Bu süreçte çocuk planlamayın, korun mutlaka...Merhaba Hanımlar..
"İçimdeki Şeytan" dediysem, öcü böcü konusu değil, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
27 yaşında, henüz çok taze olan (1 yıllık) bir evliliğim var. İşin içinden çıkamıyorum.
İyiyken her şey yolunda, harika. Ama kötü zamanları yönetme yetimiz sıfır. Sık kavga eden bir çift değiliz, ancak kavga ettiğimizde de ortalık yangın yeri. Kavga sebepleri ne? Hiç yoktan şeyler. "Mavi nevresimi değil yeşil olanı kullanalım" bile bir kavga sebebi olabilir bazı dönemler. Bunu kavgaya çeviren o "bazı dönemler"in hangi dönemler olduğunu saptayamıyorum. Tartışalım, tartışmak ürkütmüyor. Ama tartışırken işlerin ciddiye binmesiyle şarampole yuvarlanıyoruz.
Dün yine yoktan sebep bir kavgamızı ederken (evlendiğimizden beri 6-7.büyük kavgamızdır) sesler çok yükseldi, ben konuşmayı sonlandırmak istedim, eşim konuşmak için yükselerek diretti. Sonuç olarak ben kalkıp "tamam o zaman ben gidiyorum" dedim, o gitmeme müsade etmeyip kavgavari hareketlerini sürdürdü, ben de hazırlanıp çıkmak için onu omzundan itip kakıp "bırak" noktasında kendimi kaybedip cinnete geçtim. Buralar çok uzun ve yaralı. Onun bana yapsa asla dönüşü olmayacak yerler buralar. Hep zincirleme hata tamlaması içindeyiz. O biraz susabilse, öfkeliyken biraz uzak durup ikimizin sakinleşmesini beklese belki biraz nefesleneceğiz veya ikimiz de öfkeliyken dahi o konuşmak için diretse ve ona istediğini versem biraz olsun hafifleyeceğiz. Ama yok, ne o ne ee ben üstümüze düşeni yapamıyoruz.
Merhaba Hanımlar..
"İçimdeki Şeytan" dediysem, öcü böcü konusu değil, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
27 yaşında, henüz çok taze olan (1 yıllık) bir evliliğim var. İşin içinden çıkamıyorum.
İyiyken her şey yolunda, harika. Ama kötü zamanları yönetme yetimiz sıfır. Sık kavga eden bir çift değiliz, ancak kavga ettiğimizde de ortalık yangın yeri. Kavga sebepleri ne? Hiç yoktan şeyler. "Mavi nevresimi değil yeşil olanı kullanalım" bile bir kavga sebebi olabilir bazı dönemler. Bunu kavgaya çeviren o "bazı dönemler"in hangi dönemler olduğunu saptayamıyorum. Tartışalım, tartışmak ürkütmüyor. Ama tartışırken işlerin ciddiye binmesiyle şarampole yuvarlanıyoruz.
Dün yine yoktan sebep bir kavgamızı ederken (evlendiğimizden beri 6-7.büyük kavgamızdır) sesler çok yükseldi, ben konuşmayı sonlandırmak istedim, eşim konuşmak için yükselerek diretti. Sonuç olarak ben kalkıp "tamam o zaman ben gidiyorum" dedim, o gitmeme müsade etmeyip kavgavari hareketlerini sürdürdü, ben de hazırlanıp çıkmak için onu omzundan itip kakıp "bırak" noktasında kendimi kaybedip cinnete geçtim. Buralar çok uzun ve yaralı. Onun bana yapsa asla dönüşü olmayacak yerler buralar. Hep zincirleme hata tamlaması içindeyiz. O biraz susabilse, öfkeliyken biraz uzak durup ikimizin sakinleşmesini beklese belki biraz nefesleneceğiz veya ikimiz de öfkeliyken dahi o konuşmak için diretse ve ona istediğini versem biraz olsun hafifleyeceğiz. Ama yok, ne o ne ee ben üstümüze düşeni yapamıyoruz.
