- Konu Sahibi hanedanemir
-
- #1
Geçen akşam kime gittim Emirciğim biliyor musun oğlum Güneşe… Güneşin annesi dünyanın en iyi kalpli annelerinden birisi…Güneşe hamile olduğunu söyledikten 2 gün sonra öğrendim sana hamile olduğumu. İlk önce cinsiyetlerinizi bilmiyorduk, her gün arıyorduk birbirimizi bugün de miden bulanıyor mu diye. Güneşin annesinin midesinin bulandığı günler, güç mü buluyordum bilmem midem bulantım o kadar çok sarsmazdı beni.Hatta sık sık gülüşürdük ya niye senin bulanmıyor ki diye…Sonra cinsiyetleriniz aynı gün belli oldu. Sen erkek , Güneşse kızdı. Belki dünüşü oluruz diye espri yapıldığında “düşünmem lazım Emirciğim her kızı kolay kolay beğenmez”diye kayınvalidelik taslıyordum o mutlu hallerimle. Artık birbirimize Güneşin, Emirin annesi diye seslenir olmuştuk. Karınlarımız büyüyor ve biz iki anne adayı nerdeyse hergün defalarca aynı sorularla mutlulukla konuşuyorduk. Kimbilir kaç fotoğrafımız var ellerimiz birbirimizin karnında. Kimbilir kaç defa arayıpta “Güneşin annesi, Emirciğimin canı dondurma istemiş deyipte uzun yürüyüşlerin ardından dondurmacıya gitmelerimiz… insanların bakışları nasıldı… İki tane karnı şiş insan yan yana… İnsanların bakışlarına bazen gülüyorduk. Son zamanlar, son günler,, ahhhhhhhh Emir gelmene çok az kala o mutlu heyecanlı günlerim. Bütün evin bebek bezi koktuğu, beşiğinin geldiği, eşyalarını defalarca katlayıp sarıldığım günler…Güneşin annesini arayıpta “ tek burun aplikatörü almadım onun da bu markası iyiymiş bak alalım dediğim günler. Anlayacağın dünyam Emirim, çok şey paylaştık Güneşin annesiyle…Ta ki doğuma girmeden bir gün önceye kadar… Doğumdan sonra beni aramış annem açmış telefonu beni sormuş seni kaybettiğimizi öğrenince yıkılmış ve senden 2 gün sonra doğdu Güneş… Gizlice aramıştım hastaneyi, doktorun sekreteri Güneşin 1 saat önce doğduğunu, bebeğin sağlıklı olduğunu söylemişti… Arkadaşım adına çok mutlu olurken yine boş bakışlar almıştı, gözyaşları almıştı günümü…
Aramayı,tebrik etmeyi çok istiyordum arkadaşımı, ama onu üzmek istemiyordum ki, ya ağlarsam ya sesim titrerse telefonda. Bir de ilk defa karnımda Emir yok. Neyse aramıştım 1 hafta sonra cesaretimi toplayıp aradım arkadaşımı. Sesini duyduğumda onu tebrik edemeyip Emir yok diyebildim ve olduğum yerde kalakalmıştım. Çevremdekiler sakinleştirmişti. 1 ay falan geçmişti. Moral olsun diye sık sık alışveriş merkezlerine çıkarıyorlardı beni ne anlamsız. Her yerde var ki Emir. Sanki kafam dağılıcak. İşte o hamile kıyafeti Nihalin kıyafeti güneşin annesinin. Nihallllllll diye bağırdım reyonda. Ohhhh Emir seni hatırlatan şeyler ne güzel onları görmekte…. Nihal bak karnım boş Emir yok mezarda ,öldü Nihal inanabiliyor musun dondurmadan nefret ediyorum diye bağırmam…ağlamalarım…
7 ay geçti, Nihalle çok sık konuşamadık hep uzaktan uzağa sordum onu. Bir iki defa beni aradı Nihal demek Emirle hamileliğim demekti o zamanlarda, her defasında sesim titredi konuşamadım.. Artık güçlü hissetim kendimi gidecektim, Güneşe hediyesini verip, güçlü bir şekilde Güneşi görecektim. Hediye almaya gittiğimde ilk olarak 8 aylık erkek bebek kıyafetlerine baktım. “Ah be Emirim bu kadar mı olacaktın, hep seni hayal ettim sonra ilk kız arkadaşın Güneşe hediyeler alıp çıktım.
Heyecanlıydım gideceğimiz için, kalbim kasılıyor, heyecanlanıyor, kendimi hep telkin ediyordum. Gittik. İşte Nihal, arkadaşım karınlarımız boş sarıldık, Gözlerim doldu, o ağladı kapıda. İçeriye bir bahane bulup gitmemek geliyor içimden bir yandan da çok merak ediyordum Güneşi. “Güneş merhaba benim sesimi çok duydun, ben Emirin annesi bitanem. Hani 4 kişi gezipte, şimdi üç kişi kaldığımız, o 7 ay önceki ben olmayan ben. Sen buradasın canım kızım, ne kadar büyümüşsün Emirim toprak oldu. Bak Emir yok. Yok yok yok gelmeyecekte. Ohh ne güzel kokuyorsun. Yaşasaydı senin kadar olacaktı . inanmıyorum Emirin emziğinin aynısı, biberonda.”hepsini daha birçoğunu içimden söyledim. Kendimi telkin etmeye çalışıyor, sen güçlüsün, melek annelerini düşün desem de Güneş elimde gözlerimden yaşlar durmacasına akıyordu. Her eşyasına dokundum. Lavaboya gidip yine ağladım ağladım ağladım.
