Huzuru anlatın bana

Bence psikologa gidebilmek büyük bir şans. Degerlendirin kesinlikle. Gitmezseniz değişen hiçbir şey olmayacak ama giderseniz bu ihtimal var değil mi? Neden o ihtimali degerlendirmeyesiniz ki? Anksiyete ile boğuşan biri olarak, sözleriniz çok tanıdık geldi. Ben ilaç kullanmayı reddettim, bazı sebeplerden psikoterapi alamıyorum. Sizin imkaniniz varken degerlendirin. Burcunuz yengeç midir? Duvarlar falan... Ama kendinizi zorlayin ve gidin derim.
 
Bir varoluş sancısı çekiyorsunuz sanırım, bilemiyorum, sanki biraz maneviyata ihtiyacınız varmış gibi geldi bana.
Bu konulara ilginiz yoksa anladığım kadarıyla resim çiziyormuşsunuz, muhtemelen edebiyata da ilginiz var (uzun ve akıcı yazdığınıza göre) sanata dair bir şeylerle uğraşanların genelde detaycı ve depresyona daha yatkın olduğunu gözlemliyorum ben.
Bu biraz da karakteriniz bence.
Kabullenin, gerekirse biraz salın ama çok kendinizi dinlemeyin.
Hangimiz bu hayattan tam tatmin olarak yaşıyoruz ki?
Ama aradaki ufak tefek mutlulukları, sağlığı, veletlerin sevimliliklerini, bir kuşun sesini fark ederek mutlu olmaya çalışıyoruz.
Çünkü mutluluk da çaba ister.
 
Cok cabaladim, yazamadim. Hem zaten donguden cikmayi basaramadigim icin bana laf da dusmez belki. :) Camus mutlulugun dort sarti vardir demis: Acik havada yasamak, birini/bir seyi sevmek, hirstan arinmak, yaratmak. Bunlardan bir iki tanesini denklestirebildigim anlarda iyi hissediyorum. Ha bir de guclu olmak zorunda degilim, iyi olmak zorunda degilim, hicbir sey yapmak ve olmak zorunda degilim diye dusununce de ferahliyorum bi.

Açık havadan kaçar oldum, eve kapanıyorum git gide, oysa kuzenlerimi kolundan tutup yürüyüşe sürükleyen biriydim; şimdiyse kuzenim "Kuzen yürüyüş yapalım" diye beni sürüklemeye çalışıyor mesela; sözleştik "Tamam" dedim. Söz verdim mi tutmak zorundayımdır, bu prensibime güvendim ama erteleyip duruyorum. "Haftaya başlayalım", hafta geliyor "Hafta sonu bakarız" derken ay geçti..

Sevmek, seviyorum evladımı eşimi... Ama genel manada insanlardan tiksindiğim bir dönemde olduğumu söylesem yalan olmaz.

Hırslarım yoktu, kıskanç biri ömrümde olmadım ve bu duyguyu bilmezdim. Ama itiraf edebilirim ki "Huzurlu görünen insanları" kıskanıyorum artık, hırs yapmıyorum, yarışmıyorum, kimin süper olduğu umurumda olmuyor. Sadece "Huzur mu o?" arayışındayım ve anlamaya çalışıyorum. Küçük şeylerle mutlu olabilen biriydim, şimdiyse nasıl bir noktadaysam bezmiş gibiyim.

Resim yapıyorum. Daha doğrusu artık yapmaya çalışıyorum/canım istemiyor gibi, olmadı deyip köşeye bırakır oldum.

Kendimi okudum sanki. Yarın psikolog randevum var. Gidip gitmemek arasında kararsızım.

Ben de onun yerine git bi kuaföre değişiklik iyi gelir diyorum. Hamama, masaja git rahatlarsın diyorum ama yapamıyorum.

Ayaklarımda prangalar var sanki. Birkaç adımdan fazla atamıyorum. Atabildiğim birkaç adım da beni bir yere götürmüyor, sınırlarını kendim belirlediğim bir alandayım hep.

Evet, kendimden kurtulamıyorum bir türlü; dediğin gibi sınırlarımı çekmiş kendimi içine oturtmuş gibiyim. Ümidi mi kesiyorum ne oluyorsa...
 
Bence bu farkındalık. Hayatı hissetmek. Hissettikçe o cahillik zamanından kalan toz pembe görüntünün kalkması.

Çok düşünüyorsunuz. Her şeyi.

