- 17 Ağustos 2011
- 24.719
- 155.697
- 798
- Konu Sahibi usuyenprenses
- #421
Siz bu kafayla giderseniz kaç para kazanırsanız kazanın hayatı orta halli sürdürmeye devam edersiniz.
Alın, kullanın, işiniz bitince de atın. Kapitalist toplumun bir neferi olarak tuketin tüketin tuketin
Bu mu alkislanan davranış? Kız kaliteli yerden alışverişini yapmış, aldığını yipratmadan güzel kullanmış ve yarı fiyatına satmak istiyor. Çöpe atmasından daha iyi değil mi?
Benim arkadaşım çocuk iki yaşına gelince bütün eşyalarını,arabasını mama sandalyesini vs koydu, ikinci el sitesine. Birkaç aya kalmadan hepsi satıldı, oda takımı aldı çocuğa, halisindan yatağına tüm odayı oradan gelen parayla dizdi.
Hem Birinin ikinci el kıyafetini giyince ne oluyor, vebali bile olsa kıyafetten bulaşacak mikrop yok gunumuzde. İncilerimiz mi dökülecek??
Bu yüzden takdir ediyorum üşüyen prensesi. Ayrıca evini de görmüştüm, kutu gibi, derli toplu bir ev.
Şahsen ben duyunca ilham aldim. Demek ki insanlar çok büyük paralarla on yıllarca borç altına girmeden de, küçük birikimlerle bir mülk sahibi olabiliyor diye.
Umarım evi yıllar içinde değerlenir ve konu sahibine bol kazanç getirir.
Konuya gelecek olursak; her zaman dediğim gibi.
Sen erkeklerde 'evlenmeden olmaz' enerjisi yayıyorsun. Bu nedenle hayatına 3 sene önce , 5 sene önce giren de, bekar kaldığın ya da bosandigin takdirde 5 sene, 10 sene sonra girecek adam da hep sana 'cok aşığım,evlenelim' ayakları yapacak.
Sen hep kendine böyle insanları çekiyorsun çünkü senin enerjin bu. Bugüne kadar hayatına giren herkes ama herkes aşırı aşık, sana düşkün, seninle evlenmek bir lutufmus gibi davrandi, seni de buna inandırdı. Ve sen kime artık 'eveet,hadi artık nikah masasina' dediysen, yani seni elde ettikten sonra artık normale donduler, o 'inanilmaz asik' halleri bitti gitti. Sen de zaten biraz eski günlerin hatrina çekip sonradan da münasip bir yerlerine tekmeyi bastın.
Bunlar da öyle olacaktir.
Barış Manço şarkısı gibi ,"senin için gokkubeyi yerlere çalayım, canımı iste canım bile sana kurban yar" diye diye geziyorlar. Ama bunun sebebi cooookk aşık olduklarından değil. Ya da sana bayildiklarindan, hayatlarının aşkı olduğundan da değil.
Yine hadi ilk görüşte aşk olsa, boyle "bir gördüm carpildim,işte bu dedim. Böyle duygu hiç yaşamamıştım" modunda bir başlangıç hikayeniz olsa, ya da bir süre sevgililikte adamın aklı çıksa "ah , böylesini daha önce gormemistim, ne kadar harika bir sevgilisin/ daha önce böyle bir partnerim olmamıştı yatakta panter gibisin" gibi, yaşanmisliktan doğan bir hayranlık olsa yine bu ısrarları anlayabilirim. Gercekten bir his vardır ve kaybetmemek için elinden geleni yapıyordur, diye düşünürüm.
Ama bu adamların hiç biri bu şekilde değil.
İkisi internetten tanışmış, öyle on kisiye yazayım, yedisu cevap atsa, o yedinin besini buluşmaya ikna etsem, o beşten de üçüyle yatsam... Diye bir umutla DM peşinde koşan erkek yani sonuçta (ki bkz herhangi doğru cevap verecek bir erkeğe 'neden dm?' sorusu sorarsanız vereceği cevap)
Öteki neydi? Arkadaş tanıştırmis.
Yani iki arkadaşın konuşun diye tanıştırdığı uzak mesafedeki bir kadin... Bu 'buyuk ask' olayına bunda da inanmadım.
Sen kanmak , cooook cooook seçildiğine emin olmak istiyorsun, 13 yaşından beri kızları nazlaya nazlaya nazlama konusunda master yapmis yurdum erkeği de seve seve seni nazliyor, kandırıyor işte.
Hepimiz kanmak isteriz. İlişkiler genelde böyle yürür. Ama insanın uzaktan bir kendine bakması lazım bence
Ha ayrıca nasıl onlar geride kalan 3 önemli ve başka önemsiz rakiplerden bihaberlerse sen de onların yedekte tuttuğu diğer insanlardan bihabersin.
Emin ol ne o mesajı yazdıkları tek kişisindir ne de bu büyük ask, evlilik vaatlerinde bulundukları tek kişisin.
Did you heard 'evlilik vaadiyle kandırmak'?
Ver son olarak sen ki senin yanında kardeşine baksa üç gün kavga çıkaran bir insansın. Bu kadar kiskancsin ve ikinci kişiye asla gelemiyorsun. Senin değer yargıların bu kadar hassasken nasıl kendini 'bunda bir şey yok yaa' diye ikna ettin bu herkesle konuşma olayında? Senin flört ettiğin kisiye iş arkadaşı mesaj atsın o çocuğu işten çıkartırsin. Böyle bir insansın.
Ama kendin flört halindeyken başkalarıyla da flört edebiliyorsun.
Dikkat et, kötü karma her an seni bulabilir
Soruya gelirsek Arap dediğin nereli?
Ben olsam onu seçerdim. Bugüne kadar çok Arap ülkesinden flörtlerim oldu hepsi de çiçek gibi, çok kibar ve hassas cocuklardi (bence arap erkekler ikiye ayrılıyorlar. Bir ülkesinden çıkmayan, ülkesinin degerlerini benimseyen erkekler/ki ben bunlarla tanışmadim,yorum yapamayacağım. İki , sık sık başka ülkelere giden, bir kacis yolu arayan,modern yaşama hayranlık duyan erkekler/ benimkiler bu kısma giriyordu. Bu kesimi temsilen yazıyorum)
Ayrıca çoğu Arap ülkesinin Türkiye'ye sempatisi var. Seve seve senin kültürüne ayak uydururlar.
Geliri de iyiyse (ki katar gibi zengin ülkeden geliyorsa parası bizden daha değerlidir. Orada kazanıp burada harcayacağı bir işi varsa bile seni rahata erdirir) tam hayalindeki yaşam işte.
İkinci olarak doktor derim. Çünkü sen paraya ve statüye çok önem veriyorsun. Adama da bir ısınmışlığın var. Annen,akrabalar laf ederler ama bir yere kadar. KK'da tanıdığım en paragöz insanlardan biri senin annen. Seni böyle paraya düşkün yetiştiren de o. Yani annen biraz para koklamaya başlayınca damatçı bile olur.
Zaten adam da saygili, annene babana hürmet gösterip kendini sevdirecek birisi. Ailen üç beş gün hirgur çıkarır sonra ağırlığınca altın istemeye başlarlar.
Diğer çocuğuysa at çöpe.
Yüzü güzele bir yılda doyulur, içi güzele bir ömür doyulmaz derler ya. Onu kendine uyarlarsan Çebi boşa bir yilda doyulur,Çebi doluya bir ömür doyulmaz diyebiliriz
Bu adamla bir yola girsen hem senin yüksek standartlarını (çocuksuz ve kirada oturacakken bile zengin mahallesinden 3+1 istemen, salon düğünü değil de yemekli kır dugunu istemen, Maldivler'de balayı istemen gibi şeyler) karşılayamaz. Sen de hep şöyle düşünürsün 'ah akılsız kafam. Kimler kimler beni istedi, düştüğüm şu adama bak'
Bunu düşünmemene imkan yok çünkü bu zengin ve seni isteyen adamların henüz kötü bir tarafını görmedin. Bu yüzden onları kaybedince beynin onları büyütecektir içinde. Haliyle aklına hep onlarla olsan Cook mutlu bir hayat yaşayacağın gelecek... Hiç gerek yok.
Alın, kullanın, işiniz bitince de atın. Kapitalist toplumun bir neferi olarak tuketin tüketin tuketin
Bu mu alkislanan davranış? Kız kaliteli yerden alışverişini yapmış, aldığını yipratmadan güzel kullanmış ve yarı fiyatına satmak istiyor. Çöpe atmasından daha iyi değil mi?
Benim arkadaşım çocuk iki yaşına gelince bütün eşyalarını,arabasını mama sandalyesini vs koydu, ikinci el sitesine. Birkaç aya kalmadan hepsi satıldı, oda takımı aldı çocuğa, halisindan yatağına tüm odayı oradan gelen parayla dizdi.
Hem Birinin ikinci el kıyafetini giyince ne oluyor, vebali bile olsa kıyafetten bulaşacak mikrop yok gunumuzde. İncilerimiz mi dökülecek??
Bu yüzden takdir ediyorum üşüyen prensesi. Ayrıca evini de görmüştüm, kutu gibi, derli toplu bir ev.
Şahsen ben duyunca ilham aldim. Demek ki insanlar çok büyük paralarla on yıllarca borç altına girmeden de, küçük birikimlerle bir mülk sahibi olabiliyor diye.
Umarım evi yıllar içinde değerlenir ve konu sahibine bol kazanç getirir.
Konuya gelecek olursak; her zaman dediğim gibi.
Sen erkeklerde 'evlenmeden olmaz' enerjisi yayıyorsun. Bu nedenle hayatına 3 sene önce , 5 sene önce giren de, bekar kaldığın ya da bosandigin takdirde 5 sene, 10 sene sonra girecek adam da hep sana 'cok aşığım,evlenelim' ayakları yapacak.
Sen hep kendine böyle insanları çekiyorsun çünkü senin enerjin bu. Bugüne kadar hayatına giren herkes ama herkes aşırı aşık, sana düşkün, seninle evlenmek bir lutufmus gibi davrandi, seni de buna inandırdı. Ve sen kime artık 'eveet,hadi artık nikah masasina' dediysen, yani seni elde ettikten sonra artık normale donduler, o 'inanilmaz asik' halleri bitti gitti. Sen de zaten biraz eski günlerin hatrina çekip sonradan da münasip bir yerlerine tekmeyi bastın.
Bunlar da öyle olacaktir.
Barış Manço şarkısı gibi ,"senin için gokkubeyi yerlere çalayım, canımı iste canım bile sana kurban yar" diye diye geziyorlar. Ama bunun sebebi cooookk aşık olduklarından değil. Ya da sana bayildiklarindan, hayatlarının aşkı olduğundan da değil.
Yine hadi ilk görüşte aşk olsa, boyle "bir gördüm carpildim,işte bu dedim. Böyle duygu hiç yaşamamıştım" modunda bir başlangıç hikayeniz olsa, ya da bir süre sevgililikte adamın aklı çıksa "ah , böylesini daha önce gormemistim, ne kadar harika bir sevgilisin/ daha önce böyle bir partnerim olmamıştı yatakta panter gibisin" gibi, yaşanmisliktan doğan bir hayranlık olsa yine bu ısrarları anlayabilirim. Gercekten bir his vardır ve kaybetmemek için elinden geleni yapıyordur, diye düşünürüm.
Ama bu adamların hiç biri bu şekilde değil.
İkisi internetten tanışmış, öyle on kisiye yazayım, yedisu cevap atsa, o yedinin besini buluşmaya ikna etsem, o beşten de üçüyle yatsam... Diye bir umutla DM peşinde koşan erkek yani sonuçta (ki bkz herhangi doğru cevap verecek bir erkeğe 'neden dm?' sorusu sorarsanız vereceği cevap)
Öteki neydi? Arkadaş tanıştırmis.
Yani iki arkadaşın konuşun diye tanıştırdığı uzak mesafedeki bir kadin... Bu 'buyuk ask' olayına bunda da inanmadım.
