Bir seneden fazla zamandır bu sorunu aşmaya çalışıyorum kendi içimde. Ancak işler öyle bi hal aldı ki artık, tek başıma içinden çıkamaz oldum.
Çalıştığım kuruma ilk atandığımda fazlasıyla ciddiye aldığım bi ilişkim vardı. Sevgiye doymuş olmanın getirdiği güvenden olsa gerek, kendim kadar doğaldım. Bu sebeple arkadaş edinmem zor olmadı.
Bu arkadaşlardan bir tanesine zamanla farklı bi şefkat besledim. Sebebiyse, düğün günü gelin hanımın düğünü bırakıp onu terk etmesiydi. Onun doğallığına, çocukluğuna, savunmasızlığına merhamet duydum. Bi çocuğum olsa belki bu kadar severdim.
Sizin de anladığınız üzere, çok güvendiğim kıymetli ilişkime kar yağdı zamanla. Zorlandım kendi çapımda. Ama etrafımda hep yüzüm gülsün diye uğraşan birileri vardı.
Bi gün kahvaltı yaptık evlat gibi sevdiğim bu adamla. Sordu ne yapacaksın, görüşecek misin bi daha o adamla diye. Görüşmeli, oturup son kez konuşmalı dedim. "İyi ama, sen beni evlendire bilir misin? Ben seni evlendiremem ki." Dedi bana. Sustum. Korktum. Bişey diyemedim ama fazla sabır da gösteremedim. Konuştuk adam akıllıca. Bi gün, dedi. "Eğer bi gün biriyle evlenirsem o bana senin gibi davransın isterdim. Senin tuttuğun takımı tutsun, senin gibi gülsün konuşsun, senin gibi koksun."
Çok düşündüm sonra. Yaz boyunca tarttım içimdekileri. Evet, onun yanında dünyanın en rahat, en kendine güvenen, en sevilen insanıydım ben. Bir araya gelirsek biz, mutlu bi aile oluruz ama.. Ama gel de anneme anlatsana.
Korkularım büyüdü zamanla. Anneme bahsettim durumdan ama bu düğün olayına değinmedim. Annem onu görür görmez içine doğmuş gibi, antipatik bulduğunu söyledi. Ben orta yolu bulalım derken bir de msj gelmez mi. "Annene mezhebimin sizden farklı olduğunu da söyle."
Tamam. Benim için düğünün, mezhebin, farklı kültürlerin ya da başka herhangi bişeyin kıymeti yok onun insanlığının yanında. Biliyorum ki evlensek, biz evlenebilsek bunların hiç biri sorun olmayacak aramızda ama ben bunları anneme anlatmaya bile cesaret edememişken nasıl göğüs gererim o süreçteki zorluğa? Sevgimi yıpratmadan nasıl korurum. Ve nasıl üzülmemesini sağlarım bu tertemiz adamın doğuştan getirdiği ya da kendi seçimi olmayan şeyler yüzünden? Bu sorulara cevap bulmam tam bi seneme mal oldu işte.
Sanırım korkum sevgimden büyük olduğundan ya da zaten verilecek tepkiyi adım gibi bildiğimden, ona annemle konuştuğumu ve annemin onay vermediğini söyledim. Bi senelik bu gelgitler sonucunda görüşmeme kararı verdik. Çok diretti. "Ne isterlerse yaparım, gelip konuşayım." dedi. Hayır, dedim. "Anneler konuşsun." Dedi. Hayır, dedim. (Çünkü annemin vereceği tepkiyi bilirim. Ve herhangi bir imayla bile olsa bu adamın üzülmesine sebep olursam kahrolurum.) "Sana da yazık." dedim. "Bu durum belirsizlikten çok daha iyidir."
Dedim öyle bi cengaverlik yapıp amaa şimdi de farklı şekilde zorlanıyorum. Baksana etrafına diyorum, annenin bütün bekletilerini karşılayan onlarca insan var, herhangi birisi yüzünü güldürebilir mi onun kadar? Hayır. Peki diyorum, ya onunla olsa, bi süre sonra sıradanlaşırsa bazı şeyler, farklı şeylerin pişmanlığını duyar mısın? Bilemiyorum. Birine en baştan kendimi tanıtma, birini tanımaya çalışma fikri bana öyle yorucu geliyor ki. Beynimin içi, kalbim allak bullak. Korkularım mı büyük sevgim mi hiç bilmiyorum. Özlem ağır basıyor bu ara, daha da kötüsü tatil bitince yüzüne nasıl bakarım diyorum. Evlenirsem gözünün önünde, o sevgisinden emin olduğum kocaman yürekli adamın elinden kim tutacak merak ediyorum.
Hani diyodu ya filmde "Birini seversin, o da seni sever, olur biter. Ama olmuyo işte, öyle olmuyo."
Çalıştığım kuruma ilk atandığımda fazlasıyla ciddiye aldığım bi ilişkim vardı. Sevgiye doymuş olmanın getirdiği güvenden olsa gerek, kendim kadar doğaldım. Bu sebeple arkadaş edinmem zor olmadı.
Bu arkadaşlardan bir tanesine zamanla farklı bi şefkat besledim. Sebebiyse, düğün günü gelin hanımın düğünü bırakıp onu terk etmesiydi. Onun doğallığına, çocukluğuna, savunmasızlığına merhamet duydum. Bi çocuğum olsa belki bu kadar severdim.
Sizin de anladığınız üzere, çok güvendiğim kıymetli ilişkime kar yağdı zamanla. Zorlandım kendi çapımda. Ama etrafımda hep yüzüm gülsün diye uğraşan birileri vardı.
Bi gün kahvaltı yaptık evlat gibi sevdiğim bu adamla. Sordu ne yapacaksın, görüşecek misin bi daha o adamla diye. Görüşmeli, oturup son kez konuşmalı dedim. "İyi ama, sen beni evlendire bilir misin? Ben seni evlendiremem ki." Dedi bana. Sustum. Korktum. Bişey diyemedim ama fazla sabır da gösteremedim. Konuştuk adam akıllıca. Bi gün, dedi. "Eğer bi gün biriyle evlenirsem o bana senin gibi davransın isterdim. Senin tuttuğun takımı tutsun, senin gibi gülsün konuşsun, senin gibi koksun."
Çok düşündüm sonra. Yaz boyunca tarttım içimdekileri. Evet, onun yanında dünyanın en rahat, en kendine güvenen, en sevilen insanıydım ben. Bir araya gelirsek biz, mutlu bi aile oluruz ama.. Ama gel de anneme anlatsana.
Korkularım büyüdü zamanla. Anneme bahsettim durumdan ama bu düğün olayına değinmedim. Annem onu görür görmez içine doğmuş gibi, antipatik bulduğunu söyledi. Ben orta yolu bulalım derken bir de msj gelmez mi. "Annene mezhebimin sizden farklı olduğunu da söyle."
Tamam. Benim için düğünün, mezhebin, farklı kültürlerin ya da başka herhangi bişeyin kıymeti yok onun insanlığının yanında. Biliyorum ki evlensek, biz evlenebilsek bunların hiç biri sorun olmayacak aramızda ama ben bunları anneme anlatmaya bile cesaret edememişken nasıl göğüs gererim o süreçteki zorluğa? Sevgimi yıpratmadan nasıl korurum. Ve nasıl üzülmemesini sağlarım bu tertemiz adamın doğuştan getirdiği ya da kendi seçimi olmayan şeyler yüzünden? Bu sorulara cevap bulmam tam bi seneme mal oldu işte.
Sanırım korkum sevgimden büyük olduğundan ya da zaten verilecek tepkiyi adım gibi bildiğimden, ona annemle konuştuğumu ve annemin onay vermediğini söyledim. Bi senelik bu gelgitler sonucunda görüşmeme kararı verdik. Çok diretti. "Ne isterlerse yaparım, gelip konuşayım." dedi. Hayır, dedim. "Anneler konuşsun." Dedi. Hayır, dedim. (Çünkü annemin vereceği tepkiyi bilirim. Ve herhangi bir imayla bile olsa bu adamın üzülmesine sebep olursam kahrolurum.) "Sana da yazık." dedim. "Bu durum belirsizlikten çok daha iyidir."
Dedim öyle bi cengaverlik yapıp amaa şimdi de farklı şekilde zorlanıyorum. Baksana etrafına diyorum, annenin bütün bekletilerini karşılayan onlarca insan var, herhangi birisi yüzünü güldürebilir mi onun kadar? Hayır. Peki diyorum, ya onunla olsa, bi süre sonra sıradanlaşırsa bazı şeyler, farklı şeylerin pişmanlığını duyar mısın? Bilemiyorum. Birine en baştan kendimi tanıtma, birini tanımaya çalışma fikri bana öyle yorucu geliyor ki. Beynimin içi, kalbim allak bullak. Korkularım mı büyük sevgim mi hiç bilmiyorum. Özlem ağır basıyor bu ara, daha da kötüsü tatil bitince yüzüne nasıl bakarım diyorum. Evlenirsem gözünün önünde, o sevgisinden emin olduğum kocaman yürekli adamın elinden kim tutacak merak ediyorum.
Hani diyodu ya filmde "Birini seversin, o da seni sever, olur biter. Ama olmuyo işte, öyle olmuyo."
Son düzenleme: