Ben de birkaç ay evvel kardeşimi kaybettim. Uzun uzun anlatıp acinizi tazelemek istemiyorum, ama kardeşimin eşi de çocuğu da geri de kalan bizler de çok acı yaşadık, yasiyoruz onun gidişiyle...
Ama bu süreçte benim ölüme bakış açım değişti, sizinle paylaşmak istedim ki belki iyi gelir size de diye...
Biz ölüme öcü gibi bakıyoruz, sanki bütün insanlar ölmeyecek de bu ölüm (bir hastalık gibi) sadece bazı kişilerin başına geliyor gibi vah vah ne talihsiz diyoruz ölene. Korkuyoruz da bir yandan, çünkü ölümden sonrasını tecrübe etmedik, insan da bilmediği şeyden korkar. Ama düşününce eninde sonunda hepimiz bunu yaşayacağız. Hastalık gibi belli başlı insanların başına gelmeyecek bu, hepimize olacak. Tolstoy da öldü, Dostoyevski de. 150 yıl öncesinde yaşayan kimse artık bizimle değil...
Ve her evli, bir gün eşini kaybedecek. Eşlerden aynı anda öleni çok azdır, herkes öyle ya da böyle bu acıyı yaşıyor... Bu kaçınılmaz bir gerçek... Er ya da geç... Evlenirken bile ölüme rağmen evleniyoruz, okurken ölüme rağmen okuyoruz, işe giderken ölüme rağmen. Ve hatta doğum yaparken bile ölüme rağmen doğum yapıyoruz. İşte bu noktada bence
önemli olan tek şey güzel anılar biriktirmek, hayattayken iyi işler yapmak.
Bir yavrunuz da varmış, ne mutlu ki ikinizden bir parça var bu dünyada. Ona güzel şeyler öğretecek, bu dünyada güzel izler bırakacaksınız inşallah.
Size tüm sevgimi gönderiyorum, ben kardeşimle buluşacağım bir gün siz de eşinizle. Anlatacak güzel şeylerimiz olmalı o güne dek.