• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Hayal kırıklığı şiddetli bir duygu vesselam.

Konunu okuyunca ilkokula ilk başladığım güne kadar gittim.
Nekadar çok arkadaşım olmuş ama meğer nekadar hepsi boşmuş.
Çok kullanıldım diyecem de hadi ordan kimi kandırıyosun, ben kendimi kullandırttım. Her insan bi hüsran oldu kimseye de sormamıştım neden uzaklaştık neolduda diye...

Taa kii geçen aya kadar bi arkadaşım canım dediğim kardeşim dediğim boş olan her vaktimi ona ayırdığım sürekli evimde kalan, evinde kaldığım, çocuklarını olmayan çocuğumun yerine koyduğum, eşi de eşimin enyakın arkadaşı olan arkadaşım bi ona sordum bugüne kadar neden uzaklaştık diye.

Buara böyle dedi ? Bu nedemek tüm işlerimi sana hallettirdim, çocuklarımı gözüm arkada kalmadan Eşek gibi baktırdım, hastada olsan sırf temizlikçiye para vermiyim diye evimi temizlettim,sünnetide yaptım eee

Sana ihtiyacım kalmadı demek.

Bundan sonra nahh kullandırırım kendimi.
 
ben birçok arkadaşımla görüşmüorum. ama yolda gördüğümüzde bi ortam olduğunda falan eskisi gibi oluoruz. tabi sonra yoklarmış gibi oluo. vs vs. AFH bir zamanlarki dostluğu anında satmak için yaşamış. elleme o bi resmi olsun. bi kaç dk bile olsa canını sıkma değişken insanlar için :)
 
valla yazınızı cok begendım bu bı yetenek bence
ben ıste bole anlatamıyorum
galıba bunun sebebı de cok hızlı dusunuyorum yanı konusurken aynı anda kafamda baska seyler oluyor dusundugum seyı konusurken ben o arada bıle baska dusuncelere gecıyorum ve yetısemıyorum
dolayısıyla kendımı anlatamıyorum ve yazamıyorum da

ama dert etmeyın herkesın bole hıkayelerı var benım de vardı arkadaslarım bereber yıyıp ıctıgımız
ama sımdı yoklar
bazen rüyamda görüyorum onları ben canı gönülden özlüyorum ama onlar hıc mı özlemiyorlar acaba dıyorum
 
Şurasını alıntılayayım sadece, kalanına katılıyorum.
Bu ayrımı genelde "alınabilecek insanlarla" samimi olmayarak çözüyorum ben. Dolayısıyla ayırt etmek epey kolaylaşıyor dediğin şeyi. Yoksa doğru, evet, öyleleri de var.
Yani telefon fihristime bakınca kenarına "arkadaş" noktacığı koyduğum insanlar alınmayan tipler hep,
Gün içinde bile yalnız kalma ihtiyacı hisseden biri olarak ben de aksi takdirde işin içinden çıkamazdım çünkü.
Benim sitemim o alınmayangillere.

Fihristini tabii ki bilemem ancak ben alinmayanlardan gozukup patavatsizliklarin haddini astigi noktada mesafeyi tercih edenlerdenim.

Ya da surekli birden bire abuk bir duruma girmis oluyor ve bundan rahatsizsam 1-2 rica ve donusen uyaridan sonra agir bir meydan muharebesi yerine isgal olmadigi surece geri cekilmeyi seciyorum.

Sorsalar nedenlerimi direkt soylerim zaten.
Her hamlemde resmi bir yazi yollamamam hic paylasmayacagim anlamina gelmedigi gibi, eski gunlerin hatrina kalplerini kirmayi istemedigim anlamina da geldiginden dolayi farkedenler de desmiyor. Ornegini de gormuslerdir bi sekilde.
Bazen fazla koseliyim...


Bunun yani sira cok iyi kalpli olan ve fazla nazli/tripcan olmayan kisiler arkadas listemde kalir,
Bana gercekten deger verdikleri icin alindilarsa da gonullerini almaya calismaktan gocunmam. Saolsunlar onlar tek basinaligi bu kadar sevmeme ragmen hayatimda tutmak icin gosterdigim cabayi farkeder uzatmazlar.
Kirik bi "bi daha olmasin ama/ cezalisin kahveler senden" cumlesini de seve seve kabul ederim.

Yani demem o ki o olan/olmayan arkadasliklar herzaman tek degiskene bagli kalmiyor...
 
"Normal" bir insan olduğumu varsayarak yazıyorum.

Bu gece tabiri caizse bir aydınlanma yaşadım.
Hani, çoktandır bildiğin fakat farkında olmadığın birşey varsa, onu nihayet fark ettiğinde anlık bi afallama hali yerleşir ya montunun cebine, öyle.
Su sesi duyunca çişinin gelmesi gibi ya da.

Yılmaz özdil gibi yazı yazmayı bol enter kullanmaktan ibaret sanangillerden olmamaya gayret ederek yazıyorum şu an.

"Let's make the most of the night like we're gonna die young." kafasıyla yaşadığımız çılgın dönemlerde edindiğim bir dostum vardı. Adı AyşeFatmaHayriye olsun. O zamanlar AFH ile "daldan dala" yaşadığımız hayatı mal gibi hem bi b.k zannediyorduk, hem de "ne çektik be" diyorduk. Sıkıntılarımız vardı göya. Üniversite yılları işte, ergenlikten çıkışla yetişkinliğe geçiş arasındaki araftayız. İkisi de değiliz, X noktasından Y noktasına varmak üzere yola çıkmış ama defter başındaki velet varış süresini bir türlü hesaplayamadığı için yarı yolda kalmış, bi türlü Y'ye varamayan noktalar gibiyiz.
Genel olarak sandviçleri bölüşen derecede yakınız. Ya da hangi su şişesi senindi, muhabbetine girmeyecek kadar yani.
O civarda, kendine kalıcı bir adam buldu. Evlilik olmasa da, mantık ilişkisiydi bana göre. Bu yorumumu da kendisine belirttim o zamanlar, inkar etmemekle beraber, "n'apayım canım, ayrılayım mı" dercesine bi bakış atıp geçiştirdi.
Üniverstelilik zamanının bitişine doğru, beraber yaşamaya başladılar, sonradan "bağlandığını" belirtti, iyi dedim. Klasik hikayelerdeki gibi muhabbetimiz azaldı. Ayda bir "selam naber" e kadar düştük. Ha, benim için gene sıkıntı yok, beni tanıyanlar zaten, kişilerin arkadaşlık ilişkilerinde birbirine sorumluluk yüklemesinden yana olmadığımı, bana yazmayı bir anda kesip de teee üç ay sonra 'selam' yazarsa bile nedensizce aynı sıcaklıkla karşılanacaklarını ve muhabbetimin "hıh, naptın, pişti mi pırasan" dan devam edeceğini bilirler.
Gel gör ki bütün kazların ayağı öyle değil.
Bu, benle aynı fikirde olmayan ve nüfusça çoğunlukta olanların, benim gibi pırasadan devam etmeleri tekniken beklenemez. "Nerdeydin" le başlar muhabbet çoğu kimsede.
İşte ben bu gece, o çoğunluktan olan AFH'nin tavrıyla bi aydınlanma yaşadım. Anladım ki, "eğer daha önce samimi olduğunuz bir insanla bir şekilde muhabbetiniz kesilirse, sizi tekrar gördüğünde size aradan geçen zamana rağmen 'eskisi gibi' davranıyorsa, o eskideki zamanlarda, gerçekten de arkadaşınızmış".
Fakat, tam tersi, eğer sizi tekrar gördüğünde size hatırladığınızdan daha "resmi" bir tavır sergilerse, eskiden size karşı bir çıkarı uğruna yanınızda bulunmuş.
Sonra veriler, ışık hızıyla aktı tabii. Bu durumu nerelerde yaşadığımı fark ettim.
Küçük bir ponçik noktası var gerçi. Eğer durum karşı cins için geçerliyse daha ilginçleşiyor.
Eğer önceden bi ara "sohbet" falan ettiğiniz bi karşı cins varsa ve bi süre sonra karşılaştığınızda siz "oo hacı naber" demesini beklerken o size "merhaba, naber" diyorsa, önceden size karşı bi "arkadaş-olmayanvari" ilgisi varmış anlamına geliyor. Düşününce bu durumu ne kadar çok yaşadığımı ve "gerçekten de" öyle olduğunu fark ettim. (ee, ben xcan'la arkadaşız sanıyordum, adam sonradan konuştuğumuzda hafiften resmileşmiş ya la, anaa" şeklinde).

AFH ile de durum böyleymiş meğersem. Bu gece bir yıl aradan sonra "pişt, naber" yazdığımda, bi teşekkür etmediği kaldı. O kibarca davrandı yani, resmilikti bu. Bu da, geçmişte onu bencil olmakla suçladığım sessiz serzenişlerimin alayını haklı çıkardı.
Öte yandan yıllaryılı süregelen bir arkadaşım var ki, en son 7-8 ay önce yazışmışız geçmiş bilgilerine göre. Ama ona ne zaman "hişt, nabıyon" yazsam, cevabı "ayy dur tolete gidip gelip yazcam dur iki dakka" kadar samimi oluyor. Bu da kıstas noktam zaten.

Velhasıl AFH, beni hayal kırıklığına uğrattın, sana demesem de. Onun üzüntüsü içindeyim birkaç saattir.
Üzüldüğüm şey, arkadaşlığımız neden bitti falan değil. Olabilir, Arkadaşlıklar da dahil her şey doğup, büyüyüp, ölüyor, okey.
Şu saçma sapan "arkadaşken meğersem gerçekten öyle değilmişiz" tespiti canımı sıktı.
senelerce bunu yaşamış biri olarak beni anlattın sandım nerden tanıyor la bu beni modunda okudum ..
arkadaşlıklarım bir bir bitti hep iyi niyetimden dolayı ,dedim bu sefer ki çok iyi maşallah bak dediğim anda karşımda şu söz belirdi ''yunusu gider domuzu gelir'' aynende öyle oldu ne çektim be kadın milletinden ..sonra yıllar geçtikçe herkese hakettiği kadar değer vermeyi yüz vermemeyi öğrendim ve sonunda aradığım arkadaşlığı dostluğu buldum gerçek dostluğun formülü buymuş meğerse..
 
Güzel bir deneme olmuş. Aylar sonra konuşmaya başladığımızda ki o korku ayrıldığımızda ne kadar özlemişim iyiki aradıma dönüşürken gecen sürede bilinçaltımdan akanlar bunlarmış! Süper.
 
üni arkadaşlarım öyle ya aynı muhabbet öyle bitanesi alevi ve siyasi görüşü farklıydı onlarla arkadaştım o zamanda siyasi görüşüm farklıydı ben o zamanlar onunkileri sorun etmedim.onlarda da problem yoktu. dediğim içlerinden alevi olan arkadaşım sonra beni faceden silip engellemiş. baştan ben yanlışlıkla mı yaptım diye baktım yok engelli listemde çünkü kısa süre öncesinde listemde bir sürü zamanında arkadaşım olup eski face kapatıp yenisini açarken beni nedense eklememiş yollar ayrılınca yada üni bitince ama onlarda da yok benim listemde de her düşünceden insan mevcut ne onlar benim nede ben onların tavuğuna kışt derim.onlardan daha uzaklar beni bırakmadı valla
 
Her insan tecrübe edinmiştir bunu mutlaka, o yüzden fazla canını sıkma.seninki yine resmi davranmış,benim sizin kadar olmasada yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen bir arkadaş o resmiyeti bile çok gördü ya la :) metroda gördüm,yanında eşi vardı,Konuşmak istemediğini farkettim belkide eşinin benden haberi yoktur diyerek bende uzaklaştım ordan eski sevgili edasıyla :)
 
Fihristini tabii ki bilemem ancak ben alinmayanlardan gozukup patavatsizliklarin haddini astigi noktada mesafeyi tercih edenlerdenim.

Ya da surekli birden bire abuk bir duruma girmis oluyor ve bundan rahatsizsam 1-2 rica ve donusen uyaridan sonra agir bir meydan muharebesi yerine isgal olmadigi surece geri cekilmeyi seciyorum.

Sorsalar nedenlerimi direkt soylerim zaten.
Her hamlemde resmi bir yazi yollamamam hic paylasmayacagim anlamina gelmedigi gibi, eski gunlerin hatrina kalplerini kirmayi istemedigim anlamina da geldiginden dolayi farkedenler de desmiyor. Ornegini de gormuslerdir bi sekilde.
Bazen fazla koseliyim...


Bunun yani sira cok iyi kalpli olan ve fazla nazli/tripcan olmayan kisiler arkadas listemde kalir,
Bana gercekten deger verdikleri icin alindilarsa da gonullerini almaya calismaktan gocunmam. Saolsunlar onlar tek basinaligi bu kadar sevmeme ragmen hayatimda tutmak icin gosterdigim cabayi farkeder uzatmazlar.
Kirik bi "bi daha olmasin ama/ cezalisin kahveler senden" cumlesini de seve seve kabul ederim.

Yani demem o ki o olan/olmayan arkadasliklar herzaman tek degiskene bagli kalmiyor...
Aslında, bişey diyeyim mi, sanki burada "alınmak" kısmını irdelemek lazım geliyor. Yani, bir homosapien "alındığında" beyin kıvrımlarında olanı biteni görmek için orasına burasına kablolar takmaktan bahsediyorum.
Onun dışında, benim bi davranışımı nahoş bulup da mesafe almayı tercih eden kategorisi tamamen ayrı bence. Yani, her mesafe koyana "eskiden çıkarcıymış" diyemeyeceğim kadar, rahatsızlıktan ötürü mesafe koyanların "mesafe koyuşlarında" çeşidini belli eden ufak da olsa nüanslar oluyor diyebilirim. Aradaki farkı hiç anlayamadığım, poker face biri olursa da, istisna der geçerim muhtemelen, kendini başka şekilde belli edene kadar.
 
"Normal" bir insan olduğumu varsayarak yazıyorum.

Bu gece tabiri caizse bir aydınlanma yaşadım.
Hani, çoktandır bildiğin fakat farkında olmadığın birşey varsa, onu nihayet fark ettiğinde anlık bi afallama hali yerleşir ya montunun cebine, öyle.
Su sesi duyunca çişinin gelmesi gibi ya da.

Yılmaz özdil gibi yazı yazmayı bol enter kullanmaktan ibaret sanangillerden olmamaya gayret ederek yazıyorum şu an.

"Let's make the most of the night like we're gonna die young." kafasıyla yaşadığımız çılgın dönemlerde edindiğim bir dostum vardı. Adı AyşeFatmaHayriye olsun. O zamanlar AFH ile "daldan dala" yaşadığımız hayatı mal gibi hem bi b.k zannediyorduk, hem de "ne çektik be" diyorduk. Sıkıntılarımız vardı göya. Üniversite yılları işte, ergenlikten çıkışla yetişkinliğe geçiş arasındaki araftayız. İkisi de değiliz, X noktasından Y noktasına varmak üzere yola çıkmış ama defter başındaki velet varış süresini bir türlü hesaplayamadığı için yarı yolda kalmış, bi türlü Y'ye varamayan noktalar gibiyiz.
Genel olarak sandviçleri bölüşen derecede yakınız. Ya da hangi su şişesi senindi, muhabbetine girmeyecek kadar yani.
O civarda, kendine kalıcı bir adam buldu. Evlilik olmasa da, mantık ilişkisiydi bana göre. Bu yorumumu da kendisine belirttim o zamanlar, inkar etmemekle beraber, "n'apayım canım, ayrılayım mı" dercesine bi bakış atıp geçiştirdi.
Üniverstelilik zamanının bitişine doğru, beraber yaşamaya başladılar, sonradan "bağlandığını" belirtti, iyi dedim. Klasik hikayelerdeki gibi muhabbetimiz azaldı. Ayda bir "selam naber" e kadar düştük. Ha, benim için gene sıkıntı yok, beni tanıyanlar zaten, kişilerin arkadaşlık ilişkilerinde birbirine sorumluluk yüklemesinden yana olmadığımı, bana yazmayı bir anda kesip de teee üç ay sonra 'selam' yazarsa bile nedensizce aynı sıcaklıkla karşılanacaklarını ve muhabbetimin "hıh, naptın, pişti mi pırasan" dan devam edeceğini bilirler.
Gel gör ki bütün kazların ayağı öyle değil.
Bu, benle aynı fikirde olmayan ve nüfusça çoğunlukta olanların, benim gibi pırasadan devam etmeleri tekniken beklenemez. "Nerdeydin" le başlar muhabbet çoğu kimsede.
İşte ben bu gece, o çoğunluktan olan AFH'nin tavrıyla bi aydınlanma yaşadım. Anladım ki, "eğer daha önce samimi olduğunuz bir insanla bir şekilde muhabbetiniz kesilirse, sizi tekrar gördüğünde size aradan geçen zamana rağmen 'eskisi gibi' davranıyorsa, o eskideki zamanlarda, gerçekten de arkadaşınızmış".
Fakat, tam tersi, eğer sizi tekrar gördüğünde size hatırladığınızdan daha "resmi" bir tavır sergilerse, eskiden size karşı bir çıkarı uğruna yanınızda bulunmuş.
Sonra veriler, ışık hızıyla aktı tabii. Bu durumu nerelerde yaşadığımı fark ettim.
Küçük bir ponçik noktası var gerçi. Eğer durum karşı cins için geçerliyse daha ilginçleşiyor.
Eğer önceden bi ara "sohbet" falan ettiğiniz bi karşı cins varsa ve bi süre sonra karşılaştığınızda siz "oo hacı naber" demesini beklerken o size "merhaba, naber" diyorsa, önceden size karşı bi "arkadaş-olmayanvari" ilgisi varmış anlamına geliyor. Düşününce bu durumu ne kadar çok yaşadığımı ve "gerçekten de" öyle olduğunu fark ettim. (ee, ben xcan'la arkadaşız sanıyordum, adam sonradan konuştuğumuzda hafiften resmileşmiş ya la, anaa" şeklinde).

AFH ile de durum böyleymiş meğersem. Bu gece bir yıl aradan sonra "pişt, naber" yazdığımda, bi teşekkür etmediği kaldı. O kibarca davrandı yani, resmilikti bu. Bu da, geçmişte onu bencil olmakla suçladığım sessiz serzenişlerimin alayını haklı çıkardı.
Öte yandan yıllaryılı süregelen bir arkadaşım var ki, en son 7-8 ay önce yazışmışız geçmiş bilgilerine göre. Ama ona ne zaman "hişt, nabıyon" yazsam, cevabı "ayy dur tolete gidip gelip yazcam dur iki dakka" kadar samimi oluyor. Bu da kıstas noktam zaten.

Velhasıl AFH, beni hayal kırıklığına uğrattın, sana demesem de. Onun üzüntüsü içindeyim birkaç saattir.
Üzüldüğüm şey, arkadaşlığımız neden bitti falan değil. Olabilir, Arkadaşlıklar da dahil her şey doğup, büyüyüp, ölüyor, okey.
Şu saçma sapan "arkadaşken meğersem gerçekten öyle değilmişiz" tespiti canımı sıktı.

Cnm çk uzun yazmşsn okuyamadm .S

Heheh oluyor öyle ya insanlar zamanla enteresanlaşabiliyor. Benim de bir arkadaşım vardı çok kafa hatundu, evlendi ve delirdi. Film-bira-cips partileri yaptığımız kız gitti yemek takımlarının parça sayısından, sofrada salatanın hangi tabaklara hangi miktarlarda konulması gerektiğini konuşan biri geldi. Öyle keskin değişti ki aslında acaba hiç ilk tanıştığımızdaki gibi değil miydi diye şüphe etmeye başladım, meğer hiç benim olmamış :P Sonunda görüşmez olduk tabii.
 
Öte yandan yıllaryılı süregelen bir arkadaşım var ki, en son 7-8 ay önce yazışmışız geçmiş bilgilerine göre. Ama ona ne zaman "hişt, nabıyon" yazsam, cevabı "ayy dur tolete gidip gelip yazcam dur iki dakka" kadar samimi oluyor. Bu da kıstas noktam zaten.

Ay bu ben olamam değil mi? :KK70: Normali bu bence, ben de böyleyim, 10 sene sonra yaz kaldığım yerden devam ederim. Tespitine de katılıyorum, gerçek arkadaş böyle cevap veriyor. :KK51:
 
aynı tarz şeyleri bende yaşıyorum hiç arkadaşım kalmadı çevremde sevgili yapan evlenen uzaklaştı gitti hep
geçenlerde aynı şehirde oturduğumu yeni öğrendiğim çocukluk arkadaşımla facede yazıştık ama uzun yıllardır görüşmyorduk 1 akçgün sohbet ettik gayet samimi şekilde facede
geçenlerde sana gelmeyi düşüyrm evin nerde falan dedim adresini falan verdi gel beklerim dedi ogünden sonraa ne facede beğeni yapıyor ne slm yazıyor nede gelmiyormusun diye soruyor bende haliyle kırıldım yani demekki benimle görüşmek istemiyor çok canım sıkıldı neden arkadaşlıklar eskisi gibi değil çok yalnızım ben :KK43::KK43::KK43::KK61::KK61::KK61::KK61:
 
arkadaşlarımın içinde 2 farklı cins var.. mesela bir tanesi ile sadece 2 sene görüşmedik, kıza mesaj attım.. bana "iyiyim tatlım sen nasılsın, çoluk çocuk afiyettedir inşallah" dedi.. sanırsın arkadaşım değil de anneannemin Cuma toplantılarında ki teyzeye attım mesajı :27:

ama bir tanesiyle en son 99 da konuşmuşuz.. ben farklı- o farklı yöne gittik.. bundan 2 sene önce telefonu geçti elime, aradım ama çoook çekinerek.. telefonda benim sesimi duyunca "laaaaaa nerdesin hacı sen" dedi :27:

özetle senin mesajına katılmamak mümkün değil.. insanın içine oturuyor bütün yaşadıkların, paylaştıkların ama bittiyse bitmiştir deyip elde kalanlarla yoluna devam ediyorsun..


S shot seni bu soru ile sahalarda görmek isteriz :27:
 
Back
X