Kadının kadına yaptığı şiddet

Yanlış anlaşılmasın. Feminizm ayağına erkekleri gömmek değil amacım. Bizim onlara da yaptığımız inanılmaz toplumsal baskılar var. Bu ayrı konu.

Ataerkil düzenin erkeğe de çok ciddi zararı var. Olay buna ne dendiği değil zaten önemli olan eşitlik, adalet. Yoksa dediğin gibi sorumluluk adı altında erkeklerin de inanılmaz baskı gördüğünü düşünüyorum.
 
Bence hersey Çocuklukta bitiyor.
Bir insanın karakterini anlamak için nasıl bir çocukluk geçirdiği önemli. .

Bir kitap okuyorum suan "Cocugunuza sürekli yapma elleme kırma alma "derseniz, buyudugunde özgüveni eksik bir yetiskinle karsilasirsiniz. . Yazıyor kitapta.
dun bir konuda daha yazmistim
su anki hayatimizdaki hem psikolojik hem fiziksel tum rahatsizliklarimiz , karakterimizin ana taslari , hersey ama hersey hayatimizin ilk 3 senesi ile alakali
ozellikle de anne iliskimizle
keske her kadin bilincli ve duzgun cocuk yetistrse o zaman bu konulari hic konusmuyor olurduk
 
Herkes ezebildiğine yapar baskıyı.Burada derdini anlatan kişi kendini yeterince ifade edemiyorsa ya da “küfredin bana hakaret edin haklısınız ne deseniz” derse gelen vurur giden vurur..
Yanlış da yapsa kimsenin buraya aşağılanmak için konu açtığını sanmıyorum ama kadın olarak hemcinslerimizin stresleri üzerinden stres atmak gibi alışkanlıklarımız var malesef...

Sanal ortam zaten bambaşka bir konu, ekranların arkasında çok büyük acımasızlık dönüyor. Tanımayınca, yüzyüze gelmeyince birkaç kelimeyle ezmek kolay. Kimse aşağılanmak istemez, içini dökmek, destek bulmak ister. Gerçek hayatta da aile içinde aynı şey oluyor çünkü dediğiniz gibi herkes ezebildiğine baskı yapıyor.
 
Sanırım genel bir konu bu,bdv ile ilgili değil bir tek.Açıkçası ''Kadın/erkek dediğin şöyle olur'' diyen insanların hiçbirine acımıyorum.Herhangi bir cinsiyeti belli bir kalıba sokmaya çalışan bütün insanlar bana uzak geliyor,söylediklerini ciddiye alamıyorum öyle insanların.Böyle birini de eleştirmek bana yanlış gelmiyor açıkçası,kadın erkek önemsiz.
 
dun bir konuda daha yazmistim
su anki hayatimizdaki hem psikolojik hem fiziksel tum rahatsizliklarimiz , karakterimizin ana taslari , hersey ama hersey hayatimizin ilk 3 senesi ile alakali
ozellikle de anne iliskimizle
keske her kadin bilincli ve duzgun cocuk yetistrse o zaman bu konulari hic konusmuyor olurduk

Kesinlikle benim 6 yaşındaki oğlum bile hakkını savunuyor. Insaniz sonuçta bazen istemeden de sesimizi yukseltiriyoruz belki cocuguma sesimi yukselttigim zaman bana neden bağırarak konusuyorsun sessiz soylesende anlarım anne diyor. Kendi cocuklugumda hakkımı aradığım zaman anneme karşı "sen bana karşı mi geliyorsun "derdi. Ya biz degistik ya ailelerimiz gerçekten degisikti
 
Erkek veya kadın diye ayırmadan sadece şiddet olarak mı baksam acaba? Şiddetin cinsiyeti olabilir mi? Bunu bu şekilde kutuplaştırarak belki de işi iyice çıkmaza sokuyoruz. Şiddet şiddetir ve kabul edilemez. Genelleme yapmayı da sakıncalı buluyorum. Herkes kötü olursa iyinin anlamı olmaz. Biz her erkeği veya her kadının hemen kötü olarak yaftalıyoruz. Tüm erkekler kötüdür yerine erkeklerin içinde kötü olanlar var desek ve arada iyi olanları harcamasak...
Ya da şiddet gören sadece kadınlar mı? Erkekler güllük gülistanlık bir dünyada zevki sefa içinde mi yaşıyor bir ömür?
 
