- 18 Şubat 2022
- 2.134
- 3.529
- 48
- Konu Sahibi benjaminder
-
- #61
Geçti onlar bizim çevrede en azından benim kızımda işlenmedi.Evet, hani biz bunları konuşabiliyoruz ya, biz bile çok ataerkiliz aslında. Hem düzene kafa tutmaya çalışıp hem kendimizle çelişiyoruz. Dediğin gibi dnalara işlenmiş. Kaç yüzyıla geçer acaba?
Valla öyle ben de ev ev gezerimTükenmiş hissedebilirsin. Kendinle baş başa kalmak elbette iyi gelir. Ama eşinle de rahatsız olduğun konuları çözebilmek adına konuşursan tekrar toparlarsın umarım.
Bu arada benim eşimde çok sever benim aileme gelmeyi. Ekmek elden su gölden herşey önüme gelse bende severim gittiğim yeriGelin olunca öyle olamıyoruz işte.
Ne güzel özetlemişsiniz. Ben de tüm sorumluluğun bana ait olmasından sıkıldım galiba. İş bölümü yapayım, dağıtayım, söyleyim, yapsınlar. Arkadaş bir gece de yatarken yemeği buzdolabına koyayım da bozulmasın desin koysun ya. Basit ama altta yatan başka bir konu var anlatmak istediğim.Yorumlardan da gördüğünüz üzere, biz değişmeyiz. "Yardımcı" eşler bizim için yeterli. Eşitlik kavramı asla yok.
Çocuğu hazırlıyorsa öpün de başınıza koyun yaçünkü başka adamlar bunu da yapmıyor. Çocuğu biz kendi kendimize yapıyoruz zaten.
Sizi dövüyor mu? Aldatıyor mu? İçki içip sapıtıyor mu? Yoo. e daha ne?
Bende bazen cinnet geçirecek gibi oluyorum gerçekten. 8 senedir yaşadığımız şu evde her haltın bana sorulmasından, bayram gibi özel günlerde canımın burnumdan gelmesinden, yemeği yiyip çay zıkkımlanmaya koyulan erkekleri görmekten midem bulanıyor.
Evlilik erkekler için harika bir şey. Sistem tamamen onlara çalışıyor. Ataerkiller ama eşlerinin maaşlarına salyaları akar. Hiç çalışmıyormuş gibi evde de devam etsin isterler.
Olması gereken şeyleri reklam malzemesi yapmaları da ayrıca trajikomik.
Bütün bunların üzerine hakaret, sevgisizlik, saygısızlık gören kadınların nasıl katlandığına anlam veremiyorum.
şimdi erkeğimin geyşası olurum'a da bağlamak istemiyorum amaBen savaş açsam senede üç hafta için değmez. Enerjimi harcamayım diyorum. Aynı şehirde olsak ne yaşardım bilemiyorum. Belki de sorun çıkmasın diye rol yapmaya devam ederdim. Gerçekten bilinçaltımıza işlemiş ve temizlenmesi çok zor.
Sizi linçleyecekler ama duygulariniz cok normal umarim hersey gonlunuzce olurBugün birden bire evlilikten sıkıldığımı fark ettim. 10 yıllık evliyim. Öyle çok büyük problemimiz de olmadı. İki çocuğum var. Eşim çocuklarla ilgilenir, benimle ilgilenir, çok merhametlidir, iyiyken iyidir.
Sinirlendiğinde ise saman alevi gibi parlar. Anlamsız şeylere sinirlenir. Yanlış park eden bir arabaya, sokağa çöp atan adama... tamam ben de sinirlenirim ama küfretmem.
Yıllardır bu sinirin beni yorduğunu fark ettim. Sinirlendiğinde bir daha sana yardım etmeyeceğim cümlesini kurduğunda deli oluyorum. Yaptığı işi aslında benim görevim olarak görüyor ve yardım ederek lütfettiğini düşünüyor. İkimiz de çalışıyoruz. Benim daha yorucu bir işim var. Sabah çocukların birini ben hazırlayıp götürüyorum diğerini o hazırlayıp götürüyor. Yemek bende. Bulaşık çoğunlukla bende. Aslında tüm sorumluluk bende. Ve devamlı yapmasını istediğim şeyleri söylemem gerekiyor. Ne desem yapıyor ama bunu yaparak bilinç altında hep lütfettiğini düşünüyor galiba.
Geleneksel ataerkil kültürle, görevlerin herhangi bir kişiye ait olmadığı birlikte yapmanın esas olduğu görüş arasında sıkışmış kalmış.
Babam bile eşini versen yerine daha iyisini dünyada bulamazsın diyor. Ailemle de arası iyi. Ama 10 yıldır içimi rahatsız eden bir şey var bulamıyorum. Çok severek evlendim o da mesele değil.
Bugün evliliğin bana uygun olmadığına karar verdim en son. Yalnız yaşamayı çok seviyorum. Ve iki kişinin özel alanının olmadığı, kendilerini ilgilendiren kararları bile tek başına alamadığı, bu kültürde yaşanan buram buram ataerkillik kokan bu evlilik anlayışından nefret ettiğimi anladım.
Burada her gün dehşet verici konular açılıyor. Erkekler adeta kadınlara eziyet ediyor ve kadın evliliğimi nasıl kurtarabilirim diye soruyor!
Bizi öldürmediği sürece evliliklerimizi kurtarmayı(!) neden kendimize görev edindik? Kendimize neden saygı duymayı öğrenemedik? Bu erkekleri de biz yetiştirdik. Biz nasıl bir kısır döngü içindeyiz? İki insanın birbirine saygı duyması, kompleks yapmadan olaylara yaklaşması, intikamdan, kinden uzak bir ilişki yaşaması neden bu kadar zor? İnsanların farklı görüşlerinin olabileciğini kabul etmek ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek neden mümkün olmuyor? Kimse kimsenin hizmetçisi değil! Her insan önce kendisi için var. Neden benliklerimizi hiçe sayarak, kendimizi üzerek, görmezden gelerek yaşıyoruz? Aile olmak bu mudur?
Canım sıkkın. Görünürde hiçbir problemim yok ama satır aralarına baktığımda, bu kültüre baktığımda moralim bozuluyor. Kimsenin kimseye saygısı yok. Nasıl bir ülkeyiz bilmiyorum.
Küsmek ve tepkisiz kalmak da psikolojik şiddete giriyor. Ne güzel ifade etmişsiniz kendinizi. Umarım gönlünüz feraha kavuşur. Evet sorun çözüldü dersiniz kısa sürede.Biraz ev işlerinde grev yapın bence, bizim ev işlerini lütuf gibi görme durumu yoktur ben iş yaparken boş duramaz o da bir şeyler yapar ama ben de sıkıldım. Herkesin bir kötü huyu oluyor dört dörtlük değiliz, ayrılmak uzaklaşmak da bir çözüm ama 10 yılın hatrı var çekip gidemiyoruz işte.
Diyaloğunuz iyiyse bu konuyu çözüme kavuşturabilirsiniz, en azından bir güler yüz tatlı dil varsa, tek sorun ev işleri ve ataerkil yapıysa bu iş bırakma eylemi ile çözülür gibi geldi bana. Gerekirse kavga da edilir saman alevi gibi parlamak bile mükemmel bir şeydir. Ben, eşime parlarım bir şeyler carparım gider surat asar, kendi köşesine çekilir. Dün konuşmamak için bir kitap bitirdi orada bağırdım ettim kitap okuyorum diye işaret etti, tavır değiştirdim tekrar yanına gittim bu sefer sevgi dili kullandım, görmüyor musun kitap okuyorum dedi. Şeytan al kitabı elinden çöpe at dedi kendimi tuttum. Hakikaten saman alevi gibi parlamasını daha çok isterdim.
Pasif agresif denir ya öyle de değil trafikte de gayet sakindir ama ortası olmayabilir çünkü bakışları çok keskin genelde kavgaya girişmiyorlar onunla, galiba kendisinden de tek korkmayan benim. Sakin olduğu için mi korkuyorlar anlamadım..
Bir keresinde trafikte bir maganda önümüzü kesti soldan adamla aynı hizaya gelip hadi yorma beni işine bak deyince adam özür dileyip gitti mesela, galiba heybetli olmasından. Dışarıdan bakılınca dört dörtlük olduğu için evde küsüp kenara çekildiğine kimseyi inandıramam. Ama onun bu huyu beni öyle yıprattı ki, hâlâ düşünmedeyim, önümüzdeki günlerde ailemin yanına eşyaların bir kaçını alıp gidebilirim biraz yalnız kalıp düşünmek istiyorum. Kendi hayatımla ilgili çıkmazlarım varken onun bu huyu ile uğraşmak istemiyorum. Sizin tartışmanız var bu bile bir nimet bunu anlatmaya çalışıyorum aslında. Düşünsenize siz bağırıp çağırırken başka bir odaya gidip kitap okusa delirmezmisiniz.. hayırdır Firuze ne oluyorsun dese biraz da kendisi bak sen böyle diyorsun da ben de şu durumdan memnun değilim dese ya da bağırsa etse o kadar rahatlayacağım ki... (Ataerkil olmayanı da bu model çok da şey yapmayın yani)
eşler birbirine mesela ilk 5 yılı iyi bir puanla bitirene çocuk için deneme yapma fırsatı verilmeli
Çoğunluk ve özellikle de kadınlar bu bakış açısına sahip oldukları için bulamıyor oluşunuz çok normal. Kadınların bakış açısını değiştirsek her şey düzelecek aslında. Daha henüz fasülyeyken erkek beyinlerinden, kadından üstün oldukları düşüncesini silivereceğiz. Daha doğrusu böyle düşünmelerine sebep olacak davranışlardan uzak duracağız.şimdi erkeğimin geyşası olurum'a da bağlamak istemiyorum ama
ben de ataerkil bir aileden geliyorum, öyle gördüm DNA'mda var. karakterimde de var. illa böyle hizmet edilecek evde 4 dönülecek filan.
ama tabii ki neden neden neden yani...çocuk da çok sevmeme rağmen ben bu çelişkiyi sindiremedim. hala sindirebilmiş değilim ve evlenmedim.
erkeğe hizmet edeceğime kariyer yaparım kendime adarım zamanımı dedim.
pişman mıyım değilim esasen. ama hani keşke kendini benle eş gören, iş yapsa lütufmuş gibi davranmayan, kodları böyle olmayan biriyle hayat paylaşabiliyor olsam, ister miyim isterdim. olsa da yesek.
ve fakat pek de öyle olmuyor bu ülkede. ya da biz çok ataerkil çevrelerden geliyoruz, biz kafa olarak farklı adamları çekemiyoruz/ bize denk gelmiyor. bilmiyorum.
Yaptiginiz seye bilisci terapide overgeneralization deniyor yani genellestirme, bu biliscil bir dusunme bozuklugu aslinda, kendi durumunuzdan yola cikarak topluma bakip, orada gordugunuz sorunlari da kendi durumunuza katiyorsunuz. Boylelikle icinde bulundugunuz duruma odaklanamiyorsunuz. Eşinizle olan iliskinizi bilemem ama saglikli dusunme tarzi degil buSevgimle ilgili sıkıntım yok. İş yapmasıyla ilgili de yok. Ama yaptığı işi içten içe lütuf görmesi konusunda sıkıntılıyım. Evliliğin daha çok kadını kısıtlayan, hayatına yük bindiren kısmına tepkiliyim. Buradaki kadınlara bakıyoruz. Hepsi çilekeş. Ve bunu normalleştiriyoruz. Evlilik böyle diye kabul ediyoruz. Bu erkekleri biz yetiştiriyoruz. Erkek anneleri lütfen sen erkeksin diyerek çocuklarınızı paşa kızlarınızı hizmetçi gibi yetiştirmeyin. Sorun bence bu ülke insanının evliliğe yaklaşımında.
