Adam kimseyi sevmiyor, sevemez de. Bu kişilik bozukluğu çünkü.
- İlk eşiyle evli iken eşinin arkadaşıyla aldatmış. İlk eşini sevmiyordu yani.
- İlk eşinin arkadaşını seviyordu ki, onun için karısını bile boşadı gibi görünüyor şimdi değil mi? Oysa ilk eşinden boşandıktan sonra tam birbirlerine kavuşmuşken karşısına çıkan 20 lik çıtır kızımızla da onu aldatıyor. Yani uğruna yuvasını yıktığı kadını da sevmiyor.
-Uğruna yuvasını yıktığı kadınla şimdi evli ama kızımızla da görüşüyor. Kızımızı sevdiğini söylüyor ama kadından da boşanmıyor. Yani kızımızı da sevmiyor.
Çünkü adam kimseyi sevmiyor, sevemez de.... Bu tam bir kişilik bozukluğu. Adam sadece kendini seviyor. Kendi egoso için tüm kadınları aynı anda idare ediyor. Kimine ağlaması gerekiyorsa ağlıyor, kimiyle yatması gerekiyorsa yatıyor, kimiyle de gülmesi, içmesi gerekiyorsa eğleniyor. Bu durumda en mutlu kim? Tabi ki adam. Cebinde kaç tane kadın var, değil mi? Kadınlar da beklesin dursun....
Şimdi diyelim ki kızımız ayıktı, silkelendi, kendine geldi ve adama bitirdiğini söyledi. Adamında cebindeki taşlardan bir tanesi eksilecek tabi. Şimdi kim yeni bir yedek bulacak, uğraşacak? Elindeki gidiyor. Hemen ikna etmesi lazım. Ne yapar, söyleyeyim. Gelir bir kaç gün ağlar zırlar kızımıza. Nasıl olsa hep inanmadı mı ağlamasına? O yetmezse kapısında yatar. Çünkü kadınlar buna hep kanar... Kızımız da vayy be ne seviliyor muşum, aslında karısını değil beni seviyor diye AYNEN Kaldığı yerden devam eder.
Evladım, 20 li yaşalardasın be kızım. En güzel çağlarda. Yazık değil mi sana... Söyle bu kadar mı nefret ediyorsun kendinden? Bu kadar mı kendini sevmiyorsun ki kendine layık gördüğün yaşama bak...
Sevgi açlığı çekiyor olabilirsin. Sevgi ve şefkate ihtiyacın olabilir ama bir yudum sevgi için kendini meze yapmışsın be kızım. Oysa şimdi senin bambaşka bir hayatın olmalıydı....