Size rahat vermiyor bazı şeyleri bilmek, üzerinde düşünmek.

Bazen düz bir insan olarak yaşamak rahatlığı gerekiyor. Dümdüz. Düşünmeden. Varoluşsal sancılar çekmeden. Hayatın anlamını bulmaya çalışmadan.
Onca derdin sıkıntının farkında olmaksızın, kendine dert edindiği tek konu halısının modeli olan kadınlar olmak lazım galiba.
Bilmiyorum . Öyle düşünüyorum nadiren de olsa.

Hayatın farkına varmak, sebep ve anlam aramak her zaman iyi gelmiyor insana.

Ruhunuz böyle, sürekli arayış hali içinden çıkmak çok zor .

Yorum yazdıktan sonra okudum yorumunuzu ve yüzde doksan dokuz aynı şeyleri söylemişiz, nerdeyse :)
Sevgiler
 
Baştan pes etmeyin lütfen bir buçuk yıldır gidiyorum psikoloğa
iyileşme süreci hep inişli çıkışlı olmak zorunda der psikoloğum direk yukarı çıkarsan düşüşün kötü olur
o yüzden biraz çıkıp biraz inerek devam edeceğiz der bana hep siz hemen sihirli değnek değmiş gibi iyi olmayı
beklemeyin ve anahtarı sizde derken sizin çabanızda demek istiyor yani resim yapıyorsunuz ya yapınca zevk alıyorsunuz ya da beğenmiyorsunuz psikolog bu resmi sizin için yapıp al mutlu ol diyemez anahtar derken bundan bahsediyor o sadece kolunuzdan tutup yürümenize yardımcı olmakla yükümlü çok edebi yazdım farkettim ama başka nasıl yazacağımı bilemedim benim anladığım bu :kahve:
 
Herseyi ince ince dusundugunden oluyor. Ben de birseyleri cok dusununce pek iyi bir ruh haline girmiyorum. Bu yuzden konular, kişiler, hayat, kendim üzerine o kadar düşünmüyorum. Yaşiyorum sadece.
Yaptigim, basladigim seyleri yeterli mi gereksiz mi diye dusunmuyorum hosuma gidiyor yapiyorum.
Tabi boş kafa gezin sifir düşünce demiyorum ama herşeyi de ince düşünmemek lazim hiç çekilmiyor.
 
Teşekkür ederim ama ben güçlü olduğumu düşünmüyorum. Psikolog da "Çok güçlüsün, anlattıklarına bakıyorum ve tebrik ediyorum, çok iyi baş etmişsin aslında" demişti. Bir başkasının güçlü olduğumu söylemesi kar etmiyor, çünkü kendimi zayıf halka gibi hissediyorum, kendi içimde bu kadar oyalanıyor olmam güçlü biri olmadığımın göstergesi bence; şimdiye çoktan önüme bakıp yola düşmüş olmalıydım; 2 senedir artan bir huzursuzluk karşısında duramıyorum daha.

Depresyonun dibine de vurdum vaktinde ve iğrençti; oralara inmemek için direniyorum zaten çocuğum var; öyle bir lüksüm kalmadı maalesef.



Onu da yaptırayım.
Evliyim, çocuğum da var.

Eğlence ve zevk olayı da huzurla ilgili biraz, içim sıkılıyorken hiçbir şey eğlenceli gelmiyor. Resim yapmayı severim, son yaptığım resme kendimi zorlayarak en son iki gün önce dokundum ve kesinlikle huzursuzluğum resme geçti, beğenmedim. Şimdi de "İğrenç oldu" diye bir köşeye kaldırıp attım.


Çocuğunuz mu var. E bu durumdan o da etkilenmiyor mu?
Kısa süreli bu tarz ruh hali yine tamam ama çocuğunuzu düşünün ve depresyona girmenin bile size lüks olduğuna ikna edin kendinizi. Çocuğunuzla vakit geçirin.
Resim yapmak hiç iyi fikir değil bu durumda zaten . daha sosyal bişeyler olmalı.
 
Işık olamam belki ama tüm kapıların üzerime kapandığı,tamamen karanlığa gömüldüğüm ve intihara teşebbüs ettiğim anlarda beni dipten çıkaran,elimi tutup kaldıran kişi sadece annem oldu. Hiç kimse yardım edemezken sadece annem o günlerime ışık tuttu,onun sayesinde en karanlık dönemlerimi atlattım.

"İyiki varsın canım annem. :KK200:"

Geçmiş olsun; gençliğimde birkaç teşebbüste de ben bulundum, birinde eskaza dayım fark etti gayet planlıydım çünkü fark edilmemesi konusunda, diğerinde ise annemler müdahil olmuştu; sağ bileğimde ikinci teşebbüsün hatırasını taşıyorum, yani yabancısı olduğum bir his değil ve bir daha asla o hale gelmeyeceğimden de eminim. Konusu açılmadıkça aklıma bile gelmiyor, basit bir hatıra olarak kaldı bende.

O dönemleri kimin sayesinde atlattım düşünüyorum... Herkesle ve hiç kimse ile desem çok mu felsefik bir cevap olur?

Bu ne be sonuna dogru ben bile bunaldim .Cok irdelemeyin kendinizi .Bi kursa filan gidin .Ortam değistirin .Şen şakrak insanlar var .Yuuhhh benim dert ettiklerime diyorsunuz .
Neyi seviyorsaniz onu yapın .Bi evden çıkın dolanın .
Depresif melankoli bi döngü bu .Çıkın döngüden ruhunuzu şaşırtın..
Ayyyhhhh sıkıldım .:mad:

Kursa gidiyorum, sergiye hazırlanmaya çalışıyorum, kendi işimi kurmak adına birkaç araştırı ve hazırlıkta bulundum; resim yapmayı seviyorum ama yapasım gitti huzursuzluktan. Evden çıkasım gelmez oldu; zorlayıp çıkıyorum ama öfleye pöfleye dönüyorum. Aslında koca bir sayfa çözüm yazabilirim, böylesi hallerde hep yaptığım şeylerden; Yeşilçam filmleri filan izleyip bile modumu değiştirirdim, şu ara o havamda da değilim.
Ben de sıkıldım.

Seni hatirliyor gibiyim, resim yapiyorsun sanirim akrilike yagli boya vs, baban seker hastasi miydi ? Umarim karistirmiyorum, kendimi biraz okudum gibi... Herkes zaman zaman girer bu durumlara,
Ama cikmayi da bilmeli diye dusunuyorum, sanat nasil gidiyor?

Evet doğru hatırlıyorsun. Bir girdim pir girdim çıkamıyorum.
Sanat gitmiyor şu ara, sıkılıp bunalıp her şeyi attım bir köşeye. Dün odayı değiştireyim belki istek gelir dedim; masayı oradan aldım öbür tarafa taşıdım falan fıstık yok... Canım istemiyor. Aklımda yüzlerce resim var ama kolum kalkmıyor. Ne çizip boyayacağımı bilmesem de bakakalsam sıkılsam anlayacağım; ama resimler kafamdayken yapmıyor oluşuma da ayrıca bozuluyorum. Huzursuzluğumu katlıyor.
 
Teşekkür ederim ama ben güçlü olduğumu düşünmüyorum. Psikolog da "Çok güçlüsün, anlattıklarına bakıyorum ve tebrik ediyorum, çok iyi baş etmişsin aslında" demişti. Bir başkasının güçlü olduğumu söylemesi kar etmiyor, çünkü kendimi zayıf halka gibi hissediyorum, kendi içimde bu kadar oyalanıyor olmam güçlü biri olmadığımın göstergesi bence; şimdiye çoktan önüme bakıp yola düşmüş olmalıydım; 2 senedir artan bir huzursuzluk karşısında duramıyorum daha.

Depresyonun dibine de vurdum vaktinde ve iğrençti; oralara inmemek için direniyorum zaten çocuğum var; öyle bir lüksüm kalmadı maalesef.
Ama sizin kendinize karşı güven probleminiz var.
Bakın bu kadar insan aynı şeyi düşünüyorsa sizde en azından bi ışık vardır.
Hani kitabı gözümüze çok yaklaştırırsak okuyamayız değil mi görüntü bulanıklaşır. Uzak tutmamız gerekir biraz.
Yaşadığınız ama yıkılmadığınız şeyleri yazıp okuyun mesela. Ne kadar güçlü olduğunuzu farketmenizi sağlar.
Durumunuz varsa evden işten size ağır gelen sorumluluklardan uzaklaşın biraz. Kolay bişey olsa evi taşıyın tanınmadığınız biyere derdim.
Bide geçmişi geçmişte bırakmayı deneseniz.?
 
