Hepinize sevgi dolu merhaba.
Sayfaları tam olarak okuyamadım. Hızlı hızlı bir gözgezdirmeye çalışıyorum olabildiğince sık sık.
İsimlerinizi tek tek saymadan hepinize sevgilerimi sunuyorum, tam olarak hepinizi sıralayamazsam eksik bırakırsam üzülürüm diye böyle hepinize birden yazmayı daha uygun buluyorum.
Önceki hafta üç kişi için okunabileceğini düşündüğümüz zaman tesadüfen pek çoğunuzun maruzatı olan döneme denk geldiği için biraz gecikmişti ve duaların sayısı tamamlanamamıştı.
O yüzden, iki kişi okumak daha iyi olur gibi gelmişti. Oysa şu anda üç kişiye okunmasına rağmen paylarımıza düşen dua sayıları çok fazla değil.
Yeni yeni arkadaşlar da katılmış, hepsine hoşgeldiniz diyorum ben de. Sizler konunuzla ilgili diğer başlıklarda da yazışıyorsanız, oradaki arkadaşlarınızın da haberleri oldukça, inşallah ben inanıyorum ki kısa bir süre sonra artık dört kişi, beş kişi hatta daha fazla kişi için okuyabilecek sayıya ulaşılacaktır bu sayfada.
Bu arada, listedeki nazar boncukları çok ama çok güzel. Allah oradaki isimlerin hepsinin önüne en kısa zamanda hayırlısıyla birer nazar boncuğu eklemeyi nasip etsin, herkesten böyle güzel haberler gelsin ve ardından da tabi ki yine sağlıkla ve hayırlısıyla bebeklerin dünyaya merhaba demiş oldukları haberleri de bunu takip etsin inşallah.
Perlanore, sana şakadan kızdım. Ama yine de öyle durumlardan olabildiğince çabuk sıyrılmaya çalışmalısınız.
Yine sanırım birisi E_M_A arkadaşınızın bir diğerini hatırlayamadığım için çok özür dileyerek yazıyorum ondan önce kocaman bir sayfa yüreğini dökmüş arkadaşınızın yazdıklarını da okudum, sonrasında yine ara ara hepinizin yüreklerinizden gelen duygu yoğunluklarınızı da okudum.
Bunlar çok doğal süreçler. Sizler gördüğüm kadarıyla, zaten bilinçli ve içinde bulunduğunuz süreçlerde her halinizle Yüce Allah'a olması gereken teslimiyetin farkında olan insanlarsınız.
Ama biz insanız. Tabi ki olacak o halleriniz de olacak. Kimi dayanılmaz canınız acıyarak dökülecek gözyaşınız. Beklenen, özlenen, murad edilen, Allah'a en büyük yakarışların başında gelen şeyler olunca imtihanımız, tabi ki bizleri zorluyor, gücümüz bazen tükenmiş gibi hissederiz ama her defasında yeniden güçlenerek tekrar devam ederiz, umut ve ümit ve dua yolculuğumuza öyle değil mi?
Ayşe Hanım, ne güzel düşünmüşsünüz herkes adına ve okuduğum kadarıyla da zaten herkes aynı şekilde sizinle hemfikir olmuş. Özlem Hanım ı bu haftaki okunacak kişiler arasına almanız diğer arkadaşların görüşü gibi benim için de çok isabetli ve güzel olmuş.
Aslında herkesin yazdıklarına tek tek yazmak istiyorum ve bir dolu şeyler daha söylemek istiyorum fakat sayfalar ilerlediği için geriye dönük bunu yapmak çok uzun süreceği için ve zor olacağı için, böyle genel anlamda değinerek geçiyorum şimdilik.
Yine aklıma bir şey geldi, tam olarak aktaramayabilirim her haliyle ama aklımdaki ve algılayabildiğim kadarıyla yazayım hemen müsaadenizle.
Bir gün kıran kırana bir savaş ve çatışma esnasında, buna şahitlik eden Musa Aleyhisselam çok üzülerek ve bir an önce son bulmasını dileyerek uzunca bir süre seyreylemiş.
Fakat kanlı ve kalabalık çatışma bir türlü son bulmamış. O kadar üzülmüş ki insanların bu hallerine.
Cenabı Allah'a dönüp sormak ve yalvarmak istemiş bununla ilgili olarak. "Ya Rabbim, bu kulların senin kulların, birbirlerini katlediyorlar öldürüyorlar bunca kan revan içinde bırakıyorlar.
Sen herşeylere Kadir'sin. Onların bu hallerine engel de olabilirsin, hiç üzülmüyor musun" diye sormuş.
Bu sorusunun ardından, Yüce Allah'tan ona karşılık gelmiş.
"Ey Musa, şimdi git ve gerekli malzemeyi al, ben sana yeter ve dur diyene kadar sürekli çömlek yapmaya devam et ve hepsini tek tek diz" diye buyurmuş Yüce Rabbim.
