29 yaşında biri olarak kendini yalnızlığa alıştırmaya çalışma derim. Hayat bu, karşına kimin çıkacağını ya da hayatın sana neler sunacağını bilemezsin. Herkes de etrafında gördüğün ve örnek verdiğin beyefendi gibi değil.
Ben de 34 yaşındayım yıllardır yalnız yaşıyorum, evlenmeyi düşünebileceğim biri henüz çıkmadı diyebilirim. Yalnızlık güzel ama insan bazen paylaşmaya da ihtiyaç duyuyor.
Tanıştığım insanlar arasında böyle ailesinin dizinin dibinden ayrılmayıp sözünden çıkmayanlar da vardı, beş kuruş parası olmayıp har vurup harman savuranlar da, gezip tozup ailesini sallamayan ama evdeki konfordan faydalanan da, işi bırakacaksın ben çalışan kadın istemem diyen de, çalışan olsun ama ev işi de kadının diyen sömürücüler de... Liste uzar gider. Her türlü insan var, kadın-erkek diye ayırmamak lazım. Bu saydıklarımın kadın versiyonları da var.
Mesela ben ailede genelde fedakar olandım, çalışana kadar evin en büyüğü olmam sebebiyle (iki erkek kardeşim var) abladan çok anneliği üstlenmiştim diyebilirim.
Benim küçüğüm ise tam tersi, şu an bir de evli, eşini el üstünde tutar hatta biraz abartır. Şöyle ki, onu ve ailesini bize karşı hep överken bizi karısının yanında eziklemeye çalışır. Bir sürü borç yaptılar evlendikten sonra (keyfi harcamalar), yetiremeyince bizimkilerden istiyor. Benden de tayin aldırıp ailemin yanına gitmemi ve hayatımı onlara adamamı bekliyor! Gezmeden tozmadan ödün vermezler ama ben yıllık izin aldığımda tatile gidemem neyime tatil, ailemin yanına gidip onlara hizmet etmeliyim!
Yani demem o ki, herkes farklı. Bana göre erkek dengeyi kurmalı ama öylesi bizim toplumda çok az. Bunun okumuşlukla alakası da yok ayrıca. Tamamen yetiştirilme ile alakalı.
Umutsuz olma ama toz pembe hayaller de kurma. Gönlüne hitap eden ve kafalarınızın da uyuştuğu biri olursa neden evlenmeyesin ki?