- 7 Haziran 2015
- 1.184
- 2.168
- 133
- 40
- Konu Sahibi raggiodisole
-
- #101
Ev 2+1 olacak ama küçük. Açıkçası nasıl bir sistem aldığını bilmiyorum, bakmadım. Bence yenisini almaya da hiç gerek yoktu, elimizdeki hem yeni hem de kaliteli. Onun ne düşündüğü ve neden aldığı konusunda size bir şey söyleyemiyorum ne yazık ki..
Selamlar,
Evleneli 1 yıl olacak, evlilik telaşı, borç, geçim, ani bir şekilde alınan ve tamamlanana kadar peşinatı ödenecek evin borcu, kira ödeme derken eşimle çok zorlayıcı zamanlardan geçtik. Bir süre önce işten çıktım ve şansıma çok kısa sürede mesleğimi evden yapabilmeme olanak tanıyan farklı bir şirketten teklif aldım. Eğitimler vs. derken evden çalışmaya başladım. Aldığımız evin borçlarını ödemek konusunda bu iş bizim için çok rahatlatıcı oldu. Aylardır aldığımız maaşları birleştirip peşinatın aylık taksitini çıkarmaya çalışıyoruz. Her ay ikimizin toplam maaşının üzerinde bir miktar ödemek gerekiyor. Nikahtan kalan altınlarımız var ama son raddeye kadar o altınları kullanma taraftarı değiliz, şimdilik aylık olarak yaptığımız tüm ekstra işlerle ödememizi çıkarabildik şükür.
Evden çalıştığım ve işim çok yoğun olduğu için sabahladığım günler oluyor. Geçici bir süreliğine bu böyle devam edecek, eşimde ben de farkındayız. Eşim 7 gün çalışan, ekstra iş alan biri, bazen 1 hafta boyunca sadece 3 - 4 saat görüşebildiğimiz zamanlar oluyor, bu durum evimiz bitene kadar sürecek.
Asıl sorun şu; eşimin bir süredir biriktirdiği puanlar varmış, şehir içi ve şehir dışı uçuşlardan kazanılıyormuş, benim bu konuda pek bir bilgim yok. Dün sabah puanların bir şeyler alabilmek için yettiğini, istediğim bir şey varsa bakabileceğimi, kendisinin baktığını ve ekmek kızartma makinesi ile birkaç kolye beğendiğini, kendime bir şeyler almamı istediğini söyledi. Peki dedim.
İşler burada biraz karıştı. Geçeceğimiz ev 65 metrekare ve ben ev olabildiğince sade olsun istiyorum. Ekstra hiçbir eşyamız olmasın düşüncesindeyim. Ekmek kızartma makinemiz yok ve tost makinesi de aynı işi görüyor, bu yüzden almak istemedim. Sadece buharlı pişiriciye baktım ona da puan yetmediği için tamam kalsın çok elzem değil dedim. Kolyeler de pek benim tarzım değildi.
Eşim biraz daha bak dedi ben de bakmaya başladım, nevresim, havlu, alez ve yorgan beğendim ama bir türlü içime sinmedi. O ara eşim bir ses sistemi buldu. Tamam inceleyelim aklımızda olsun dedim. Kitap düşkünü biri olarak çocuk kitaplarına da çok ilgim var. Kitaplara bakarken eğitici çocuk kitapları gördüm ve sonradan bakmak için yeni bir sekmede birkaç tane kitap açtım. O sırada eşim çocuk eşyası bakmana gerek yok kendine bak demeye başladı. Ben de tek tek kapattım açtığım sekmeleri.
Bana her baktığım ürün için ben senin istediğin şey olsun istiyorum dedi, ben bir şey beğenmeyince ya da buna ihtiyacımız yok dedikçe öflemeye başladı ki inanın baktıklarım ya kullanışlı değildi ya da ihtiyacım yoktu. En sona ses sistemi kaldı, evimizde 5+1 ses sistemi var. Doğal olarak bizim ses sistemimiz zaten var bunu alırsak elimizdeki ne olacak dedim, 5 para etmez, çöp olur o dedi. Sen bilirsin o zaman dedim ve eşim ses sistemini aldı. O ara bana telefon geldiği için ben ses sistemini aldığını fark etmedim.
1 saat kadar önce beni aradı ve bir sorun olup olmadığını sordu, sorun olmadığını söyledim. Bana biz bebek düşünmüyoruz, sen ne diye eğitici kitaplara bakıyorsun, biz zaten korunuyoruz, bunlara bakmana ne gerek var ve benzeri bir sürü cümle kurdu. Ben de ses sistemini almaya niyetliysen bana sana bir şeyler bakalım, senin mutlu olmanı istiyorum demeseydin, baktığım şeyler çok absürd değil ki dedim. Daha çok bağırmaya başladı. Tamam, haklısın o zaman, ben hatalıydım, bakmamam gerekirdi dedim. Ben bıktım haklı olmaktan, ben bıktım senden bunları duymaktan diye yükseldi ve telefonu kapattı. Bu arada bu bağırmalar iş yerinde gerçekleşti. Bir sürü insan da duymuştur eminim.
Şimdi sizler okurken ama zaten sıkıntılı bir dönem, geçecektir, ikiniz de streslisiniz, düzelir diye düşüneceksinizdir biliyorum. Ben de geçebileceğinin farkındayım, lakin bu tartışmalar fikir ayrılığı yaşadığımız her an yaşanan şeyler. Ben bir şey beğendiğimde ve o beğenmediğinde genellikle tartışıyoruz, tartışmaların sonunda haksız olduğu zamanlarda bile özür dilemedi, ben maddiyata önem veren biri değilim, hediye düşkünü de değilim, pohpohlanmayı sevmem ama haksızsam özür dilerim. Eşim ise özür dilemez, saatlerce konuşmaz, sırtını döner yatar uyur, yüzüme bakmaz. Tabii burada şunu da ekleyeyim en büyük tartışmamız eşimin obezliğe doğru gidiyor olmasından çıkıyor. Evlendiğimizden beri 30 kilo aldı, ben ne yaparsam yapayım kilo vermiyor. Spora yazıldı ama gitmiyor. Bir şey söylediğim an kavga etmeye başlıyor. Karışma bana, ben ne yapacağımı biliyorum, veririm kilo gibi cümleler sonrasında da konuşmama, bağırarak üste çıkma falan filan... Tabi bu durum bir sürü olumsuzluğu da beraberinde getiriyor.
Bir süre önce terapiye gitmeye başladım, eski işimin yarattığı etkiyi aşabilmek için. Tabi konuştukça eşimin beni ne kadar baskıladığını da görmeye başladım. Olay şu ki her tartışmada konuşmamayı ya da bağırmayı seçen eşimin yanına ben gitmesem bana geleceği yok. Yoğun geçen bir günün sonunda başım çok ağrıdı desem, azıcık suratım düşse hemen trip atar bana. Bir yemek yeriz sanki atlı kovalıyor gibi hiç konuşmadan yer sonra çekilir köşesine. Film izleyelim derim, filmin yarısında uyur. Konuşarak çözmeye çalıştığımda beni bastırıyor, kavga etmekten yoruldum. Ben sana kendimi anlatamıyorum diyor ama beni de hiç dinlemiyor. Dışarıdan baksanız o kadar mantıklı biri ki. Her arkadaşımız kullervo ne şanslısın der. Öyle değilim işte.
Bu durumları annemle konuştum, terapistimle konuştum ve ikisi de bana kendimi geri çekmemi, dinlenmemi söyledi. Annem bırak ne yapıyorsa yapsın diyor ama biz evliyiz. Ben mi çok toz pembe düşünüyorum? 1 yılı dolmayan evliliklerde cicim ayı olmaz mı? Bizim en mutlu günlerimiz bunlar olmayacak mıydı? Tanıyordum ben bu adamı, biliyordum, iyi geliyordu bana, seviyorduk birbirimizi. Sevgiliyken iş çıkışıma gelip hadi pikniğe gidelim diyen adam gitti, gece yarısı arayıp benimle bir sürü hayal kuran adam gitti, sussam çocuk gibi küsecek, susmasam çok yoruldum. Bana bir akıl verin kızlar. Ne yapacağım?
Bir şey diyim mi, sonuna kadar okudum konuyu ve ikiniz de inanılmaz çocuk ruhlusunuz ekonomi konusunda.
Borç var diyorsunuz kolye baktırdı almadım diyorsunuz, kolye nedir allah aşkına deliler gibi çalışırken? Kredisi, borcu olan insanın kolye teklif etmesi kadar abes bir şey olabilir mi? Tamam kabul etmemişsiniz ama sanki "yok ya bunu da istemiyorum" gibi olmuş. Biraz sizin "ne ses sistemi ne kitabı ne kolyesi işe yarar bişeyler alalım" demeniz biraz çıkışmanız gerekiyordu. Erkekler zaten bu konularda çok garipler ve maalesef bu konuyu yazan eşiniz değil. Yoksa o olsa ona da aynı nasihatı verirdik.
Ev almışsınız neden kiradasınız onu da tam anlayamadım ev daha yapım aşamasında sanırım inşaat halindeyse o zaman yapacak bir şey yok. Yok değilse onu kiraya verebilir ya da direk oraya geçebilirsiniz.
Eldeki altınlara dokunmayalım kısmı çok mantıklı, eğer ki yaşınıza göre bir olgunlukta olsaydınız altınların zaten genelde ev almak için bozdurulduğunu, bu günler için o altınların size takıldığını, onların da bir miktar ihtiyat akçesi olarak bırakıp geri kalanıyla borcun bir kısmını kapayabileceğinizi söylerdim ama gidip çocuk kitabı play station falan alırsınız onlarala maazallah bence kalsın altınlar.
Kilo konusu direkt sıkıntılarla ilgilidir. Kimi insanlar sıkıntılarını yiyerek çözmeye çalışırlar. Masa başı işse eğer, hareket yok e beyin bir süre sonra glikozu tüketiyor kendini toplayabilmesi için yemek alarmı veriyor zaten gereğinden fazla çalışıyorsunuz, gereğinden fazla da yenilebiliyor e hareket de yok. O yüzden kendinizi daha falza borca sokmayın, bir de evde kedi ve artı kedinin de masrafları var. Daha siz kendinize bakamıyorsunuz bir de kedi var. Yani aile büyükleri hiç mi akıl vermiyor size anlayamadım inanın.
Bana bir şeyler alalım, bakalım dediğinde ihtiyacımız olana bakalım dedim zaten. Yani siz kolyeye takılmışsınız ama bana "senin için kolye beğendim" diyen oydu, ben de kolyem zaten var benim ihtiyacım yok dedim bunun karşılığında, ev ihtiyaçlarına baktım ama uygun olmayacaklarını fark ettim. Ses sistemini gördüğü ve bakalım mı, alalım mı diye tutturdukça ben de bunaldım ve al o zaman dedim. Altınları zaten ev almak amacıyla nakde çevirdik biz hani siz mazallah play station alırsınız falan yazmışsınız ya o bozdurulan altınlar 2 aydır benim banka hesabımda yatıyor ve ben 2 aydır o altınlara dokunmasın, gereksiz bir şey almasın diye sürekli çıkışıyorum eşime. Ev inşaat halinde ve 7 ay sonra bitecek, bu 7 ay süresince bozdurulan tüm altınları her ay peşinat olarak verirsek altınlar peşinatı da kapatmayacak zaten. Kazanılan paraları birleştirip her ay peşinat ödeyip altınların peşinatı kapatabileceği tutara indirmeye çalışıyoruz biz.
Ayrıca kedi zaten yıllardır var ve insanlarda nasıl çocuklarının masrafları gözlerine batmıyorsa bizde de kedi masrafı gözümüze batmıyor. Sokaktan ölmek üzereyken kurtardığım bir canı aman da benim masrafım var sana bakamam diye başkalarına veremem çünkü ben kurtardım ve sorumluluğu benim.
Ben aile büyüklerimin fikirlerini dikkate alırım ama eşim bunu yapmaz. Yani çocuk ruhlu olduğumuzu düşünmüşsünüz ama evlilik gerçekleştiğinden beri evin ekonomisini çekip çeviren kişi benim. Çocuk ruhlu olan, hevesle her şeye atlayan, elde hiçbir şey yokken gidip keyfine bakmaya çalışan kişi eşim, bunu önlemek için çırpınan kişi de benim.
Aynen ole bıraz bırıkım yapıo ev alsaydınız.Altınlarınızıda bozdurun.Size yazık degılmı.Tanı olumsuz etkıler borc borc borc yıpranırsınız.İyi de 1 yıl dolmadan ev almışsınız krediler borçlar ve bunları ödemek için ekstra mesailer yoğun tempolu çalışmalar derken evlilik almış başını gitmiş.
Haftada 3-4 saat geçirip huzurlu olmak mümkün değil zaten.
Ev için neden acele ettiniz resmen en güzel zamanlarınızı tüketmişsiniz.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?