Sonuç olarak onun iyiliği için de kendi iyiliğim için de boşanma fikrine yaklaştım. Her tartışmanın sonunda ağlayıp sızlayıp kararlar alıp sonrasında yine aynı noktaya geliyoruz. Kendimi çok suçluyorum, onu çok suçluyorum. Ben artık bu işin içinden çıkamıyorum, çift terapisine başlayacağız ama bir yandan "ya yine olmazsa" diyorum.
Sizce çift terapisi sonrası kendimize gelir miyiz, tartışmaları düzgünce yönetebilir miyiz? Bu maç buradan döner mi?
Sizce çift terapisi sonrası kendimize gelir miyiz, tartışmaları düzgünce yönetebilir miyiz? Bu maç buradan döner mi?
Merhaba Hanımlar..
"İçimdeki Şeytan" dediysem, öcü böcü konusu değil, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
27 yaşında, henüz çok taze olan (1 yıllık) bir evliliğim var. İşin içinden çıkamıyorum.
İyiyken her şey yolunda, harika. Ama kötü zamanları yönetme yetimiz sıfır. Sık kavga eden bir çift değiliz, ancak kavga ettiğimizde de ortalık yangın yeri. Kavga sebepleri ne? Hiç yoktan şeyler. "Mavi nevresimi değil yeşil olanı kullanalım" bile bir kavga sebebi olabilir bazı dönemler. Bunu kavgaya çeviren o "bazı dönemler"in hangi dönemler olduğunu saptayamıyorum. Tartışalım, tartışmak ürkütmüyor. Ama tartışırken işlerin ciddiye binmesiyle şarampole yuvarlanıyoruz.
Dün yine yoktan sebep bir kavgamızı ederken (evlendiğimizden beri 6-7.büyük kavgamızdır) sesler çok yükseldi, ben konuşmayı sonlandırmak istedim, eşim konuşmak için yükselerek diretti. Sonuç olarak ben kalkıp "tamam o zaman ben gidiyorum" dedim, o gitmeme müsade etmeyip kavgavari hareketlerini sürdürdü, ben de hazırlanıp çıkmak için onu omzundan itip kakıp "bırak" noktasında kendimi kaybedip cinnete geçtim. Buralar çok uzun ve yaralı. Onun bana yapsa asla dönüşü olmayacak yerler buralar. Hep zincirleme hata tamlaması içindeyiz. O biraz susabilse, öfkeliyken biraz uzak durup ikimizin sakinleşmesini beklese belki biraz nefesleneceğiz veya ikimiz de öfkeliyken dahi o konuşmak için diretse ve ona istediğini versem biraz olsun hafifleyeceğiz. Ama yok, ne o ne ee ben üstümüze düşeni yapamıyoruz.
Sonuç olarak onun iyiliği için de kendi iyiliğim için de boşanma fikrine yaklaştım. Her tartışmanın sonunda ağlayıp sızlayıp kararlar alıp sonrasında yine aynı noktaya geliyoruz. Kendimi çok suçluyorum, onu çok suçluyorum. Ben artık bu işin içinden çıkamıyorum, çift terapisine başlayacağız ama bir yandan "ya yine olmazsa" diyorum.
Sizce çift terapisi sonrası kendimize gelir miyiz, tartışmaları düzgünce yönetebilir miyiz? Bu maç buradan döner mi?
Çocuk fikri şu an için oldukça uzak zaten, sağlam şekilde de korunuyorum.Bu süreçte çocuk planlamayın, korun mutlaka...
Çift terapisi alın ekstra olarak siz ikiniz bireysel olarak psikoloğa gidip düzenli bir terapi alın. Uçlarda yaşamak çok da tutarlı eylemler değil. Elbette uyuşmazlık olur da dediğin gibi nevresimden kavga da olmasın yani.. Ama muhtemelen onun öncesinde şarj olan yüklenen sinir vardır illa
Terapi ve seans yolunu deneyin bir süre şans tanıyın baktın olmuyor birbirinizi boğazlamadan çocuk olmadan ayrılın...
