Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar

Merhaba öncelikle eviniz hayırlı olsun inşallah isteğiniz gibi mutlu huzurluolursunuz abinize çok geçmiş olsun benim annem karaciğerden rahatsızdı vefat etti 15 sene önce abimindE karaciğerinde sorun çıktı parça alacaktılar annemden dolayı annede varsa genetik olabilir diye şüphelendiler ben ilk duyduğumda çok kötü oldum ama bu topiği takip ettiğim ilk zamanlarda enerjim o kadar yüksekti ki abimin hastalığı da ozamana denk geldi ilk duydum kardeşim söyledi tabi beni bir koku aldı sonra aradan yarım saat geçmeden kendimi toparladım hiç kimseye anlatmadım insanlar üzülüyor durumu beslemesinler diye eşime bile söylemedim doktor gün vermişti 20 gün falan o süre zarfında hep olumlu düşündüm bilinçatı kitabında birşey okumuştum onu abime uyarladımm size de atıcam şimdi kardeşlerim çok evham yaptılar ama ben rahattım gün geldi parça bile almadılar doktor bakmış gerek yok demiş birşey çıkmadı şükür ve çok şükür o süreyi rahat atlattım eski ben olsaydım kafayı yerdim herhalde burda arkadaşlarda baya söylediler ben güneş tanın tekniğini uyguladım çok kaygılı evhamlı biriydim çok şükür kurtuldum bu durumdan allah ya Şafi ismiyle şifa versin umarım güzel haberlerinizi alırız
 
 

Eklentiler

  • F80A2C9C-DA8C-410B-92D3-FF8EF38C979E.webp
    69,8 KB · Görüntüleme: 49
Amin canım Allah razı olsunRabbim anneciginizin mekanını cennet eylesin.
Abinize de cok gecmiş olsun. Sağlık huzur versin ailenize. Bu hastalık tum aileyi yıpratıyor surekli kaygı içinde oluyorsun. Bende zaman zaman düşüyorum ama cogunlukla pozitifim iyi olacagına inancım tam. Çarş günü hast gidecek inş hayırlı haberler alırız.paylasımın için cok teşekkürler Allah razı olsun
 
Merhaba, çok eskiden günlük tutma zamanlarında yazmaktan sıkıldığımda sayfa süslemek için hayallerimi basitçe çizerdim sonra alışkanlık oldu. Tabi artık hergün yeni birşey değilde yılda 1 2 kez ne istiyorum ben diye kendimi dinleyip çiziyorum. Ressam gibi değil basitçe karalama şeklinde. Düşünce gücüne beni inandıran da bu alışkanlığım oldu. O kadar çizdiklerime benzer şeyler o kadar çabasız şekilde girdi ki hayatıma bakıp bakıp şaşırıyorum şimdi o çizimlere. İlginç şekilde etkili. Eşime gösteriyorum o da şaşırıyor. Deneyin zararı olacak birşey değil en kötü ihtimalle sadece eğlence katar hayatınıza.
 
Ne kadar güzel değil mi tıpkı hıdrellezde yaptığımız gibi
Ben dolunay zamanlarinda icimdeki negatifleri yazar yakarım. Sonra yeni ay icin çizimlerimi yapıp dilekler yazarım benim hayrıma olan herşey gerçekleşti ŞÜKÜRLER OLSUN ❤⚘
 
Bu yazı soru soran arkadaslara genel bir cevap gibi geldi okuyunca paylaşmak istedim

Bedeniniz Bir İllüzyon

Bağlantıda olduğunuz insanlarla dolanık haledesiniz.
Size gerçekten de hücrelerin nasıl çalıştığının bilimini göstereceğim ve bugün dünyadaki çoğu doktordan daha çok bilgiye sahip olacaksınız. Çünkü onlar halâ genlere inanıyorlar. Sizler 50 trilyon hücreden oluşuyorsunuz ve hücreler canlı varlıklar. Dolayısıyla, sizler yalnız değilsiniz.
Bedeninizdeki her hücre, içinizde eksi voltaja ve dışınızda da pozitif voltaja sahiptir. Her bir canlı hücre bir pildir. Her bir hücre yaklaşık 1.4 volttur. 50 trilyon çarpı1.4 volt, şu anda bedeninizde 700 trilyon volt elektrik yapar. Eğitim ve meditasyonlarla bu enerjiye odaklanabilrisiniz. Buna “Çi“ denir ve siz bu enerjiyi şifa için kullanabilirsiniz. Dolayısıyla, kendinizi fiziksel bir varlık olarak görürken; yeni fizik, sizin şu anda birbiri ile etkileşimde olan “enerji dalgaları” olduğunuzu söylüyor. Tüm hayvanlar, tüm bitkiler titreşimle, titreşerek iletişim kuruyorlar. Ceylan, aslana gidip de “sen benim arkadaşım mısın?” demez. Çünkü bir mesafeden enerji hissedilebilir ve ceylan onun yanına kötü titreşimlerden, hislerden dolayı gitmez.
Eğer bizlere küçükken titreşimlere karşı hassas olmamız söylenseydi, kötü ilişkiler ve kötü yerlerde kendimizi bulmayabilirdik. Ama genellikle hislerimizle ilerlememiz ve insanların söylediklerini dinlememiz söylenir.
“Dil, Duyguları Saklamak İçin Tasarlanmıştır”
Olay şu; tüm organizmalar titreşimle iletişimde olurlar. İyi bir yerde mi, yoksa kötü bir yerde mi olduklarını titreşimleri OKUyarak bilirler. Biz insanlar bu beceriye sahibiz ama bunu kullanmak için eğitilmedik.
İnsanları gördüğümüzde, burada siz dinleyicilere baktığımda ya da siz bize baktığınızda, insanları fiziksel parçacıklar ya da makine olarak görürüz. Ama bu bir illüzyondur! Çünkü bizler etkileşen dalgalarız. Bu yüzden sadece alanın içinde olarak, bir insan diğer bir insanı etkileyebilir. Ve bugün fizik, fiziksel olanı değil, titreşimleri çalışıyor, inceliyor. Kuantum fiziğinde, bizler parçaçıkları çalışmayız, bizler dalgaları çalışırız ve dalga girişimlerini çalışırız. Tüm dalgaların bir araya gelmesine “ALAN” deriz. Dolayısıyla atomlardan meydana geliyorsunuz ama “alansınız” da! Herşeyle bağlantıdasınız, herşeye bağlısınız. Çünkü dalgaları ayıramazsınız.
Şimdi sizlere düşüncelerinizin nasıl dışarı çıkıp, dışardaki yaşamınızı etkilediğini göstereceğim. Bu, yeni bir teknoloji olan Magnetoensefalografi (MEG) daha eski resmi.
EGG’de ise cildinize teller yerleştiriliyor ve beyin aktiviteniz okunuyor. MEG’de kontrol çubuğu-sonda kafanıza dokunmuyor bile. Beyin aktivitenizi beyninizin dışında okuyabiliyorsunuz. Bu sihir değil. Düşünceleriniz, beyninizin içinde sınırlı değildir. İnsanların, parçaçık olmadığını, dalgalar olduğunu ve dalgaların birbirine karıştığını, dolandığını söylüyorum. Bağlantıda olduğunuz insanlarla dolanık haldesiniz.
Şu duruma pek çok kişi aşinadır: Yıllardır görmediğiniz bir kişiyi düşünün... “Arkadaşım John’u 10 yıldır görmüyorum” derim ve telefon çalar, arayan John’dur ya da ondan bir mektup gelir. Tıpkı plasebo, nosebo gibi. Birisi hakkında olumlu düşündüğünüzde, o kişi de sizinle iletişim kurmak için çaba harcar. Ama bu durum iki şekilde de işler. Eğer biri hakkında olumsuz düşünüyorsanız, nerede olurlarsa olsunlar, sizin hakkınızda olumsuz konuşma yaparlar.
Dolayısıyla şunu fark etmek çok önemli; düşünceleriniz ve yargılarınız sadece sizinle bağlantılı değil, ayrıca hakkında konuştuğunuz insanlarla da bağlantılıdır. O zaman insanlar şunu bilmelidir ki; eğer doğru frekansı çıkarırsanız, kristal bir kadehi bile patlatabilirsiniz! Buna harmonik (ahenkli-uyumlu) rezonans veya yapıcı girişim denir. Sizler tıpkı beyninizle diyapazon (ayarlama-ses çatalı) gibi olursunuz; düşüncelerinizin frekanslarını yayınlarsınız.
Hangi goblet-kadeh düşüncelerinize tepki verir? Sizin düşüncelerinizle uyumlu şekilde rezonansa giren! Eğer korku içinde yaşarsanız, Dalai Lama’yı aktive edemezsiniz, onun yerine Scarface (yaralı yüz-film-gangaster) ortaya çıkar. Dolayısıyla, düşündüğünüzde, dünyada düşüncelerinizle bağlantılı bu tarz şeyleri harekete geçirip, aktive edersiniz. Soyguncu, caddede yürüdüğü farklı insanlardan hangisine saldıracağını seçmeye çalışır. Aralarında en çok korkanı seçer! En çok korkan, korku yayını yapıyordur, korku titreşimi yolluyordur ve bu da soyguncuyu çağırmak anlamına gelir. Soyguncunun birşey yapmasına gerek yoktur, gider ve “bummm” ve bu haldeki herkes de ona her şeyini verir. Bu bireysel olarak bu şekilde işlerken, bir grup insanla çok daha güçlü hale gelir. Yeterince insan savaşmaya hazır olmadan savaşamazsınız!..
Burada kitlesel hareketin bir resmini göstereceğim. Bu 9 Eylül’den bir sene sonra, New York şehri ile alakalı. Bu 11 Eylül 2002.
9 Eylül’ün 1.Yıldönümü. New York’daki insanlar o gün için ne düşünüyorlardı?.. Bakın; Kazanan numara: 911 (9/11)..
Bizler kollektif olarak gerçekliği yaratıyoruz. Dolayısıyla, kendinize baktığınızda, sizler tek, yalnız bir varlık değilsiniz. 50 trilyon hücre topluluğundan oluşuyorsunuz. “Topluluk” kelimesini anlamak önemli. Her bir hücre akıllıdır ama topluluk içinde kendi bireysel akıllarını bırakırlar ve merkezi sese tepki verirler. Topluluk bir şeyi temsil eder, o bir şeye “organizma” denir. O toplulukta, bir hücre merkezi sesi takip etmelidir. Merkezdeki ses “öl!” derse, hücreler ölür. Merkezi ses, zihin’dir.
