Annem de bu konulara ilgilidir ve bana da bir yere kadar mantıklı geliyor ama bir yerden sonrasını kabul edemiyorum, çünkü kendi içimde çıkmaza giriyorum.
Burada görme engelli bir kıza yardım etmeme olayı var. Kızın ilahi planı budur, konu sahibi kızın budur. Eyvallah. Konu sahibi yardım etmeyerek kendi öğrenmesi gerekeni öğrenir, kız da kendi öğrenmesi gerekeni. Bu senaryo üzerinden bu düşünceyi kabul edebilirim.
Ama bunun devamının vardığı yer kötü. Bunu tecavüz için, cinayet için, ne bileyim felaketler, kitlesel saldırılar için de düşünebiliriz. Falanca tecavüze mi uğradı, öğrenmesi gereken buymuş üzülemem. Bilmemkim adam mı öldürdü, ilahi planı buymuş sorun değil. Depremde insanlar mı öldü, yazık üzüldüm ama yardım edemem çünkü zorunda değilim, belki de öğrenmem gereken budur. O zaman küçücük çocukların kanserden ölmesini de umursamamamız gerekiyor, çünkü bunu kabul ederek gelmiş, biz napalım.
Yani gittikçe dozu artıp duyarsızlaşmaya, "öyleymiş napayım" demeye geliyor iş, benim mantığımın tıkandığı nokta bu.
İlahi düzeyde, ruh boyutunda evet umursamıyor olabilirim. Benim de ilahi anlaşmalarım vardır, biliyorum ki bu iş böyledir, tamam. Ama ilahi düzlemde, ruh boyutunda yaşamıyorum. Şu an insanım. Dolayısıyla ilahi boyutta kabul edebildiğim şeyleri insan bilincimle kabul edemiyor olabilirim ve bence zaten insan olmamızın amacı da bu.
Konu sahibinin amacı yardım etmemek olabilir, öğrenmesi gereken budur.
Peki ya tam tersiyse? Ya bilakis istemediği halde yardım etmeyi öğrenmesi gerekiyorsa ve şu an "aman boşver ya" diyerek öğrenmesi gerekene engel oluyorsak?