Kendini çaresiz hissettiğinde yaşamanın bir anlamı kalmadığını zannedersin. Gitmek gerektiğini düşünürsün. Çünkü kalırsan herkese zarar vereceğini düşünürsün. Gidersin... Nereye gideceğini bilmeden gidersin. Gidersin... Çünkü gitmen gerektiğini hissedersin. Ardında neler bıraktığını bile bile gidersin. Gidersin... "Gün gelir pişman olur muyum?" diye düşünmeden gidersin. Acı çekersin. Herkes seni yargılar. Bilmeden yargılar. Kendince düşünür ve kendince hesap sorar. Kimse bilmez. Hayatını, yaşadıklarını, aklından geçenleri kimse bilmez. Sadece hesap sorar. Yadırgamadan, yargılamadan durmaz kimse. Onca olanın bitenin yıkıntıları altında toparlanmaya çalıştığını gözmez. Çoğu zaman da görmek istemez. Yalnız olduğunu anlamaz kimse. Gerektiği kadar sevmez. Kalabalık içinde yalnızlığı yaşarsın. Kimse anlamaz. Soru sormaz, sorunu bulmaz. Anlamaya da çalışmaz. Zaten gitmek de bu yüzden düşer içine. Yıkılırsın da toparlanmaya gücün yetmez. Bitmiştir artık. Sanırım bir hayat bitmiştir. Yanlışlar, pişmanlıklar... Öylece bir ömür geçmiştir. Gelen gelmiş, giden gitmiştir. Ve sanırım artık ömür de bitmiştir. Yapılabilecek birşey kalmadığında Ölür insan, Yapabileceğini anladığında Doğar insan. İkilemlerde bir hayat, hayatın içinde bir ben. Birde beni anlayamayan bir beden. Neden, Neden, Neden...