Şimdi size zihnin iki kısmının doğasından ve bazen hayatlarımızı kontrol etmede neden problem yaşıyoruz bunlardan bahsetmek istiyorum…
Bu zihnin nasıl çalıştığını ve rolünü konuşmak istiyorum. İlk olarak çevreden sinyaller vardır; içsel ve dışsal. İçsel ve dışsal çevre. Beyin, beynin fonksiyonu, sinyalleri algılar ve sonra da bu sinyalleri yorumlar ve sonra da genetiği ve davranışları kontrol etmek için bilgiyi hücrelere yollar.
Dolayısıyla beynin fonksiyonu: “algılama” buradan beyin, zihni yaratıyor.
Şimdi, “plasebo etkisi” diye bir şey duyuyoruz. Plasebo etkisi, çok olumlu bir düşünceye sahip olduğunuzda birşey sizi şifalandırabilir, hattâ bu bir şekerden oluşmuş ilaç da olabilir ve siz bunu bilmezsiniz ve siz bunun gerçek ilaç olduğuna inanırsınız ve buna inandığınız için de onunla iyileştirebilirsiniz. Aslında ilaç size iyileştirmemiştir, düşüncesi size iyileştirmiştir. İstatistikler, tüm tıbbi iyileşmelerin, buna ameliyatlar da dahil, üçte biri, plasebo etkisi sonucu olduğunu söylüyor. “Plasebo etkisi” olumlu düşünceye sahipken meydana geliyor. Peki olumsuz düşüncede ne oluyor? Bunu tıp size söylemez. Olumsuz düşünce vardır ve bununda etkisine da “Nosebo etkisi” denir ve olumlu düşünce gücü size nasıl iyileştirirse, aynı şekilde olumsuz düşünce de size öldürebilir. Her ikisinde de aynı etki vardır. Bir tanesi daha olumlu, bir tanesi ise daha olumsuzdur. Ancak, sağlığınız üzerindeki etkileri tam olarak aynıdır! Bir tanesi sizi iyileştirirken, diğeri size hasta yapar.
Olay şu; olumsuz düşünce kemoterapinin tüm etkilerini yaratabilir!!!
O zaman şimdi şunu düşünün: eğer bir doktor sizin bir hastalığınız olduğunu ya da öleceğinizi söylerse, ve siz de uzman diye doktora inanırsanız, inancınız hastalığı size verir ve ölmenize neden olur!
Amerika’da, Güney’de, Vaftizci Köktendinciler diye dini bir grup var ve bu tek grup,kendilerini ekstazi(kendinden geçme), dini ekstazi haline sokuyor ve Tanrı’nın onları koruduğuna inanıyorlar ve onlar yılanlarla çalışıyorlar, zehirli yılanlarla, çıngıraklı yılanlar gibi..ve hattâ yılana kendilerini sokturuyorlar ve onlara hiç bir şey olmuyor!
Şuna bakın... bazıları toksik/zehirli dozlarda striknin (kargabüken özü) içiyorlar ve o inanç halindeyken, bu onları etkilemiyor.
Eğer toksik bir zehir içebiliyorsak, o zaman yiyeceklerdeki, havadaki ve diğer herşeydeki toksikler için neden endişe duyuyoruz ki?!.. Çünkü, toksinlerin bizi öldürebileceği inancına sahibiz de ondan. Ancak, bunu bilmeme rağmen, striknin içmem!! Neden mi? Çünkü, benim inancım onların inancı kadar kuvvetli değil!
Dolayısıyla, eğer çok güçlü inançlarla yetişip, programlanırsak, şu anda olduğumuzdan çok daha güçlü hale geliriz.

Bruce Lipton
Çeviri: AylinER
 
Hadi Hayatı Pozitife Çevirelim Hanımlar 🕊


HAYATI POZİTİFE ÇEVİRMENİN 8 ADIMI

Çok gerginsin ve dünya üstüne üstüne geliyor. Aslında işlerin bu kadar ters gitmesinin temel sebebi olaylara bakış açınla ilgili. Ünlü bir söz var dünyaya gülümsersen o da sana gülümseyecektir diye. Hadi gelin hayatı pozitife çevirelim.

Dünyadaki en güzel ve en güzel şey, görülmez ya da dokunulmaz - Sadece kalp ile hissedilir.

Pozitif düşünmek için 8 adım.
Dünyanın sonu gibi düşünüyoruz.
Çoğu zaman yaşadığımız negatif bir olayı dünyanın sonu gibi düşünüp kendimize çok yükleniyoruz. Aslında olaylar baktığımız kadar kötü olmuyor ve genellikle bir süre sonra yoluna giriyor.
Sadece bizim başımıza gelmiyor.
Her olaya sanki sadece bizim başımıza geliyormuş gibi muamele ediyoruz. Aslında hepimizin başına öyle yada böyle gelen olaylar bunlar.
Çaresiz değiliz.
Hiç bir zaman çaresiz değiliz. Olumsuz hissetmemizin en büyük sebebi bu zaten çaresiz durumda hissetmemiz.
İnsanlara negatif bakmayı bırakmalıyız.
Herkes kötü ve bize zarar verecek anlayışından sıyrılmalıyız. Evet hayatta gerçekten art niyetli insanlar var ama hepsi bizi kuşatmış durumda değil onun için olumsuzluğun bu adımını bırakmamız gerekiyor.
Dünya kötü bir yer değil.
Üçüncü sayfa haberlerinden sonra dünyanın sonu gelmeli diye düşünebilirsiniz. Ama dünya kötü bir yer değil. Haberlerde iyi ve olumlu haberlerden çok kötü ve negatif durumları haber yaparlar. Onları suçlayamayız. İlgi çeken haber şekli budur. Fakat haberleri izleyerek kararınızı vermeyin. Gerçekten çok iyi şeyler ve güzel olaylar oluyor. Dünyaya olumlu bir pencereden bakın.
Gülümsemek harikadır.
Hayatınızda gülümsemeyi ihmal etmeyin. Gülümsemek ve gülmek insanın en güzel duygu ve eylemlerinden biridir. Gülerek hayatınızı tamamen pozitife çekebilirsiniz.
Olumlu cümleler kurmak önemlidir.
Konuşmalarında ve sohbetlerinizde olumlu şeylerden bahsetmek size çok büyük avantaj sağlar. Bu çevrenizdeki enerjiyi de değiştirir.
Takıntıları ve kaygıları bırakmanın tam zamanı.
Artık şu kafamıza takıp büyüttüğümüz olayları bırakmanın tam zamanı. Geçmişle hesaplaşmayı bırakın. Geçmiş geçmişte kaldı. Geleceğe umutla bakabilmek için geriye değil ileriye bakmalıyız unutmayın!

- Helen Keller -
 
Harika bir video daha *** ZİNCİRİ KIRMAYIN ***

Kelimelerin Gücü

Sahracım ne guzel bir hikaye okurken gozlerim doldu biliyor musun. Babamda bana mavi saçlı bir bebek almıştı o kadar mutlu olmustum ki aklıma o anım geldi. İlkokuldaydım bende. Test sınavlarında yapamadığım sorularda içimden Bebegimle konuşur hangisi dogru hangisini işaretliyim diye sorardımilk bilinçaltı uygulamasını Bebegimle yapmışım meger şimdi bunu hatırladım


Yukarıda paylaştığım videoları henuz izlemedim bende ama tekrar paylasmak istedim faydası olur diye
 
buttrfly cnm bu bahsettiğin tekniğe devam ediyor musun faydasını gordun mu?

Evet canim hem de çooook faydasini, görüyorum Hatta artik son zamanlardaki paylaşimlarda gorursunuz hep soru soruyorum; gercek hayatimda da böyle. Hani diyoruz ya akliniza bir şarki takilir ama cikaramazsiniz ya da bir sorunun çozumu gelmez ; bilincaltina teslim edin o çözer. Bundan daha güzel nasil olur sorulari da bu sorulardan oluyor veee cok guzel cevaplar geliyor. Sınırsız sonsuz evrendeyiz, genişledikce genisliyor. Önce bizi hazırlıyor enerji olarak, sonra da alanimizi dizayn ediyor
 
Yaa ne tatli anilar icimdeki cocugu hatirladikca daha cok seviyorum. Ben de bi animi anlatayim. Kucukken yani ilkokulda her gun kendime 3 dilek hakki verirdim. Ve onlar gerceklesirdiİste soyle olsun boyle olsun, annemle babamin arasi iyi olsun tarzinda. Maddi bir sey istedigimi hatirlamiyorum ama cocukluk kesin bebek istemisimdireger o gunluk dilek hakkim yetmezse 1dilegimi daha cok dilek hakkim olsun diye bolerdimben de bilincaltimi kodlamayi o yasta ogrenmisim. Ama sonra unutuluyor tabi.
Bir de annemle hic anlasamazdik cok kotu davrandigini dusunurdum o zamanlar (tabi simdi o zaman ki sartlar diyorum)bir gun cok buyuk kavga etmistik. Yine ilkokuldayim. Mutfaktaydim elime aldim bicagi baglarimi kesiyorum seninle dedim. Kendimce bag kestimo yasta bayaa bisey kesfetmisim aslinda. Demek ki egolarimizdan onyargilarimizdan kurtulsak ic sesimizle dogruyu bulcaz
 
Teşekkürler canım çocuk doyumsuzlugu işte
 

Merhabalar,
Topiğin ilk başlarında mevzularımız hep diğer kişilerdi. Sizin yaşadıklarınızı hepimiz bir şekilde yaşadık emin olun. Kendimize üzüldük,ahh bize vahh bize dedik. Onlar kötü, biz iyi olduk. Çünkü içimizdeki zavallı ego bizim iyi olduğumuzu inanmıyor, küçükken malesef güvensiz ortamda büyüdüğümüz, güvenli görülmediğimiz için.

Şimdi gelelim konunuza. Neden başkasını kırmayayım diye düşünüyorsunuz ki? Siz niye kırılacak,üzülecek şeyler söyleyeseniz ? Hakaret mi edeceksiniz de kendinizi tutuyorsunuz, aklınızdan kin nefret geçiyor da onlar mı yansıyacak diye ödünüz kopuyor? Hayır tabiki. Asıl siz kendi korkularınızı karşıdakine yansıtıyorsunuz, kendinize sevginiz saygınız malesef şu an çok çok az. O yüzden kırılırım diye korkuyorsunuz. Ve ne oluyor biliyor musunuz? Karşınızdakine beden dilinizle, ses tonunuzla en önemlisi enerjinizle karşıdakine tüm korkunuz ve özgüvensizliğiniz ulaşıyor. Karşıdakine savunmasız, zavallı giden enerjiniz karşıdakinize "gıcık" enerjisi olarak gidiyor malesef. Szi kendinize gereken sevgi ve saygıyı vermedikçe gereken ilgiyi göremezsiniz. Eeee bu kişiler ne olacak derseniz, kendinizin gerçek değerini bilseniz bu kişilerin dediklerini önemsemezsiniz ki zaten bu kişiler hayatınıza dahil bile olamazlar.

Lütfen Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna sını okuduysanız bile tekrar okuyun. Raif bey' in karakterine ve etrafındakilerin davranışları kısmına odaklanın, ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız.

Tabi topiği 60 lı sayfalardan sonra bu konularla ilgili pek çok örnek vermiştim bakabilirsiniz. Daha çok mevzu var haklılık hapishanesi var mesela...
 
Ben de bu ara icsel bir durtuyle dogum haritama baktirmayi cok istiyorum.
Aramizda var mi bilen,anlayan
Ben numeroloji analizine baktırdım kapalı çakralarım falan ortaya çıktı instegramda birini buldum herkes çok övmüş doğumnharitası analizi ama biraz pahalı geldi erteledim şimdilik
 
Ben meditasyon yapmayı pek sevmiyorum. Bana biraz yük gibi geliyor nedense hani git sessiz bir ortama konsantre ol falan sanki görevmiş gibi geliyor ve sıkıntıya giriyorum. Ben bunun yerine güzel meditasyonları kulaklığıma verip son ses açıp herhangi bir yerdeyken dinliyorum. Zaten o ses dışında başka bişe duymuyorum. Bu şekilde fayda verir mi sizce ?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…