Hep Yalnız mı Olacağım?

uzgunbiri34

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
1 Ocak 2025
40
-13
1
28
Selam herkese,

Sene başından beri bitirmeye çalıştığım çok toksik bir ilişkim vardı. Sözlüydük. Ocak ayında ayrıldım aslında, ama sonra ne yaptı etti süreç maalesef nisana kadar uzadı.

Şuan çok mutluyum, huzurluyum. Aslında kurtulduğum günden beri öyleyim. Başlarda aşırı derecede bir özgüvensizlik hissediyordum, fakat özgürlük çok iyi geldi, şu anda da bir daha kimseyle olmak istemeyeceğim gibi hissediyorum.

Neyse durum şu, 29 yaşına geliyorum artık. Mühendisim ben, Boğaziçi mezunuyum. Senelerdir hem çalışıyorum, hem doktora yapıyorum. Bu profilin erkekleri sinek ilacı sıkılmış sivrisinek gibi kaçırdığını fark ettim.

Napacağım ben? Türk erkeklerinden umudu kesmek üzereyim. Potansiyel olarak kendisinden çok para kazanan ve bakire olmayan bir kadınla Türk erkeklerinin %99u beraber olmak istemez gibi gözlemliyorum. Ben de zaten yapamam, özellikle en son yaşadıklarımdan sonra birine güvenmem zaten çok zor.

Ben aile kurmayı çok istemiştim. En büyük hayalimdi. Ama şuan olmayabileceğini kabullenmeye başladım.. Benzer süreçlerden geçenler var mıydı, nişan atıp, sonraları birilerine yine güvenebilen?

Biraz sohbet etmek istedim sizlerle, mesajlarınız için şimdiden çok teşekkür ederim
 
Öyle erkekleri zaten sen hayatına sokmamalısın.Egitimli bir kadınsın,çok gençsin.Hakettiğin adam seni bakire değilsin,eğitimlisin diye aşağı çekecek biri olmamalı.Çevreni değiştir.Sana denk olmayan birindense yalnız olmak iyidir.Yalnızlıktan korkma,aşağı çeken toksik bir adamdan kork.
 
Haklısın canım devir o kadar kötü ki. Ama günümüz erkeklerini gördükçe yalnız olduğuma şükreder oldum. Erkek kalitesi yerlerde. Donanımlı olunca kaçıyorlar. İnşallah denginizi bulursunuz.
 
Çok özür diliyorum ama bu okullarda okuyup bu zihniyette düşüncelere dalmak bile kendinize ihanet ya !
29 yaşındasın diye yok bekaretmiş yok güçlü kadın istemiyormuş düşüncesine bile kapılmamalıydınız. Yahu siz seçilen değil seçen olacaksınız ! Sizinle birlikte olan her gün " Allah ' ım hangi sevabın mukafatı" Diye şükür namazı kılmalı. Enerjiniz o kadar düşük ki kalitesiz erkekleri çekiyorsunuz.
 
Sakın umudunu kaybetme, erkekler hep anlattığın gibi olsaydı donanımlı kadınların hepsi yalnız kalırdı. Sakın her erkek böyle diyerek toksik birine daha katlanma. En doğrusu için bekle, çok mutlu olacaksın.
 
Geçen hafta boşanmış çocuksuz 33 yaşında bir aile hekimi arkadaşım hiç evlenmemiş bir erkek doktorla evlendi mesela
 

Aynısını yazacaktım, Boğaziçi mezunu insan bile bekaret mevzusunu ciddi ciddi düşünüyorsa, Doğuda yaşayan gariban kadınlar ne yapsın Ultra eğitimli bir kadının bekareti içselleştirmesi, kafaya takması, bununüstünden kendine değer biçmesitoplum adına korkutucu. Yorumum bu kadar.
 
Potansiyel olarak kendisinden çok para kazanan ve bakire olmayan bir kadınla Türk erkeklerinin %99u beraber olmak istemez gibi gözgözlemliyorum
Çok yanlış düşünüyorsun. Zeki erkekler, zeki kadınlardan kaçmaz tam tersine hoşlanır. Ve zeki erkek bakirelik gibi şeylere takılmaz. Takılan biri varsa zaten arkanıza bile bakmadan kaçın. Gayet iyi bir üniversite okumuş olgun bir kadınsınız. Bunu sizinde dert etmemeniz lazım.
Bakın ben hem kendi tercihim hem de dini hassasiyetimden dolayı bakireyim. Ama bu seferde benim yaşıtlarım bir şeyler yaşamadan iliski istemeyip uzaklaşıyorlar :) Yani bu durumun tersi de mevcut. Etrafımızda kendi tercihlerimize ters düşecek insanları çekiyoruz ve buluyoruz sadece. Sorun bu.
Elbet sizinde karşınıza istediğiniz gibi biri çıkacaktır. Umutsuz olmayın, yaş geldi diyerek de geç kalmışlık hissine kapılıp yanlış kişileri hayatınıza dahil etmeyin.
 
Gözleminizi neye göre yaptınız bilemiyorum. Ben hiç sizin bu konudaki bakış açınıza sahip bir ortama rastlamadım. 30 sene önceki mevzular bunlar sanki. Var tabi ki ama sizin niteliklerinize sahip kişilerin olması gereken ortamda rastlamadım.

Özellikle para kazanma konusunda, erkekler kendisinden daha fazla para kazanan kadını tercih ediyor. Kendileri tembel, sorumsuz ve annelerinin konforunu arayan tipler oldukları ve kadına yaslanmaya bu yüzden ihtiyaç duydukları için söylediklerinize katılmıyorum.

Benim gözlemim ise çok fazla flört olasılığı olduğu için erkeklerin sadakatsiz olduğu yönünde. İşte tam bu noktada sizin nitelikleriniz çok ama çok önemli.

Lütfen beni yanlış anlamayın ama Boğaziçi mezunlarında hep bir ego mevcut. Hatta isimlerinin yanına hemen okullarını eklerler tanışırken. Bu, çok itici oluyor mesela. Boğaziçili olup da egosu kontrol altında olan sadece 1 kişi tanıdım, onun da şahane bir evliliği var. Konuyu yazarken bile üniversite mezunu olarak değil, boğaziçili olduğunuzu vurgulamışsınız.

Umarım sizin için doğru insanla karşılaşırsınız. Hepimizin öncelikle kendini tanıması, öz değer ve öz güven konusunda kendisini tamamlayıcı bir zırhı olmalı bence. İşte siz kendi değerinizi bildikten sonra emin olun ki titreşiminize uygun kişiler sizin karşınıza çıkar.
 
Bu tarz genellemelere hiç katılmamak birlikte tamamen rızık olduğunu düşünüyorum bu durumların.herkesin hem madden hem mânen belli bir rızkı oluyor.ama çok ama az.orası kısmet meselesi işte.
 
Ben bu koyanları anlamıyorum ya.
Sizin çevreniz de öyle değil mi zaten, yani sizin gibi?
 
Ben gerçekten hayret ediyorum. İnanamıyorum hatta.
Eğitimli kendi ayakları üstünde duran bir kadın gerçekten erkekler bekarete önem veriyor ay ben kesin evde kalıcam gibi bir düşüncesi olmamalı.
Asıl sizin bekaret tabusu olan bir adamı istememeniz lazım.
 
Ay siz şu “sen bacaklarını açmaya alışıksın” diyen nişanlısından zor bela ayrılabilen kadınsınız.
Orada da çok şaşırmıştım şimdi daha da şaşırdım.
Böyle bir mağara adamıyla evli olmaktansa bir ömür bekar kalmak iyidir diyeceğinize üzüldüğünüz şeye bak.
 
Herkes eğitimli bir kadın olarak bekareti bu kadar sorun etmenize kızmış (yanlış anlaşılmasın, diğer üyelere bunun bırakın sorun, konu bile olmaması gerektiğine katılıyorum.) Ancak çıktığınız ilişkiyi düşününce şu cümleleri kurmanız şaşırtıcı gelmedi.
Foruma ilk katıldığınızda açtığınız konudan hatırlıyorum sizi. Hatta zaman zaman "ne yaptı acaba?" diye düşündüğüm üyelerdensiniz.

Sözlüm dediğiniz şeref yoksunu mahluktan ayrıldığınızı duyduğuma hem şaşırdım hem de sevindim. Beklemiyordum açıkçası.
Maruz kaldığınız manipülasyondan sonra ayrılma gücünü bulduğunuz için sizi tebrik ederim.
Tam da bu nedenle kurduğunuz cümlelere kızmıyorum, çünkü hala yaşağıdığınız uzun süreli psikolojik istismarın etkisinde olduğunuzu düşünüyorum. Siz de kafanızda kurduğunuz cümleleri durup bir an dinleyecek olursanız aslında konuşanın siz değil terkettiğiniz o mahlukat olduğunu anlayacaksınız.

Nisanda ayrıldım demişsiniz. Her ne kadar rahatladım, mutluyum, hafifledim deseniz de 4 ay aldığınız yaraların iyileşmesi için çok az bir süre. Bence bu düşünceler aklınıza geldiğinde madde madde bir kağıda yazmayı deneyin. Sözlünüzün sizin kişiliğini yok etmek için kurduğu cümlelerin aynıları ("Hırslı, erkekten başarılı olmayı marifet sayan üstelik bakire bile olmayan senin gibi birini benden başka kim ister ki! Beni bırakırsan ömür boyu yanlız kalırsın!!!" ) olduğunu göreceksiniz.

Manipülasyan, gaslighting kişinin belleğini yavaş yavaş çürüten, kurtulması çok zor bir istismar şekli ne yazık ki. Siz ilk adımı atmışsınız. Bunun için kendinizi tebrik edin ve kendinize iyileşme fırsatı verin derim. Bunun için de işe önce kendinizi sevmekten başlayın. Gerisi kendiliğinden gelir.
 
Son düzenleme:


Aynısını yazacaktım. Nerede o kendinden çok kazanan kadını istemeyen erkek? Benim bir arkadaşımın eşi ortaokul mezunu, arkadaşımın annesinin işyeri var. Düğünü bilmem ne kasrında yapıldı. Arkadaşımın annesi yaptı. Eşi evlenmeden önce satış temsilciliği falan yapıyordu, evlendi işten çıktı. Yıllarca evdeydi, kayınvalide hem kızına, hem torunlarına hem de damadına bakıyor. İstemiyorum diyeni görmedim ben daha.. Şu an erkeklerin çoğu hazıra konma peşinde kızın ailesi ev versin, miras bıraksın, memur bulayım, öğretmen bulayım derdindeler.
 
Kadınlarda eğitim seviyesi ve zeka arttıkça potansiyel eş adayı sayısında ciddi bir azalma yaşanıyor zira zirvedeki kadın için başarılı, güçlü yani bize denk diyebileceğimiz azınlıktaki o erkekler bile genelde kendilerinden birkaç basamak altta bir kadın istiyor. Zeki kadının toplumda tehlike olarak görülmesi ciddi bir problem. Bu yalnızca eğitim seviyesiyle de alakalı değil, kendini iyi ifade edebilen hakkını savunabilen, belli bir kültür seviyesindeki kadın "kafa ütüler bu ya" diyerek eleniyor hâlbuki esas sebep bilinçaltındaki "ben bu kadına yetemem" korkusu ve aşağılık kompleksi.

Geçen gün bir sohbette erkek hâkim bir arkadaşım: "ben şahsen meslekten birini ya da çok akıllı kadını istemem, biz kadın hâkim savcılar kadar güç zehirlenmesi yaşamıyoruz. Benim için en önemli kriter güzellik. Meslek olarak da öğretmen olsa iyi olur ya da hiç çalışmasın evde çocuklara baksın huzur versin ben eve bakarım." dedi mesela.
Hepsi böyle mi? Tabii ki hayır ama geneli böyle. Çok eğitimli adam bile toplumda asırlardır süregelmiş o ataerkil düşüncelerden bir parçayı illa ki genetiğinde taşıyor. Bir yanı "kadın dediğin çok akıllı olmaz ki idare edebilesin" diye fısıldıyor.

Kadındaki zekayı, eğitim seviyesini tehdit olarak görmeyen ona saygı duyan hatta bunu çekici bulan erkekler de var ama toplumda bu kadar bilinçli, sağlıklı yetiştirilmiş erkek sayısı çok az ve geneli de kapılmış. Denk gelmek zor, biraz da nasip işi bu işler. Kendinizi hiç üzmeyin, bu sizinle alakalı bir sorun değil. Potansiyel eş adayı seçeneğiniz az. Eğitimlisini bulsan huyu bozuk çıkıyor, huyu iyi olsa ailesi arızalı çıkıyor. Erkekte dört dörtlük diye bir şey bence yok. Hep bir tarafları tolere etmek lazım. Ee eğitimli, ayakları üzerinde duran kadın çok değil 25'ten sonra zaten fikirleri de oturmaya başladığı için kimseye eyvallahı olmuyor, bu saygısızlıkları çekmiyor. Çekmemeli de zaten.

Bence akışa bırakın, insanız fıtratımız gereği aile kurmak çocuk sahibi olmak istiyoruz ve kadınlar olarak duygusal durumumuz da stabil olmadığı için bu istekler bazen umutsuzlukla birleşip korku veriyor. Geç mi kalıyorum, hiç mutlu olamayacak mıyım hissi hayatı zehir ediyor. Toplumsal baskı da cabası. Hiç umurumda olmaz elalemin ne dediği diyoruz ama o elalem her zaman 3. kişiler olmuyor. Bizim iç sesimiz oluyor, evet çok akıllı mantıklı biri olsak bile zira belli bir kültürün toplumsal yapının içine doğduk:) Kendimizi tamamen izole etmek mümkün değil. Bir de evet evlilik, aşk diye bir şey bu hayatta var lakin illa bizi bulmak zorunda mı? Değil. Olursa olur, olmazsa da dünyanın sonu değil biraz bakış açısını değiştirmek lazım.

Bir psikoloğun konuşmasından notlar almışım, hoşuma gitmişti. Faydası olacağını düşünüyorum.
"30 yaş hayatın sonu değil çok genç bir yaş daha yeni başlıyorsunuz. Kimse de hayatınızın fırsatı ya sa son şansınız değil. İçinize sinmeyen bir şeyler varsa içinizin bir bildiği vardır. İçinizdeki sese güvenin "Sen kimseyi beğenmiyorsun, yalnız kalacaksın ilerde bunu da bulamayacaksın, yaşın geçiyor" sözlerini vesveselerini duymayın. Toplumsal baskı esas isteklerinizi susturmaya çalışır. İçinizdeki ne istediğini bilen, bazen memnuniyetsiz olan o ses sizi yalnızlığa sürüklemeye çalışmıyor, hakkı olanı istiyor. Doğruya yönlendirmeye çalışıyor yeter ki acele etmeyin. Yalnızlıktan korkmayın, korku insana en büyük hataları yaptırır. İçsel tereddütünüz ufak mevzularla kendini gösterir. Bıyığını sevmedim, dişi yamuk, ses tonu şöyle konuşması böyle dersiniz. Farkında olmadan hissettiğiniz o esas eksikliği tanımlayamadığınız için mazeret bulursunuz çünkü çevreniz sizden açıklama bekler. Nesini beğenmiyorsun? diye sorar karşınızdakini koşulsuz kabul etmek zorunda olan müşkül bir vaziyetteymişsiniz gibi.

Mesele ruhsal uyumun olmamasıdır. İlişkiler söz konusu olduğunda her şeyi mantıkla açıklayamazsınız. Biri vardır her şeyi düzgün gözükür, kibardır mantıklıdır ama konuşurken için daralır zaman geçmez. Bu bir rezonans eksikliğidir. Bazen de biriyle ilk tanışmadan itibaren her şey su gibi akar bu da duygusal rezonansın varlığına işaret eder. Rezonansın fiziksel çekimle ilgisi yoktur, derin bağ kurmakla ilgilidir. Ruhumuz bu bağın özlemini çeker. Bu bağ da bizim için "makul" görünen herkesle kurulmaz. Herkesin ilişkisi var bende ne sıkıntı var da olmuyor yürümüyor dediğiniz yerde hatalarınız varsa elbette dikkat edin fakat çoğu ilişki de özenilecek ve sağlıklı dinamikler üzerine kurulu, hayalinizdeki yahut size gösterildiği gibi değil. Bunun bilincinde olun"
 
O kadar katılıyorum ki.şahane yazmışsın.ben mesela hastanede çalışıyorum.hastaneye gelen çoluk çocuk sahibi erkeklere bakıyorum.seneler oldu kendi seviyemde bir erkeğe denk gelmedim.neredeyse hiçbiriyle duygusal bir etkileşime giremem mesela.ama orada burada anlatılınca da evli mutlu, çocuklu bu kadınlar.mesaj kendini beğenmişlik gibi algılanabilir ama insan kendi seviyesini biliyor, hissediyor şimdi.
Ben de senin gibi kadınların dört dörtlük olanlarının çok olduğunu, erkeklerde ise neredeyse hiç olmadığını düşünüyorum. Eğitimli olan, elit olan fazla ağırbaşlı oluyor, eğlenmeyi, gülmeyi bilmiyor.onu bilen eğitimsiz oluyor.her ikisi de varsa tipi bozuk oluyor.tipi iyiyse aptal oluyor cart curt.hep böyle.
Aşkı bulamamak dünyanın sonu mu demişsiniz ama belli ki basbayağı dünyanın sonu.bu mutsuzlukla yaşamak yaşamak değil ki.nefes almak sadece.
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…