Gangsta çocuğu babasına-dedesine-ninesine bırakıp 1-2 günlüğüne bir yerlere gitsen? İşti, evdi, çocuktu, anneydi babaydı derken sorumluluklar ağır geliyor. Hep tek düze, hayatında bir şeyler hep sabit. Tek yaptığın bi tatil ya sana “kıymetini bilmem gerekiyor hayatımın” dedirtir yada “şunlar olmadan daha iyiyim, sorun bu galiba” dedirtir.

Ben baya baya bi depresyon hali gördüm vallahi. Ama zaten sende biliyorsun, anahtar sende. E bi ışık lazım anahtarı kilitle buluşturmaya. Aydınlat kendini biraz.

Annemle dönüşümlü haldeyiz şu ara; "Benim evdeki verimim biraz düştü, çocuğun eğlencesinden çalmayayım" dedim annem de sağ olsun destek çıktı. Baktığın zaman bu bile mutluluk sebebi olmalı; çünkü çocuğumu, kendimi dinlemeye ihtiyacım olduğunda emanet edebileceğim bir adresim var. Son bir-iki haftadır oğlanı anneannesine daha sık götürüyorum öğle uykusundan sonra, anneannesiyle parktı, komşu çocuklarıydı takılıyorlar, akşam üzeri alıyorum. Ben de psikologdan kaçmaya, düşünüp düşünüp kararmaya, her şeyden bıkmaya devam ediyorum nedense.
Tek düze hayatı sevmiyorum bu bir gerçek, 5 senedir bir rutine kendimi oturtmuş haldeyim ama son iki senede niçin daha zor hale geldi bilmiyorum. Çocuk ile bir şeylerin tetiklenmesi olabilir belki... Tatil bile istemiyorum desem? Dayaklık oldum iyice.

güclü kadinlarin cogu böyle bir dönemden geciyor.
hatta geciyor bitti saniyor yine geliyor.
kisir döngü gibi.

sanirim yine ayaga kalkmak icin en iyi yöntemi kendin bulacaksin.
erteledigin cilt bakimi olur.
sana cok iyi gelen arkadasinla dertlesebilirsin.
spora gitmiyorsan, spora gidebilirsin agirlik calis... iyi hissettiriyor.

bu aralar tam yazdigin gibi herkesten uzak duruyorum o dedigin durumu cok iyi biliyorum.

Sanırım... Bir diğer ağır buhrana kadar bir şeyler bulup oyalanıp sonra yeniden aynı huzursuzluğa gömüleceğim.
Spora vaktinde gidiyordum, şimdi düşününcesi bile bıktırıyor. Galiba düşünmeyi bırakıp gelişine atlamam lazım ama biliyorum bir ay kendimi kasarak gitsem, 2. ay kaçarım salondan.

Umarım geçici bir dönemdir ikimizinki de..
 
Hayattan ne beklediğinizi biliyor musunuz? Benim hayatımı bu anlamlandırır dediğiniz bişey var mı?

Sorgulamamak daha iyi diyenler olmuş ama benim de anlamım bunda demekdikçe yarını yaşamak için bir motivasyon olmuyor ki...

Nacizene tavsiyem, sabahları herkes uyurken kalkın ve gözlerinizi kapatıp kendinizi dinleyin. Derin nefesler alın ve nefesinize, varlığınıza odaklanın, sadece o anı yaşadığınızı hissedin ve ne ile mutlu olacağınızı düşünün... (what is my calling in life diyorlar ya) onu böyle bulan çok insan varmış...Ona uygun yaşayan insanlar daha bir tamam sanki.
 
Sanki bana beni anlattin !!!
Benim psikolog randevum martin sonunda, ama inan hicbirsey beklentim yok!!!
Senelerdir biriken yükleri artik tasiyamayacak hale geldim, beni bu hayatta tutan tek cocuklarim.
Korkmasam hemen giderim bu fani dünyadan, ya sonrasi??
nezaman ayaga kalkmayi denesem, birileri tekrardan yerle bir ediyor, gücüm yok, care yok!!
Hickimseden destekde yok!!!

Ne yalan söyleyeyim, ben de bi çocuğuma bakıp "Bu çocuk için ayakta duracaksın, düşmek, kendini salmak, öyle huzursuzluğuna gömülüp el ayak çekmek lüksün yok, toparlan, onun sağlıklı bir anneye ihtiyacı var" deyip duruyorum.

biraz klasik olacak ama,

iyi gelecegine inanmazsan iyi gelmez ki,
plesebo etkisi mi diyorlar ne,
" abuk subuk derin manalı dertleşmeler"diye dusunursen zaten bir adim ileriye gidemez seans,

"Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi"... cok dogal degil mi,
yeni modern insanin derdi hep ayni degil mi,

bak bu gittigin kisiler modern insani huzura erdirecek cozumleri bulmus kisiler,
sen dogru kisiyi bulamamissindir belki bilemiyorum ama,
bu kadar cabuk pes etmemelisin bence.

Alys, şu kırmızıladığım yer var ya, artık o da bir sorun. İnanmıyorum başkasından gelebilecek hiçbir faydaya. İnanamıyorum.. Zorluyorum, olmuyor. Boş boş konuşuyorlar gibi geliyor bir noktadan sonra.

huy olabilir ya, bu yasima kadae hic bi isin sonunu getiremedim. sanki sonuna kadar gelsem parcalanip yok olcam gibi sacma bi korku kapliyo icimi. hani biseyler daginiksa yasadigimi iz biraktigimi biliyorum gibi...

ne biliyim herkeste bi parcam kalmis da o parcalari toplamam lazim ama toplarsamda beni ben yapan seyler yok olcak ben yok olcakmisim gibi... anlatamadim ya

harry potter okudunuz ya da izlediyseniz lord woldermord gibi diyeyim

ben toplamaktan toplanmaktan korkuyorum acikcasi

Ben şu zamana kadar hiç yarım iş bırakmazdım diyeyim sana; her şey tamı tamına yapılırdı. Kendimce en iyisi olana yani benim "Tamam" süzgecimden geçene kadar uğraşır, tamamlar içimi rahatlatırdım. Ama son iki senedir kendimi giderek artan bir yarım bırakma halinin içinde buldum. Yarım kaldıkça huzursuzluğum ve vazgeçtiklerim arttı. Sanki git gide güçten düşmek gibi, önceden atıyorum bir saatte yaptığımı bir günde tamamlayamaz oldum ve hatta tamamlasam ne olacak demeye başladım, öyle bir manasızlık çöktü ki anlayamıyorum.
 
Gangsta sen ne yaptın?
Ben senden aile dizimi seansları süper gidiyor, çok faydalı oldu diye haber beklerken..:olamaz:

Hayallerim yıkıldı giiiiitti, ümitlerimmm .............. şarkısını armağan ediyorum şuan :)

Şaka bir yana, çok iyi anladım duygu durumunu.
Ben bizim esas sorunumun aşırı düşünmek, çok ince düşünmek olduğuna inanıyorum.
Bizim gibilerin mutluluğu çok zor..

İnan uzun zamandır tonla dertle boğuşuyorum, yine de kendimi bırakıp başkalarına anneme, kardeşlerime
üzüldüğümü biliyorum. Ve hala yapıyorum bunu.

Ulan sen önce kendi kalbindeki cam kırıklarını çıkar da hayatta kal değil mi?

Geçen bir arkadaşa dedim ki ''Ben sıramı beklerim. Allah benden daha zor durumda olanların yardımcısı olsun. '' diye dua eden insanım ben. Neden burnum b.ktan çıkmıyor dedim.

Arkadaş bir kızdı. O ne biçim dua öyle be dedi.
Allah'ın kudreti sonsuzdur.
Aynı anda çözülemiyor mu?
Neden bekleyeceksin.

İnanır mısın hatamı gördüm.
Duayı da yanlış eder mi insan?

Harbi ne mallık ama :)
İyi niyetin b.kunu çıkarmak= Ben :halay:
 
Bence bu farkındalık. Hayatı hissetmek. Hissettikçe o cahillik zamanından kalan toz pembe görüntünün kalkması.

Çok düşünüyorsunuz. Her şeyi.

Size rahat vermiyor bazı şeyleri bilmek, üzerinde düşünmek.

Bazen düz bir insan olarak yaşamak rahatlığı gerekiyor. Dümdüz. Düşünmeden. Varoluşsal sancılar çekmeden. Hayatın anlamını bulmaya çalışmadan.
Onca derdin sıkıntının farkında olmaksızın, kendine dert edindiği tek konu halısının modeli olan kadınlar olmak lazım galiba.
Bilmiyorum . Öyle düşünüyorum nadiren de olsa.

Hayatın farkına varmak, sebep ve anlam aramak her zaman iyi gelmiyor insana.

Ruhunuz böyle, sürekli arayış hali içinden çıkmak çok zor .

