İki yüzlülük değil ki bu! Yüzüene gülüp arkadasından sayfırmayacaksınız ki!
İlişkinizi minimuma indireceksiniz, özelinizi paylaşmayacaksınız, seviyeli-saygılı ve gerektiği kadar konuşacaksınız.
Benim kv'mi yanınıza getirsem ve sohbet etseniz "csi Allah da senin cezanı versin, pamuk gibi kadına neler diyorsun?" dersiniz... O size görülen yüzüdür. Bir de benim bildiğim yüzü vardır.
Oğlunun yanında dualar eder "Allah csi'ın birini 1000 etsin; nasıl hamarat, nasıl güleryüzlü, ne de güzel yemek yapmış" der; oğlu daha odadan çıkar burnunu kıvırıp "güzeldi ama yağı çoktu, tuzu azdı, acıydı, tatlıydı...." Ölür müsün, öldürür müsün? Hediye alırsın, topluluk içindeyken bayılır, yere göğe koyamaz; bir kere üstünde görmediğini boşver, tahta bezi olduğunu görürsün. Bilmemkaç kişilik yemek takımları alırsın, her gittiğinde takımın bir şeyini eksik görürsün , hep de aynı takımın bir şeyleri kırılır ne hikmetse!
Oğluna dert anlatamazsın, görmüyordur o yüzünü; "sen yanlış anlamışsındır!" olur. Aslında muhtemelen bal gibi de biliyordur çünkü ben 20 senelik gelinsem o 45 senelik oğul! Ama dedim ya; savunma mekanizması. Delirir durusun, adama da bilenirsin. Gitsen gidemezsin, kalsan kalamazsın ve böyle geçer seneler.
Ben susunca kazandım. İnanın 20 senelik beraberliğimde ettiğimiz tüm kavgaların sebebi kv'dir. İki kere boşanma raddesine kadar geldim.
Bir insan uzun süreli misafirliğe geldiği evde ona iş yaptırılmıyor diye kavga çıkartır mı? Çıkartırmış. Daha ne diyeyim ben size? Anlatsam gerçekten roman olur. Ama hepsini unuttum. Son 2 senedir çok huzurluyum.
Bazen düşünüyor ve üzülüyorum. Bir insanın bir sürü gelini olsun, kızı olsun ama geçimsizliğinden tek başına kalsın. Yaşlı, hasta... Sonra diyorum ki: kendi etti, kendi buldu. Bu kadar insan kötü değil ya!