Doğru yoldasın din asırlar öncesi içindi zaten. Tanrıysa içimizde. Kim gerçekten inanıyor ki? Her koşulunu yerine getirmekten sonra inandığın şeyi anlamı nerede? Baskıyla zorlamayla cezayla günahla hiçbir güzellik olamaz. Hep mutluluğu gelecekten bekliyoruz. İlerde iyi birşeyler olacak umuduyla yaşıyoruz. Ahiret inancı da öyle. Bu hayat kötü ama ölünce mutlu olacağız diye avunuyoruz :) Halbu ki şimdi'yi yaşayıp sonsuz bir sirkülasyon içerisinde ölüp hayat bulduğumuzu kavrasak bunalımdan çıkacağız.
Mevlana ne demiş "Ben de cansız varlıkken öldüm, yetişip gelişen bitki oldum; bitkiyken öldüm, hayvan biçiminde tezahür ettim. Hayvanlıktan geçip öldüm, insan oldum; öyleyse ölmekten korkmak niye? Hiç daha kötüye dönüştüğüm, alçaldığım görüldü mü?”
Ateizm de inanç da birbirinden fanatik. Fanatik olduğunda da sırf kendini inandırmaya çalışmak için belli keskin değiştirelemez sınırlarını oluşturuyorsun. Allah yoktur allah vardır gibi. Üzerinde tartışıp düşünmek en iyisi. Sorgulamak... Ama o kitapta öyle bir de ayet var "dini sorgulamayın sorguladıkça uzaklaşırsınız" anlamına gelen. Körü körüne inanalım kimse ses çıkarmasın. Toplum da bunu istiyor zaten aykırı insanlar hep toplumdan dışlanmıştır. Toplum sarsılmasın diye. Neden? Toplum sarsılırsa yöneticilerin anlamı kalmaz. Ah Aziz Nesin... Öyle özlüyorum ki o adamı.