Çift kişilik yalnızlık

Selamlar bu ara öylesine bir çıkmazdayım ki üye olup benimle benzer hisleri paylaşan olur mu bana rasyonel bir çözüm sunulur umuduyla yazıyorum buraya. Ne arkadaşlarıma, ne çoğu zaman benim ebeveynlik yaptığım aileme derdimi anlatıp fikir alamayacağım bir zamandayım. 34 yaşındayım, 5 yıldır evliyim. Severek evlendim, çok güzel arkadaşlık yapabiliyorduk o vakitler. Hayranlıkla başladı ilk benim ona olan sevgim.
Bir çok şehirde görevimiz nedeniyle yaşadık beraber çokça yer değiştirdik. Evlenmeden önce beraber de yaşadık tanımaya fırsatım da oldu. Ben daha geleneksel bir aile yapısından geliyorken o Ege şiarıyla büyümüş rahat bir yapıya sahip. Ama özellikle birbirini tanımanın o ayakları yerinden kesen aurası bitince inceden bir şeylerin yolunda gitmediğini farkettim. Pandemisi, depremleri, çoğunlukla benden gelen aile sorunları derken derken yıllar geçti. Aynı evin içinde çift kişilik bir yalnızlık ve anlaşılamamayı derinden yaşamaya başladım. Önce kendime yonttum bu ruh halimi. Öyle ya ben böyle hüznüsever, depresyona meyilli halim yüzünden böyle oluyordu. Uzun yollar işte.. 2023 ün sonuna doğru yüksek lisans tezimi yazmaya başladım hakkını yiyemem gerçekten o da elinden geleni yaptı bana destek oldu, tüm bu süreçler boyunca. Sonrasında tepetaklak gitti her şey ve ben birden sorunun sadece bende olmadığını farkettim. Benimle duygularını konuşamadığını, bana ya da bize dair soru sormadığını hep biliyordum sanki. Onda adını koyamadığım bir duvar var ben o iletişim engelini hiç aşamıyordum. Utanmak, sevinmek, öfkelenmek, üzülmek gibi soyut kavramlar lügatında olmadığı gibi, duygulara dair her konu açıldığında onu rasyonelize eden bi tavrı olur. Ben öfkelenerek kalkarım o sohbetlerden konu saptığı için. Bu durumun çözülebileceğini düşündüm bi süre yanıldım ki bir insan değişmiyor sen o kalıba ayak uydurmaya çalışıyorsun sadece. Ama o dönem çabaladım üstelik dedim sorun bende bu adamı anlamıyorum çok duygusalım bilmem ne. Mesela bir konu hakkında öfkeliyim ona konuyu açabileceğim en yumuşak zeminde açıyorum ama yok konuşamıyoruz küsüp kendini kapatıyor ya da delicesine susuyor, susuyor. Bu yatak odamızı da etkiledi, kendimi çirkin hissetmeye başladım öyle ya çekici değildim. Evet yanımdaydı, evdeydi, ev işlerini ortaklaşa yapar dizi, film izler sosyal ortamlarda ideal çift görünümünü verirdik.

Beni çokça yaralayan bi olay yaşadık. Bir toplantı için başka bi ülkeye gittiğinde instagramında farklı arayışlara girdiğini gördüm uzun zaman bunu bildiğimi söylemedim, söyleyemedim. Normalde telefonunu karıştırmazdım artık geçmişine bakmaya başladım, çoğu zaman temizliyordu. Onun bunu yapabildiğine inanamıyordum. Değersizlik algım aldı yürüdü. Depresyonda gibi olan bir kadını kim isterdi, yemek yemeye telefonlara bakmaya takatim bile yoktu. Üstelik kilo da almıştım.Sosyal ortamın çok kısıtlı olduğu bir ildeydik orada da kimsem yoktu. Üstelik o ülkedeki araması tek değildi aynı aramayı o il içinde yapmıştı. Geçen yıl yazımız kavgayla küskünlükle geçti.Bana beni cezalandırmak istediği için onu ittiğim için kendine yediremediğini ama hiç bir şey yapmadığını sadece aradığını söyledi öylesine!! İnanmak istedim ben ona. Bana dese ki ben oradaki kadınlara baktım, ya da porno izledim gerçekten anlamaya çalışacağım. Neyse ben çift terapisi istedim diye kabul etti ama o kadar sadece ben konuşuyordum ki yürütemedik. Üzeri kapatıldı artık sürekli kavgayı başlatan, şunu konuşalım diye dırdır eden, ağlayan taraf olmaktan gerçekten yoruldum. Çünkü karşımda bir duvar var ve benim uzun konuşmalarım ben dilini kullanarak duygularımı anlatmam hiç bir işe yaramıyor. Hatta daha kötüye gidiyor. Boşanmak istediğimi söyledim bir gün bunu yapmayalım dedi özür diledi vs. Onun kalıbına sığmaya önce kendin kızım demeye başladım sanki ilişkimiz de ben hırçınlığımı kaldırınca iyiye gitti gibi oldu. İyi biri o bir güne bir gün bana yüksek sesle konuştuğunu bilmem. Çok şey istemem ama isteyince muhakkak yapmaya çalışır. İyi olan yönlerine tutunmak istedim ki. Geçen yıl sonuna doğru hamile olduğumu öğrendim. Aslında hep hap kullanan bendim, prezervatif kullanmayı sevmez bıraktığım ay geri çekilme ile korunduk ama olan oldu. Kararı bana bıraktı, her isteğime tamam diyeceğini belirtti ama ilişkimizin üzerindeki öküzü ben gördüğümden gebeliği sonlandırdım o zaman. Zordu, zor bi karardı.

Şimdi yine aynı salaklık içindeyim yüzdeki lekem için tedavi gördüğüm için doğum kontrol hapını bırakmıştım üstelik o kadar da az bir araya geliyorduk ki ihtimal de vermedim en son 13 haziranda regl oldum. Ve iki hafta önce reglim gecikince yine hamile olduğumu öğrendim. Yalan yok ben hiç anne olmak istemedim hiç böyle bir hayalim olmadı lütfen çocuk sahibi olmak için uğraşanlar gücenmesinler bana. Sanki bu bir işaretti yeni ilimize taşındık yaşım 34 ve bir daha sonlandırma operasyonu geçiremeyeceğimi düşündüğümden önce doğuracağım dedim. Belki iyi de gelirdi hanemize. O da sevindi sanki ama geçen gün doktora gittiğimizde o görüntüyü görüp sesi duyduğumda çok gerildim ben. Uykularım kaçtı bi yandan sigarayı bırakmaya çalışıyordum o günden beri çok da uğraşmıyorum. Bir yandan doktorun verdiği folik asiti kullanıyorum. Saçma sapan karmaşık bir ruh halindeyim ve bu duyguları ona açtığımda yapayalnızım. Ailelere hemen söylemeyelim dediğimde de saygı duydu. Bana bu bebeği istediğini ama yine de bu kararı benim vermem gerektiğini gayet rasyonel şekilde söyledi. Hep çok saygılıdır (!) Senin yanındayım, şöyle yaparız bak böyle olur diye bir konuşma yok tabi ki. Hiç olmadı ki! Bunu yapamadığını artık biliyor ve çaresiz bir kabulleniş içindeyim. Ben de ona benzemeye başladım ne acı evde müthiş bir sessizlik. Boğuluyorum. Ona olan sevgim olmasa bu iletişimsizliğin çözümü belli tabi ki. Asıl korkum bunu bir çocukla hep yaşayacak olmak. Kendi psikolojik sağlamlığıma da hiç güvenmiyorum. Yine bir sonlandırma operasyonu geçirirsem sanki o korktuğum şeyler başıma gelecek bizim için hiç çare kalmayacak gibi söyler misiniz siz olsanız ne yapardınız. Herşeye rağmen anne olmak ister miydiniz? Bunun sebebi sadece eşimle olan bu soğuk savaş mı?
Öncelikle eşiniz sizi aldatmış eğer öyle olmasaydı bile daha önemli değerler var. Aynı evin içinde görülmemek duyulmamak değersizleştirilmekte bir ilişkiyi yavaş yavaş çürüten faktörler. Evet özür dilemiş ama gerçekten samimi değil eşiniz sadece konfor alanından çıkmak düzenini dağıtmak istemiyor. Dışarıda tüm çiftler mutlu aile pozu verebiliyor. belki yüksek sesle kavga etmiyorsunuz belki aile içi şiddet yaşamıyorsunuz ama böylesi de psikolojik şiddet. Dürüst olmak gerekirse karşı tarafın size sevgisi kaldığını düşünmüyorum çünkü sevgi bu demek değil. Ayrılık her iki taraf için en iyi seçenek gibi duruyor. Gerçekten ayrılık kafanızda varsa boşanmak istiyorum demenize gerek yok kararlılığınızı gösterip eyleme geçin. Çocuk konusunda da Allah size tekrar bir can armağan etmiş bu sizin inisiyatifinizde olan bir durum. Eşinizden boşanmasanız bu çocuğu doğursanız da asla çocuğunuz sıcak bir aile ortamında büyümeyecek. Eğer canına kıyamıyorsanız kesinlikle kendinize ve hayat standartlarınıza güvenerek evladınızı dünyaya getirin. Aksi takdirde küçücük çocuğunda günahına gireceksiniz. Bana soracak olursanız ben kendime güvendiğim için asla aldıramazdım. Umarım doğru kararlar verip bize de güzel haberlerle gelirsiniz 🌸
 
Konu sahibi sorunlarınız olabilir bunu anlarım fakat çok fazla dramatik bir ruh haliniz var. Okurken bile zorlandım. Bence siz sorunlardan önce şu içinde bulunduğunuz ruhalini değiştirebilirseniz bir çok şey düzelecek gibi.
 
Selamlar bu ara öylesine bir çıkmazdayım ki üye olup benimle benzer hisleri paylaşan olur mu bana rasyonel bir çözüm sunulur umuduyla yazıyorum buraya. Ne arkadaşlarıma, ne çoğu zaman benim ebeveynlik yaptığım aileme derdimi anlatıp fikir alamayacağım bir zamandayım. 34 yaşındayım, 5 yıldır evliyim. Severek evlendim, çok güzel arkadaşlık yapabiliyorduk o vakitler. Hayranlıkla başladı ilk benim ona olan sevgim.
Bir çok şehirde görevimiz nedeniyle yaşadık beraber çokça yer değiştirdik. Evlenmeden önce beraber de yaşadık tanımaya fırsatım da oldu. Ben daha geleneksel bir aile yapısından geliyorken o Ege şiarıyla büyümüş rahat bir yapıya sahip. Ama özellikle birbirini tanımanın o ayakları yerinden kesen aurası bitince inceden bir şeylerin yolunda gitmediğini farkettim. Pandemisi, depremleri, çoğunlukla benden gelen aile sorunları derken derken yıllar geçti. Aynı evin içinde çift kişilik bir yalnızlık ve anlaşılamamayı derinden yaşamaya başladım. Önce kendime yonttum bu ruh halimi. Öyle ya ben böyle hüznüsever, depresyona meyilli halim yüzünden böyle oluyordu. Uzun yollar işte.. 2023 ün sonuna doğru yüksek lisans tezimi yazmaya başladım hakkını yiyemem gerçekten o da elinden geleni yaptı bana destek oldu, tüm bu süreçler boyunca. Sonrasında tepetaklak gitti her şey ve ben birden sorunun sadece bende olmadığını farkettim. Benimle duygularını konuşamadığını, bana ya da bize dair soru sormadığını hep biliyordum sanki. Onda adını koyamadığım bir duvar var ben o iletişim engelini hiç aşamıyordum. Utanmak, sevinmek, öfkelenmek, üzülmek gibi soyut kavramlar lügatında olmadığı gibi, duygulara dair her konu açıldığında onu rasyonelize eden bi tavrı olur. Ben öfkelenerek kalkarım o sohbetlerden konu saptığı için. Bu durumun çözülebileceğini düşündüm bi süre yanıldım ki bir insan değişmiyor sen o kalıba ayak uydurmaya çalışıyorsun sadece. Ama o dönem çabaladım üstelik dedim sorun bende bu adamı anlamıyorum çok duygusalım bilmem ne. Mesela bir konu hakkında öfkeliyim ona konuyu açabileceğim en yumuşak zeminde açıyorum ama yok konuşamıyoruz küsüp kendini kapatıyor ya da delicesine susuyor, susuyor. Bu yatak odamızı da etkiledi, kendimi çirkin hissetmeye başladım öyle ya çekici değildim. Evet yanımdaydı, evdeydi, ev işlerini ortaklaşa yapar dizi, film izler sosyal ortamlarda ideal çift görünümünü verirdik.

