- 13 Eylül 2016
- 2.882
- 5.857
- 158
baştan uyarıyorum; önemsiz bir konu için yazılmış gereğinden fazla uzun bir yazı bu.
birisinden hoşlandım. tanışalı neredeyse 1 ay olacak. b.k gibi bir ilişkiden sonra ilk defa birisinden etkilendim.
ilk gördüğümde etkilendim ama hep aramızda bir şey olmayacağını düşündüm. bir kere farklı şehirlerde yaşıyorduk ve ben uzak mesafe ilişkisi istemiyordum. burda sadece 1 aylığına beraberdik sonra aramıza mesafe girecekti, öyle iş tabi ki de yürümezdi. sonra ben eski sevgilimi hala %100 unutamamıştım, yeni bir ilişkiye hazır değildim. bir de açıkçası çocuk ciddi anlamda çok çok yakışıklı. benim ligimin dışındaydı, bana asla bakmazdı.
bu fikirlerimi hiç kimseye söylemedim ama içten içe çocuğun da benden hoşlandığına dair bir şeyler hissettim, bir iki ufak hareket. ama bunlar hüsnükuruntum diye düşündüm. sonra farklı zamanlarda 3 farklı kadın bana gelip çocuğun benden hoşlandığını düşündüklerini söyledi. ki bu kızlar benim ondan hoşlandığımı bilmiyorlardı. beni gaza getirmek için uydurmuş olamazlar. durup dururken söylediler. allaah dedim, 3 kadın aynı anda yanılamaz. kesin bir şeyler var.
sonra ufak tefek flörtleşmeler yaşandı işte. ne bileyim, ilk aklıma gelen sinemaya gidince dip dibe durmamız ve 2 saat boyunca kollarımızın asla birbirinden ayrılmaması. bu kadar temas bir kızla olsa rahatsız olurdum mesela, öyle bir boyutta. böyle böyle şeyler. bir keresinde birlikte kalacaktık mesela nerdeyse. ben kabul etmedim de olmadı. ama çocuk dünden hazırdı. ben de artık benden hoşlandığını düşünüyordum bu yüzden.
ama bir şeyler eksik. yüz yüzeyken flörtleşmeler tamam, ama ne mesaj ne bir arayıp sorma. tam 1 hafta çocuğu hiç görmedim mesela. bu 1 hafta içinde ben 1 kere bir şey sormaya mesaj attım ama ondan hiçbir şey yok. ilişkilerde önce ben yazayım önce o yazsın olayını hiç sevmem, çekinmem de normalde ama burda bir şeyler eksikti. alamadım o enerjiyi. mesaj atmaya çekindirtiyordu beni.
böyle bir benden hoşlanıyor bir hoşlanmıyor derken geldik beraber geçireceğimiz son günümüze. kafamda şey var, bir şey olacaksa bugün olur. neden olmasın? buluşmadan önce bir sürü hayal kurdum. çok da güzel vakit geçirdik. akşam oldu ayrılık vakti geldi. gitmesi gerek. son otobüsü kaçıracak yoksa. ne kadar hüzünlü bir an falan diyoruz. gel dedim gitme yürüyelim, sonra da bende kalırsın ne olacak. al işte apaçık teklif ettim. kabul etmedi. eşyalarını toparlaması gerekmiş. olmazmış. kurduğum tüm hayaller zonk diye kaldı içimde. boğazıma oturdu. ben mi yanlış yorumladım bir şeyleri yoksa bu çocuk sonradan fikir mi değiştirdi? ya da hep mi kararsızdı?
daha beteri var aslında. hayal kırıklığını kaldırabilirim. ama aşağılanmış hissettim. yıllar yıllar önce lisede bir kız bana gelip "bence sen bi göz doktoruna gitmelisin. çünkü bazen sana bir şey dedikten sonra gözlerinin dolu dolu olduğunu fark ediyorum. seni tanımadan önce ilk başlarda seni kırıyorum ve gözlerin doluyor zannetmiştim sonra bunun nedensiz olduğunu fark ettim" demişti. bunu sadece o kızdan duymadım ben. bana göre çok normal durduğum bir anda eski erkek arkadaşım da "gözlerin niye doldu?" demişti mesela. belki fizyolojik bir sorunum var. bilemeyeceğim.
neyse. bu son veda anlarına yaklaşırken artık "aah" dedim, "ben birileriyle vedalaşırken çok üzülüyorum". biliyorum dedi. daha önce konuşmuştuk çünkü. aradan biraz zaman geçti. o konuşuyor, ben gülümseyerek dinliyorum ama yere bakıyorum bu sırada. gözlerimin dolduğunu hissettim. soğuktan mı yoksa uykudan mı ya da başka bir şeyden dolayı mı bilemeyeceğim. hatta içimden "bak gördün mü gidişine ne kadar üzülüyorum" diye espri yapsam mı diye düşündüm. gerçek değildi çünkü. duygudan dolayı dolmadı gözlerim. eminim. aslında fark edilecek kadar dolduğunu bile düşünmedim ya, neyse. kafamı kaldırıp ona baktım. gülümsüyorum ben hala. konuşmayı kesti. 1-2 saniye durdu. ciddi ciddi dedi ki "neredeyse ağlayacaksın. bu kadar üzülme". yok be dedim, senin için ağlayacak değilim. gözüne toz mu kaçtı yoksa diye espri yaptı.
bu sırada araya bir şeyler girdi. bir 5 dk başka bir şeyle uğraştı. benim aklıma bu lisedeki olay geldi. biz vedalaştık, sarıldık. sonra "bu arada az önce aklıma bir şey geldi" diyip lisedeki kızın bana söylediğini anlattım. aptallık ettim işte. "aaaahhh! inanmıyorum. buna inanacak değilim. böyle şeyler yapmana gerek yok" dedi. şok oldum. "yok artık! kızın numarasını vereyim yaz, sor" gibi bir tepki verdim. konuşursun kızla, senin istediğini söyler dedi. "yok" dedim "şimdi yaz, yanımda yaz. oturup sana ağlayacak değilim ben". öyle işte. inanmadı.
iğrenç bir duruma düştüm. onun için gözlerimin dolduğunu düşündü. bu öyle o kadar küçük düşürücü değil. ama bu olayı örtbas etmek için hikaye uydurduğumu düşündü. işte bu çok küçük düşürücü. çünkü uydurmadım. çünkü gerçek. ve ben bu duruma düşmek istemezdim.
o kadar kırıldım ki. normalde içimde tutmayı sevmem. birinin bir hareketinden hoşlanmadıysam söylerim. bu çocuğu da arayıp söylemeyi düşündüm. sonra dedim ki e be gerizekalı antonie, zaten saçma saçma konuşup kendini küçük düşürdün. devam edersen, arayıp "ben doğruyu söylüyordum" diye konuşursan iyice küçük düşeceksin. ki büyük ihtimalle sen bu çocuğu hayatın boyunca bir daha hiç görmeyeceksin. daha fazla aptallık etme.
aramadım.
ama ben şimdi neye yanayım.
1 aydır benden hoşlandığını düşündüğüm çocuğun hiçbir adım atmamasına mı,
benim bugüne dair kurduğum ve hatta geleceğe dair kurduğum tüm hayallerin çöp olmasına mı,
yoksa en beteri, kendimi küçük düşürmeme mi?
birisinden hoşlandım. tanışalı neredeyse 1 ay olacak. b.k gibi bir ilişkiden sonra ilk defa birisinden etkilendim.
ilk gördüğümde etkilendim ama hep aramızda bir şey olmayacağını düşündüm. bir kere farklı şehirlerde yaşıyorduk ve ben uzak mesafe ilişkisi istemiyordum. burda sadece 1 aylığına beraberdik sonra aramıza mesafe girecekti, öyle iş tabi ki de yürümezdi. sonra ben eski sevgilimi hala %100 unutamamıştım, yeni bir ilişkiye hazır değildim. bir de açıkçası çocuk ciddi anlamda çok çok yakışıklı. benim ligimin dışındaydı, bana asla bakmazdı.
bu fikirlerimi hiç kimseye söylemedim ama içten içe çocuğun da benden hoşlandığına dair bir şeyler hissettim, bir iki ufak hareket. ama bunlar hüsnükuruntum diye düşündüm. sonra farklı zamanlarda 3 farklı kadın bana gelip çocuğun benden hoşlandığını düşündüklerini söyledi. ki bu kızlar benim ondan hoşlandığımı bilmiyorlardı. beni gaza getirmek için uydurmuş olamazlar. durup dururken söylediler. allaah dedim, 3 kadın aynı anda yanılamaz. kesin bir şeyler var.
sonra ufak tefek flörtleşmeler yaşandı işte. ne bileyim, ilk aklıma gelen sinemaya gidince dip dibe durmamız ve 2 saat boyunca kollarımızın asla birbirinden ayrılmaması. bu kadar temas bir kızla olsa rahatsız olurdum mesela, öyle bir boyutta. böyle böyle şeyler. bir keresinde birlikte kalacaktık mesela nerdeyse. ben kabul etmedim de olmadı. ama çocuk dünden hazırdı. ben de artık benden hoşlandığını düşünüyordum bu yüzden.
ama bir şeyler eksik. yüz yüzeyken flörtleşmeler tamam, ama ne mesaj ne bir arayıp sorma. tam 1 hafta çocuğu hiç görmedim mesela. bu 1 hafta içinde ben 1 kere bir şey sormaya mesaj attım ama ondan hiçbir şey yok. ilişkilerde önce ben yazayım önce o yazsın olayını hiç sevmem, çekinmem de normalde ama burda bir şeyler eksikti. alamadım o enerjiyi. mesaj atmaya çekindirtiyordu beni.
böyle bir benden hoşlanıyor bir hoşlanmıyor derken geldik beraber geçireceğimiz son günümüze. kafamda şey var, bir şey olacaksa bugün olur. neden olmasın? buluşmadan önce bir sürü hayal kurdum. çok da güzel vakit geçirdik. akşam oldu ayrılık vakti geldi. gitmesi gerek. son otobüsü kaçıracak yoksa. ne kadar hüzünlü bir an falan diyoruz. gel dedim gitme yürüyelim, sonra da bende kalırsın ne olacak. al işte apaçık teklif ettim. kabul etmedi. eşyalarını toparlaması gerekmiş. olmazmış. kurduğum tüm hayaller zonk diye kaldı içimde. boğazıma oturdu. ben mi yanlış yorumladım bir şeyleri yoksa bu çocuk sonradan fikir mi değiştirdi? ya da hep mi kararsızdı?
daha beteri var aslında. hayal kırıklığını kaldırabilirim. ama aşağılanmış hissettim. yıllar yıllar önce lisede bir kız bana gelip "bence sen bi göz doktoruna gitmelisin. çünkü bazen sana bir şey dedikten sonra gözlerinin dolu dolu olduğunu fark ediyorum. seni tanımadan önce ilk başlarda seni kırıyorum ve gözlerin doluyor zannetmiştim sonra bunun nedensiz olduğunu fark ettim" demişti. bunu sadece o kızdan duymadım ben. bana göre çok normal durduğum bir anda eski erkek arkadaşım da "gözlerin niye doldu?" demişti mesela. belki fizyolojik bir sorunum var. bilemeyeceğim.
neyse. bu son veda anlarına yaklaşırken artık "aah" dedim, "ben birileriyle vedalaşırken çok üzülüyorum". biliyorum dedi. daha önce konuşmuştuk çünkü. aradan biraz zaman geçti. o konuşuyor, ben gülümseyerek dinliyorum ama yere bakıyorum bu sırada. gözlerimin dolduğunu hissettim. soğuktan mı yoksa uykudan mı ya da başka bir şeyden dolayı mı bilemeyeceğim. hatta içimden "bak gördün mü gidişine ne kadar üzülüyorum" diye espri yapsam mı diye düşündüm. gerçek değildi çünkü. duygudan dolayı dolmadı gözlerim. eminim. aslında fark edilecek kadar dolduğunu bile düşünmedim ya, neyse. kafamı kaldırıp ona baktım. gülümsüyorum ben hala. konuşmayı kesti. 1-2 saniye durdu. ciddi ciddi dedi ki "neredeyse ağlayacaksın. bu kadar üzülme". yok be dedim, senin için ağlayacak değilim. gözüne toz mu kaçtı yoksa diye espri yaptı.
bu sırada araya bir şeyler girdi. bir 5 dk başka bir şeyle uğraştı. benim aklıma bu lisedeki olay geldi. biz vedalaştık, sarıldık. sonra "bu arada az önce aklıma bir şey geldi" diyip lisedeki kızın bana söylediğini anlattım. aptallık ettim işte. "aaaahhh! inanmıyorum. buna inanacak değilim. böyle şeyler yapmana gerek yok" dedi. şok oldum. "yok artık! kızın numarasını vereyim yaz, sor" gibi bir tepki verdim. konuşursun kızla, senin istediğini söyler dedi. "yok" dedim "şimdi yaz, yanımda yaz. oturup sana ağlayacak değilim ben". öyle işte. inanmadı.
iğrenç bir duruma düştüm. onun için gözlerimin dolduğunu düşündü. bu öyle o kadar küçük düşürücü değil. ama bu olayı örtbas etmek için hikaye uydurduğumu düşündü. işte bu çok küçük düşürücü. çünkü uydurmadım. çünkü gerçek. ve ben bu duruma düşmek istemezdim.
o kadar kırıldım ki. normalde içimde tutmayı sevmem. birinin bir hareketinden hoşlanmadıysam söylerim. bu çocuğu da arayıp söylemeyi düşündüm. sonra dedim ki e be gerizekalı antonie, zaten saçma saçma konuşup kendini küçük düşürdün. devam edersen, arayıp "ben doğruyu söylüyordum" diye konuşursan iyice küçük düşeceksin. ki büyük ihtimalle sen bu çocuğu hayatın boyunca bir daha hiç görmeyeceksin. daha fazla aptallık etme.
aramadım.
ama ben şimdi neye yanayım.
1 aydır benden hoşlandığını düşündüğüm çocuğun hiçbir adım atmamasına mı,
benim bugüne dair kurduğum ve hatta geleceğe dair kurduğum tüm hayallerin çöp olmasına mı,
yoksa en beteri, kendimi küçük düşürmeme mi?
Son düzenleme: