Gaza gelmeye ihtiyacım var (Akademik)

Doktorayi 2019da bitirdim. Uzerimden dunyanin yuku kalkti. 202de kadrom geldi. Ondan beri prenses modunda yasiyorum cok mutluyum. Her sey cok ama cok guzel.
Ama doktora boyunca haftada 4 5 gun gunde 12 saat calisirdim. Inanilmaz bir seydi. Konusmayi unutmustum. O derece. Ama kendimi hep yemek ve tatli ismarlayarak motive ediyordum. Misal dersten once tatli ismarliyordum kendime eve gidip onu hakedecek kadar calisiyordum sonra. Bu esnada da tabi arastirma gorevlisiyim surekli ders de veriyordum.
Ama 4 donemde bu kendimi onceden odullendirme sistemiyle bitirdim doktorayi.
En sevdiginiz sey ne ise onunla kendinizi motive edin. Disaridan gelmez o motivasyon. Ben kendimi surekli simartirdim ve doktora boyunca da hep cok mutluydum.
Yaaa çok sevindim vallahi ben de prenses olacağım bi gün düşüncesi bile kafamın ağrısını alıyor 🥰
 
Akademiyenim. Doktora bitip ataninca da bu sekilde hayat. Hatta daha da fazlasi.
Bunu yasam sekli olarak benimseyebilenlerin yapabilecegi bir is akademisyenlik. Arastirma yapmayi, makale yazmayi, okumayi sevmek gerekiyor. Surekli ogrenmek, kendini gelistirmekdir akademisyenlik. Mesai kavrami yoktur. Hafta sonunda, tatillerde, seyahatte makale okudugumu, makalemi revize edip dergiye gonderdigimi, proje yazdigimi bilirim. Hafta ici derslerden vakit bulamayip erteledigimiz islerimizi geceleri ya da hafta sonlari yapariz biz. Eve gelince de mesaimiz bitmiyor bizim.
 
Alanınızı çok sevmeniz lazım. Bir de akademisyenliği sevmeniz lazım. Bunlar da yetmiyor, çok planlı olmanız lazım. Alanınız ne bilmiyorum ama ben iki ayda yeterliliği veremezdim çünkü bütün alana hakim olmanız lazım. Yeterlilik konusunda tez danışmanınız ile sürekli irtibat halinde olun derim. Sürekli bilgi verin ve bilgi alın. İletişiminizi sağlam tutun. Bir de bazı alanlarda olmazsa olmazlar vardır. Onları es geçmeyin. Hatta onlara önceden çalışmaya başlayın derim.
Yok yok 2 ay çalışmam 4 ay temiz çalışacağım planlı programlı. Belki 12 saat olmasa bile 8 9 saat. Ama işte bunun süreksiz olduğunu dusunmek karamsarlastiriyordu. Doktorayı bitirince 1 yıl kadar ara vericem kendime kadro ya da iş de bulursam sadece ders anlatımı yaparım. Sonra zaten kariyer yapmaya geri dönmeyi kendim isterim.
 
Akademiyenim. Doktora bitip ataninca da bu sekilde hayat. Hatta daha da fazlasi.
Bunu yasam sekli olarak benimseyebilenlerin yapabilecegi bir is akademisyenlik. Arastirma yapmayi, makale yazmayi, okumayi sevmek gerekiyor. Surekli ogrenmek, kendini gelistirmekdir akademisyenlik. Mesai kavrami yoktur. Hafta sonunda, tatillerde, seyahatte makale okudugumu, makalemi revize edip dergiye gonderdigimi, proje yazdigimi bilirim. Hafta ici derslerden vakit bulamayip erteledigimiz islerimizi geceleri ya da hafta sonlari yapariz biz. Eve gelince de mesaimiz bitmiyor bizim.
Tabiki öyle ben de öyleyim her an her yerde çalışma makale vs. Ama bunun karamsarlığını hiç yaşamadım diyorsanız ne mutlu size. İnsan en sevdiği yemeği bile üst üste çok yiyince bıkıyor bendeki hal bunun gibi bişey
 
