Affınıza sığınarak alıntı yapıyorum.
Atanma meselesi sizi yıpratmış, bu konudan bahsettiğiniz için yazmak istedim.
Burada yorumlarınızdan takip ettiğim ve hissettiğim kadarı ile gayet zeki ve çabalayan bir kadınsınız. Şimdi bile evde kendinize bir iş bulmuşsunuz ki bence bu çok üstün bir özellik.
İnanın öğretmenler odası (benim gördüğüm) dedikodu kazanı, nispet yuvası, maaşımı alayım gerisi boş telaşı. Oturup bir gazete, kitap okuyana tövbeler olsun daha rastlamadım. Sadece hocanın biri beni merkeze bıraktığı için sevgilisi olan hoca ve arkadaşları benimle muhabbeti kestiler (12 yaşındaymışız gibi). Erkek hocalar hep bir flört etme çabasında olduğu için onlarlada ben muhatap olmadım. Hayata bakış açım 5 bin TL den ibaret olmadığı için, oğlumunda doğumundan cesaret alarak 4. Yılımda bıraktım. Pişman mıyım, asla!
Sizinde hassas ve duyarlı bir kadın olduğunuza eminim, ve dediğiniz gibi herşeyde bir hayır vardır. Belki siz kendiniz bırakmak isteyecektiniz. Emin olun el işlerinden aldığınız küçücük paralar bin kat tatlıdır. Köy okulunda tekbaşına çalışmıyorsa bir öğretmen, hiçbir zaman hayal ettiği öğretmenliği yapamıyor, kredi, ev, araba telaşına düşüp ruhunun derinliklerinden sıyrılıp saha sığ sularda sıradanlaşıyor.
Şuan ben yüksek lisans falan yaptığım bölümden vazgeçtim ve aöf den aşçılık okuyup bu yolda ilerlemeye karar verdim. Ve hayatımda kariyer konusunda ilk defa birşey beni çok heyecanlandırdı. Yapmayı sevdiğim, yetenekli olduğum şey buymuş. Tabiki çevreme asla söylemeyi düşünmüyorum, çünkü araştırma görevlisi olma yolunda kararlıydım ve herkes çok destekliyordu, şu son 2 gündür birden karar verdim ve KK dışında kimse bilmeyecek :)
Ama gerçekten çok istiyorsanız inşallah dilediğiniz gibi olur. Tüm kalbimle..
Güzel zanlarıniz için çok teşekkür ederim.
Aslında tek başına atanmak değil... herhangi bir işe çalışmamak beni yıpratan. Ben de 3 sene özel kurumlarda çalıştım. Çok gayretliydim. Müdürüm ayrılmamı hiç istememişti. Ama benim bütün enerjim bitmişti . Çılgın tempo nedeniyle... istifa ettim. Gücümü yeniden topladığımda ise bana açık kapi kalmamıştı.
2 tane is verenin karşısında kendimi tutamayip ağlamıştım.
Aslında zaman zaman durup kendime sorarım; ne bu kasar istedim ya da istiyorum. Eğitimli olmak, okumak bana neden yetmedi diye soruyorum.
Içten ice kendime verdiğim cevapta bile ciddi bir toplum baskısı hissediyorum.
Aslına bakarsanız inanin ki bu cografyada zeki olmak, okuyor olmak hiç prim yapmıyor.
Para kazanan vs kazanmayan.
2 gruba ayrılmış haldeyiz.
Bunu bu forumda da görebilirsiniz.
Çalışan kadının çalışmayası küçümseme tavrını hissedersiniz.
Benim içimde o kadar yaradır ki... Çalışıyorim diyen her kadın aklımdadır. Forumdaki kadınlardan hangilerinin çalıştığını bilirim. Çünkü bir konuda çalışıyorum demiştir. Ve benim hayalim gözümde canlanmıştir.
Ama vazgeçtim artık. Iş aramıyorum. En son işverenin karşısında sinir krizine girmiştim aglamaktan. O zaman vazgeçtim.
Babama esnaf arkadaşlarından sormasını rica etmiştim. Akcaabatta yaşıyoruz biz. Yeme içme sektörü çok canlı burda. Bulaşık yıkamak ya da garsonluk yapmak gibi isleri varsa gidecektim.
Babamla eşim benim bunu söylememe çok darildilar.ondan da o şekilde vazgectim.
Şimdi evde kendimce çabalıyorum işte.
Meb öğretmenler odasındaki durumu eşimden de dinlemiştim. Zaten zaman zamam burda da acılan konulardan anladım ki... benim zannettigim şeyler birer ütopyadan ibaret.
Hakkımdaki güzel zanlarınız beni cok onure etti.
Çok teşekkür ederim.
Bunu unutmayacağım ❤