Bir seansta terapide şak diye düzelme beklemeyin. Grip bile 10 günde düzeliyor. Ruhsal ve davranışsal problemlerin kaynağı farkındalık yaşamak bunu kabullenip onarmaya çalışmak tabiki zaman alır. Mesele bunu yapmak istemek, eğer çaba varsa illa pozitif sonuçlar alınır.Çocuk fikri şu an için oldukça uzak zaten, sağlam şekilde de korunuyorum.
Terapi ve seans ile ne kadar sürede toparlarız, toparlayamaz mıyız, kafam o kadar dolu ki. Hem çok seviyorum, hem de bu kadar yıpratıcı kavgalarla karşılıklı zarara uğruyoruz.. Çok teşekkür ederim yorumunuz için
Yani bir erkek yapsa onada kızardım sizede aynı şekilde,yaralamalı şekilde darp ettiysen,itip kaktiysan ben eşinin yerinde olsam darp raporu alır boşanma davası acardimMerhaba Hanımlar..
"İçimdeki Şeytan" dediysem, öcü böcü konusu değil, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
27 yaşında, henüz çok taze olan (1 yıllık) bir evliliğim var. İşin içinden çıkamıyorum.
İyiyken her şey yolunda, harika. Ama kötü zamanları yönetme yetimiz sıfır. Sık kavga eden bir çift değiliz, ancak kavga ettiğimizde de ortalık yangın yeri. Kavga sebepleri ne? Hiç yoktan şeyler. "Mavi nevresimi değil yeşil olanı kullanalım" bile bir kavga sebebi olabilir bazı dönemler. Bunu kavgaya çeviren o "bazı dönemler"in hangi dönemler olduğunu saptayamıyorum. Tartışalım, tartışmak ürkütmüyor. Ama tartışırken işlerin ciddiye binmesiyle şarampole yuvarlanıyoruz.
Dün yine yoktan sebep bir kavgamızı ederken (evlendiğimizden beri 6-7.büyük kavgamızdır) sesler çok yükseldi, ben konuşmayı sonlandırmak istedim, eşim konuşmak için yükselerek diretti. Sonuç olarak ben kalkıp "tamam o zaman ben gidiyorum" dedim, o gitmeme müsade etmeyip kavgavari hareketlerini sürdürdü, ben de hazırlanıp çıkmak için onu omzundan itip kakıp "bırak" noktasında kendimi kaybedip cinnete geçtim. Buralar çok uzun ve yaralı. Onun bana yapsa asla dönüşü olmayacak yerler buralar. Hep zincirleme hata tamlaması içindeyiz. O biraz susabilse, öfkeliyken biraz uzak durup ikimizin sakinleşmesini beklese belki biraz nefesleneceğiz veya ikimiz de öfkeliyken dahi o konuşmak için diretse ve ona istediğini versem biraz olsun hafifleyeceğiz. Ama yok, ne o ne ee ben üstümüze düşeni yapamıyoruz.
Sonuç olarak onun iyiliği için de kendi iyiliğim için de boşanma fikrine yaklaştım. Her tartışmanın sonunda ağlayıp sızlayıp kararlar alıp sonrasında yine aynı noktaya geliyoruz. Kendimi çok suçluyorum, onu çok suçluyorum. Ben artık bu işin içinden çıkamıyorum, çift terapisine başlayacağız ama bir yandan "ya yine olmazsa" diyorum.
Sizce çift terapisi sonrası kendimize gelir miyiz, tartışmaları düzgünce yönetebilir miyiz? Bu maç buradan döner mi?
Ona kalsa kavgaları ben çıkarıyorum, bana kalsa o çıkarıyor. Yani kavga noktasında hep bir çatışma halindeyiz. Eşim bana göre daha dikkatsiz ve "aman ne olacak" noktasında biri. Örneğin evde bardağı düşürür ve kırılır, ben bir hışımla "off noldu" diyip giderim. Ayağına mı battı/kedimizin ayağına batar mı endişesiyle yanına giderim ama endişem gerginlik olarak yansır. O ise yüz ifademi görüp "aman nolcak sanki" der ve geçer. Ben de "neden bir şeyi yaptıktan umursamıyorsun" noktasına gerilmeye başlarım. Süreç böyle uzar ve gider.. Ona göre; ben çok katı, kolay gerilen biriyim. Bana göre de o birçok şeye karışan biri. (Evdeki temizliğin zamanına, takım elbisenin makinede yıkanıp yıkanmayacağına vs.). Örneğin geçen gün içi dolu olan iki kavanozun kapağını yanlış eşlemiş, ben de kapaktan tutarken düşmesin diye yerlerini değiştiriyordum, hemen "hayır yapma, yerlerini değiştirirsen içindeki yiyeceklerin kokusu birbirine siner ve ben bir daha yiyemem" dedi. "Ne alakası var, içinde koku sinecek ne var ki" dedim. "Benim söylediğim şeylerin senin nezdinde hiçbir önemi yok işte" diye ortalığı velveleye verdi. Genelde kendini değersiz hissettiğinden, sözünün bu evde bir geçerliliği olmadığından bahsediyor ama bu noktada da her şeye karışmaya çalışıyor bana göre.Iki taraf neden bu kadar sinirli? Birbirinize mi bu kadar dolusunuz? Sebep baska seyler mi? Yok yere tartismak icin icinizde bir birikmislik mi var? Kim bu kavgalari bu noktaya getiren?
Yaralamalı, iz bırakmalı bir darp durumu yok. Önümde duruyordu, gitmek için çabaladım, kavgavari bağırmalarına önümde durup ilerlememe müsade etmeyince de kendisini omuzlarından itekleyerek önümden çekmeye çalıştım.Yani bir erkek yapsa onada kızardım sizede aynı şekilde,yaralamalı şekilde darp ettiysen,itip kaktiysan ben eşinin yerinde olsam darp raporu alır boşanma davası acardim
Teşekkür ederim yorumunuz için. Öfkeliyken keşke konuşmayı bırakabilse. Ben sakinleşmek için "sinirliyiz, konuşmayalım" diyip başka yere geçtiğimde yanıma gelip kavgacı davranışlarını sürdürüyor. Veya ben konuşmak istemediğimde bu onda yeni bir öfke ve kavga konusu oluyor. Aslında defalarca konuştuk bunu, "öfkeliyken uzak durmak istediğimde üzerime gelme, konuşmak için diretme, zaman ver" diye çok kere söyledim. Sonucumuz yine aynı oldu. Artık elimizde çift terapisi kaldı, umarım faydasını görürüzİhtiyaç olan tavsiye verilmiş zaten. F freya_ ‘ya katılıyorum. Durumları yönetmek için hem bireysel hem çift terapisi alın ikiniz de. Belli ki bir sevgi bağı var ve yönetmek istiyorsunuz. O zaman ikiniz de öfke tedavisi olacaksınız.
Olmazsa da olmaz. Ya olmazsa düzelmezse diye korkup başlamazsanız kesinlikle düzelemezsiniz. Olmazsa boşanıcaz diye de kafanızda kurmayın başlamanızı zorlaştırır. Olmazsa da bu halinize istediğiniz zaman dönebilirsiniz. En kötü ihtimal hep bu haliniz gibi düşünün.
Öfkenin ateşiyleyken konuşmayı bırakmak, başka odalara gitmek, konuşmak yerine yazıp vermek iyi gelebilir. Sonra da neden bu kadar öfkelendiniz söyleyin. Genelde altında “sen öyle diyince ben kendimi çok değersiz hissettim beni sevmediğini düşündüm düşüncem önemsiz gibi geldi” falan gibi sebepler yatıyor. Konu hiçbir zaman mavi çarşaf olmuyor
Ona kalsa kavgaları ben çıkarıyorum, bana kalsa o çıkarıyor. Yani kavga noktasında hep bir çatışma halindeyiz. Eşim bana göre daha dikkatsiz ve "aman ne olacak" noktasında biri. Örneğin evde bardağı düşürür ve kırılır, ben bir hışımla "off noldu" diyip giderim. Ayağına mı battı/kedimizin ayağına batar mı endişesiyle yanına giderim ama endişem gerginlik olarak yansır. O ise yüz ifademi görüp "aman nolcak sanki" der ve geçer. Ben de "neden bir şeyi yaptıktan umursamıyorsun" noktasına gerilmeye başlarım. Süreç böyle uzar ve gider.. Ona göre; ben çok katı, kolay gerilen biriyim. Bana göre de o birçok şeye karışan biri. (Evdeki temizliğin zamanına, takım elbisenin makinede yıkanıp yıkanmayacağına vs.). Örneğin geçen gün içi dolu olan iki kavanozun kapağını yanlış eşlemiş, ben de kapaktan tutarken düşmesin diye yerlerini değiştiriyordum, hemen "hayır yapma, yerlerini değiştirirsen içindeki yiyeceklerin kokusu birbirine siner ve ben bir daha yiyemem" dedi. "Ne alakası var, içinde koku sinecek ne var ki" dedim. "Benim söylediğim şeylerin senin nezdinde hiçbir önemi yok işte" diye ortalığı velveleye verdi. Genelde kendini değersiz hissettiğinden, sözünün bu evde bir geçerliliği olmadığından bahsediyor ama bu noktada da her şeye karışmaya çalışıyor bana göre.
Aslında hep "ben kadınım, ben bilirim" modunda değilim. Ama eşimle hijyen ve düzen konularında çok uyuşmuyoruz. Örneğin ellerini yıkamadan yemek yemeye oturur, ortak yediğimiz ekmeğe dokunur ve ben ellerini yıkamadan dokunduğu için rahatsız olurum. Veya salonda cips yerken avucunun içiyle yediğinde her yere döker, döktüklerini toplamayı unutur veya "en son toplarım" diyerek üzerine farkında olmadan basıp içeriye gider. Ben de karşılığında "öyle değil de şöyle yapsan olmaz mı" dediğimde "her şeye karışıyorsun" olur. Benim de ona sorduğum, "nasıl yapsak" dediğim birçok şey var. Pilava kaç bardak pirinç ve suyu koyacağımı/ kaç günlük yemek yapmamız gerektiğini vs eşime sık sık sorarım :) Ama bilmiyorum, oradan tarafsız bakan bir göz olarak fazla kontrolcü görünüyorsam demek ki gerçekten sorun bende. Bunun üzerine yoğunlaşmam gerekiyorOlaya soyle bakin o ev ikinizin ve ikiniz yasiyorsunuz. Siz surekli ben kadinim, ben bilirim modunda olabilir misiniz? Demissiniz ya takim elbisenin yikanmasina bile karisiyor diye. Takim elbise makinede yikanmaz zaten. Ben bazen esime sorarim mesela sunda su leke var cikmadi ne yapsam derim o fikir sunar. Ayrica kavanoz kapagi olayinda da hakli :) siz evde bir seyin ucundan tutmayan, koltukta oturan, ayagina hizmet edeceginiz bir es mi istiyorsunuz? Karissin birlikte karar verin,her zaman sizin dediginiz ya da onun dedigi dogru olmaz. Birlikte dogrusunu bulun bunda ne kotuluk var?