Kendi hayatımdan örneklemek istiyorum.
Bir arkadaşım ne zaman şefkat istese tekrar ettiği hataları yüzündendi.Çok da uyarılmıştı.
Bu insan kendini sevmiyorsa ben niye pohpohlayayım ki.
Kalbim hatayı tekrar etmeyene hep yumuşak.
Bir de kabak gibi sonucu belli olan şeylerde yapılan hatalar var.
Atıyorum adam sormuyor ortadan kayboluyor,tekrar çıkınca nasıl taktik uygulasam falan diyenler,
Kaynanayla aynı binaya eve taşınıp sonra şikayetlenenler
Ergenlikten yeni çıkıp acelesi varmış gibi evlenip sonra eziklenenler
Bunlar çarşaf çarşaf tvlerde bile programları yapılan konular.Sonucu baştan belli.
İlk dayakta evi terketmeyip,üstüne affedip tekrar çocuk yapıp kucağında bebekle dayak yiyenler,
E bu insan kendini seçilmiş kişi sanıp karşıdakini değiştireceğine emin olmuş ,hangi akla hizmet?
Burada zibilyon kere aynı yorumu duyup ,öneriler alıp hala aynı dert konusunu açanlar.
Ne diyelim,olur geçer aman da pıtış mı,
Tekrar etsin aynı hataları diye mi?
Hayat hiç de şefkatli değil ,bana hiç olmadı,hala olmuyor.
Milletin sevgilim başka kızı takip ediyor diye ağlaması da tırt yani.
Daha da 25 sayfa yazarım.
Sonuç evet şefkat gösteremiyorum haksıza haksızsın demek zorundayım.

Benim de şikayet ettiğim konu bu.
Ama bunun bir nedeni olduğunu düşünüyorum.
Sevgi açlığı bu. O kadar sevgisiziz ki.
Kadına soruyorsun 'nasıl anladın seni sevdiğini? neden kaçtın?' diyor ki hep bana güzel sözler söyledi, seni seviyorum dedi. Sahiplendi.' diyor. Bu kadar basit işte sevgi, aşk. Çünkü bilmiyor, görmemiş, başı okşanmamış, arkasında durulmamış çoğu kadının. Bir köşede büyüyüp gitmiş. Sevgiyi, ilgiyi ağalı töreli, vurmalı kırmalı, kaçırmalı, kapatmalı, türk dizilerinden öğrenmiş.

Kısıtlamayı, bir erkeğin olmayı sahiplenme sanmış.
Eve kapatılmayı, kıyafetine, laflarına, fikirlerine karışılmayı kıskanmak sanmış.
Ya benimsin ya toprağın, evimin kadını olacaksın diyeni evine bağlı sadık sanmış.

Tüm dünyayı eltisi, görümcesi, kaynanası, mahallesi sanmış.
Hırslı olmasına izin verilmemiş hiç, dış dünyayı görmemiş.
Ne bekliyoruz bu insanlardan? Nasıl bir gelecek bekliyoruz?
 
