Bizim de derste konuştuğumuz olurdu. Kesinlikle saygısızlık derste konuşmak bunun bahanesi yok. Yakalandığımız zaman da saygısızlığımızdan ötürü ağzımızı açıp tek kelime etmezdik.
Hiçbir öğretmen durup dururken bir defa konuşulduğu için aşırı tepki göstermez. Daha önceden mimlenmişsiniz ki hoca tepki koymuş.
Lisede her hoca farklıydı. Matematik öğretmenimiz muhteşem bir insandı ama geç kalmaya asla tahammülü olmazdı. O derse çok yok yazılmışımdır. Daha ilk dersimize girdiğinde uyarmış ve affetmeyeceğini yok yazacağını söylemişti. Kantinden sınıfa yetişmek tenefüste çok zor oluyordu geç kalıyorduk. O ders öncesi kantine inmemeyi de öğrendik sonunda.
Fizik öğretmenimiz konuşma diye uyarmaya dahi gerek duymaz, dersten çıkartırdı. Kibarca da, "Sohbetinize dışarıda devam edebilirsiniz hanımlar," derdi. Bir arkadaş hocam özür dilerim demişti de, son anlattıklarımı aklınızda kaldığınca anlatırsanız özrünü kabul edeceğim demiş, arkadaş ağzını dahi açmadan kalkıp sınıftan çıkmıştı. Diğeri de hiç çıtını çıkarmadan arkadaşı takip etmişti.
Coğrafya hocası ise bahane kabul etmez, dersten de atmaz konuşan olursa doğru müdür yardımcısının odasına yollar veya yok yazardı.
Şimdiki gençler bir değişik. Hangisine sorsam ya okb ya sinir hastası ya da başka bir şey... hiçbir şeye tahammülleri yok. Asla haksız değiller.
Bir kere genç kızımızın burada öğretmenine ettiği hakaretlerden dahi öğretmenin sınır tahammüllerini çoktan aşmış olduğunu, saygıya dair pek bir şey bilmediğini anlayabiliriz.
Gerçekten haksızlığa uğradığım zaman yine saygı çerçevesinde kendimi sonuna kadar savunurdum. İki müdür yardımcısı ile ciddi ciddi tartışmışlığım (saygılı bir şekilde), fikirlerimi savunmuşluğum ve müdür yardımcılarımızın sırf bu sebepten saygısını kazanmışlığım var. Onlar da haksız olduğum zaman kendimi savunmayacağımı öğrenmişlerdi zaten.