Aslında hep "ben kadınım, ben bilirim" modunda değilim. Ama eşimle hijyen ve düzen konularında çok uyuşmuyoruz. Örneğin ellerini yıkamadan yemek yemeye oturur, ortak yediğimiz ekmeğe dokunur ve ben ellerini yıkamadan dokunduğu için rahatsız olurum. Veya salonda cips yerken avucunun içiyle yediğinde her yere döker, döktüklerini toplamayı unutur veya "en son toplarım" diyerek üzerine farkında olmadan basıp içeriye gider. Ben de karşılığında "öyle değil de şöyle yapsan olmaz mı" dediğimde "her şeye karışıyorsun" olur. Benim de ona sorduğum, "nasıl yapsak" dediğim birçok şey var. Pilava kaç bardak pirinç ve suyu koyacağımı/ kaç günlük yemek yapmamız gerektiğini vs eşime sık sık sorarım :) Ama bilmiyorum, oradan tarafsız bakan bir göz olarak fazla kontrolcü görünüyorsam demek ki gerçekten sorun bende. Bunun üzerine yoğunlaşmam gerekiyor
Evliliğin ilk yıllarında bir uyum evresi oluyor. Burda önemli olan kavganın nereye vardığı ve darp. Birincisi darp etmek çok yanlış. İkincisi siz veya o "Boşanma, evden gitme" lafını eğer cidden eyleme dökme değilde, kızgınlıkla söylüyorsanız, ağzınıza sakız ederek, inşallah karşılaşmasınız ama ciddi bir sorunda ciddiye alınmayacaksınız.Ona kalsa kavgaları ben çıkarıyorum, bana kalsa o çıkarıyor. Yani kavga noktasında hep bir çatışma halindeyiz. Eşim bana göre daha dikkatsiz ve "aman ne olacak" noktasında biri. Örneğin evde bardağı düşürür ve kırılır, ben bir hışımla "off noldu" diyip giderim. Ayağına mı battı/kedimizin ayağına batar mı endişesiyle yanına giderim ama endişem gerginlik olarak yansır. O ise yüz ifademi görüp "aman nolcak sanki" der ve geçer. Ben de "neden bir şeyi yaptıktan umursamıyorsun" noktasına gerilmeye başlarım. Süreç böyle uzar ve gider.. Ona göre; ben çok katı, kolay gerilen biriyim. Bana göre de o birçok şeye karışan biri. (Evdeki temizliğin zamanına, takım elbisenin makinede yıkanıp yıkanmayacağına vs.). Örneğin geçen gün içi dolu olan iki kavanozun kapağını yanlış eşlemiş, ben de kapaktan tutarken düşmesin diye yerlerini değiştiriyordum, hemen "hayır yapma, yerlerini değiştirirsen içindeki yiyeceklerin kokusu birbirine siner ve ben bir daha yiyemem" dedi. "Ne alakası var, içinde koku sinecek ne var ki" dedim. "Benim söylediğim şeylerin senin nezdinde hiçbir önemi yok işte" diye ortalığı velveleye verdi. Genelde kendini değersiz hissettiğinden, sözünün bu evde bir geçerliliği olmadığından bahsediyor ama bu noktada da her şeye karışmaya çalışıyor bana göre.
Laf anlatmak da cok zor gercekten. Onun da duzeltmesi gereken seyler var. Ya hic temizlik yapmayacaksiniz kendisi hatirlayacak ya onun dediklerini yapmayacaksiniz oyle ogrenecek. Ben seni egitemem boyle birlikte yasayamayiz temizligin kurallarini beraber belirleyelim rahatsiz olduklarim bunlar vs yazin uzun uzun ona da soyleyin o da yazsin nelerden rahatsiz. Eger evde ogrenmediyse, ailesi arkasini topladiysa, cok zor duzelmesi. Katlanilmasi da cok zor.Aslında hep "ben kadınım, ben bilirim" modunda değilim. Ama eşimle hijyen ve düzen konularında çok uyuşmuyoruz. Örneğin ellerini yıkamadan yemek yemeye oturur, ortak yediğimiz ekmeğe dokunur ve ben ellerini yıkamadan dokunduğu için rahatsız olurum. Veya salonda cips yerken avucunun içiyle yediğinde her yere döker, döktüklerini toplamayı unutur veya "en son toplarım" diyerek üzerine farkında olmadan basıp içeriye gider. Ben de karşılığında "öyle değil de şöyle yapsan olmaz mı" dediğimde "her şeye karışıyorsun" olur. Benim de ona sorduğum, "nasıl yapsak" dediğim birçok şey var. Pilava kaç bardak pirinç ve suyu koyacağımı/ kaç günlük yemek yapmamız gerektiğini vs eşime sık sık sorarım :) Ama bilmiyorum, oradan tarafsız bakan bir göz olarak fazla kontrolcü görünüyorsam demek ki gerçekten sorun bende. Bunun üzerine yoğunlaşmam gerekiyor
ay sizi doldurmak istemiyorum da evde aga pasa olarak buyumus eger butun anlattiklarinizi birlestirirsek. Hep arkasi toplanmis. Her dedigi yapilmis. Simarik bir cocuk gibi. Biraz evlilik oncesi iliskinizden ve ailesinden de bahsedebilir misiniz?Ona kalsa kavgaları ben çıkarıyorum, bana kalsa o çıkarıyor. Yani kavga noktasında hep bir çatışma halindeyiz. Eşim bana göre daha dikkatsiz ve "aman ne olacak" noktasında biri. Örneğin evde bardağı düşürür ve kırılır, ben bir hışımla "off noldu" diyip giderim. Ayağına mı battı/kedimizin ayağına batar mı endişesiyle yanına giderim ama endişem gerginlik olarak yansır. O ise yüz ifademi görüp "aman nolcak sanki" der ve geçer. Ben de "neden bir şeyi yaptıktan umursamıyorsun" noktasına gerilmeye başlarım. Süreç böyle uzar ve gider.. Ona göre; ben çok katı, kolay gerilen biriyim. Bana göre de o birçok şeye karışan biri. (Evdeki temizliğin zamanına, takım elbisenin makinede yıkanıp yıkanmayacağına vs.). Örneğin geçen gün içi dolu olan iki kavanozun kapağını yanlış eşlemiş, ben de kapaktan tutarken düşmesin diye yerlerini değiştiriyordum, hemen "hayır yapma, yerlerini değiştirirsen içindeki yiyeceklerin kokusu birbirine siner ve ben bir daha yiyemem" dedi. "Ne alakası var, içinde koku sinecek ne var ki" dedim. "Benim söylediğim şeylerin senin nezdinde hiçbir önemi yok işte" diye ortalığı velveleye verdi. Genelde kendini değersiz hissettiğinden, sözünün bu evde bir geçerliliği olmadığından bahsediyor ama bu noktada da her şeye karışmaya çalışıyor bana göre.
Temizlik konusunda ben çok uç bir insanım, o da bana göre standart temizlik kurallarından bir tık uzak. Ama ona göre normal olan kendisi, bana göre ise ikimiz de bu konuda anormaliz. Ortak paydada buluşamadığımız için ben uyardıkça karışmış oluyorum haliyleHmm el yikamadan sofraya oturmamak cogumuzun daha cocukken edindigimiz aliskanliklar ve bunlar bence kolay degismez. Muhtemelen ailesi de boyledir. Hijyen konusunda sonuna kadar haklisiniz.
Ona kalsa kavgaları ben çıkarıyorum, bana kalsa o çıkarıyor. Yani kavga noktasında hep bir çatışma halindeyiz. Eşim bana göre daha dikkatsiz ve "aman ne olacak" noktasında biri. Örneğin evde bardağı düşürür ve kırılır, ben bir hışımla "off noldu" diyip giderim. Ayağına mı battı/kedimizin ayağına batar mı endişesiyle yanına giderim ama endişem gerginlik olarak yansır. O ise yüz ifademi görüp "aman nolcak sanki" der ve geçer. Ben de "neden bir şeyi yaptıktan umursamıyorsun" noktasına gerilmeye başlarım. Süreç böyle uzar ve gider.. Ona göre; ben çok katı, kolay gerilen biriyim. Bana göre de o birçok şeye karışan biri. (Evdeki temizliğin zamanına, takım elbisenin makinede yıkanıp yıkanmayacağına vs.). Örneğin geçen gün içi dolu olan iki kavanozun kapağını yanlış eşlemiş, ben de kapaktan tutarken düşmesin diye yerlerini değiştiriyordum, hemen "hayır yapma, yerlerini değiştirirsen içindeki yiyeceklerin kokusu birbirine siner ve ben bir daha yiyemem" dedi. "Ne alakası var, içinde koku sinecek ne var ki" dedim. "Benim söylediğim şeylerin senin nezdinde hiçbir önemi yok işte" diye ortalığı velveleye verdi. Genelde kendini değersiz hissettiğinden, sözünün bu evde bir geçerliliği olmadığından bahsediyor ama bu noktada da her şeye karışmaya çalışıyor bana göre.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?