Teşekkürler inşallah sizin de çözüme kavuşur.. uzun uzun yazdım kusura bakmayın. Kadınlar arasında dert anlatamıyoruz bir dokunuyoruz bin ah işitiyoruz. Ben bugün arkadaşlarımla buluştum, biraz anlattım ama onun eşiyle çok daha büyük sorunları olduğunu anladım başka bir arkadaşımın komşusu şiddete uğramış zar zor ayırmışlar onu anlattı (arkadaşlarımın hepsi iyi eğitim görmüş kişiler nasıl böyle şeyler yaşıyorlar hayret ediyorsunuz) ama iş şuna geliyor, sen haline şükret biraz anlayışlı ol... Sadece bir arkadaşım biraz ortadan kaybol aklı başına gelsin dedi. Ben de öyle yapacağım zaten dedim.Küsmek ve tepkisiz kalmak da psikolojik şiddete giriyor. Ne güzel ifade etmişsiniz kendinizi. Umarım gönlünüz feraha kavuşur. Evet sorun çözüldü dersiniz kısa sürede.
takmam ben bunu dedim ailenin kadinlari ikna odasina aldilar allem ettiler kallem ettiler bagladilar o siktigimin kusagini hala dusundukce delircek gibi oluyorumBen taktirmadim( sizin icinde takmamis olayim)
İnşallah toplumun bakış açısı değil de benim bakış açım problemlidir. Ve burada açılan, kadınların ezildiği tüm başlıklar benim hayal ürünümdür. Biri bir sıkıntısından bahsettiğinde “bak ben doğru teşhis koyuyorum ve çok iyi biliyorum, her şey güllük gülistanlık, hepimiz iyiyiz ama sen sorunlusun” yaklaşımına psikolojide ne deniyor acaba? Üç beş kitapla bibliyoterapi tekniğini dene de bu sorununu da hallet. Az kalmış mükemmel olmana. Teşhislerini de anlatım bozukluklarını da al, az ötede oyna çocuk. Derdim başka.Yaptiginiz seye bilisci terapide overgeneralization deniyor yani genellestirme, bu biliscil bir dusunme bozuklugu aslinda, kendi durumunuzdan yola cikarak topluma bakip, orada gordugunuz sorunlari da kendi durumunuza katiyorsunuz. Boylelikle icinde bulundugunuz duruma odaklanamiyorsunuz. Eşinizle olan iliskinizi bilemem ama saglikli dusunme tarzi degil bu
konu sahibi herhalde öğretmenKonu sahibi 3 haftadir ailesinin evinde kalmaniz çokk fazla hani ailesi diye demiyorum 3 hafta başka insanlarin duzeninde kalmak çok fazla.
Ustune mutfakta cok vakit gecirdiginizi yazmişsiniz bunalmaniz normal.
Yaptiklarinizi ben asla yapmazdim, sadece bu durum bile insana boşanmayi dusundurur.
Üstelik eşimin annesi aşırı titiz biri. O yüzden de bunaldım galiba. Israr ediyorum ama kalma konusunda kararlı. Ve buna da kızıyorum. Bu karar neden ortak alınmıyor? Bir sene gelemeyeceğim senede üç hafta çok mu diyor. Oradan o haklı buradan ben haklıyım. Orta yolu bulmak bile bazen çok zor.Konu sahibi 3 haftadir ailesinin evinde kalmaniz çokk fazla hani ailesi diye demiyorum 3 hafta başka insanlarin duzeninde kalmak çok fazla.
Ustune mutfakta cok vakit gecirdiginizi yazmişsiniz bunalmaniz normal.
Yaptiklarinizi ben asla yapmazdim, sadece bu durum bile insana boşanmayi dusundurur.