Öyle olmayı nasıl başarırız?
Benim de derdim halının modeli olsa da, halıdan kurtulunca dertten de kurtulmuş olsam keşke.

Hayattan ne beklediğinizi biliyor musunuz? Benim hayatımı bu anlamlandırır dediğiniz bişey var mı?

Sorgulamamak daha iyi diyenler olmuş ama benim de anlamım bunda demekdikçe yarını yaşamak için bir motivasyon olmuyor ki...

Nacizene tavsiyem, sabahları herkes uyurken kalkın ve gözlerinizi kapatıp kendinizi dinleyin. Derin nefesler alın ve nefesinize, varlığınıza odaklanın, sadece o anı yaşadığınızı hissedin ve ne ile mutlu olacağınızı düşünün... (what is my calling in life diyorlar ya) onu böyle bulan çok insan varmış...Ona uygun yaşayan insanlar daha bir tamam sanki.

Var. Resim yapmak...
Ama o bile gelmez oldu içimden.
Sabah düşünme olayını deneyeceğim; teşekkür ederim.
 
Annemle dönüşümlü haldeyiz şu ara; "Benim evdeki verimim biraz düştü, çocuğun eğlencesinden çalmayayım" dedim annem de sağ olsun destek çıktı. Baktığın zaman bu bile mutluluk sebebi olmalı; çünkü çocuğumu, kendimi dinlemeye ihtiyacım olduğunda emanet edebileceğim bir adresim var. Son bir-iki haftadır oğlanı anneannesine daha sık götürüyorum öğle uykusundan sonra, anneannesiyle parktı, komşu çocuklarıydı takılıyorlar, akşam üzeri alıyorum. Ben de psikologdan kaçmaya, düşünüp düşünüp kararmaya, her şeyden bıkmaya devam ediyorum nedense.
Tek düze hayatı sevmiyorum bu bir gerçek, 5 senedir bir rutine kendimi oturtmuş haldeyim ama son iki senede niçin daha zor hale geldi bilmiyorum. Çocuk ile bir şeylerin tetiklenmesi olabilir belki... Tatil bile istemiyorum desem? Dayaklık oldum iyice.
Ben bazen çocukla böyle buhranlara sürükleniyorum. Çocuğu en fazla sabah bırak akşam al yapabiliyorsun. 1 gece onsuz, kocansız, bekar ve işsiz gibi bir hayat yaşa bence. Elindeki her şey tamamen kaybolmuş gibi. Sen böyle fevri değişimlere açık gözüküyorsun. Amaç tatil değil, bu içinde yaşadığın yalnızlığı somutlaştırma.

Belki istediğin işi tutturamadın, belki çocuk çok fazla geldi, belki bi şekilde engellendiğini yada köreldiğini hissediyorsun. Bu halinin belli başlı sebepleri olmak zorunda, onları dinlemek için kendine daha fazla vakit ayır. Ne kadar gerekiyorsa o kadar ayır. Ben şuan çocuklu salonumda kafamı toparlamaya çalışsam daha çok kafayı yerim. Uzuuun bir süre gerekiyor.
 
Ne yalan söyleyeyim, ben de bi çocuğuma bakıp "Bu çocuk için ayakta duracaksın, düşmek, kendini salmak, öyle huzursuzluğuna gömülüp el ayak çekmek lüksün yok, toparlan, onun sağlıklı bir anneye ihtiyacı var" deyip duruyorum.



Alys, şu kırmızıladığım yer var ya, artık o da bir sorun. İnanmıyorum başkasından gelebilecek hiçbir faydaya. İnanamıyorum.. Zorluyorum, olmuyor. Boş boş konuşuyorlar gibi geliyor bir noktadan sonra.



Ben şu zamana kadar hiç yarım iş bırakmazdım diyeyim sana; her şey tamı tamına yapılırdı. Kendimce en iyisi olana yani benim "Tamam" süzgecimden geçene kadar uğraşır, tamamlar içimi rahatlatırdım. Ama son iki senedir kendimi giderek artan bir yarım bırakma halinin içinde buldum. Yarım kaldıkça huzursuzluğum ve vazgeçtiklerim arttı. Sanki git gide güçten düşmek gibi, önceden atıyorum bir saatte yaptığımı bir günde tamamlayamaz oldum ve hatta tamamlasam ne olacak demeye başladım, öyle bir manasızlık çöktü ki anlayamıyorum.



ama gangsta daha onceki konularinda da vardi herkesin herseyi olamazsin, yorulmussun 20 yasindaki enerjinle bugunku enerjin ayni olmaz. o yastaki fedakarliginla su an ki fedakarligin bir olmaz. eskiden oteledigin şeylerin telafisi icin zamanin vardi artık duzenli bi hayata gecis yapman lazim. ama sen kendini planlarken her yerden biri ziplayip yolunu keserse nasil vaktinde katetmen gerekeyn yolu gideceksin ki

en nihayetinde insansin 10 sene onceki 5 saatlik uyku 6 saate ciktiysa bile degisir ki hayatin bu cok normal.

ben bu yasima kadar baskalari icin yaptigim herseyi jet moturu takilmis gibi ve muntazam yaptim. icim anca oyle rahat ederdi. ama kendim icin olan seyleri hep oteledim vazgectim biraktim... yol uzunsa yolumu degistirip kısa yolu tuttum istemedigim halde. bunlari hep baskalari icin sevdiklerim icin yaptim.

elimden tutup da halin nice diyen olmadi hic hala da yok ailemden. o yuzden hala herseyim yarim eksik oteleme erteleme seklinde gidiyo.yorgunum biliyorum ama dinlenecek bi ortamim yok. su durumda biri intiyacim var dese köpek gibi yaparim ama.

sende de hepsi birikmis olmasin o yuzden kendini otelemeye baslamis olmayasin
 
Bence psikologa gidebilmek büyük bir şans. Degerlendirin kesinlikle. Gitmezseniz değişen hiçbir şey olmayacak ama giderseniz bu ihtimal var değil mi? Neden o ihtimali degerlendirmeyesiniz ki? Anksiyete ile boğuşan biri olarak, sözleriniz çok tanıdık geldi. Ben ilaç kullanmayı reddettim, bazı sebeplerden psikoterapi alamıyorum. Sizin imkaniniz varken degerlendirin. Burcunuz yengeç midir? Duvarlar falan... Ama kendinizi zorlayin ve gidin derim.

Kova.
Gitmeye çalışayım bari yarın; yani, belki biraz dahası gerekiyordur bu adamla.

Bir varoluş sancısı çekiyorsunuz sanırım, bilemiyorum, sanki biraz maneviyata ihtiyacınız varmış gibi geldi bana.
Bu konulara ilginiz yoksa anladığım kadarıyla resim çiziyormuşsunuz, muhtemelen edebiyata da ilginiz var (uzun ve akıcı yazdığınıza göre) sanata dair bir şeylerle uğraşanların genelde detaycı ve depresyona daha yatkın olduğunu gözlemliyorum ben.
Bu biraz da karakteriniz bence.
Kabullenin, gerekirse biraz salın ama çok kendinizi dinlemeyin.
Hangimiz bu hayattan tam tatmin olarak yaşıyoruz ki?
Ama aradaki ufak tefek mutlulukları, sağlığı, veletlerin sevimliliklerini, bir kuşun sesini fark ederek mutlu olmaya çalışıyoruz.
Çünkü mutluluk da çaba ister.

İltifatların için teşekkür ederim.
Karakterime yapıştı iyice, karakterim değilse de karakterim oldu.
Gandhi'nin bir söz vardı aklıma geldi:
“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür, düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür, davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin; karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.”

Bana olan da bu galiba.Bir yerde çabayı bıraktım ve gerisi yokuş aşağı gitti.


Baştan pes etmeyin lütfen bir buçuk yıldır gidiyorum psikoloğa
iyileşme süreci hep inişli çıkışlı olmak zorunda der psikoloğum direk yukarı çıkarsan düşüşün kötü olur
o yüzden biraz çıkıp biraz inerek devam edeceğiz der bana hep siz hemen sihirli değnek değmiş gibi iyi olmayı
beklemeyin ve anahtarı sizde derken sizin çabanızda demek istiyor yani resim yapıyorsunuz ya yapınca zevk alıyorsunuz ya da beğenmiyorsunuz psikolog bu resmi sizin için yapıp al mutlu ol diyemez anahtar derken bundan bahsediyor o sadece kolunuzdan tutup yürümenize yardımcı olmakla yükümlü çok edebi yazdım farkettim ama başka nasıl yazacağımı bilemedim benim anladığım bu :kahve:

Benim psikolog maceram 12 senelik... Bu sadece yeni biri ve yöntemleri de farklı diye tavsiye üzerine gittim. Tavsiyeyi veren kişinin değişimini canlı kanlı gördüm, kadın tazelenmiş gibiydi ve bana da bir umut ışığı yandı. Hadi dedim, bu kadar insan gidiyor ve fayda buluyormuş bu adamdan, bir de buna gideyim. Gittim, adamın hakkını yiyemem gayet iyi giriş yaptı ki bana bazı şeyleri söyletebilmeniz için tehdit filan etmeniz gerekebilir yani, öyle ketum bir yanım vardır reelde.

Ama işte -yine aynısı olacak, başa saracağım, fayda görmeyeceğim, o kadın kendisini tam verdiği ve inandığı için iyileşmiş olabilir ama benim huyum bu değil ki, bende işe yaramayacak kesin- diyorum için için. Kendi kendimi sabote eden bir yönüm var maalesef, aşamadım bir türlü. Zaten adamın zorsun deme sebebi de bu.
 
Alys, şu kırmızıladığım yer var ya, artık o da bir sorun. İnanmıyorum başkasından gelebilecek hiçbir faydaya. İnanamıyorum.. Zorluyorum, olmuyor. Boş boş konuşuyorlar gibi geliyor bir noktadan sonra.

tam derdini tanimlayabilsen baskasina ihtiyacin kalmayacak zaten de,
derdini tam tanimlayamiyorsun,
o yuzden ben devam etmeni oneririm,
bu yollardan ilk gecen sen degilsin,
neden tekerlegi yeniden kesfedesin ki.

elbette insan kendi yolculugunu kendisi yapacak,
ama neden baskalarinin tecrubelerinden faydalanmasin ki,

budizm,
meditasyon,
minimalizm,
pozitif dusunce
uzerine okuyorum ben de bu aralar bolca.
bana cok cok iyi geldi, hic dusunmedigim sekilde hem de.

ben de cocuklardan sonra hayattaki amacimi kaybetmis gibi hissettim bir donem,
su an daha odaklanabiliyorum bugune.
daha yolum var biliyorum ama pozitifim bolca ve huzurluyum.

baska konuda daha yazdim bir arkadasa,
huzuru hic bulmamis kisilerin hayata bakisi farkli oluyor,

ben cok huzurlu bir cocukluk donemi gecirdigim icin belki kaybolmuslugum uzun surmedi, aradigim seyi biliyordum,
senin durumundaki arkadaslar sanki aradiklari ne onu da bilmiyorlarmis gibi geliyor okurken bana.

bana gore huzur, bir salincakta oturup zamana takilmadan derin dusuncelere dalip uzun uzun sallanmaktir,

guzel bir kitaba baslayip bitirene kadar yemeden icmeden kesilmektir,

...
cocuklu hayatta bunlar mumkun degil iste, o yuzden meditasyon deniyorum (cok cok yeniyim, uzun donemde nasil olacak bilemiyorum)
 
Yokuspokus Yokuspokus öncelikle ben seni çok iyi anladım çünkü bende senin gibiyim:) Kova burcu ya da çok zeki bir kadınsın, çok mantıklısın ve hayatı çözdüğün için sana boş geliyor her şey:) İnsanların ne halt olduğunu biliyorsun, aman bununla mı uğraşacağım diyorsun...Ben de bunu yaşıyorum ve halen atlatamadım. Hatta insanlarla bağlantımı kesiyorum diye eşimle kavga ettik, kendi içimde öyle mutlu depresif monotonum ki...

Şimdi şu var, gerçek şu ki evet her şey sende bitiyor, istersen her gün git psikoloğa, ruh koçuna carta curta, çözüm sende. Sen istemedikçe kimse sana bir şey yapamaz, değiştiremez. Bunun gayet de farkındasın ve bu yüzden gitmek istemiyorsun zaten:) Herkes değişime her an hazır değildir, bu konuyla ilgili dünyada bestseller olmuş bir kişinin kitabını okuyorum şu an (Louise Hay), 40 lı yaşlarımda başladım değişime çünkü öncesinde hazır değildim diyor:) Hz. Muhammet e peygamberlik 40 yaşında gelmiştir. 40 örnek tabi ki, herkesin zamanı farklı yani. Kendini zorlama, ama değişmek istiyorsan hazır olduğunda anlarsın zaten. Ben değişimi maneviyatı güçlendirerek yapmaya çalışıyorum, yol katettiğime de inanıyorum.
 
Back
X