortamları bulunuyor. Mola verilmiş bir zamanda bir bilimadamı su içmek için elini bardağa uzattığında, maymunun beyninde susayınca harekete geçmesi gereken reseptörlerin de hareketlendiğini görmüş. Tesadüf sanmışlar ama olayı tekrarlayınca bunun bir tesadüf olmadığını anlamışlar. Ayna nöronlar ilk olarak, işte böyle farkedildi.
Peki nasıl çalışıyor bu ayna nöronlar? Beş duyu organımızla algıladığımız duyumlar, elektiriksel sinyallere dönüşerek beyne yani nöronlara aktarılır. (Kavrama, bu duyumlardan biridir.) Beyinde kısmen özelleşmiş olan nöronlar bu duyumla ateşlenir. (Elmayı kavrayınca ateşlenmesi gereken nöronlar ateşlenir.) Nöronların milyonlarca bağlantısı sayesinde binlerce nöron bu duyum karşısında ne yapmamız gerektiğini söyler. (Elmayı kavrama, onun düşmesini önleme v.b.) Bu işlem bitmeden devam eder. Ama n’apmamız gerektiğini bütün nöronlar söyleyebilir bize. Ayna nöronların diğer tüm nöronlardan farkı elmayı kavrarken ateşlenmesi gereken nöronlara, karşıdaki kişi elmayı tutunca ateşlenmesi gerektiğini söyleyen sinyaller göndermesidir.
Kısaca anlatmak gerekirse; karşımızdaki kişi elmayı kavradığında biz de elmayı kavrayacakmışız gibi düşünürüz. Empati gibi. Ayna nöron ismi de zaten buradan gelir. Bu nöronlar ayna görevi üstlenirler bir bakıma ve karşıdaki hareketi kopyalarlar. Zihin okuma işlemi de bu sayede gerçekleşir.
-Alıntı - Bilgiustam.com
***
Kızlar bu ara beyne ve yapabileceklerine sardım paylşatıklarım konu dışı değildir umarım sıkmıyorumdur ...
Bayiliyorum bu felsefeye.Her sey olmasi gereken en muhtesem sekliyle olmus ve yasanip bitmistir. İyi ya da kotu; dogru ya da yanlis o zaman ki hayat goruslerimiz icindir ve yersizdir.O zamanlar cok kotu dedigimiz sey bizim icin ne kadar iyidir ki ruhumuz duymazKURAL 1: “Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”
KURAL 2: “Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”
KURAL 3: “İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.”
KURAL 4: “Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.”
Hint felsefesiymis. Sizlerle paylasmak istedim.
Süpeerrr o zamanAslaaaa...Okumaktan en keyif aldigim kisim diyebilirim tatlim![]()
Bana ilk cevabin da bu tarz bir seydi:) Aslinda rahatlatici bir felsefe. Surekli acaba yanlis seyleri mi yapiyorum dusuncesinden kurtulmak icin super kurallar. Basimiza gelen olaylar iyi ki geldi ve bugundeyiz.Bayiliyorum bu felsefeye.Her sey olmasi gereken en muhtesem sekliyle olmus ve yasanip bitmistir. İyi ya da kotu; dogru ya da yanlis o zaman ki hayat goruslerimiz icindir ve yersizdir.O zamanlar cok kotu dedigimiz sey bizim icin ne kadar iyidir ki ruhumuz duymaz![]()