Beni çokça yaralayan bi olay yaşadık. Bir toplantı için başka bi ülkeye gittiğinde instagramında farklı arayışlara girdiğini gördüm uzun zaman bunu bildiğimi söylemedim, söyleyemedim. Normalde telefonunu karıştırmazdım artık geçmişine bakmaya başladım, çoğu zaman temizliyordu. Onun bunu yapabildiğine inanamıyordum. Değersizlik algım aldı yürüdü. Depresyonda gibi olan bir kadını kim isterdi, yemek yemeye telefonlara bakmaya takatim bile yoktu. Üstelik kilo da almıştım.Sosyal ortamın çok kısıtlı olduğu bir ildeydik orada da kimsem yoktu. Üstelik o ülkedeki araması tek değildi aynı aramayı o il içinde yapmıştı. Geçen yıl yazımız kavgayla küskünlükle geçti.Bana beni cezalandırmak istediği için onu ittiğim için kendine yediremediğini ama hiç bir şey yapmadığını sadece aradığını söyledi öylesine!! İnanmak istedim ben ona. Bana dese ki ben oradaki kadınlara baktım, ya da porno izledim gerçekten anlamaya çalışacağım. Neyse ben çift terapisi istedim diye kabul etti ama o kadar sadece ben konuşuyordum ki yürütemedik. Üzeri kapatıldı artık sürekli kavgayı başlatan, şunu konuşalım diye dırdır eden, ağlayan taraf olmaktan gerçekten yoruldum. Çünkü karşımda bir duvar var ve benim uzun konuşmalarım ben dilini kullanarak duygularımı anlatmam hiç bir işe yaramıyor. Hatta daha kötüye gidiyor. Boşanmak istediğimi söyledim bir gün bunu yapmayalım dedi özür diledi vs. Onun kalıbına sığmaya önce kendin kızım demeye başladım sanki ilişkimiz de ben hırçınlığımı kaldırınca iyiye gitti gibi oldu. İyi biri o bir güne bir gün bana yüksek sesle konuştuğunu bilmem. Çok şey istemem ama isteyince muhakkak yapmaya çalışır. İyi olan yönlerine tutunmak istedim ki. Geçen yıl sonuna doğru hamile olduğumu öğrendim. Aslında hep hap kullanan bendim, prezervatif kullanmayı sevmez bıraktığım ay geri çekilme ile korunduk ama olan oldu. Kararı bana bıraktı, her isteğime tamam diyeceğini belirtti ama ilişkimizin üzerindeki öküzü ben gördüğümden gebeliği sonlandırdım o zaman. Zordu, zor bi karardı.

