- 19 Mart 2015
- 2.114
- 1.832
- 133
- Konu Sahibi PapatyamsiHatun
- #1
Keşke şöyle içimi söküp şuraya koyabilsem, sizde onu evire çevire inceleseniz, 2 satır öğütle akıl sonrasında boşver gitsin deseniz, bende boşversem, bitse gitse..
Artık sıkıldım. Konu açmaktan, günlüğüme '' bi gün hatırlamakta, bu acıyı yazarak çoğaltmakta istemiyorum '' düşüncesiyle yazmaya bile çekinmekten, nasıl olabilir diye kendimi yemekten yoruldum.
Bu gece diğerlerinden farklı. İçsel durumum farklı, kalbimin kırıkları farklı, düşüncelerim farklı..
Bi ilişkinin hazin sonu değilmiş meğer benim hikayem. Hiç yaşanmamış, varolmamış, yalanlarla geçen, asıl meselesi çok farklı olan 2 yılmış.
Yani farzedin ki ben bi şizofrenim. Bi adam yaratmış ve onunla 2 yıl paylaşmışım. Halbuki adam yokmuş, inandığım şeyler yokmuş, ciddi sandığım, çok yaralar aldığım o ilişkim aslında yokmuş...
Dün gece öğrendim.
Yine büyük bi kavga kıyamet koptu. Ve bu kez bana aslında bu ilişkinin ciddi olmadığını söyledi. Meğerse bana yansıttığı bana gösterdiği o yüzü yalanmış, içsel düşünceleri çok daha farklıymış, bunu söyledi.
Meğer gözünde hiç değerim yokmuş ki. Sadece var olduğum için varmışım işte. Bi gerizekalı gibi bunca şeye katlanmayıp çekip gitseymişim yok olacakmışım, bütün mesele buymuş aslında..
Kırılamadım bile. İncinemedim. Sadece yok oldum. O da yok oldu. Ve bitti.
Öldüm belkide. Sanırım en iyi açıklaması bu. Gözlerin açıkken acıtır canını yaralar, uyuyunca geçer, ölünce geçer.
Ölünce her şey biter, belki kısa vadeli bir hesaplaşma, sonrası derin uyku.
İşte böyle hissediyorum. Yani hissettiklerimi ancak bu kadarıyla anlatabiliyorum..
En gerçek sandığı, en yalanı çıkar mı insanın ? En çok ümit bağladığı, en çok paylaştığı, en çok sarıldığı en yalan çıkabilir mi ?
Bugün konulara göz gezdirirken hiç biriyle onu bağdaştıramadım bu sefer.. Hiç bi dizideki adam bana onu özletmedi bugün.. Kitap satırlarında onu bulamadım, bugün kimse o olamadı, artık o yoktu, ilk kez o yoktu, bu bir ayrılık değildi, bu bambaşka bi şeydi...
Ne filmdeki adam öldüğünde derin bi hüzünle '' sevdiceğim benim '' deyip onu aradım, ne gün içinde yüzüm, yüzünü hatırladığımda oluşan o gülümsemeyle doldu, nede '' acaba telefonu açtığında konuşmaya nasıl başlasam da başını işten kaldırtıp bi gülümsetsem '' diye düşündüm..
O bugün yoktu. Ama ayrıldığımız için değil, meğer hiç olmadığı için yoktu.. Yani ben uzun yıllardır aşkı tatmamış bi kadın, o da yabancı bir adamdı...
İçimde garip yaralar açıldı, tuhaf hisler sardı..
Sindiremiyorum içime. Aslında tam açıklaması sindirememekte değil. Bu nasıl olabilir ki ? deyip duruyorum. Aslında doğru soru bile değil bu. Hepsi aklımın bir köşesinde dolanıp duruyor, ama hiç biri durumu tam açıklayamıyor..
Bana bu durumdan kurtulmanın bi yolunu söyleyin kızlar.. Bana yeni düşünce tarzları önerin. Nasıl düşünmem gerektiğini söyleyin bana.. Aklımdan ne geçirmeliyim, ne geçirirsem daha çabuk toparlanır daha iyi hissederim...
