Elif'ten Seçmeler

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
35.119
31.166
1.123
61
Konya
Gazetede yayınlanan "Daktilo Bilen Bayan Sekreter Aranıyor" ilanı uzerine uzun boylu yakışıklı bir adam da başvurmuştu. Şirketin patronu, -İyi ama yanlışlık olacak.Biz bayan sekreter arıyorduk deyince,adam elindeki bavulu açmış. İçinden cansız manken çıkarmış, -İste efendim demis. Modern tekniğin son buluşu olan sekreteriniz! Yemez içmez. Hic bir kaprisi yoktur.İzin nedir bilmez. Telofonla aynı anda sekiz kişiyle görüşür, bu arada da beş ayrı daktilo makinesinde beş ayrı yazı yazar.Bunlara kendisinin dokuz yabancı dil bildiğini ve anında çeviri yaptığını da eklemeliyim. Maaşı filan da yok.Bana hemen Beşyüz milyon lira ödeyeceksiniz. Bu kadar!. Patronun aklı yatmamış,yüzünü buruşturmuş. Harika manken sekreteri getiren adam hemen sekreteri oturtmuş, bes dakikada elli sayfalık bir kitabi sekiz dile cevirmiş, aynı anda telefonlara cevap verilmiş falan filan... Patronun gözleri faltaşı gibi açılmış, derhal beşyüz milyonluk çeki yazıp adama vermiş ve cansız manken sekreteri almış. Adam odadan çıkıp elinde boş bavulla asansörün gelmesini beklerken, içeriden feci bir feryat yukselmiş, -Ahhhhh! Bunu duyan adam elini alnına vurmuş,
-Tüh be! Mankenin alt tarafının kalemtraş olduğunu söylemeyi unuttum!
 
Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin? -Boşuna oynamayalım, biz kazanırız, demiş şeytan. -Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde... Şeytan şeytanca gülümsemiş: -Ama bütün hakemler de bizde...


Çocuktan Al Haberi
Küçük Mehmet annesine, babasının başında neden saç olmadığını sordu.
Annesi:
- Bak oğlum, dedi. Baban fazla düşünceli de ondan...
Mehmet tebessüm etti:
- Şimdi anladım anneciğim, neden senin bu kadar çok saçın olduğunu...

Domuz Eti Yemeyiz

Şeyh Şamil esir düştüğünde, Ruslar bu kahraman adama büyük saygı göstermiş. Rus çarı kendisini yemeğe davet etmiş. Şeyh Şamil yemeği iştahla yemiş.
Kahramanlığı kadar yemekteki iştahı karşısında da hayrete düşen çar:
-Adama bak, demiş. Beni de yiyecek. Şeyh Şamil cevap vermiş:
-Biz müslümanız. Domuz eti yemeyiz.
 
elif .!.:
Şeyh Şamil esir düştüğünde, Ruslar bu kahraman adama büyük saygı göstermiş. Rus çarı kendisini yemeğe davet etmiş. Şeyh Şamil yemeği iştahla yemiş.
Kahramanlığı kadar yemekteki iştahı karşısında da hayrete düşen çar:
-Adama bak, demiş. Beni de yiyecek. Şeyh Şamil cevap vermiş:
-Biz müslümanız. Domuz eti yemeyiz.
güzel bir cevap.
 
Domuz Eti Yemeyiz

Şeyh Şamil esir düştüğünde, Ruslar bu kahraman adama büyük saygı göstermiş. Rus çarı kendisini yemeğe davet etmiş. Şeyh Şamil yemeği iştahla yemiş.
Kahramanlığı kadar yemekteki iştahı karşısında da hayrete düşen çar:
-Adama bak, demiş. Beni de yiyecek. Şeyh Şamil cevap vermiş:
-Biz müslümanız. Domuz eti yemeyiz

tam lafı oturtmuş
 
18 yaşındaki kız, annesine iki aydır regl görmediğini söyler. Annesi,
çok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider ve sonuçlar kızın hamile olduğunu gösterir.
Anne çıldırmıştır, bağırır çağırır ve 'bunu yapan hangi domuz, bilmek
istiyorum' der. Kız telefon açar ve yarım saat içinde bir Ferrari evin
önünde durur, içinden hafif kırlaşmış saçları ve çok pahalı bir elbisenin
içinde manyak yakışıklı bi baro iner ve kapıdan içeri girer. Anne baba ve
kızla beraber otururlar.
Herif, 'kızınız durumu anlattı' der, 'kişisel durumumdan dolayı
kızınızla evlenemem' der, 'ancak tüm sorumluluğu alıyorum'
Eğer bir kız çocuğu doğarsa annesine bir ev, bir yazlık villa ve 1 milyon
dolarlık bir banka hesabı,
eğer bir erkek çocuk olursa birkaç fabrika ve bir milyon dolarlık bir
hesap,eğer ikiz doğarsa her ikisine de 500 bin dolarlık hesap ve bir fabrikavereceğim, der.
Ancak düşük olursa.... O zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostça adamın omuzuna koyar ve
' o zaman tekrar denersin evladım'
 
Bir fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinalardan biri arızalanınca fabrikadaki tüm üretim de durur. Mevcut teknisyenler makineyi çalıştırmak için çok uğraşırlar, ancak ne yaparlarsa bir türlü başaramazlar. Sonunda dışarıdan makinanın servisine danışmak zorunda kalırlar.
Makinenin servisinden bir uzman gelir, makineyi inceler ve sonra çantasından bir çekiç çıkarır. Makinenin belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yapar. Makine hemen çalışmaya başlar ve sanki hiçbir arıza olmamış gibi çalışmaya devam eder. Fabrika tekrar harekete geçer.
İki gün sonra uzmanın faturası gelir: "Hizmet bedeli karşılığı 1.000 USD (bin amerikan doları)" Bir çekiç darbesi için bin doları çok bulan fabrika müdürünün tepesi artar ve uzmandan ayrıntılı bir fatura göndermesini ister. Bir gün sonra uzmandan aşağıdaki detayları içeren ayrıntılı fatura gelir:
Makineye cekiçle vurma bedeli..... 1 $
Nereye vuracağını bilme bedeli.. 999 $
Toplam........................ 1.000 $
 
İkinci dünya savaşını takiben Amerikan işgali altına giren Almanya’nın Frankfurt kentinde, Amerikalı asker John ile Alman Hans dost olurlar. Bunların bu dostlukları John’un Amerika’ya döndüğü güne kadar devam eder. Yıllar sonra, Almanya kendini toparlar. Yıkık kentler imar edilip, her şey eskisinde olduğundan daha iyi duruma geldikten sonra, Hans Amerika’da bulunan arkadaşı John’u Almanya’ya davet eder:
"Sevgili John. Harap halde bıraktığın kentimize bir kez daha gelip bakmanı istiyorum. Başardıklarımızı görünce şaşıracağından eminim" diye yazar mektubunda.
John mektubu alınca, uçağa atlayarak Frankfurt’a gider, arkadaşını bulur. Oturur, ondan bundan sohbet ederler. Sonra Hans’ın rehberliğinde kenti gezmeye çıkarlar.Altından sayısız demiryolu hattının geçtiği bir demiryolu köprüsünden geçerken, Hans arkadaşı John’u durdurur ve anlatmaya başlar:
"Bak John! Öyle bir sistem kurduk ki, artık her şey Almanya’da her şey saat gibi işliyor. Mesela aşağıda gördüğün şu sayısız demiryolu hattından her üç dakikada bir tren geçer. Bu hiç aksamadan sürekli devam eder. Mutlaka her üç dakikada bir geçer trenler."
İlk geçen trenden sonra John saatine bakar. İlk tren dört dakika sonra, sonraki iki dakika sonra geçer. John gülümseyerek arkadaşına hitaben:
"Hani, her üç dakikada bir tren geçer demiştin. Bunlar, bazen dört, bazen iki dakikada bir geçiyor Hans!"
John’un bu sözleriyle utanan Hans, öfkeyle şu cevabı verir: "Ne olacak yani? Siz de Kızılderilileri öldürmüştünüz."
 
DOSTUN BÖYLESİ
İki dost Afrika ormanlarında bir gezintiye çıkar. Birden ağaçların arasından bir aslan çıkaverir. İki dost korku içinde kaçmaya başlarlar, aslanda peşlerinden kovalamaya... İki dosttan biri kaçarken bir taraftan sırt çantasını çıkarırken, diğer taraftan soyunup, üzerindeki ağırlıkları
atmaya başlar. Bunun gören dostu nefes nefese kendisine sorar: "Sen ne yapıyorsun. Onları çıkarınca aslandan daha mı hızlı koşacağını sanıyorsun?" Önde olan arkasını dönüp bağırır: "Senden daha hızlı koşşam yeter!"
 
Çok güzellerdi..ben de 2. ye bayıldım..'Ne yani siz de kızılderelileri öldürmüştünüz' : )
 
Makineye cekiçle vurma bedeli..... 1 $
Nereye vuracağını bilme bedeli.. 999 $
Toplam........................ 1.000 $


çok akıllıca
 
Back
X