Akademik kadro kolay bulunuyor muymuş? Ben bu kısma takıldım açıkçası. 2 küçük çocuğum var. Aynı zamanda beni psikolojik olarak yıpratan, yoğun ve yorucu bir işim var. Yeterlik sınavından üç hafta önce Aralık ayında covid oldum üstelik. Ona rağmen güzel geçti. Sadece şunu biliyorum herhangi bir yerde akademik kadro bulurum, hayat kalitem yükselir, para kazanırım gibi amaçlarla akademik çalışma yapmak insanı yorar. Böyle de olmamalı zaten. Ama ülkemizde ne yazık ki farklı amaçlarla çalışmalar yapılıyor. O yüzden üniversitelerin de oradan mezun olanların da hali ortada. Torpilsiz akademik personel alımı neredeyse hiç yapılmıyor. Tüm bunları gördükçe soğuyorum gerçekten. Neyse ki alanımı seviyorum biraz da deliyim de devam ediyorum.
 
Tabiki öyle ben de öyleyim her an her yerde çalışma makale vs. Ama bunun karamsarlığını hiç yaşamadım diyorsanız ne mutlu size. İnsan en sevdiği yemeği bile üst üste çok yiyince bıkıyor bendeki hal bunun gibi bişey
Insaniz elbet, ara ara benim de nefes almaya ihtiyacim tabi ki oluyor. Ama hangi isi yaparsaniz yapin sevmezseniz o is cekilmez geliyor insana. Akademisyenseniz ogrencilik hayatiniz hic bitmiyor, daha dogrusu ogrenmeyi sevmiyorsaniz bu is insana zulm gibi gelir.
Doktora yaparken ogluma annem bakiyordu benim. Annemin işleri oldugunda oglumu laba goturup hem onu oyalayip hem de deney yaptigim cok oldu. Hala da oyle. Gecenin bir yarisi eger bitmediyse isim labda calismaya devam ediyorum, birakip gidemem cunku. Bizler mesela sene icinde derslerden, toplantilardan arastirmalarimiza cok vakit bulamadigimizdan en cok tatillerde calisiriz, tatillerde arastirmalarimiza agirlik veririz.
Sizi rahatlatmak isterdim, ama bu is boyle bir iş, uzgunum. Ve ancak severseniz bunlar zulm gelmiyor.
 
Son düzenleme:
Tabiki öyle ben de öyleyim her an her yerde çalışma makale vs. Ama bunun karamsarlığını hiç yaşamadım diyorsanız ne mutlu size. İnsan en sevdiği yemeği bile üst üste çok yiyince bıkıyor bendeki hal bunun gibi bişey
yani kendi adıma biraz önce bir posteri bitirdik, ABDye bir kongreye yolladık. bunun için proje toplantım 13-19 arası aralıklarla sürdü. ama tüm projeyi de bitirdik gibi bir şey zaten.

ve fakat onu kapattım ben şimdi kendi işime döndüm, ben asıl kendi işimden para kazanıyorum. bu işten kazandığm parayla gezip tozuyorum. geleceğimi kurtarmaya çalışıyorum.

sürekli akademide olsam mobbing görsem predator dergilerde yayın yapıp rektörün damadı olup onla bunla yatıp ya da bir iş yapmayıp yükselenleri görsem çok demoralize olurdum...nasıl sürdürürdüm orası ayı konu. çünkü tr'de kalmak istemezdim herhalde (benim ilk doktoram yurtdışı)

ama ben sadece akademik çalışmayı gerçekten sevdiği için bu işi yapan bir grupla çalışıyorum
ortamımı seviyorum, grubu seviyorum, alanı da seviyorum. bu şekilde motive olup çalışabiliyorum. güzel de gidiyor şu anda.

bu başkası için öğrenci yetiştirmek olur (ben de ders anlatmayı seviyorum)
başkası için daha başka bir şevk olur, zor ama motivasyonu korumak...
 
Birisi farma ise bransiniz daha rahatsiniz falan demis de, oyle degil, yanlis bilgi vermeyelim. Eczacilik Fakultesindeyim ben. Oyle rahat falan degil. Akademistenlik oyle degil. Eger rahat bir meslek istiyorsaniz akademisyenligi dusunmeyin.
 
kendi bölümüm için konuşuyorum bizde 2 ayda yeterlilik filan veremez. kişiyi tanıdığımdan değil, kimse veremez.

bizde mesela SQL, R, python full bilmen lazım (ki bilgisayar mühendisi değilim, alan multidisipliner) + alanın sabit konuları/dersleri ne derseniz artık, ki mesela en basiti istatistik, tamamından sorumluyuz, sonra 5 hocadan 15 makale üstüne 2 tane de diğer disiplinden kişiye özel verilen konu oluyor. sınav 2 gün (her seans 4-5er saat) oluyor..1 gün sadece yazılı + uygulamalı 1 gün sadece sözlü sınav. tüm format bu herkes de bunu bilir. siz de okulun formatını biliyorsunuzdur. bizim eski sınavlarımızın da hepsine erişim sağlanıyor. çünkü herkes bu formatta sınava girdi şimdiye kadar. 2 ayda verilememesinin sebebi tek tek bunlara çalışmak değil- hadi bunların hepsini biliyor olsun, sebebi bizde kümülatif olarak hepsini içeren şeyler sorulması. konuları tek tek öğrenmek kafi gelmiyor. özellikle de alanda hali hazırda çalışmayan insanların bunları birleştirmesi zor oluyor.
Ben sağlık alanındayım. Doktora dersleri ve birkaç ana kaynak işimizi görüyor. Lab kısmına da mecburen hakim oluyoruz. O yüzden konular ders döneminde anlaşılmışsa 2 hafta bile yetiyor. Bana yeterlilikte bilgiden daha çok yorumlama sorulmuştu. Başka arkadaşlarıma genel kitap bilgisi. Başkasına da klinik ağırlıklı. Nereden soracakları hiç belli olmuyor.
tamam bazı okulların çok rahat oluyor bizim aynı okulun multidipliner olmayan, dersleri de Türkçe olan başka anabilim dallarında mesela günde 1 saat çalışsan rahat rahat geçersin...böyle de bir durum var mesela.
ama rahat geçilmeyen bir okulsa ve geçemezse bu sefer 2.de mutlak geçmem lazım diye iyice strese girecek. ha rahat geçilen okulsa - ki sadece okunacak yerler var dediğine göre herhalde daha sözel bir alan- hocaların ne sorduklarını neye önem verdiklerini biraz biliyorsa da zaten stres olacak bir şey yok o zaman?

Bizim anabilim dalı diğer üniversitelere göre aşırı zorluyor. Rahat geçilmiyor ama dediğiniz gibi zorlamayan yerler çokmuş da. Duyunca insanın morali de bozulmuyor değil.
 
Konu sahibine öğretmenliği tavsiye ederim. Akademide öğretim üyesi olunca evinizden çok işiniz odak noktanız olmalı, eğer ki başarılı olmak istiyorsanız. Yan gel yatı anca prof olduktan sonra emekliliğiniz yaklaşınca yaparsınız. O da devletteyseniz. İleride o rahatlığın da kalacağını sanmıyorum. Talep fazla.
 
Yapamıyorum ki ya. Kaygı bozukluğu var galiba bende. Halbuki doktora gittim ilaç da kullanıyorum.
Benim de kaygı bozukluğum var bariz bir şekilde. Mezun olana kadar zirveyi gördüm. Neyse ki bitti de azaldı. Tedavi görmedim henüz ama her an hortlayabilir diye gitsem fena olmayacak.
 