soylemek istedigimi tam anlatamadim. sizin tam olarak ne sorun yasayip yasamadiginizi bilmem, belki esiniz cok sorunlu biridir. ama bir probleme yaklasirken, o probleme odaklanmadan, genel kavramlar uzerinden dusununce, dertlerinizi buyutmus olursunuz. eger sizin esinizle probleminiz A ise, toplumdaki problemler de B ise, siz dusunurken A ve B yi birbirine katarsaniz, bu sefer olmayan problemleri de kendi hayatiniza cekmis olursunuz. bundan bahsetmek istedim. toplumda tabi ki ataerkillik var. ama siz oncelikle esinizle iliskinizdeki problemleri, o baglamda dusunmelisiniz.İnşallah toplumun bakış açısı değil de benim bakış açım problemlidir. Ve burada açılan, kadınların ezildiği tüm başlıklar benim hayal ürünümdür. Biri bir sıkıntısından bahsettiğinde “bak ben doğru teşhis koyuyorum ve çok iyi biliyorum, her şey güllük gülistanlık, hepimiz iyiyiz ama sen sorunlusun” yaklaşımına psikolojide ne deniyor acaba? Üç beş kitapla bibliyoterapi tekniğini dene de bu sorununu da hallet. Az kalmış mükemmel olmana. Teşhislerini de anlatım bozukluklarını da al, az ötede oyna çocuk. Derdim başka.
İnşallah öyledir. Tebrik ediyorum sizi. Çok basit örnek vereyim ben erkek annesi olarak oğluma hiç oyuncak bebek almadım. Gerçi silah da almadım. Ama kız olsaydı kesin olurdu bebeği. Böyle böyle kodlanıyor işte kızlar bebek baksın çay kahve yapsın evcilik oynasın.Geçti onlar bizim çevrede en azından benim kızımda işlenmedi.
Ben ne olursa olsun birinin dert ettiği konunun küçümsenmesine karşıyım. “O da dert mi? Ne kötüler var. Şükret!” Söylemi asla asla hiçbir sorunu çözmez. Mukayeseli şükür ahlaki olarak da çok çirkin bence. Sorunun ne olduğu bir tarafa ne hissettiğimiz çok önemli. Neden hissettiğimiz de çok önemli. Sonra çözüm yolu ararken sorun nedir ve nasıl çözülüre bakıyoruz. Ama hislerin yargılanmadan ya da kategorize edilmeden rahatça ifade edilmesinden yanayım her zaman.Teşekkürler inşallah sizin de çözüme kavuşur.. uzun uzun yazdım kusura bakmayın. Kadınlar arasında dert anlatamıyoruz bir dokunuyoruz bin ah işitiyoruz. Ben bugün arkadaşlarımla buluştum, biraz anlattım ama onun eşiyle çok daha büyük sorunları olduğunu anladım başka bir arkadaşımın komşusu şiddete uğramış zar zor ayırmışlar onu anlattı (arkadaşlarımın hepsi iyi eğitim görmüş kişiler nasıl böyle şeyler yaşıyorlar hayret ediyorsunuz) ama iş şuna geliyor, sen haline şükret biraz anlayışlı ol... Sadece bir arkadaşım biraz ortadan kaybol aklı başına gelsin dedi. Ben de öyle yapacağım zaten dedim.
Artık kafama eskisi kadar takmıyorum ama küserse küssün diyorum. Ha bir de evde tüm gün küsen o değil gibi dışarıda elimi tutmak istiyor silkelemeye çalıştım müsade etmedi. Sonra çantadan telefonu çıkardım onu tutuyorum diye elimi vermedim. Bozuldu. Ne o evde küstün şimdi nasıl elimi tutuyorsun dedim. O bana evde bu psikolojik şiddeti uyguluyorsa ben ona her yerde uygularım.
konu sahibi herhalde öğretmen
tanıdığım çoğu öğretmen de memleketinden uzak yerdeyse kurbanda memlekete geldi, 1 hafta zaten bayram, bayramdan hemen sonraki h.sonu neredeyse full nişan-düğün-sünnet vs. ile geçti. 1-2 hafta daha kalanlar da epey çok.
uzak memleket + senede 1 kere gelebilme imkanı + kurban gibi iş olan şeyler birleşince özellikle öğretmenler gibi izni çok olanlarda durum bu genelde...en azından anadoluda.
çok az insanın ayrı bir evi düzeni var memleketinde ve öyle şeyler sık sık yaşanıyor.
alternatifi gitmeyip tüm tatili kendi evinde geçirmek...e o zaman da çocuklar korkunç sıkılıyor. kuzenlerini vs. çok seviyorlar genellikle. eşler ailesini görememiş oluyor. çok kolay değil kısacası.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?