Sen kanmak , cooook cooook seçildiğine emin olmak istiyorsun, 13 yaşından beri kızları nazlaya nazlaya nazlama konusunda master yapmis yurdum erkeği de seve seve seni nazliyor, kandırıyor işte.
Hepimiz kanmak isteriz. İlişkiler genelde böyle yürür. Ama insanın uzaktan bir kendine bakması lazım bence
Ha ayrıca nasıl onlar geride kalan 3 önemli ve başka önemsiz rakiplerden bihaberlerse sen de onların yedekte tuttuğu diğer insanlardan bihabersin.
Emin ol ne o mesajı yazdıkları tek kişisindir ne de bu büyük ask, evlilik vaatlerinde bulundukları tek kişisin.
Did you heard 'evlilik vaadiyle kandırmak'?

Ver son olarak sen ki senin yanında kardeşine baksa üç gün kavga çıkaran bir insansın. Bu kadar kiskancsin ve ikinci kişiye asla gelemiyorsun. Senin değer yargıların bu kadar hassasken nasıl kendini 'bunda bir şey yok yaa' diye ikna ettin bu herkesle konuşma olayında? Senin flört ettiğin kisiye iş arkadaşı mesaj atsın o çocuğu işten çıkartırsin. Böyle bir insansın.
Ama kendin flört halindeyken başkalarıyla da flört edebiliyorsun.
Dikkat et, kötü karma her an seni bulabilir
Soruya gelirsek Arap dediğin nereli?
Ben olsam onu seçerdim. Bugüne kadar çok Arap ülkesinden flörtlerim oldu hepsi de çiçek gibi, çok kibar ve hassas cocuklardi (bence arap erkekler ikiye ayrılıyorlar. Bir ülkesinden çıkmayan, ülkesinin degerlerini benimseyen erkekler/ki ben bunlarla tanışmadim,yorum yapamayacağım. İki , sık sık başka ülkelere giden, bir kacis yolu arayan,modern yaşama hayranlık duyan erkekler/ benimkiler bu kısma giriyordu. Bu kesimi temsilen yazıyorum)
Ayrıca çoğu Arap ülkesinin Türkiye'ye sempatisi var. Seve seve senin kültürüne ayak uydururlar.
Geliri de iyiyse (ki katar gibi zengin ülkeden geliyorsa parası bizden daha değerlidir. Orada kazanıp burada harcayacağı bir işi varsa bile seni rahata erdirir) tam hayalindeki yaşam işte.
İkinci olarak doktor derim. Çünkü sen paraya ve statüye çok önem veriyorsun. Adama da bir ısınmışlığın var. Annen,akrabalar laf ederler ama bir yere kadar. KK'da tanıdığım en paragöz insanlardan biri senin annen. Seni böyle paraya düşkün yetiştiren de o. Yani annen biraz para koklamaya başlayınca damatçı bile olur.
Zaten adam da saygili, annene babana hürmet gösterip kendini sevdirecek birisi. Ailen üç beş gün hirgur çıkarır sonra ağırlığınca altın istemeye başlarlar.
Diğer çocuğuysa at çöpe.
Yüzü güzele bir yılda doyulur, içi güzele bir ömür doyulmaz derler ya. Onu kendine uyarlarsan Çebi boşa bir yilda doyulur,Çebi doluya bir ömür doyulmaz diyebiliriz

Bu adamla bir yola girsen hem senin yüksek standartlarını (çocuksuz ve kirada oturacakken bile zengin mahallesinden 3+1 istemen, salon düğünü değil de yemekli kır dugunu istemen, Maldivler'de balayı istemen gibi şeyler) karşılayamaz. Sen de hep şöyle düşünürsün 'ah akılsız kafam. Kimler kimler beni istedi, düştüğüm şu adama bak'
Bunu düşünmemene imkan yok çünkü bu zengin ve seni isteyen adamların henüz kötü bir tarafını görmedin. Bu yüzden onları kaybedince beynin onları büyütecektir içinde. Haliyle aklına hep onlarla olsan Cook mutlu bir hayat yaşayacağın gelecek... Hiç gerek yok.
Son düzenleyen: Moderatör: