Anlayamıyorsun. Hani derler ya minareyi çalan, kılıfını hazırlar diye... Ben anlayamadım. Çünkü bu kişiler aynı iş yerinde idiler. Beraber olduğu kadını benden daha çok görüyordu. Beraber ortak daha çok vakit geçiriyorlardı. Dolayısıyla evde de telefonla görüşmelerine gerek yoktu, çünkü ertesi gün zaten yine beraberlerdi. Eski eşim iki kişiyi idare etmekten memnundu belli ki. Krallar gibi bir hayat... düşünsene evdeki de seviyor, dışardaki de... Evdeki ihtiyaçlarını karşılıyor, ütü, çamaşır, yemek... dışardaki de gönlünü yapıyor.... Ancak biz de sanırım şöyle bir durum oldu: beraber olduğu kişi bekar idi ve muhtemelen ben daha ne kadar bekleyeceğim diye sıkıştırmaya başladı. Eski eşin de artık bir karar vermesi gerekiyordu, evdeki mi, dışardaki mi... Benimle ilgili keşfedeceği hiç bir şey kalmamıştı, dışardaki daha cazip geldi muhtemelen. bir de oğlum ve ben onun için sorumluluktuk, oysa o kadın ondan böyle şeyler beklemiyordu. Sıkıştırmalar devam edince artık eski eşe de bir karar vermek düşüyordu. Son zamanlardaki olur olmaz huysuzluğundan biraz anlamlar çıkarmaya çalışıyordum ama elinizde kanıt yok ki... ispat yok... Bazen işine, yorgunluğuna bağlıyordum.
Evet en sonunda kararını ondan tarafa kullanmıştı. ancak bunu nasıl söyleyecekti, işin bir de o kısmı vardı onun için. Ben aşık oldum diyemezdi. Ya benim yakalamam gerekiyordu ya da onun gitmesi. Sonunda mutsuzum diye gitti...
Şunu söylemek istiyorum günü birlik aldatmalarda da dikkatli olabiliyor erkekler, ancak beraber olduğu ikinci kadına duygusal bir şey hissediyorsa daha bir temkinli oluyorlar. İkinci telefonları olabiliyor mesela ya da telefonunda erkek ismi ile kayıt edebiliyor o kişiyi... Böyle bir işe girince o kadar kurnaz oluyorlar ki, anlayamıyorsunuz. Anlasanız da zaten ne değişiyor ki...