Öyle anneciğim eve geldim. Ben öksüz bir anneyim. Yetim bir anneyim oğlu mezarda yüreği yanan bir anneyim. Ben de istemezmiydim gözünün içine bakayım, seni emzireyim, en kısık bir sesinde bile irkileyim. Ama yok ne ses ne sen. Emirim yanında yokum oğlum ama hep söylüyorum ne bileyim işte içim rahat etmiyor iyi bak kendine sakın korkma, ürkme çekinme ben yokum diye. Seni annesi geç kalmış öğrencilerime benzetiyorum bazen. Annem nerde kaldı öğretmenim diye soran, çenesi dudağı büzülmeye başlayan fakat annesi geldiği zaman gözleri parlayan öğrencilerime…ben gelemiyorum yanına ama sen Allahıma emanetsin. İsmini yüreğime kazıdım Emir. Nasıl mezartaşında yazıyorsa Sen benim Emirimsin, sönmeyen yangınım,minikimsin. Yoksun yoksun gözyaşlarım fayda etmiyor ki Emir. Senin ölümüne yandığım acıya hiçbirşey bana derman olamaz. Ahhhhhh Emir. Bu Ahhhhhhhla dağ olsa yarılırdı Ama… Çok şükür Allahım.
Aramayı,tebrik etmeyi çok istiyordum arkadaşımı, ama onu üzmek istemiyordum ki, ya ağlarsam ya sesim titrerse telefonda. Bir de ilk defa karnımda Emir yok. Neyse aramıştım 1 hafta sonra cesaretimi toplayıp aradım arkadaşımı. Sesini duyduğumda onu tebrik edemeyip Emir yok diyebildim ve olduğum yerde kalakalmıştım. Çevremdekiler sakinleştirmişti. 1 ay falan geçmişti. Moral olsun diye sık sık alışveriş merkezlerine çıkarıyorlardı beni ne anlamsız. Her yerde var ki Emir. Sanki kafam dağılıcak. İşte o hamile kıyafeti Nihalin kıyafeti güneşin annesinin. Nihallllllll diye bağırdım reyonda. Ohhhh Emir seni hatırlatan şeyler ne güzel onları görmekte…. Nihal bak karnım boş Emir yok mezarda ,öldü Nihal inanabiliyor musun dondurmadan nefret ediyorum diye bağırmam…ağlamalarım…
7 ay geçti, Nihalle çok sık konuşamadık hep uzaktan uzağa sordum onu. Bir iki defa beni aradı Nihal demek Emirle hamileliğim demekti o zamanlarda, her defasında sesim titredi konuşamadım.. Artık güçlü hissetim kendimi gidecektim, Güneşe hediyesini verip, güçlü bir şekilde Güneşi görecektim. Hediye almaya gittiğimde ilk olarak 8 aylık erkek bebek kıyafetlerine baktım. “Ah be Emirim bu kadar mı olacaktın, hep seni hayal ettim sonra ilk kız arkadaşın Güneşe hediyeler alıp çıktım.
Heyecanlıydım gideceğimiz için, kalbim kasılıyor, heyecanlanıyor, kendimi hep telkin ediyordum. Gittik. İşte Nihal, arkadaşım karınlarımız boş sarıldık, Gözlerim doldu, o ağladı kapıda. İçeriye bir bahane bulup gitmemek geliyor içimden bir yandan da çok merak ediyordum Güneşi. “Güneş merhaba benim sesimi çok duydun, ben Emirin annesi bitanem. Hani 4 kişi gezipte, şimdi üç kişi kaldığımız, o 7 ay önceki ben olmayan ben. Sen buradasın canım kızım, ne kadar büyümüşsün Emirim toprak oldu. Bak Emir yok. Yok yok yok gelmeyecekte. Ohh ne güzel kokuyorsun. Yaşasaydı senin kadar olacaktı . inanmıyorum Emirin emziğinin aynısı, biberonda.”hepsini daha birçoğunu içimden söyledim. Kendimi telkin etmeye çalışıyor, sen güçlüsün, melek annelerini düşün desem de Güneş elimde gözlerimden yaşlar durmacasına akıyordu. Her eşyasına dokundum. Lavaboya gidip yine ağladım ağladım ağladım.
Öyle anneciğim eve geldim. Ben öksüz bir anneyim. Yetim bir anneyim oğlu mezarda yüreği yanan bir anneyim. Ben de istemezmiydim gözünün içine bakayım, seni emzireyim, en kısık bir sesinde bile irkileyim. Ama yok ne ses ne sen. Emirim yanında yokum oğlum ama hep söylüyorum ne bileyim işte içim rahat etmiyor iyi bak kendine sakın korkma, ürkme çekinme ben yokum diye. Seni annesi geç kalmış öğrencilerime benzetiyorum bazen. Annem nerde kaldı öğretmenim diye soran, çenesi dudağı büzülmeye başlayan fakat annesi geldiği zaman gözleri parlayan öğrencilerime…ben gelemiyorum yanına ama sen Allahıma emanetsin. İsmini yüreğime kazıdım Emir. Nasıl mezartaşında yazıyorsa Sen benim Emirimsin, sönmeyen yangınım,minikimsin. Yoksun yoksun gözyaşlarım fayda etmiyor ki Emir. Senin ölümüne yandığım acıya hiçbirşey bana derman olamaz. Ahhhhhh Emir. Bu Ahhhhhhhla dağ olsa yarılırdı Ama… Çok şükür Allahım.