Musa Aleyhisselam çömlek yapmayı hiç bilmezmiş aslında. Emri yerine getirmek üzere başlamış çömlek yapmaya. Başlangıçtakiler pek birşeye benzememiş aslında. Sonra tekrar, tekrar derken epey gelişmiş bu konuda. Ve çok güzel çömlekler yapmaya başlamış. (Rivayetlere göre zaten bu konuda iyi bir ustalığı olduğu söylenir pek çok kaynakta, bu ustalık bu olay esnasında gelişmiştir belki.)
Ve gel zaman git zaman, çömleklere bakılınca nereden başlayıp nereden bittiği görülemez olmuş. O kadar çok çömlek yani.
Derken, Yüce Allah'tan yine ikinci bir emir gelmiş. Artık yeter bırakabilirsin denmiş. Şimdi eline onları kırabilecek kalın bir sopa al ve hepsi parçalanıncaya kadar tek tek onları kır denmiş.
Musa Aleyhisselam başlamış bu defa yaptıklarını tek tek kırmaya. Tabi ki onca çömleği kırmak da ayrı bir zaman almış ve en sonuncusunu da un ufak ettikten sonra. Yüce Rabbim Sormuş kendisine.
"Ey Musa, günlerce uğraşıp yaptığın çömleklerin hepsini tek tek kırdın ve parçaladın. Onlardan sana dokunan oldu mu bu esnada?" diye. Hayır cevabı gelmiş tabi ki. Sonra bir soru daha gelmiş ardından. "Peki üzülmedin mi onların böylesi haline" Üzülmez olurmuyum hiç demiş, Musa Aleyhisselam. "İşte ben de üzülüyorum" demiş Yüce Rabbim, hani o insanların birbirleriyle çatışma halinde oldukları zamanki halleri için.
Bunu ben bilgisine güvendiğim bir insandan duymuştum. Şimdi belki alakasız gibi görünmüş olabilir sizlere. Ama ben canımın çok sıkkın olduğu, hani zaman zaman yüreğimiz de gözyaşımız da çağlayarak akar sanki, içimiz kimi incinmişlikle, kimi artık gücümüz kalmamışlıkla, üstesinden gelinmesi çok zor olan hallerimiz vardır ya, isyan değildir asla ama çok çaresiz ve dayanma gücümüz kalmamış gibi hissederiz, işte öyle zamanlarımda bir yandan gözyaşım sicim gibi akarkan, bir yandan da hemen, duyduğum bu olayı düşünürüm.
Yani Yüce Rabbim'in biz kullarına olan sevgisini, merhametini, şefkatini, bağışlamasını, rahmetini... ve bunların büyüklüğünü. O sevginin bir an bile eksik olmadığını düşünürüm içimde hem kendime hem de tüm kullarına karşı.
Bu açıdan paylaşmak istedim, sizlere yazmaya başlayınca aklıma geldi. Hani bize bizden daha yakın ya, Yüce Rabbim. Biz kendimiz hakkında neyin aslında daha hayırlı olduğunu ne yazık ki bilemiyoruz. İşte bu anlamda, Allah'ın aslında bilip bilmediğimiz her birşeyi, hayrı da şerri de bizlerden milyarlarca kez daha iyi bilebildiğini düşünüp, içinde bulunduğum her durumda sevgisini hatırlamak adına, bana bir adım daha kazandırdığı için, belki size de karınca kadar da olsa aynı şekilde bir yararı olursa diye paylaşmadan edemedim.
Hoş, siz hepiniz zaten benden kat kat daha fazla şeyleri çok daha doğrusuyla biliyorsunuzdur mutlaka. Benimkisi bu anlamda birşeyleri size göstermek için değil asla. Lütfen o şekilde düşünmenizi hiç istemem. Sadece içimden geldiğince bir paylaşımdan ibaret.
Hepinizi seviyorum, hiç tanımasam da görmesem de. Hepinizin ortak muradınızı biliyorum en azından. Tüm kalbimle, benim de dualarım sizinle inanın. Burada alacağım her güzel haber, kendim için almışcasına veya sanki kendi kardeşim veya çocuğum için bir güzel haber almışcasına, beni sevindirecek ve mutlu edecek. Bunu çok eminlikle söyleyebiliyorum, en azından bunu böyle bilmenizi isterim.
Yüce Rabbim inşallah bu vesileyle bu amaçla hep birlikte okuduğumuz ve ettiğimiz dualarımızı kabul etsin ve hepinizin, tüm insanların hakkında en hayırlısı neyse tez zamanda onlara kavuştursun.
Kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere. Sevgimle
Ayşe Hanım, kısmetse, okuduğumda yazarım ben de diğer arkadaşlar gibi, sizi haberdar ederim.
Sayfaları tam olarak okuyamadım. Hızlı hızlı bir gözgezdirmeye çalışıyorum olabildiğince sık sık.
İsimlerinizi tek tek saymadan hepinize sevgilerimi sunuyorum, tam olarak hepinizi sıralayamazsam eksik bırakırsam üzülürüm diye böyle hepinize birden yazmayı daha uygun buluyorum.
Önceki hafta üç kişi için okunabileceğini düşündüğümüz zaman tesadüfen pek çoğunuzun maruzatı olan döneme denk geldiği için biraz gecikmişti ve duaların sayısı tamamlanamamıştı.
O yüzden, iki kişi okumak daha iyi olur gibi gelmişti. Oysa şu anda üç kişiye okunmasına rağmen paylarımıza düşen dua sayıları çok fazla değil.
Yeni yeni arkadaşlar da katılmış, hepsine hoşgeldiniz diyorum ben de. Sizler konunuzla ilgili diğer başlıklarda da yazışıyorsanız, oradaki arkadaşlarınızın da haberleri oldukça, inşallah ben inanıyorum ki kısa bir süre sonra artık dört kişi, beş kişi hatta daha fazla kişi için okuyabilecek sayıya ulaşılacaktır bu sayfada.
Bu arada, listedeki nazar boncukları çok ama çok güzel. Allah oradaki isimlerin hepsinin önüne en kısa zamanda hayırlısıyla birer nazar boncuğu eklemeyi nasip etsin, herkesten böyle güzel haberler gelsin ve ardından da tabi ki yine sağlıkla ve hayırlısıyla bebeklerin dünyaya merhaba demiş oldukları haberleri de bunu takip etsin inşallah.
Perlanore, sana şakadan kızdım. Ama yine de öyle durumlardan olabildiğince çabuk sıyrılmaya çalışmalısınız.
Yine sanırım birisi E_M_A arkadaşınızın bir diğerini hatırlayamadığım için çok özür dileyerek yazıyorum ondan önce kocaman bir sayfa yüreğini dökmüş arkadaşınızın yazdıklarını da okudum, sonrasında yine ara ara hepinizin yüreklerinizden gelen duygu yoğunluklarınızı da okudum.
Bunlar çok doğal süreçler. Sizler gördüğüm kadarıyla, zaten bilinçli ve içinde bulunduğunuz süreçlerde her halinizle Yüce Allah'a olması gereken teslimiyetin farkında olan insanlarsınız.
Ama biz insanız. Tabi ki olacak o halleriniz de olacak. Kimi dayanılmaz canınız acıyarak dökülecek gözyaşınız. Beklenen, özlenen, murad edilen, Allah'a en büyük yakarışların başında gelen şeyler olunca imtihanımız, tabi ki bizleri zorluyor, gücümüz bazen tükenmiş gibi hissederiz ama her defasında yeniden güçlenerek tekrar devam ederiz, umut ve ümit ve dua yolculuğumuza öyle değil mi?
Ayşe Hanım, ne güzel düşünmüşsünüz herkes adına ve okuduğum kadarıyla da zaten herkes aynı şekilde sizinle hemfikir olmuş. Özlem Hanım ı bu haftaki okunacak kişiler arasına almanız diğer arkadaşların görüşü gibi benim için de çok isabetli ve güzel olmuş.
Aslında herkesin yazdıklarına tek tek yazmak istiyorum ve bir dolu şeyler daha söylemek istiyorum fakat sayfalar ilerlediği için geriye dönük bunu yapmak çok uzun süreceği için ve zor olacağı için, böyle genel anlamda değinerek geçiyorum şimdilik.
Yine aklıma bir şey geldi, tam olarak aktaramayabilirim her haliyle ama aklımdaki ve algılayabildiğim kadarıyla yazayım hemen müsaadenizle.
Bir gün kıran kırana bir savaş ve çatışma esnasında, buna şahitlik eden Musa Aleyhisselam çok üzülerek ve bir an önce son bulmasını dileyerek uzunca bir süre seyreylemiş.
Fakat kanlı ve kalabalık çatışma bir türlü son bulmamış. O kadar üzülmüş ki insanların bu hallerine.
Cenabı Allah'a dönüp sormak ve yalvarmak istemiş bununla ilgili olarak. "Ya Rabbim, bu kulların senin kulların, birbirlerini katlediyorlar öldürüyorlar bunca kan revan içinde bırakıyorlar.
Sen herşeylere Kadir'sin. Onların bu hallerine engel de olabilirsin, hiç üzülmüyor musun" diye sormuş.
Bu sorusunun ardından, Yüce Allah'tan ona karşılık gelmiş.
"Ey Musa, şimdi git ve gerekli malzemeyi al, ben sana yeter ve dur diyene kadar sürekli çömlek yapmaya devam et ve hepsini tek tek diz" diye buyurmuş Yüce Rabbim.
Musa Aleyhisselam çömlek yapmayı hiç bilmezmiş aslında. Emri yerine getirmek üzere başlamış çömlek yapmaya. Başlangıçtakiler pek birşeye benzememiş aslında. Sonra tekrar, tekrar derken epey gelişmiş bu konuda. Ve çok güzel çömlekler yapmaya başlamış. (Rivayetlere göre zaten bu konuda iyi bir ustalığı olduğu söylenir pek çok kaynakta, bu ustalık bu olay esnasında gelişmiştir belki.)
Ve gel zaman git zaman, çömleklere bakılınca nereden başlayıp nereden bittiği görülemez olmuş. O kadar çok çömlek yani.
Derken, Yüce Allah'tan yine ikinci bir emir gelmiş. Artık yeter bırakabilirsin denmiş. Şimdi eline onları kırabilecek kalın bir sopa al ve hepsi parçalanıncaya kadar tek tek onları kır denmiş.
Musa Aleyhisselam başlamış bu defa yaptıklarını tek tek kırmaya. Tabi ki onca çömleği kırmak da ayrı bir zaman almış ve en sonuncusunu da un ufak ettikten sonra. Yüce Rabbim Sormuş kendisine.
"Ey Musa, günlerce uğraşıp yaptığın çömleklerin hepsini tek tek kırdın ve parçaladın. Onlardan sana dokunan oldu mu bu esnada?" diye. Hayır cevabı gelmiş tabi ki. Sonra bir soru daha gelmiş ardından. "Peki üzülmedin mi onların böylesi haline" Üzülmez olurmuyum hiç demiş, Musa Aleyhisselam. "İşte ben de üzülüyorum" demiş Yüce Rabbim, hani o insanların birbirleriyle çatışma halinde oldukları zamanki halleri için.
Bunu ben bilgisine güvendiğim bir insandan duymuştum. Şimdi belki alakasız gibi görünmüş olabilir sizlere. Ama ben canımın çok sıkkın olduğu, hani zaman zaman yüreğimiz de gözyaşımız da çağlayarak akar sanki, içimiz kimi incinmişlikle, kimi artık gücümüz kalmamışlıkla, üstesinden gelinmesi çok zor olan hallerimiz vardır ya, isyan değildir asla ama çok çaresiz ve dayanma gücümüz kalmamış gibi hissederiz, işte öyle zamanlarımda bir yandan gözyaşım sicim gibi akarkan, bir yandan da hemen, duyduğum bu olayı düşünürüm.
Yani Yüce Rabbim'in biz kullarına olan sevgisini, merhametini, şefkatini, bağışlamasını, rahmetini... ve bunların büyüklüğünü. O sevginin bir an bile eksik olmadığını düşünürüm içimde hem kendime hem de tüm kullarına karşı.
Bu açıdan paylaşmak istedim, sizlere yazmaya başlayınca aklıma geldi. Hani bize bizden daha yakın ya, Yüce Rabbim. Biz kendimiz hakkında neyin aslında daha hayırlı olduğunu ne yazık ki bilemiyoruz. İşte bu anlamda, Allah'ın aslında bilip bilmediğimiz her birşeyi, hayrı da şerri de bizlerden milyarlarca kez daha iyi bilebildiğini düşünüp, içinde bulunduğum her durumda sevgisini hatırlamak adına, bana bir adım daha kazandırdığı için, belki size de karınca kadar da olsa aynı şekilde bir yararı olursa diye paylaşmadan edemedim.
Hoş, siz hepiniz zaten benden kat kat daha fazla şeyleri çok daha doğrusuyla biliyorsunuzdur mutlaka. Benimkisi bu anlamda birşeyleri size göstermek için değil asla. Lütfen o şekilde düşünmenizi hiç istemem. Sadece içimden geldiğince bir paylaşımdan ibaret.
Hepinizi seviyorum, hiç tanımasam da görmesem de. Hepinizin ortak muradınızı biliyorum en azından. Tüm kalbimle, benim de dualarım sizinle inanın. Burada alacağım her güzel haber, kendim için almışcasına veya sanki kendi kardeşim veya çocuğum için bir güzel haber almışcasına, beni sevindirecek ve mutlu edecek. Bunu çok eminlikle söyleyebiliyorum, en azından bunu böyle bilmenizi isterim.
Yüce Rabbim inşallah bu vesileyle bu amaçla hep birlikte okuduğumuz ve ettiğimiz dualarımızı kabul etsin ve hepinizin, tüm insanların hakkında en hayırlısı neyse tez zamanda onlara kavuştursun.
Kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere. Sevgimle
Ayşe Hanım, kısmetse, okuduğumda yazarım ben de diğer arkadaşlar gibi, sizi haberdar ederim.