- Konu Sahibi BurcuDoruk
-
- #1
Herkes "Baba" olamazki
her erkek bir iş sahibi olabilir..! Az-çok demeden, evini geçindirebilecek kadar para kazanabilir.
Arkadaşları olabilir kendisine güvenen kendisinin de onlara güvendiği
Sözü sohbeti keyifli olabilir. Meslek hayatında da başarılı
Akşama kadar birçok kişinin sıkıntısıyla uğraşabilir. İki lokma ekmek götürebilmek için evine, kendisini çok yorabilir
Sosyal ortamlarda, sosyal aktivitelerde bol bol faaliyet yapabilir
Sevdiği takımın hiçbir maçını kaçırmayabilir alınan yenilgiler için günlerce kafa yorabilir
Evlatlarının geleceği için türlü yatırımlar yapabilir
Her erkek bunların tümünü yapabilir ama her erkek Baba olamaz ki !
Çünkü tüm bu saydıklarım erkekleri BABA yapmaz ki !
Küçük bir erkek çocuğundan gelmiş geçen gün bir soru Diyor ki mailinde Mehtap Ablacım ben sizi hergün izliyorum siz küçükken sizin babanız da benim babam gibi eve az mı geliyordu ?
Düşündüm babamı düşündüm kendimi düşündüm bu minik kalbin parmaklarından dökülen satırları düşündüm.
Ne olabilirdi dokuz yaşında bir erkek çocuğuna bunu söyleten? Babasına hasret, ama bir o kadar da babasıyla bir olmak istemesini, yaşamın kaygan zemininde harekete geçiren
Baba olmak, tüm koşuşturmaların arasında da elindeki kendisine emanet edilmiş minik kalplere, babalığın nasıl bir şey olduğunu yaşatabilecek ve onları hayata güvenle hazırlayabilecek kadar donanımlı olabilmeyi başarmaktır.
Çocuklar için baba, bilinçaltı süreçleri açısından ve terapötik bir dille söylemem gerekirse KAHRAMANdır.
Baba yanımızdaysa, korkmayız
Baba yanımızdaysa güvendeyiz
Peki ya baba yanımızda değilse ?
Babanın olmadığı yerlerde anneler devreye giriyor sevgili beyler !
Canım yabancı değil ya o da annesi benim yerime ilgilensin diyerek kendinizi kurtaramazsınız. Çünkü annenin karşıladığı duygusal beslemeyle, babanın karşıladığı duygusal beslemeler son derece farklı.
Baba, özgüven, güç, kuvvet, yaşam karşısında güçlü olma duygularını beslerken; anneler merhamet, vicdan duygularının oluşmasına neden oluyor.
Babanın duygusal ilişki kurmadığı, konuşmadığı, sohbet etmediği, evladıyla yakın ve sıcak iletişim kurmadığı durumlarda, babayla yeterince muhatap olamayan çocuklarda, anneden gelen duygular ağır basmaya başlar.
Size garip gelebilir ama hiç dikkat ettiniz mi? Önceden sokakta kavga eden çocuklar, birbirlerini tehdit ederken: Seni babama söylüyceemmmm derlerdi.
Son dönemlerde bu sözün yerini ne aldı ? Evet bildiniz
Seni anneme söylüyycemmm
Erkek çocuğun, baba figürüyle yeterince muhatap olmamasından dolayı, yani özdeşim kuracağı, benzemeye çalışacağı bir yakın baba ilişkisi olmamasından dolayı, anneyi benzeme nesnesi olarak kullanmaya başlaması anlamına gelir.
Dikkat ediyor musunuz? Son on yıldır duygusal, her şeye ağlayan, olaylar karşısında aşırı duygusal tepkiler veren delikanlıların sayısında çoğalma oldu. Üniversite öğrencisi genç erkekler, kendilerini ben çok duygusalım diye tanımlamaya başladı. Halbuki bu özellik, aynı yaştaki kız çocuklarına özgü bir tavırdır. Herhangi bir zorluk olduğunda genel beklenti kızların üzülüp ağlaması; erkeklerin de ağlayan insanları teselli etmesidir. Ya da olaya daha sağduyulu, daha akılcı bir çerçeveden bakmasıdır.
Ne oldu da işler bu noktaya dayandı?
Çok basit babalar, baba olamadılar
Babalar, erkek evlatlarına ve kız evlatlarına yeterince yakın davranmadılar.
Babalar, para kazanmanın, onların fiziksel ihtiyaçlarını doyurmanın asli görevleri olduğu duygusunu üzerlerinden atamadılar.
Babalar, çocuklarının, kendileri için kazanacakları paradan daha çok, baba ilişkisine, babanın sarılıp öpmesine, babayla oturup uzun sohbetler yapılmasına ihtiyaç duyduklarını bir türlü göremediler.
Özetle söyleyeyim
Duygusal ilişki kurup, besleme yapmadığınız kızlarınız, olmadık adamlarla evlenmeye kalkıyorlar. Çünkü kendilerine en yakın olan erkekle yeterince duygusal bir doyum gerçekleşmediği için, saçının telini bile vermeyeceğiniz tür adamlarla ilişki yaşamaya kalkıyorlar.
Oğullarınıza gelince oğullarınız oğullarınız erkek gibi davranmayı öğrenemiyorlar. Sürekli kadınlarla muhatap olmaktan, kadınların gittikleri çay poğaça toplantılarına katılmaktan, kadınların sohbetlerini dinlemekten, kadınların tepkilerini izlemekten, kadınlar gibi düşünüp, kadınlar gibi
davranmaya başlıyorlar.
Onlara öğretebilecek babaları varsa tabii
her erkek bir iş sahibi olabilir..! Az-çok demeden, evini geçindirebilecek kadar para kazanabilir.
Arkadaşları olabilir kendisine güvenen kendisinin de onlara güvendiği
Sözü sohbeti keyifli olabilir. Meslek hayatında da başarılı
Akşama kadar birçok kişinin sıkıntısıyla uğraşabilir. İki lokma ekmek götürebilmek için evine, kendisini çok yorabilir
Sosyal ortamlarda, sosyal aktivitelerde bol bol faaliyet yapabilir
Sevdiği takımın hiçbir maçını kaçırmayabilir alınan yenilgiler için günlerce kafa yorabilir
Evlatlarının geleceği için türlü yatırımlar yapabilir
Her erkek bunların tümünü yapabilir ama her erkek Baba olamaz ki !
Çünkü tüm bu saydıklarım erkekleri BABA yapmaz ki !
Küçük bir erkek çocuğundan gelmiş geçen gün bir soru Diyor ki mailinde Mehtap Ablacım ben sizi hergün izliyorum siz küçükken sizin babanız da benim babam gibi eve az mı geliyordu ?
Düşündüm babamı düşündüm kendimi düşündüm bu minik kalbin parmaklarından dökülen satırları düşündüm.
Ne olabilirdi dokuz yaşında bir erkek çocuğuna bunu söyleten? Babasına hasret, ama bir o kadar da babasıyla bir olmak istemesini, yaşamın kaygan zemininde harekete geçiren
Baba olmak, tüm koşuşturmaların arasında da elindeki kendisine emanet edilmiş minik kalplere, babalığın nasıl bir şey olduğunu yaşatabilecek ve onları hayata güvenle hazırlayabilecek kadar donanımlı olabilmeyi başarmaktır.
Çocuklar için baba, bilinçaltı süreçleri açısından ve terapötik bir dille söylemem gerekirse KAHRAMANdır.
Baba yanımızdaysa, korkmayız
Baba yanımızdaysa güvendeyiz
Peki ya baba yanımızda değilse ?
Babanın olmadığı yerlerde anneler devreye giriyor sevgili beyler !
Canım yabancı değil ya o da annesi benim yerime ilgilensin diyerek kendinizi kurtaramazsınız. Çünkü annenin karşıladığı duygusal beslemeyle, babanın karşıladığı duygusal beslemeler son derece farklı.
Baba, özgüven, güç, kuvvet, yaşam karşısında güçlü olma duygularını beslerken; anneler merhamet, vicdan duygularının oluşmasına neden oluyor.
Babanın duygusal ilişki kurmadığı, konuşmadığı, sohbet etmediği, evladıyla yakın ve sıcak iletişim kurmadığı durumlarda, babayla yeterince muhatap olamayan çocuklarda, anneden gelen duygular ağır basmaya başlar.
Size garip gelebilir ama hiç dikkat ettiniz mi? Önceden sokakta kavga eden çocuklar, birbirlerini tehdit ederken: Seni babama söylüyceemmmm derlerdi.
Son dönemlerde bu sözün yerini ne aldı ? Evet bildiniz
Seni anneme söylüyycemmm
Erkek çocuğun, baba figürüyle yeterince muhatap olmamasından dolayı, yani özdeşim kuracağı, benzemeye çalışacağı bir yakın baba ilişkisi olmamasından dolayı, anneyi benzeme nesnesi olarak kullanmaya başlaması anlamına gelir.
Dikkat ediyor musunuz? Son on yıldır duygusal, her şeye ağlayan, olaylar karşısında aşırı duygusal tepkiler veren delikanlıların sayısında çoğalma oldu. Üniversite öğrencisi genç erkekler, kendilerini ben çok duygusalım diye tanımlamaya başladı. Halbuki bu özellik, aynı yaştaki kız çocuklarına özgü bir tavırdır. Herhangi bir zorluk olduğunda genel beklenti kızların üzülüp ağlaması; erkeklerin de ağlayan insanları teselli etmesidir. Ya da olaya daha sağduyulu, daha akılcı bir çerçeveden bakmasıdır.
Ne oldu da işler bu noktaya dayandı?
Çok basit babalar, baba olamadılar
Babalar, erkek evlatlarına ve kız evlatlarına yeterince yakın davranmadılar.
Babalar, para kazanmanın, onların fiziksel ihtiyaçlarını doyurmanın asli görevleri olduğu duygusunu üzerlerinden atamadılar.
Babalar, çocuklarının, kendileri için kazanacakları paradan daha çok, baba ilişkisine, babanın sarılıp öpmesine, babayla oturup uzun sohbetler yapılmasına ihtiyaç duyduklarını bir türlü göremediler.
Özetle söyleyeyim
Duygusal ilişki kurup, besleme yapmadığınız kızlarınız, olmadık adamlarla evlenmeye kalkıyorlar. Çünkü kendilerine en yakın olan erkekle yeterince duygusal bir doyum gerçekleşmediği için, saçının telini bile vermeyeceğiniz tür adamlarla ilişki yaşamaya kalkıyorlar.
Oğullarınıza gelince oğullarınız oğullarınız erkek gibi davranmayı öğrenemiyorlar. Sürekli kadınlarla muhatap olmaktan, kadınların gittikleri çay poğaça toplantılarına katılmaktan, kadınların sohbetlerini dinlemekten, kadınların tepkilerini izlemekten, kadınlar gibi düşünüp, kadınlar gibi
davranmaya başlıyorlar.
Onlara öğretebilecek babaları varsa tabii