alıntı yapmak yasak değildir umuyorum ki, sizlerle
koruyucu aile - meltem erdeml - www.koruyucuaile.com sitesinden birkaç alıntı paylaşmak istiyorum
meltem hanım yazılarını senelerdir takip ettiğim evlat edinme kararımda büyük rol oynamış tahtir edilesi bir hanımdır. Meltem hanım egeyle o daha 3,5 yaşındayken tanışmış (2001) o günden beri ege'nin koruyucu ailesi
ege’den seçmeler
ilk haftalarda dışarı çıktığımız bir gün şehrin büyük bir caddesinde geziyoruz. Ege bana döndü ve “anne insanlar ne kadar mutlu, sokakta mutlu mu olunur” dedi. öyle şaşırmış ki, gülen yüzler görünce.
Yine bir gün şehrin en hareketli caddesindeyiz arabayla. Arkadan bana doğru yaklaştı ve “ anne şimdi kendimize bu insanlardan bir baba seçebilir miyiz” demez mi? Ah çocuğum “baba karpuz seçer gibi seçilmez ki”.. J
ege’nin bilmediği o kadar çok şey var ki... Gün içinde bol bol geziyoruz. Gözlemlemesini sağlıyorum. Akşam olunca da soruyorum. “ege bu gün neler yaptık?” uzatarak saymaya başlıyor, “kahvaltılar yaptııık, yemekler yediiik, yattık” başka hiçbir şey sayamıyor, hatırlatıyorum yinede zorlanıyor. Daha çok ve sık yaşantıya ihtiyacı var. Zamanla konuşarak aktarma aşamasına geçecek. Halbuki anlatsa lunapark, hayvanat bahçesi vs. Ilgisini çekecek her yeri geziyoruz.
Ege tercih, seçim yapmayı bilmiyor. Bildiği iki şey arasında seçim yapamıyor. Ege “makarna mı istersin, pilav mı” gibi bir soruyu cevaplayamıyor. çünkü hiç seçim yapacakları ortamlar olmamış.
Yuvada çektiğim fotoğraflarına birlikte bakıyoruz. “ege neredesin göstersene” diyorum. Kendisini bulamıyor. çünkü kendisini aynadan hiç izleyememiş.
Evde, odalarda teker teker yatmayı anlayamıyor. “niye herkes bir odada yatmıyor”, “neden tuvalette bir oturak var” diye soruyor.
çaya, kahveye şeker atmayı benimle gördü. çayın ve sütün gerçek tadını şekerli sanıyormuş ve hiç şeker (kesme, toz) görmemiş.
Boyalarla saatlerce oynayabiliyor. Odasında oynarken sık sık gelip benim evde olup olmadığımı kontrol ediyor.
Tuvalet, mutfak, salon, yatak odası adlarını anlamıyor. çünkü oturma odası, yatak odası vs yok ya da ev ortamı gibi değil. çocukların bir odası var. Orada yatılıyor, bazen odalarının masalı kısmında yemek yiyorlar, bazen mutfaklarında ama küçükler genelde odalarında yiyorlar. “salondan çantanı getir” dediğimde anlamıyor. Iyice anladıktan sonra da cümle içinde kullanacak “mutfaktan muz aldım” gibi. Bazen soruyorum “ege bana bisküvi getirir misin” diye banyo dahil her yerde arıyor.
Bana, diğer insanlara, arkadaşlarıma “senin/sizin yuvanız nerede” diye soruyor. Ona göre herkesin yuvası var.
Canım çorba istedi
ege sadece verilen yemekleri yiyor. Hiç anlamıyorum neyi daha fazla seviyor. Hiç yorum yapmıyor. “ çok lezzetli, nefis olmuş,acı-tuzlu” vs hiç yok. Ayrıca “acıktım” da demiyor.
Diğer çocuklar gibi bir yaşantısı olmamış ege’nin. Yanı normal aile ortamında yaşayan çocuklar, gördüklerinin tadına bakma, isteyip aldırma şanslarına sahiptirler. Oysa shçek yuvalarında kalan çocukların sadece sunulanları yeme ve bilme şansları vardır. örneğin ege uzun süre pastörize sütü bozuk sanıp içmedi. çünkü süt hep şekerli verilmiş daha önce onlara.
Ege doğumundan itibaren tanışması gereken hemen her şeyle yeni yeni tanışıyor. Bir hafta çok sevdiğini sandığım yiyeceği, sonra hiç yemiyor. Damak zevki oluşana dek denemeler yapacak. Paketteki resimler ile içindekileri belirleyemiyor. Belki top kek çok yemiş ama paketini hiç görmemiş. Açıp verilmiş onlara gibi. Ege çok uzun süre “anne canım ………….. Istedi, yapsana” diyemedi, demedi, bilemedi.. Sanırım üç ay geçmişti. Ege bir akşam “anne kırmızı çorba yapsana” dedi mercimek çorbasını anlatmak isteyerek. Bunu ben ne kadar bekledim biliyor musunuz? Ege artık yemek tercihi yapabiliyor.tam olarak yemek çeşitlerini henüz bilmiyor ama az çok anlatıyor. Bu büyük bir gelişme. J
koruyucu aile - meltem erdeml - www.koruyucuaile.com sitesinden alıntıdır