Şimdi yine aynı salaklık içindeyim yüzdeki lekem için tedavi gördüğüm için doğum kontrol hapını bırakmıştım üstelik o kadar da az bir araya geliyorduk ki ihtimal de vermedim en son 13 haziranda regl oldum. Ve iki hafta önce reglim gecikince yine hamile olduğumu öğrendim. Yalan yok ben hiç anne olmak istemedim hiç böyle bir hayalim olmadı lütfen çocuk sahibi olmak için uğraşanlar gücenmesinler bana. Sanki bu bir işaretti yeni ilimize taşındık yaşım 34 ve bir daha sonlandırma operasyonu geçiremeyeceğimi düşündüğümden önce doğuracağım dedim. Belki iyi de gelirdi hanemize. O da sevindi sanki ama geçen gün doktora gittiğimizde o görüntüyü görüp sesi duyduğumda çok gerildim ben. Uykularım kaçtı bi yandan sigarayı bırakmaya çalışıyordum o günden beri çok da uğraşmıyorum. Bir yandan doktorun verdiği folik asiti kullanıyorum. Saçma sapan karmaşık bir ruh halindeyim ve bu duyguları ona açtığımda yapayalnızım. Ailelere hemen söylemeyelim dediğimde de saygı duydu. Bana bu bebeği istediğini ama yine de bu kararı benim vermem gerektiğini gayet rasyonel şekilde söyledi. Hep çok saygılıdır (!) Senin yanındayım, şöyle yaparız bak böyle olur diye bir konuşma yok tabi ki. Hiç olmadı ki! Bunu yapamadığını artık biliyor ve çaresiz bir kabulleniş içindeyim. Ben de ona benzemeye başladım ne acı evde müthiş bir sessizlik. Boğuluyorum. Ona olan sevgim olmasa bu iletişimsizliğin çözümü belli tabi ki. Asıl korkum bunu bir çocukla hep yaşayacak olmak. Kendi psikolojik sağlamlığıma da hiç güvenmiyorum. Yine bir sonlandırma operasyonu geçirirsem sanki o korktuğum şeyler başıma gelecek bizim için hiç çare kalmayacak gibi söyler misiniz siz olsanız ne yapardınız. Herşeye rağmen anne olmak ister miydiniz? Bunun sebebi sadece eşimle olan bu soğuk savaş mı?
Sonuna kadar evet anne olmayı isterdim o bebeği dogururdum.
 
Melankoli bir haliniz var o yüzden biraz seçerek yazmaya çalışacağım. Eşiniz yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere bazı aramalar yapmış yani sizi fiziksel olarak aldatmış? Aldatmayı bir şekilde kabullendiniz ve evliliğe devam ettiniz. Ancak diyorsunuz ki eşim prezervatif kullanmayı sevmez ben hapla korunurum. Merak ediyorum, canınızın hiç mi kıymeti yok? Dışarıda cinsel birliktelik yaşayan adam binbir türlü cinsel hastalık getirebilir gerçekten tek risk gebelik miydi sizin için?

Hamilelik mevzusuna gelecek olursak; hamilelik riskini kabul ederek korunmasız ilişkiye girmişsiniz ki bu ilk kez de değil. Benim düşüncem siz bu gebeliğe ikna edilmek istiyorsunuz ancak eşinizden bu kıvılcımı görememişsiniz kararı size bırakmasından içten içe memnun değilsiniz onun istediğini görseniz belki buraya bunlar hiç yazılmayacaktı bile. Bu yüzden eşinizle çocuk mevzusunu tekrar konuşmanızı tavsiye ediyorum.
 
Melankoli bir haliniz var o yüzden biraz seçerek yazmaya çalışacağım. Eşiniz yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere bazı aramalar yapmış yani sizi fiziksel olarak aldatmış? Aldatmayı bir şekilde kabullendiniz ve evliliğe devam ettiniz. Ancak diyorsunuz ki eşim prezervatif kullanmayı sevmez ben hapla korunurum. Merak ediyorum, canınızın hiç mi kıymeti yok? Dışarıda cinsel birliktelik yaşayan adam binbir türlü cinsel hastalık getirebilir gerçekten tek risk gebelik miydi sizin için?

Hamilelik mevzusuna gelecek olursak; hamilelik riskini kabul ederek korunmasız ilişkiye girmişsiniz ki bu ilk kez de değil. Benim düşüncem siz bu gebeliğe ikna edilmek istiyorsunuz ancak eşinizden bu kıvılcımı görememişsiniz kararı size bırakmasından içten içe memnun değilsiniz onun istediğini görseniz belki buraya bunlar hiç yazılmayacaktı bile. Bu yüzden eşinizle çocuk mevzusunu tekrar konuşmanızı tavsiye ediyorum.
Merak etmeyin intihara meylim yok, inceliğiniz için sağolun. Soru olarak algıladığım için yazacağım evet arama yapıldığını gördüm hatta ikincisinde sadece bi harfe basmıştım ilk seçenek olarak çıkmıştı karşıma öyle farketmiştim. Elbette bununla yüzleştirdim, hesabını sordum bunun sadece bir arama olduğunu eyleme geçmediğini söyledi.Özürler dilendi o süre zarfında ben uzun zaman evime dönmedim, terapiye de gittik vs.

Hakkınız var ki aldatmak aldatmaktır. İlişkimizin bir şansı hakettiğini düşündüm bu olayın üzerinden 1.5 yıl geçti. Ama tam da bu hamilelikte o yaranın kapanmadığını farkettim. Bu sebep yazdım buraya. Korunma konusunda salaklığımı rutin kontrollerim için yapmıyorum ama; smear, hpv testleri düzenli olarak yaptırırım ailemde çokça kanser öyküsü olduğu için. Herneyse ikna edilmek mi istiyorum birden sihirli bir el mi değecek onu da bilmiyorum. Kendimi ayağa kaldırmam gerektiğini biliyorum sadece.
 
Merak etmeyin intihara meylim yok, inceliğiniz için sağolun. Soru olarak algıladığım için yazacağım evet arama yapıldığını gördüm hatta ikincisinde sadece bi harfe basmıştım ilk seçenek olarak çıkmıştı karşıma öyle farketmiştim. Elbette bununla yüzleştirdim, hesabını sordum bunun sadece bir arama olduğunu eyleme geçmediğini söyledi.Özürler dilendi o süre zarfında ben uzun zaman evime dönmedim, terapiye de gittik vs.

Hakkınız var ki aldatmak aldatmaktır. İlişkimizin bir şansı hakettiğini düşündüm bu olayın üzerinden 1.5 yıl geçti. Ama tam da bu hamilelikte o yaranın kapanmadığını farkettim. Bu sebep yazdım buraya. Korunma konusunda salaklığımı rutin kontrollerim için yapmıyorum ama; smear, hpv testleri düzenli olarak yaptırırım ailemde çokça kanser öyküsü olduğu için. Herneyse ikna edilmek mi istiyorum birden sihirli bir el mi değecek onu da bilmiyorum. Kendimi ayağa kaldırmam gerektiğini biliyorum sadece.
Eşinizle artık hiç sağlıklı iletişim kuramıyor musunuz? Mesela cuma akşamı tüm uyaranları kapatıp bu konuyu derinlemesine konuşamaz mısınız? İhtiyacınız olan sadece biraz motivasyon gibi geldi bana.
 
Sen de biliyorsun — bu evlilik bir ceset. Yatağın ortasında soğuyan bir boşluk, odaların duvarlarında yankılanan sessizlik. Onun kayıtsız bakışları, adını silen rüzgârlar gibi; her gün biraz daha ufalanıyorsun, deri değil, varlık dökülüyor senden. Drama, elinde kalan tek silah; belki sahnenin ortasında bağırırsan, sana döner diye.

Bebeğe gelince… belki bir sihirli değnek olur diye umut ediyorsun. Belki onun varlığıyla, işlediği tüm günahların üzerinden çekilecek perde, ve o — mucizevi bir dönüşle — hem hayallerindeki adam hem kusursuz baba olacak. Ama gecenin en derin yerinde, bunun olmayacağını biliyorsun.

