Konuşsam konuşur diyorsanız küslük değildir o. Çünkü ben küstüğümde eşim kendini de yırtsa cevap vermiyordum. Kulaklık takıp son ses müzik falan dinliyodum. Bulunduğum odaya gelse odadan çıkıyordum falan. Sonra eşimi de kendime benzettim, o da küsmeye başladı. Neyse ki aştım o nemrutluğumu. Şimdi kavga sonrası 10 dk falan geçince göz göze gelince gülmeye başlıyoruz. Ben anladım ki evlilikte biraz geniş, umursamaz olacaksın. Gurur yapayım, inat edeyim falan yürümüyor. Eskiden her kavga sonrası günlerce süren gerilimler yaşardık. Ben küserdim o küserdi, ayrı yemek yapar ayrı yerdik, koridorda karşılaşınca duvara yapışarak yürürdük, gece ayrı odalarda yatardık, kediyi bile paylaşamazdık, o derdi ki gel oğlum babayla yat ben derdim ki gel oğlum ananın kollarına, kedi bile manyaklaşırdı. Şimdi yapmıyoruz. Hemen geyiğe başlıyoruz. Uzatmıyoruz. Hayat yeterince zor daha da zorlaştırmaya hiç gerek yok. Tabi bu dediklerim çiftler arasında ciddi sorunlar yoksa geçerli. Ciddi bir saygısızlık ya da alan ihlali durumunda öyle geyiğe vurup geçilmez. Ama incir çekirdeğini doldurmayacak meseleleri surat yaparak uzatmaya gerek yok, gülüp geçmek dalgaya vurmak lazım. Biz küsüyorduk, küsme nedenimizi unutuyorduk bu sefer karşı taraf küstüğü için küslüğü uzatıyorduk öyle saçma sapan bir hal, kafamızda huniler falan.