duygusal bağ'ı ne olarak tanımlıyorsunuz bilmiyorum ama bu ülkedeki tüm kocaların karılarıyla "duygusal bağ" içinde olmadıklarına eminim. öyle olsaydı burada her gün bu kadar konu açılmazdı, çoğu erkek için evlilik -ki ülke şartlarında- evde biri bulunsun, çocuğumu yetiştirsin-soyum devam etsin, ütülü donum gömleğim olsun, yemeğim pişsin, cinsellik ihtiyacım karşılansın ve hayatıma devam edeyimdir. karşılığında da kadın "başında bir erkek olmasını ve anne olmayı, kurulu düzeni" deneyimler. yani insan ilişkileri özellikle evlilik "çıkar" odağının en fazla yerleşik olduğu kurumlardan biridir. "mantık evliliği" diye bir kavram var mesela. tabii siz hep aşk evliliklerinin yapıldığı başka bir toplumda yaşıyorsanız o farklı. sizin evliliğinizi bilmiyorum, ama söylediğim şartlarda -sizin iddianıza göre- ülkedeki evli kadınların yarısından fazlası "hayat kadını" oluyor sizin mantığınızda. "para" almıyorlar ama toplum gözünde "evli olma" "anne olma şansı" "ekonomik olarak bir erkeğin desteğine kavuşma" gibi kazanımlar elde ediyorlar.
gördüğünüz gibi mantığınızın elle tutulur bir yanı yok, ayrıca belirtmek isterim ki insanlar kendi rızaları olduğu sürece sırf birileriyle tipini beğendikleri için bile cinsel birliktelik yaşayabilirler, bu eğer kadını "hayat kadını" yapıyorsa bir düşünün bakalım cümlelerinizde aynı eylemi gerçekleştiren erkek için bir tanımlama var mı? yok tabii ki.
son olarak; çok sevdiğim bir söz var: "Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu o'dur." - Nietzsche
ne güzel de söylemiş.