Yalnız anne olmak, buzun üstünde yalınayak yürümek gibi. Daha da acısı, o buzun altında kendi yalnızlığının siyah suyu; ve sen, hem kendini hem çocuğu o sudan çıkarmaya çalışıyorsun.
 
inşallah, var mı öneriniz ?

Normal hayatta yada ilişkilerde sorunlar kaçınılmazdır, ama her tepkiyi dramatize etmek hem işleri zorlaştırır hemde karşınızdaki kişiyi sizden soğutur sonrada kaçırır. Varsa bir kırgınlığınız, şikayetiniz karşı tarafı suçlamadan ve çok büyütmeden dile getirin. Birde çok fazla şikayet etmeyin. Her konudan şikayet etmek farkında olmadan ben yetersiz ve memnuniyetsiz biriyim mesajı verir.
 
Herkesten farklı evlilikle alakalı olmayan bir yorum yazacağım. Genelde hislerimde yanılmam eşinizle mesleğiniz hakim-savcılık diye düşünüyorum. Zira genelde bu meslek grubu yazmaya düşkün ve biraz melankolik oluyorlar. Çok tayin geziyoruz demenizden de tahmin ediyorum. Kardeşim Hakim. Küçük beldelerde kafaı oynatmak üzere şaka değil. Sizin büyük şehir ferahlamasına ihtiyacınız var. Yoksa asosyallikten kırılacaksınız boşansanız da mutlu olmassınız. Ankara-İst-İzmir üçlüsünden birinde Doktoraya başlayıp tayin isteyin.
 
Son düzenleme:
Sen de biliyorsun — bu evlilik bir ceset. Yatağın ortasında soğuyan bir boşluk, odaların duvarlarında yankılanan sessizlik. Onun kayıtsız bakışları, adını silen rüzgârlar gibi; her gün biraz daha ufalanıyorsun, deri değil, varlık dökülüyor senden. Drama, elinde kalan tek silah; belki sahnenin ortasında bağırırsan, sana döner diye.

Bebeğe gelince… belki bir sihirli değnek olur diye umut ediyorsun. Belki onun varlığıyla, işlediği tüm günahların üzerinden çekilecek perde, ve o — mucizevi bir dönüşle — hem hayallerindeki adam hem kusursuz baba olacak. Ama gecenin en derin yerinde, bunun olmayacağını biliyorsun.

Yalnız anne olmak, buzun üstünde yalınayak yürümek gibi. Daha da acısı, o buzun altında kendi yalnızlığının siyah suyu; ve sen, hem kendini hem çocuğu o sudan çıkarmaya çalışıyorsun.
Buzdolabı taşıdım okurken.
 
3 yıl sonra 2 yaşındaki bebegime hem anne hem baba olmaya çalışıyorum kocam bosandiktan sonra bekar hayatı yaşıyor tarzı bir konu açacaksın. Ben yorum için onu bekliyorum.
 
Ne değişti.. hala seviyorsunuz.. belliki çekim devam ediyor.. birbirinize uzun uzun bakabiliyormusunuz...
Ne isterdiniz.. duygularını ifade de yetersiz olabilir mi.. yazı ile aktarım yapabilir mi..
Aksine ben beğendim duygularınızın aktarım halınızı..
İlgi bekleyen ,dikkat çekmek için takla atmaktan yorolan bir çocuk var içinizde . İstiyorsunuz ki anlasin,anladığını aktarsin,ferahlatsin sözleriyle,şefkatiyle sarsın sarmalasin..
Ama işte erkeklerin beyni farklı çalışıyor sanki ,bilmiyorum yıllar yıllar böyle duygusal kalabilen erkek varmıdır bence çok azdır..
Erkek kafası direk söylemekten anlayan,dolaylı olan şeyi asla kafası basmayan bir insan ..
Bence direk söyle.. pat pat pat...
 
Back
X