Evlilik, ihanet.. Söyleyecek lafı olanları beklerim...

kkaktuss

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
6 Nisan 2010
15
0
86
Eskişehir
merhaba arkadaşlar, bu forumu uzun zamandır takip ediyorum. öğrenciyken yurtta okurdum boş zamanlarımda, o zamanlar daha fevriydim, böyle atıp tutardım evlilikte yaşanan sorunlar adına ama şimdi yeni evliyim ve görüyorum ki herşey bu kadar kolay değilmiş. benim bu konuyu açmamın sebebi bir sorundan ziyade, sorunsuzluk içindeki korkularım. ihanet kelimesini o kadar çok kullanır olduk ki, artık kulağımıza çok doğal geliyor, dizilerden, işyerindekilerden, etrafımızdan, belki kendi yuvamızdan. ya acaba diyorum eski insanlar da aldatıyordu da, kimsenin ruhu mu duymuyordu böyle internet, cep telefonu olmadığı için yakalanamadıklarından. şimdi paranoyak olup eşlerimizin cep telefonlarının, internette gezindikleri sayfaların, maillerinin peşine düşüyoruz, düşüyoruz düşmesine de kendimizi de düşürmüyor muyuz... ne bileyim kadın denince akla şunlar gelirdi sanki eskiden, cilveli, fedakar, evine bağlı eşine saygılı ve onunla çok yüzgöz olmayan, kıskanılan, ne bileyim yakan mı çok açık, eteğin mi biraz kısa diye esas erkeklerdi kadınların üstüne giden. e şimdi tırnaklarını yiyen, gecesini gündüzünü hafiyelikle geçiren, haklı paranoya sebepleri olan, kocalarının peşinde harap olan biz kadınlar... biz diyorum hani hala eskisi gibi olan hatunlar varsa çok saygı duyuyorum, öyle umursamaz olmaya da çalışmıyor değilim ama sanki bir pazar kurulmuş kadının eti üzerinden ve o kadar kolay ulaşılır kadınlar var ki el altında, internette, orda burda adı sanallık da olsa, tek gecelik de olsa, cips gibi tüketilir olmuş ilişkiler koskoca evlilikler, adam atıyor ağzına birkaç tane sonra pişman oluyor ama bu engellemiyor bir daha almamasını.. yani derdim şu şuan genciz güzeliz ne bileyim herşeyin başındayız ama zaman kadının alenen aleyhine işliyor arkadaşlar ya... anne oluyoruz, anneanne oluyoruz ama kadınlığımız tüm fedakarlıklara rağmen değerlenmiyor aksine eskiyor, yıpranıyor, burun kıvrılır oluyor eşler tarafından. hep dışarıdaki daha cazipmiş gibi kaşlar gözler oynuyor. şimdi bile o kadar çok kusur buluyoruz kendimize, yok çatlağım var, yok göbeğim var, burnumda kemer var, eksik hissediyoruz kendimizi hep, yoksa hissettiriliyor muyuz onu da bilmiyorum, kadın bu kadar çıplak ve gözlere sokulan bir obje iken. ruh hallerimiz günden güne de değişiyor da, bazen çok güveniyor insan kendine bazen çok beziyor hayattan ama uzun vadeli düşününce atıyorum 20 30 sene sonra, eskiden hep büyük aşklara inanıyordum böyle, şimdi yaşadığım aşk çok büyük gelse de, acaba eşim hakkaten 20 30 sene gözümün içine bakar mı diyorum, yoksa sıkılır da gizli gizli yeni arayışlara mı sarar bilemiyorum, umutsuzluğa kapılıyorum. sonra da diyorum ki aman üç günlük dünyada kafana takma yaşa geç yaşanacaksa yaşanır.
şunu da biliyorum sevmeden çok sevilmek insanı mutlu etmiyor, sevdiğinin onu sevmesi mühim. bu yüzden sevdiklerinizle evlenirsiniz inşallah hepiniz de, ama sevince de insan, kıskanıyor. evet gençlikte kıskançlık evlilik ateşini körükleyen bir duygu, iki taraflı da hoşumuza gidiyor. kıskanılmak erkeklerin de bence hoşuna gidiyor ama böyle şüphe, sorgu, yılların da bu vıdı vıdılarla ilerlemesi maalesef kadının değerini düşürüyor. ya da bu bir kılıf oluyor erkeklere öf eve gidip napcam dırdır mı çekeceğim diye. koskoca adamlar amca diyebileceğimiz gencecik kızlara gözünü dikip bakıyor evde karısının yüzüne bakmazken. hani en yakınlarımıza bakınca hiç sorun yok babalar evlerine düşkün, teknolojiden uzak. ama bu hayat şartları insanı paranoyak yapmıyor mu? emin olabilir miyiz? ben bu sitede bakıyorum bazı arkadaşlar eminken eşlerinin aşklarından, adam arkadaşlık sitelerinde sahte hesap açıyor ya da kadının en yakın arkadaşıyla yatıyor. e bunlar nasıl iş şimdi? adamlar 50 yaşında 20 yaşında kızlarla evlenebiliyor, ama 50 yaşında bir kadın üsturuplu olmalı giydiğine içtiğine dikkat edip çocuklarına kendini adamalı, bence de elbette böyle olması yakışık alan, ama öbür adamlar zaten zaaflarının peşinde bu kadar cesurca 30 senelik eşlerini harcıyor bir kalemde? sonra o kadına toplumsal baskılar ikinci baharını yaşatmazken, kadın aman rezil olmayım, aman şuna buna ne derim diye susup otururken nerede aynı toplumsal baskı korkusu adamda? ay bilmiyorum kıssslar, ben böyle konuşayım dedim aslında darmadağın ettim bir ana fikir de kalmadı şimdi toparlayabileceğim ama özetle şunu sorayım madem, evliliklerde ihanet kader midir sizce, ki bana göre maalesef başka bir insana bana baktığı gözle bakması bile ihanettir eşimin bu kadar da katıyım, dolayısıyla bazen hiç kurcalamamak daha iyi diye düşünüyorum bu konuları. hani yemekten kıl çıkacak diye incik cincik yersiniz ve mutlaka çıkar ya o hesap benimkisi. ama uygulamada bu kadar kontrollü olamıyorum ister istemez nerelere girmiş internette merak ederim yani. ama tabi üstüne gitmek de çözüm değil bence yapacağı varsa muhakkak yapar gizliden de açıktan da. burada sanırım esas nokta o herşeyini bildiğimi sandığım adamın bambaşka bir adam çıkabilme ihtimaliyle, bunun korkusuyla yaşamak yaşlanarak, eskiyerek ve değersizleşerek..

kusura bakmayın toplayamadım ki:tomato:
 
yarisini okudum:bbo:

derdin tam olarak ne bilmiyorumda, rahat olmalisin güvenmelisin yapacak olan, sen takip etsende yapar etmesende
ben takip etmem mailine filanda bakmam atkimda takip etmez
söyle düsünüyorum eger aldatirsa elbet birgün cikar ortaya hersey
zaten kadinlar aldatildiginda his ederler eger öyle birsey his edersem takip ederim yoksa durup dururken hersey güzel giderken takip edip hayati kendime zehir etmembayanssulusmile
 
Mesajınız oldukça karışık geldi bana..Sorununuz var mı,yok mu anlamadım .

Ama 'İhanet kader mi dir ?' meselesine değinmek istiyorum ben şahsen...

Kader,hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir.Kader,yolun tamamını değil,sadece yol ayrımlarını verir bizlere.

Güzergah bellidir.Ama tüm dönemeçler,sapaklar bizlere aittir...

İrademizi ilk elde ettiğimizde karşımıza 3-5-7 yada çok daha fazla ,belki de milyonlarca seçenek çıkar.

Bizler de bu seçeneklerden birini seçeriz.Bu yol iyi de olabilir kötü de...

Bizleri iyi yola da götürebilir,kötü yola götürüp de başımıza çok büyük dertler de açabilir.

İşte bu seçeneklerden tümü Allah tarafından yaradılır ve şeçimimize sunulur.

Yani güzergah Allah'a dönmek bizlere aittir...

Aldatacak olan eşin karşısına da birçok seçenek çıkar.Aldatmak,aldatmamak,eşiyle olan sorunlarını halletmek,ilişkiye biraz zaman vermek,
tamamen uzaklaşmak veya boşanmak,vs vs....

Bu seçeneklerin hepsini rabbimiz belirler.Ama seçmek sadece eşe düşer.

Aldatmayı tercih eden de seçen de eşdir.O yüzden aldatmak,ihanet kader değildir.
 
kızlar merhaba tekrar teşekkürler cevaplarınıza, şimdi ben yukarıda şöyle bir fikirlerimden bahsettim, korkularımdan, gözlemlerimden, ortaya karışık:) dediğim gibi bir sorun üzerine değil, sorunsuzluktan gelecek korkularım hakkında paylaşımda bulunmak istedim. tabi ki bunlarla yatıp kalkmıyorum, hani benim gibi kaygıları ya da düşünceleri olanlar varsa, ya da aksini savunanlar paylaşmak konuşmak istedim.

kader konusunda ben de sizin gibi düşünüyorum mavi, ama daha ziyade orada kastettiğim şuydu, evliliklerde birçok erkeğin küçük ya da büyük denebilecek sadakatsizlikleri oluyor; bu kaderimiz mi? yani şuan çok şükür mutlu mesut yaşıyoruz evet ama sonrasında hiç böyle mutlu sonla, ağızlarının tadı kaçmadan, birbirlerinden yaka silkmeden ömürleri son bulan; bizlere örnek olabilecek evli çiftler yok mu bu devirde?? nereye baksam ihanet duyar oldum, hele bir de şu var benim eşim kesinlikle yapmaz diyen insanlar aldatılıyor. e ben de diyorum ki benim eşim beni çok sever yapmaz yapamaz ama diğer kadınlar da bizim gibi düşünüyorsa nasıl oluyor bu duruma gelebiliyorlar, eşlerini hiç mi tanımıyorlar ya da ne oluyor da birden bu kadar farklı adamlarla karşılaşabiliyorlar? yani evlenmekle bir erkeğin bir ömür sadakati eş anlamlı değil gibi aslında, sadakat evliliklerde nedense kadınlar için katı bir kural, aksi düşünülemez, yoksa o kadın kötü kadındır ama erkekler tarafından he denip geçilen bir kandırmaca.. adam işyerinde beğendiği kadınlarla gayet flörtöz takılabiliyor, iltifatlar, baş başa yemekler ve belki ilerisi, ne bileyim internette başka kadınları merak edip inceleyebiliyor, ve aynı zamanda birinin kocası sıfatı var... bekarken de evliyken de gerek hocalarımdan, gerek iş ortamındaki adamlardan her kesimden insana sınıflandırmadan bu tip örnekleri gördüm. ama eşlerinin yanında aynı beyler sadakat timsali, nasıl da başları önde, açık giyinen kadınlar tü kaka, kötü kadın, benim kadınım dünyadaki tek kadın modunda... ve ben bu riyakarlıkları eşlerinin nasıl anlamadığına şaşardım ve derdim ki benim eşim başka bir kadına baksa bana baktığı gibi, boşarım. ama şimdi atıyorum en yaygın örnek yok f.book vs, nette baktığını görsem nasıl boşanırım ki bunca emekten sonra ya da bunu nasıl hazmedip bir ömür kalırım? bu ikilemi inşallah hiç yaşamayız tabi... buradaki hanımları düşünüp empati yapmaktan biraz yorgun düştüm sanırım.
yani sadakat yıllar geçtikçe bozulan bir bağ mı acaba, insanlar birbirinden bıkıyor ki daha ziyade erkekler bu durumda, gözleri hep dışarı mı kayıyor umarsızca? yoksa zaten olan budur, hoşgeldin evliler dünyasına mı:)
 
Son düzenleme:
İşte senin kafandaki soru işaretlerinden dolayı mutlaka ama mutlaka kendi kendine hem manevi hem de maddi anlamda yeten bir birey olmalısın.Şu an evliliğin güzel gidebilir ama bunun yarın da böyle olacağının garantisini kimse veremez.İnsanız aklımız başkasına kayabilir, kadınlar için de erkekler için de geçerli bu.Fakat bir gerçek var ki, erkeklerinki daha çok duyuluyor.

Bu gibi sorular artık çoğu insanın aklında bu yüzden dünya genelinde evlenme oranı bile düşüyor.kimse kimsenin sorunlarını çekmek istemiyor. en ufak bir olayda uğraşmayıp emek vermeyip hemen boşanıyorlar.tabi senin bahsettiğin ihanet başlı başına başka bir olay.ihanet etmek dediğin gibi sıradan bir olay haline geldi.bir kişinin evli olması karşısındakini durdurmak için geçerli bir sebep değil artık.çok yazık, tüketim çağında insan ilişkilerini de tüketiyoruz. hamburger yer gibi.
 
Korkular, korkular...

Korktuğun başına gelir derler ya, aynen o hesap oluyor bazen...Kontrolleride elinde tutup, ama fazlda paranoyak olmadan, ama en önemlisi güveni yitirecek birşey yapmadıysa karşıdaki, ona mutlaka güvenerek, kendine de eşine de hayatı zehir etmeden yaşaman lazım.

Yanılmak acıdır, ama yanılmak insanı, yalandan çıkarır, gerçeklerle yüzleştirir. Yalanla yaşamaktan iyidir en azından.

Şunu öğrendim ki ( ve demek istediğinde bu sanırım), çok muhteşem diye nitelendirdiğimiz şeylerin altından bile öyle şeyler çıkıyor ki, şaşırıyorum. En çokta hala nasıl şaşırabiliyorum, ona şaşırıyorum. Öyle çok yanıldım ki.
 
sevgili bianka evet kesinlikle çok güzel söyledin, hamburger gibi tüketilen ilişkilerin çağı bu çağ... yetmek konusunda üstte daha detaylı değindiğim gibi, gün oluyor güne ayakların yere çok sağlam basarak uyanıyorsun, gün oluyor çok aciz, çok duygusal.. böyle gel gitler hariç, elbette sağlıklı bireyler olmalıyız. ama artık çoğu evlilik kadın ayakları üstünde dursa da, aman etraf ne der, başkası da bunu yapar ben oturup katlanayım bari, diye sürdürülüyor. aslında ben büyük konuşmak istemesem de herşeyi göze alıp bitirmekten yanayım şuanki aklım ve kalbimle.. insan yoksa nasıl katlanır sevdiğini bir başkasıyla paylaşmaya... inşallah hiçbirimiz böyle bir sınavdan geçmeyiz ve geçen arkadaşlarımızın da eşi yürekten pişman olur diyebiliyorum.. burada okuduklarımdan sonra böyle bir doldum yazasım geldi:) yok eşi arkadaşıyla aldatabiliyor, yok bu internet arkadaşlık siteleri, bu ne kardeşim:) bu erkekler meydanı boş bulmuş zevkleri uğruna evliliklerin anlamını kaybettiriyor...... kızıyorum, üzülüyorum, düşünüyorum ve tabi korkuyorum bir gün hayal kırıklığı yaşamaktan.....
 
sevgili frknlfr, galiba biz biraz saf kaldık işte şaşırmak saflıktan geliyor öncelikle... şaşırıyorsun, yok artık diyorsun, kabulllenme sürecine giriyorsun bu sırada hata yapan insanı ya da hatalı olayı ya siliyorsun beyninden, kalbinden ya da unutup gene kanıyorsun aynı hatalara... tabi bunu genellemede söylüyorum. konu ihanet olunca insan nasıl kalır ki... o hayal kırıklığı ile başetmek bir ömür, ya da yeniden başıma gelirse kaygısı... bunlar beni korkutuyor... korkutması da dediğin gibi başımıza getiriyor, o belayı çağırıyor.
 
kadın olmus erkek olmus ne fark ederkı ınsanlar bırbırını aldatan aldatana, sunun parasını nasıl dolandırırım, sunun yuvasını nasıl yıkarım, onun elındekılere nasıl sahıp olurum, benım ondan neyım eksık v.s. v.s.
kim kime dum duma yani.
insanlar kendılerını sanıyorlarkı ölümsüzler, sonsuz hayatları var.
ama oyle degıl yerın altını, topragın altını dusunen yok.
Allah'ın huzuruna ne sekılde cıkacagız o bıle bellı degıl (benım ınancıma gore tabı bunlar, herkesin ınanısına sonsuz saygım vardır o ayrı.)
bunları neden mı yazdım...bılmıyorum... yalnızca ıcımden geldıgı ıcın...
 
sevgili feen, bu açıdan ele almak hele başlı başına bir konu... oralara hiç değinmedim. yoksa ihanet sadece karşı cinsin gözünde ya da yaşadığı cinsellikte değil. insanlık kadar eski, kötülükler, kandırmacalar, sapkınlar... ve ders olmuyor onlar bize... üç günlük dünyadayız, sonsuzluk kime vaad edilmiş, çürüyeceğimizi bile bile, yaşadıklarımızın hesabını vereceğimize inanıyorum muhakkak, bu doyumsuzluk, bu bencillik çok acı... işte bunca kulun içinde hiç mi yok kaşı gözü oynamadan, eşi kendisine hakkaten yeten artan ve ömür boyu yanında kalan.. bunu bu forumda okuduklarımdan sonra sorgulamaya başladım bu aralar hepten, yani benim hala aklım almıyor yok en yakın arkadaşım, yok kuzenim ve eşim bir olup beni aldatacaklar.. amannnnn... evlere uzak... ama bu olay başına gelen kadın da mı böyle söylüyordu mesela... korku filmi gibi...
 

evet kkaktuss'cum haklısın canım.
bana gore de bası ceken doyumsuzluk..
hep bır ıstek sureklı bır ıhtıyac, hep fazlası, daha da fazlası bu boyle uzar gıder..
hanı demıssın ya: "hiç mi yok kaşı gözü oynamadan, eşi kendisine hakkaten yeten artan ve ömür boyu yanında kalan..." diye oyle ınsanlarda var canım sen ıcını ferah tut yeterki..
tabıkıde curuk elmalarda var, yok degıl. ama eslerıne sadık, guven veren,sahıp cıkan,koruyup kollayan ınsanlarda var
 
birşeyin üstüne nekadar çok düşersen okadar tersi olur...bu evlilik te olabilir işte olabilir başka bişeyde...
KıMSEYE HAKETTıĞıNDEN FAZLA DEĞER VERME
 
herşey güzel giderken ya birgün kötü olursa ya birgün büyü bozulursa korkusu varsa içimizde zaten bu ergeç olur merak etme.....iyi düşün iyi olsun bu herşey için geçerli..o yüzden düşüncelerimize dikkat edelim

düşüncelerimiz davranışlarımız
davranışlarımız alışkanlıklarımız
alışkanlıklarımız kaderimiz olabilir
 
Korktuğun başına gelir arkadaşım...

Korkuyu insan çeker bunu çıkarma aklından.Bir şeyi böyle böyle diye düşünüp durursan sen davet edersin bu olumsuzluğu ve gün gelir bakarsın hayatında biranda çıkıverir ortaya.

Her ilişkide yoktur ihanet.Olanlar ,aldatanlar var tamam bunu kabul ediyorum.Ama aldatılanların çoğunluk olması senin de aldatılacağın anlamına gelmez asla.

Olumlu düşünmeye çalış.

Şuan sorununuz yok,mutlu mesuduz diyorsun ne güzel.Boşu boşuna dert tasa çıkarma kendine gözünü seveyim.

Ortada fol yok yumurta yok...Huzurundan etme kendini.

Mutluluğunun,evliliğinin tadını çıkarmaya bak arkadaşım.
 
herkes kendi dunyasinda dogru davraniyorsa disardakicarpik iliskilerden etkilenmez,esinizle probleminiz yoksa bence bunlara kafa yormayin bu enerjiyi evliliginize verin derim,aldatan aldatsin ,birileri aldatiyor diye herkes aldatacak seklinde bir kural yok...ayrica biseyi merak ettim,cok konusan birimisinizdir gunluk hayatta
 
duyguların çok karmaşık olmus canım.bence aldatmakta kadermi demişin asla diyorum.insanın içinde olduktan sonra öyle yada böyle mutlaka aldatır nekadar düşünsende kendini yıpratsanda bu değişmez malesef.evleneceğin insana güvenmekte çok önemli,erkeğe bu konuda yuklenmekte iyi değil bir müddet sonra senden ve evliliğinden bıkar.bişeyini görmedikten sonra rahat olmaya çalış
 
geçöen gün televizyonda bir psikolog aldatmadan bahsediyordu ve söylediği şuydu;

eşiniz aldatıldığında asla affeteyeceğinizi bilecek ancak böyle engellersizni aldatmasını eğer aldattığında affederseniz ya da affedeceğinizi bilirse aldatır
 
kızlar selam, aslında sorunum yok ya çok şükür, korkularım nedir sadece sevdiğim insanı, bu mükemmel aşkı kaybetmek.. kaybetmek iki türlü, ölüm ve ihanet.. sevdiğini kaybetmekten korkmak zaman zaman herksin hissettiği belki şımarık, belki acizce bir his. konum aslında çok karışık gelmiş size ama tek bir şeyi anlatmak istedim, ihanet artık birçok ilişkinin kaderi olmuş, sanal partnerler, hafif düzeysiz ilişkiler vs... bunlar bana o kadar uzak ki.. hani ben bu konuyu biraz daha genelleme yaparak açtım, hepimizin adına, eski kadınların tarzı, eski adamların ağırlığı, o yüzden bir problem gibi giriş gelişme sonuç şeklinde değil dağınık halde evlilik ihanet fikirlerim gözlemlerimdi içeriği de... şuan eskisi bir devir değil gibi kadınlar daha güçlü ve daha fedakari erkekler daha zayıf ve daha bencil, tüketim devrinde şuursuzca aşkı sevgiyi tüketmekte. biz eşimle bu anlamda maşallah eskiler gibi bir aşk yaşamaktayız, inşallah herkes böyle bir aşkın içinde, sadakatin değerini bilerek ve tabi ki çok severek sayarak ömrünü tamamlar.. demek istediğim sadece ihanetler her ilişkide yaşanabilir, çok doğal bir neticeymiş gibi kabullenilmesin, insanlar emek versin birbirine, gurur ve doyumsuzluk duvarlarının ardında çürüyeceklerine.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…