Çivi çiviyi söker mantığını kesinlikle istemiyorum. Bir başkasını yara bandı yapmak, bir başkasını içimdeki tuhaf hislerin üzerine basarak, bunları yok saymak istemiyorum.
Bana yeni düşünce tarzları lazım...
Artık sıkıldım. Konu açmaktan, günlüğüme '' bi gün hatırlamakta, bu acıyı yazarak çoğaltmakta istemiyorum '' düşüncesiyle yazmaya bile çekinmekten, nasıl olabilir diye kendimi yemekten yoruldum.
Bu gece diğerlerinden farklı. İçsel durumum farklı, kalbimin kırıkları farklı, düşüncelerim farklı..
Bi ilişkinin hazin sonu değilmiş meğer benim hikayem. Hiç yaşanmamış, varolmamış, yalanlarla geçen, asıl meselesi çok farklı olan 2 yılmış.
Yani farzedin ki ben bi şizofrenim. Bi adam yaratmış ve onunla 2 yıl paylaşmışım. Halbuki adam yokmuş, inandığım şeyler yokmuş, ciddi sandığım, çok yaralar aldığım o ilişkim aslında yokmuş...
Dün gece öğrendim.
Yine büyük bi kavga kıyamet koptu. Ve bu kez bana aslında bu ilişkinin ciddi olmadığını söyledi. Meğerse bana yansıttığı bana gösterdiği o yüzü yalanmış, içsel düşünceleri çok daha farklıymış, bunu söyledi.
Meğer gözünde hiç değerim yokmuş ki. Sadece var olduğum için varmışım işte. Bi gerizekalı gibi bunca şeye katlanmayıp çekip gitseymişim yok olacakmışım, bütün mesele buymuş aslında..
Kırılamadım bile. İncinemedim. Sadece yok oldum. O da yok oldu. Ve bitti.
Öldüm belkide. Sanırım en iyi açıklaması bu. Gözlerin açıkken acıtır canını yaralar, uyuyunca geçer, ölünce geçer.
Ölünce her şey biter, belki kısa vadeli bir hesaplaşma, sonrası derin uyku.
İşte böyle hissediyorum. Yani hissettiklerimi ancak bu kadarıyla anlatabiliyorum..
En gerçek sandığı, en yalanı çıkar mı insanın ? En çok ümit bağladığı, en çok paylaştığı, en çok sarıldığı en yalan çıkabilir mi ?
Bugün konulara göz gezdirirken hiç biriyle onu bağdaştıramadım bu sefer.. Hiç bi dizideki adam bana onu özletmedi bugün.. Kitap satırlarında onu bulamadım, bugün kimse o olamadı, artık o yoktu, ilk kez o yoktu, bu bir ayrılık değildi, bu bambaşka bi şeydi...
Ne filmdeki adam öldüğünde derin bi hüzünle '' sevdiceğim benim '' deyip onu aradım, ne gün içinde yüzüm, yüzünü hatırladığımda oluşan o gülümsemeyle doldu, nede '' acaba telefonu açtığında konuşmaya nasıl başlasam da başını işten kaldırtıp bi gülümsetsem '' diye düşündüm..
O bugün yoktu. Ama ayrıldığımız için değil, meğer hiç olmadığı için yoktu.. Yani ben uzun yıllardır aşkı tatmamış bi kadın, o da yabancı bir adamdı...
İçimde garip yaralar açıldı, tuhaf hisler sardı..
Sindiremiyorum içime. Aslında tam açıklaması sindirememekte değil. Bu nasıl olabilir ki ? deyip duruyorum. Aslında doğru soru bile değil bu. Hepsi aklımın bir köşesinde dolanıp duruyor, ama hiç biri durumu tam açıklayamıyor..
Bana bu durumdan kurtulmanın bi yolunu söyleyin kızlar.. Bana yeni düşünce tarzları önerin. Nasıl düşünmem gerektiğini söyleyin bana.. Aklımdan ne geçirmeliyim, ne geçirirsem daha çabuk toparlanır daha iyi hissederim...
Çivi çiviyi söker mantığını kesinlikle istemiyorum. Bir başkasını yara bandı yapmak, bir başkasını içimdeki tuhaf hislerin üzerine basarak, bunları yok saymak istemiyorum.
Bana yeni düşünce tarzları lazım...
Son düzenleme: