evlilik de hayat gibi. zorunu kolayını tartıp biçim evlendiyseniz en azından üzülmezsiniz. evleneceğiniz kişiden önceye kendinizi koyabiliyorsanız ve “aşıkııımm” saçmalığından ziyade “bu insanla ömür gecer mi?” sorusuna olumlu yanıt verdiyseniz, evlilik güzel gecer.
evlilik sevmeden yapılacak bir sey değil ama duygulardan önce mantığınız onay veriyorsa evlenin. ama her sey çiçek böcek değil hep. 30 yıl farklı ailelerde, cevrelerde yasamış iki insan bir aile kuruyor, dertleri, sıkıntıları beraber yükleniyor. asla kolay değil. önce bunu kabullenin.
olmadığı yerde çıkıp gidebilecek gücünüz ve güveniniz varsa evlenin.
kendi hayatınızdan ve esinizin hayatından eksiltmeyecek, sadece iki farklı hayatı birleştirip bir uyum yakalacayacağınıza inanıyorsanız evlenin.
yarın öbür gün ben bu adamın kirli donlarını makineye atarken bu bana koyar mı sorusunu düsünüp evlenin
basıma bir sey gelse, kötü bir sey yapsam, çekinmeden bu adama söyleyebilir miyim diye düsünüp evlenin.
bu adama saygı duyuyor muyum, bu insan bana ne katabilir, cevremde beni nasıl gösterir diye düsünüp evlenin.
bir dünya sey var daha sorulacak. en önemlisi kendinize gğveniyorsanız evlenin. burda bir sürü iyi evlilik hikayesi okudunuz bu başlıkta, ona rağmen bir gün bu evlilikleri bitirebilecek bir yanlış yapılabileceğini bilerek evlenin.
40 yıl mutlu yasayıp boşanan çiftler de olduğunu bilerek evlenin. evlennmek hiçbir seyin çözümü değil, boşanmak da hiçbir seyin sonu değil. bunu bilerek evlenin.