Öncekileri de toptan alıntılasaydım keşke :olamaz:
Doktorasını yeni bitirmiş çiçeği burnunda bir Dr.Arş.gör olarak şuan sizinle hemhalim.
Dışı seni içi beni yakar misali, çok ama çok yıpratıcı ve zorlayıcı bir süreçten geçtim.
Birçok kere istifa edip bırakıp gitmeyi düşündüm ama emek verdim lanet olsun emeklerime diyerekten sürünerek de olsa bu yolu tamamladım.
Ama inanın geçiyor, bitiyor.
Tünelin ucunda ışık var.
Ben hem bifiil çalışıp hem doktora yapıp hem de klinikte hasta bakıp bu süreci tamamladım.
Geriye dönüp bakıyorum da ben iyi hunilik olmamışım diyorum.
İnsan zorlandığı yerde gelişir. Zorlanmadan maalesef iyi şeyler olmuyor.
Çok zorlanınca da hasar kalıcı olabiliyor. İlla izi kalıyor. Kadrosuz olarak yapınca da kötü oluyor. Belki kadrom olsaydı motive olurdum. Aynı anda alakasız işler yapınca fazla zorlandım.
Ben tez yazarken hiçbir şey yapmadan saatlerce bilgisayar ekranına baktım aval aval. 6 ayda tek bir cümle dahi yazamadım. Kafayı yiyodum, kendimi boğazlayasım geldi.
Bilgisayarı sabah açıp uyku moduna alıp gece kapatıyordum :KK70:
Heh bence de yani tamam akademisyenlik bir kimlik falan filan ama yani Türkiye'de de bir ekmek kapısı yani. Çünkü dışarda aslında daha iyi paralar kazanacaktim da ben okuyup araştırmayı sevdiğimden akademisyen oldum diyen kişi bir elin parmağını geçmez. Başka alana yonelsem de zor olacak biliyorum. Bu yüzden başladık artık buradan devam edelim modundayim
Akademisyenlerden özel sektöre geçenler var. Dışarıda daha çok kazanıyorlar hatta en iyi kazananlar girişimcilik programlarıyla şirketleşenler. Sadece akademide kalsalar açlıktan ölürler tabiri caizse. Ek kazançlar kurtarıyor hocaları. Sizin alan için öyle olabilir ama. Alanınızı bilmediğimden yorum yapamayacağım.
Yeterlilik için gerçekten bir kaç ay yeterli mi alanın her yerinden soru geliyor deniyor. Siz nasıl neye çalıştınız ya da çalışıyorsunuz
Benim alanımda bana yetmişti. Bizimkiler 2 ay çalışıyor genelde. Ders döneminde bir sürü ders alıyoruz zaten. İki üç tane temel kaynak yetiyor da. Hocaların çalışma alanı sebebiyle özelleşme durumunda ekstra kaynağa yönelme oluyor.
 
Insaniz elbet, ara ara benim de nefes almaya ihtiyacim tabi ki oluyor. Ama hangi isi yaparsaniz yapin sevmezseniz o is cekilmez geliyor insana. Akademisyenseniz ogrencilik hayatiniz hic bitmiyor, daha dogrusu ogrenmeyi sevmiyorsaniz bu is insana zulm gibi gelir.
Doktora yaparken ogluma annem bakiyordu benim. Annemin işleri oldugunda oglumu laba goturup hem onu oyalayip hem de deney yaptigim cok oldu. Hala da oyle. Gecenin bir yarisi eger bitmediyse isim labda calismaya devam ediyorum, birakip gidemem cunku. Bizler mesela sene icinde derslerden, toplantilardan arastirmalarimiza cok vakit bulamadigimizdan en cok tatillerde calisiriz, tatillerde arastirmalarimiza agirlik veririz.
Sizi rahatlatmak isterdim, ama bu is boyle bir iş, uzgunum. Ve ancak severseniz bunlar zulm gelmiyor.
Farkındaysanız sevmediğimi soylemedim aksine ziyadesiyle seviyorum. Her sabah 5te kalkıp çalışacak kadar hem de. Dediğiniz gibi tatilim yok gecem yok gündüzüm yok. Benim ailem de uzakta ve bir çocukla bunları yapmaya çalışıyorum sevmesem yapmam zaten. Başlıktaki gibi sadece gaza gelmeye düşünce kalkmaya ihtiyacım vardı ama insanlar nedense akademiye layık bulamadilar beni. Ppkkhhjj 😂
 
Konu sahibine öğretmenliği tavsiye ederim. Akademide öğretim üyesi olunca evinizden çok işiniz odak noktanız olmalı, eğer ki başarılı olmak istiyorsanız. Yan gel yatı anca prof olduktan sonra emekliliğiniz yaklaşınca yaparsınız. O da devletteyseniz. İleride o rahatlığın da kalacağını sanmıyorum. Talep fazla.
Farkındaysanız birakacagim ne yapayım demedim ve sevmediğimi de soylemedim aksine ziyadesiyle seviyorum. Her sabah 5te kalkıp çalışacak kadar hem de. Dediğiniz gibi tatilim yok gecem yok gündüzüm yok. Benim ailem de uzakta ve bir çocukla bunları yapmaya çalışıyorum sevmesem yapmam zaten.
 
Back
X