Yani bakiyorum cevremdeki evliliklere, esiyle, cocuguyla ilgilenmeyen ya da ne bileyim agresif olan ya da idealist olmayan, karisinin kariyerine kendi kariyeri gibi destek olmayan kisileri gordukce aman benim esim iyi yine, hic olmazsa cocuga bakiyor, derslerime destek oluyor, evisinde alisveriste yeri geldiginde destek oluyor vs diye dusunuyorum.
Ama iste benzerlik yok. Bir davranisi yok ki soyle icimden gelerek gulumseyeyim, mutlu olayim. Bazen yaninda kendimi cok yalniz hissediyorum. Bazen kendimi bekar kizlar gibi hissediyorum, sanki birgun evlenecegim biri karsima cikacak da mutlu olacagiz gibi hayaller kuruyorum. Biliyorum hayatta nice ne dertler var ama keske evlendigim kisi kafa dengim, icimden geldigi gibi sevdigim, kizsam bile icten ice sevdigim, ne olursa olsun yaninda mutlu oldugum, huzur buldugum, yuzumun guldugu biri olsaydi.
sizinki eş değil
sizinki bir tür koç, danışman, ev arkadaşı
çocuğunuzu kardeşinizle, annenizle, ne biliyim iyi bir akademisyen arkadaşınızla filan büyütüyor gibisiniz
eş dediğin kişiyle olan iletişim yok sizde.
ben akademik kariyeri braktım, hayatım boyunca yapmak istediğim iş bu değil dedim. bambaşka bir iş yapıyorum. çok çok da mutluyum.
o heyacanı duymadığım, içimi kıpırdatmayan, tutkuyla, şehvetle sevişemeyeceğim, yanında huzurlu, rahat olamayacağım, her şeyi konuşamayacağım adamla da evlenmem. bu demek değil ki yapışık ikiz gibi olalım her şeyimiz aynı olsun. zaten 1 kadınla 1 erkek 2 ayrı gezegen gibi, nasıl aynı olsun. aynı olmak değil anlaşmak, o tutku, o iletişim ortak zevkten de geçmiyor. çok bambaşka bir şey. anlatmak kolay değil. ancak yanında olduğun adamın "o" olup olmaması işte, biliyorsun.
evlenmedim de nitekim. ama tabi flört ettim, çıktım, denedim yani. "o" adam değildi karşıma çıkanlar.akademik anlamda benim kuşağım artık yar. doç oldu doçentlik alanlar var (21 yaşında mezun olup yurtdışında kadro alan tipleriz) ben hala o adamların hiçbirini istemiyorum. evlenmiş olmak için, yalnız olmamak için, ne biliyim iyi işi gücü olan adam diye biriyle evlenmem. evlenmediğim de pişman değilim. ama tabi bizim topluma bunu anlatmak da çok zor oluyor, orası ayrı. Bu tercih sebebiyle şu anda yalnızım, yalnız kalmaya devam edersem de hayatıma devam edebilirim çok büyük bir yoksunluk çekmem -bunu da anlatmak tr'de epey zor. Ama keşkem yok, onu iyi biliyorum. Belki başkası da keşke kör topal biri olsaydı keşke diyebilir- herkes başka işte...
Yaşadığım ilişkilere de hiç pişman değilim. iyi ki olmuş, iyi ki aşık da olmuşum, iyi ki heyecan da duymuşum, peşinden de gitmişim. özellikle insan 20lerinde bunları yaşamalı. yaşamazsa eksik kalınan bir şey bu. ne biliyim insan nasıl düşe kalka yürümeyi öğrenir, onun gibi. Ya da en azından benim kadar duygularını yoğun yaşayan, libidosu, enerjisi, tutkuları, hevesleri, hırsları, heyecanları yüksekten giden bir kadın için durum bu.Öte yandan garantici kadınlar vardır aman maaşı, ailesi, huyu iyi olsun, önemli değil der geçer belki. Ben yapamam, yapmadım. Sizin için büyük bir imtihan, ömür boyu pişman olmak var, çocuğunuza karşı sorunluluğuz var, ama öte yandan sizin de her kadın gibi her insan gibi yaşama hakkınız olan bazı duygular var. Yine bence eskidenmiş o, kadın sabretsin otursun filanlar, ki onlar da avuntuymuş....
Akademisyen (henüz genç) erkek, muhafazakar bir arkadaşım var. yeni evlendi, eşi de çok iyi okul mezunu yine muhafazakar bir kız.Daha 3. gün olmadan kız boşanmak istedi. Olaylar uzun anlatmayacağım ama en büyük etmen, muhafazarlık uğruna hiçbir şey yaşanmadan evlenilmesi...Çocuk gözümün önünde acı çekiyor. Yapacak şey de bulamıyorum.Uzun uzun konuştuk, umarım düzelir, umarım siz de heveslerinizi, heyevanlarınızı, imrendiğiniz tüm güzel duyguları yaşarsınız içinize sinen bi şekilde.