- 12 Temmuz 2006
- 57.521
- 219.779
- 1.223
- 53
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #161

Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Kendine acımanı gerektirecek birşey yok Gangsta, neler yazdığımı tam hatırlamıyorum ama dilim arada sivri olabiliyor, umarım incitmemişimdir zira maksadım incitmek değil, kıymet veriyorum sizlere ve nasıl desem çaresizliği yakıştıramıyorum galiba, ondan çıkışlar yapışım.
Ben de iddialıyım Gangsta hangi annenin eline doğsam beni istediği kalıba sokamazdı, ne yapılırsa yapılsın, çok gözü kara biriyim, böyle yazınca atma ziya gibi oluyor ama öyleyim, kafama koymuşsam allame-i cihan olsa durduramaz, senden büyük abin ablan var mı yoksa tek çocuk musun?
Çoğunlukla yani benim görüp gözlemlediğim ilk çocuğu hatalı üretim deyip ki ben:))) 2. 3. çocukları istenilen kalıba sokma telaşı oluyor ailelerde.
Yaşadıklarını yaşayanlar biliyorum, hepsi 2 veya 3. çocuklar, evleri, eşyaları, hayatları bile kendilerine ait değil, beğenileri zevkleri kendilerinin değil, hepsi annesinin isteklerini yapmış, abisi ablası gibi olmasın, ailesinin sevilen gözde çocuğu olsun diye kendini yaşamayı unutmuş.
Ben onu da yaptım. Lohusalık döneminde nasıl olduysa bir an bıraktım doktorun karşısında kendimi. Tabi sadece ağladım. Yine anlatamadım olduğu gibi. Ağlamak da fayda etmedi. Az evvel yine zehir gibi dilimle eşimi en zayıf noktasından vurup odaya kaçırdım. Kapıyı kapattı yüzüme :) hak etti o ayrı da, söyledikten beş saniye sonra neden bunu yapıyorsun idrak diye kendime kızmam da cabası.
Zannediyorum o iyileşme hali olursa, tamir olabilme umudu hasıl olursa en çok da insan ilişkilerim normale dönüyor diye sevineceğim. Ya da böyle ölüp gideceğim. Konularının hepsini okuyorum ama bazen yazmamayı tercih ediyorum. Zira birçok üye "kendimi gördüm buhranında" yazıyor ya, ben buhranında değil susmanda ve kendini gizleme çabanda kendimi görüyorum. Ve bu beni çok rahatsız ediyor :)
Yokuspokus doktorun kendini sal, ağla demiş ya, sen kimsenin yanında ağlayamazsın, koyveremezsin kendini çünkü üzerinde 33 yıllık bir rol yüklü, cici evlat, mükemmel ve sürekli ayakta durması gereken evlat kimse yanında ağlayıp aciz görünemez, mükemmel anne mükemmel çocuk yetiştirdi duvarını yıkamazsın, üstüne yapışmış bu rol, eğer ağlarsan çıplak kalacaksın, tüm herşeyin ortaya serilecek ve sen bundan korkuyorsun, o yüzden burada bile kendini sıkarak, kasarak, kelimeleri seçerek yazıyorsun, o yüzden git dağa taşa, denize haykır ağla bağır çağır, küfret, ciddiyim, bağıra bağıra ağlayacağın herkese duygularını haykıracağın bir yer bul kendine, tüm duygularını sal evrene, çok iyi gelecek, ben sana doğa diyorum baştan beri, gerçekten çok rahatlatıyor.
Kendinizi sadece siz kurtarabilirsiniz. İhtiyacınız olan şey sadece uyumadan önce kalbiniz ile yardım istemek ve mümkün mertebe olaylara pozitif bakmaya çalışmak. Örneğin ; ben hep - oğluma bir şey olacaksa bana olsun diye dua ederim.. 4 gün önce oğlum çok sıkıntılıydı sebepsiz ağlıyordu gene içimden öyle dua ettim, akşam onu uyuttuktan sonra 1 bardak çay aldım daha bir yudum almadan bacaklarıma döküldü çok fena yandım , hüngür hüngür ağladım hemen Silverdin sürdü kocam , acım hafifleyince şükrettim demekki oğlumun başına gelecek bir şey vardı benden çıktı dedim. ( belki salakça ama bu düşünce beni rahatlattı) bu örnek bir çok kişiye saçma sapan gelecek Emin’im ama hayata ve başımıza gelen olumsuzluklara biraz pozitif bakmaya başlarsak enerjimiz değişiyor ve yavaş yavaş olumsuz olaylar yerine olumlu olaylar başımıza gelmeye başlıyor. Çekim yasası mantığı.. ben 35 yaşımdan sonra bu düşünce yapısını benimsedim ve hayatımda ciddi şekilde faydasını gördüm .
Ben ağladım rahatladım. Benim kizginligim da anneme ve babama. Hiçbir zaman kendim olamadım. Siz dis isyanla disavurmussunuz ben de iç isyanla. Ama bu yıl annemle bir dönüm noktası yaşadım. Sesimi de yukselttim ilk defa. Sonra gittim en yakın arkadaşıma anlatıp ağladım. Bir de teyzeme anlattım tutamadım ağladım. Ohh be dedim dünya varmış. :)) Ağlamak iyidir. Açıyor insanı.Bunu yapayım. Kuytu bir yer bulup bağırmak iyi gelebilir.
Senelerce bir şeyler yazdım kendimce sessizce öyle.. Haykırmadım, kimsenin yanında ağlamadım, anlatmadım. Evet, çıplak kalacağım gibi. Ruhsal olarak çıplak kalmak da tehlikeye açık hale getirmez mi kişiyi, bir başkası karşısında Mune?
İnsanlara güvenemiyorum.
Çekim yasası vb. biraz araştırmıştım. Nlp denen bi şey vardı en son ona bakınırken aile dizimi diye bir şey çıktı karşıma. Sıradan deniyorum. Kendimi tam vermediğim için sanırım hiçbiri işe yaramıyor.
Aslinda problemin cozumu cok basit. Cogu insan gibi basit dusunup oyle yasamak. Bir nevi oyunu kuralina gore oynamak. Sorgulamamak, hayatin getirdiklerine tevekkul edip derin dusunmemek. En zoru da ne biliyormusunuz? Cozumu cevabi sende olan sorulara care bulamamak. Bir nevi zihnini kontrol edememek.Durumun cozumun sende oldugunu dusunerek, destek almayi reddetmek. Problemi biliyorsun yapman gerekenlerinde farkindasin ama uygulayamiyorsun.Direndikce sorgulama hali, bikkinlik daha da artiyor. Ve gunu gecmisi sorgularken ani kacirmak iste en kotusu de bu aslinda.Sonuna kadar katılıyorum. Herkesin hayattan beklentisi farklıdır. Başkalarının istediği hayata siz sahip olduğunuzda hiç bir şeyden şikayet etme hakkı vermiyor insanlar. "Ne eksiği var ki daha ne istiyor" diye düşünüyorlar.
Konuşma yetisine sahip herkes başkalarını eleştirmeyi kendine hak görüyor maalesef.
Beni ve Ziya'yı o yüzden bir kenara bırakıyorum Gangsta, zaten hiç kapanmamış yaralarını herkese göstermene sebep oluyorum hissine kapıldım çocukluğun ve gözü karalığınla ilgili yazdıklarını okuyunca.Bunu yapayım. Kuytu bir yer bulup bağırmak iyi gelebilir.
Senelerce bir şeyler yazdım kendimce sessizce öyle.. Haykırmadım, kimsenin yanında ağlamadım, anlatmadım. Evet, çıplak kalacağım gibi. Ruhsal olarak çıplak kalmak da tehlikeye açık hale getirmez mi kişiyi, bir başkası karşısında Mune?
İnsanlara güvenemiyorum.
Merhaba hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ben her zamanki gibi... Yani kendi içinde yalnız, kararsız ve huzursuz.
Uzun yazacağım baştan söyleyeyim; çünkü canım öyle istiyor.
Bugün psikoloji mezunu bir yaşam koçu ve asistanı ile 3. seansıma gitmek üzereyken ertelettim ve kafam karışık.
İki kişi ilgileniyorlar benle; sağ olsunlar kendilerince dil döküyorlar ama sanki olmayacak gibi. Bunu nasıl izah edebilirim bilmiyorum, çok sıkı bir duvarım var ve yıkılmıyor; başlangıçta enerjik ve umutlu dahi olsam ikinci görüşmeye kadar sanki hayata dair her şeyi çözüp yine karamsarlığıma yeniliyorum.
İlk seansta sayfalarca sorular sorulup hakkımda biraz bilgi toplanıldı ve bu iki saat kadar sürdü; sonrasında "Sizin de gayretinize bağlı olarak en iyi ihtimalle 9-10 seans kadar sürebilir, zorlu birisiniz" vb. cümleler kuruldu. Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi, kim buhranını kolay atlatıyor ki?... Biraz da "Ben zaten gayret edebilsem niçin size geleyim" gibi bi düşünce peydah oldu. Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??
Farkındayım, üstü kapalı yazıyorum ve biraz da karışık başladım ama bunun sebebi benim de karışık vaziyette olmam; kendimi doğru ifade edemezsem ve aklınıza takılan noktalar olursa sorabilirsiniz, bir sıkıntıyı dökmeye, dökerek anlamaya çalışıyorum sadece. Psikologlardan da bıktım.
Randevu saati yaklaştıkça ayaklarım geri geri basıyordu, üzerimdeki bıkkınlık artıyor ve yol gözümde büyüyordu, yarına ertelettim ama yarın olmadan yarını da pazartesiye sallayacakmışım gibi hissediyorum. "Gideceksin ne olacak, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmaktan öte gidemeyeceksiniz, biraz meditasyon biraz -kendini bırakmalısın- vurgusu, abuk subuk derin manalı dertleşmelerle geçen faydasız bir saatin ardından evine gelecek ve canının ne kadar sıkıldığını, ne kadar huzursuz olduğunu yine anımsayacaksın. Onun yerine bari bi güzellik salonuna neyim git de şu hep şikayet edip durduğun cildine profesyonel bakım yaptır, biraz çeşit olsun" diyorum. Çabuk mu kestirip atıyorum dersiniz?
Sorun ne, dert ne diye sorarsanız; dert, artık somut halde anlatılamayacak kadar karışmış, soyut çorba olmuş bir iç sıkıntısı. "Kocam böyle böyle yaptı da ondan", "Çocukluğumda şöyle oldu atlatamadım","Hayat şartları canımdan bezdirdi","Şöyle bir depresyona girdim de hala çıkamadım" "Annem şöyle davranırdı derinden sarsıldım" "Şu şu hayallerim yıkıldı" "Onun ölümünü geçemedim", "Hastalıklarım beni bitirdi" vb. somut bir kaynak ile açıklanamayacak hale gelmiş bir sıkıntı yumağı. Öyle ki memnuniyetsizliğim ve bezmişliğim artık çabuk bıkma, git gide tembelleşme ve insanlardan kendini geri çekme olarak kendini gösterir oldu. Kolumu kaldırasım yok desem yalan olmaz; işler git gide birikiyor ve başlangıcı sürekli erteliyorum. "Değmez" deyişlerim artıyor... Sanki içimde bi gün bi delik açıldı ve o günden beri tüm huzurumu içine soğurup yok ediyor.
Dün kendimi biraz zorladım, birkaç işim vardı asıldım... Yok. Bıraktım.
Ondan önceki gün neredeyse ölü gibiydim, çaktırmadım.
Bugün de evin içine kendimi kapatmış siz tanımadığım, bilmediğim insanlara "Derdim ne benim?" diye soruyorum.
Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.
Değiştim, git gide berbat bir yöne doğru; ya öyle saçma bir hal ki ayaklarımın yönü ne zaman ileriye dönse moonwalka başlıyorum sanki, öyle bi şey. Başlayamıyorum, başlıyorsam devam edemiyorum, devam ediyorsam "Manasız, yetersiz" deyip bırakıyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Bu soyut çorbayı ayıklayabilen birileri var mı aramızda? Ben bu döngüden şöyle çıktım ve şunu anladım diye anlatabilir misiniz?
Ruhsal çöküşten çıkmayı başaran kişiler, yazar mısınız bir şeyler?
Okuyanların gözlerine sağlık.
Işık olacak yorumlarınızı bekliyorum çünkü ben artık tamamen karanlıkta kalmış gibi hissediyorum.
Yokuspokus sormak istediğim bir şey var: Sanki böyle kendi hayatınızı yaşamıyormuşsunuz gibi bir his var mı? Ya da nasıl anlatayım, sanki gerçek bir yaşamda değil de bir rüyanın içinde yaşıyormuş gibi hissediyor musunuz? Paralel bir evrende gerçek bir siz varmış da siz bir yansımaymışsınız gibi?
Bu hayatta bu tarz zor sınavlar veren ruhların çok cesur ve erdemli olduğuna inanıyorum . Bence mutlaka Michael Newton un kitaplarını okuyun. Özellikle ruhların yolculuğu ve ruhların kaderi kitaplarını. Bana çok yardımı olmuştu . Lütfen o kitaplara bir şans verin. Onlar kişisel gelişim kitapları falan değil çok farklı . Bu platformda yazmak İstemiyorum açıkçasıBunu yapayım. Kuytu bir yer bulup bağırmak iyi gelebilir.
Senelerce bir şeyler yazdım kendimce sessizce öyle.. Haykırmadım, kimsenin yanında ağlamadım, anlatmadım. Evet, çıplak kalacağım gibi. Ruhsal olarak çıplak kalmak da tehlikeye açık hale getirmez mi kişiyi, bir başkası karşısında Mune?
İnsanlara güvenemiyorum.
Çekim yasası vb. biraz araştırmıştım. Nlp denen bi şey vardı en son ona bakınırken aile dizimi diye bir şey çıktı karşıma. Sıradan deniyorum. Kendimi tam vermediğim için sanırım hiçbiri işe yaramıyor.
Muhteşem!Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??