tamam kadınlara pozitif ayrımcılıkla yaklaşalım da buraya açılan konuların çoğunda konu sahibesi zaten başka bir kadınla didişiyor. eltisi görümcesi kaynanası... eşine hırlayıp bayrağı çekmeyi gözü yemeyen etlisinden kaynanasından görümcesinde alıyor hırsını. konuyu açana şefkat gösterirsek bu sefer öbür kadını gömmüş oluruz; nerde kadın bakışı. bi de evlilik içi maddi konularda söz kadın oldu mu canım ister çalışır ister çalışmazsın bu senin hakkın bırak işi otur evinde misler gibi çocuğuna bak'lar havada uçuşurken erkek söz konusu oldu mu tabi eşek gibi çalışacak oluyor. ben erkeklere acıdığım için değil; ama bugün yediğin hurmalar yarın itibarını tırmalar diye düşündüğüm için, parayı kazanan daima eninde sonunda düdüğü çaldığından bu konularda kadınlara hak veremiyorum maaesef. kadındır diye her tavrına hoşgörülü yaklaşmak da kadın bakış açısını zedeliyor

Zaten kadındır ne istese haklıdır olmamalı. Doğru söylüyorsunuz, elti kaynana da kadın. Olay da bu aslında, elti kaynana aile içindeki olaylarda da yine kadınların şefkatsiz birbirine baskıcı tutumları var. Onun da niye yapıyoruzu sorguluyorum zaten böylesine kadınlar için 1-0 yenik bir dünyada. Hem erkeklere de büyük çifte standart var maddi konularda özellikle. Haklılık haksızlık cinsiyete bağlı birşey değil.
 
Ataerkil düzenin erkeğe de çok ciddi zararı var. Olay buna ne dendiği değil zaten önemli olan eşitlik, adalet. Yoksa dediğin gibi sorumluluk adı altında erkeklerin de inanılmaz baskı gördüğünü düşünüyorum.

Ben de öyle düşünüyorum. Zaten erkekler 'ADAMLIK' adı altında yapılan büyük bir psikolojik baskının içindeler.
Çok çok çok sakıncalı bir şey bu.
 
Bence hersey Çocuklukta bitiyor.
Bir insanın karakterini anlamak için nasıl bir çocukluk geçirdiği önemli. .

Bir kitap okuyorum suan "Cocugunuza sürekli yapma elleme kırma alma "derseniz, buyudugunde özgüveni eksik bir yetiskinle karsilasirsiniz. . Yazıyor kitapta.

Ben de şöyle bir şey okumuştum. '' Eğer sıkıntı yaşadığınız, size zorluk çıkaran bir insan görürseniz gözünüzün önüne onun 7 yaşındaki halini getirin.'' O özgüven sıkıntıları bizi çocuk gibi davranmaya itiyor işte. Burada bahsettiklerimiz hep çocukça davranışlar.
 
Benim de şikayet ettiğim konu bu.
Ama bunun bir nedeni olduğunu düşünüyorum.
Sevgi açlığı bu. O kadar sevgisiziz ki.
Kadına soruyorsun 'nasıl anladın seni sevdiğini? neden kaçtın?' diyor ki hep bana güzel sözler söyledi, seni seviyorum dedi. Sahiplendi.' diyor. Bu kadar basit işte sevgi, aşk. Çünkü bilmiyor, görmemiş, başı okşanmamış, arkasında durulmamış çoğu kadının. Bir köşede büyüyüp gitmiş. Sevgiyi, ilgiyi ağalı töreli, vurmalı kırmalı, kaçırmalı, kapatmalı, türk dizilerinden öğrenmiş.

Kısıtlamayı, bir erkeğin olmayı sahiplenme sanmış.
Eve kapatılmayı, kıyafetine, laflarına, fikirlerine karışılmayı kıskanmak sanmış.
Ya benimsin ya toprağın, evimin kadını olacaksın diyeni evine bağlı sadık sanmış.

Tüm dünyayı eltisi, görümcesi, kaynanası, mahallesi sanmış.
Hırslı olmasına izin verilmemiş hiç, dış dünyayı görmemiş.
Ne bekliyoruz bu insanlardan? Nasıl bir gelecek bekliyoruz?
Biraz akıllarını duygularıyla perçinlemelerini bekliyoruz.
O dizilerde her seviyorum diyenin sevmediğini de görmelerini bekliyoruz.
Kendilerini tanımalarını bekliyoruz,
Kendini tanıyan diğerlerini de tanır zamanla diye bekliyoruz
Gerçekler yüzlerine vurulduğunda kabullenip doğruya yönelmelerini bekliyoruz ama boşa bekliyoruz.
 
İşte bazı kadınlarla empati kuramıyorum nasıl kurabilirim bir örnek vereyim
Sevgilim mi kocam mı konu başlığı
Kadın yıllarca aldatılmış evliliğini sürdürüyor ve kendisi de bir sevgili bulmuş
Gel de empati kur!
Ya da düğün altınları için bir konu var;eşi 1600 maaş alıyor
Kadın eşine borç ödemesi için altınları vermediği gibi hem hırpalıyor hem kendini hırpalatıyor
Gel empati kur
Yahu arkadaşım düğün altını borçla aldıysan milletin gözü doydu sat borcunu temizle
Akıllı ol
Bu akıl kadına da verilmiş!
E ama kullanın...
Ben bize yapışmış kafa içindeki kalp kavramını yargılıyorum
Akıl! vesselam kullanmayana da kullan diyorum...Doğal olarak da bunu anlatırken bazen çok az da olsa ironi yapıyorum.


Herkes toplumsal rollerin, onlara söylenenin tuzağına düşmüş. Herkesle zaten empati kuramayız ama sinirlenmeye, zorlamaya gerek yok. Dediğim gibi her yerden her sınıftan insan var. Bizim için çok ortada olan bir çözüm herkes için öyle değil. Bi de bunun üstüne hemcinsleri tarafından yargılanmak insana baya değersizlik duygusu verir. Kim bilir kadının biri erkektir istediği her şeyi yapar diyen bir anneyle büyüdü o kurunun içinden çıkamıyor. Kim bilir bir başkası altınlarını verirsen güvencen gider erkek para kazanmak zorunda diye büyütüldü. Birbirimize daha yapıcı yardım etmezsek böyle gidecek bu. Bu insanları yargılamak çok nadir yapıcı sonuç getirmiyor mu sizce de?
 
Biraz akıllarını duygularıyla perçinlemelerini bekliyoruz.
O dizilerde her seviyorum diyenin sevmediğini de görmelerini bekliyoruz.
Kendilerini tanımalarını bekliyoruz,
Kendini tanıyan diğerlerini de tanır zamanla diye bekliyoruz
Gerçekler yüzlerine vurulduğunda kabullenip doğruya yönelmelerini bekliyoruz ama boşa bekliyoruz.

Okumuyorlar ki. Bizim insanımızın okuma alışkanlığı yok!!
Hep aşk aşk aşk! Hayatları bu.
Çok az kadın var köylerde canını dişine takmış okumak için çırpınan.
Bak benim babannem cahil bir kadın köyde. Halam tutturmuş ben okumayacam evlenecem diye.
Babannem halamı bir dövmüş.... bundan 50 yıl önce düşün.
Dövmüş odaya kitlemiş. Bu odadan sadece okula gitmek için çıkacaksın okuyacaksın diye!!!
Okutmuş, memur olmuş.
Şimdi elini ayağını öpüyor babannemin. Çünkü okumasaydı 2 çocukla birlikte rezil bir hayatı olacaktı.
Kilit nokta yine anne yine anne!!!
 
Geçen hafta tam da bu sorunun yanıtladığı bir panele katıldım toplumsal cinsiyetle ilgili. Bizler aslında kimliklerimizi kendimizi başka insanlardan ayırarak kurariz. Başkalarından çeşitli açılardan ayrıldığımız yönler bizim kim olduğumuz konusunda belirleyici olur. Toplumda "erkek gibi" olmak kadını yücelten ya da yüceltmek için söylenen bir ifade ve aslında insanların düşüncelerini de yansıtıyor. Bir erkeğin kadına benzetildiği için yuceltildigini görmek ise olanaksızdır ve "karı gibi konuşmak" biçimindeki çirkin ifade de bu durumun yansımasıdır. Erkekler için kimlik kurulumu biraz daha kolay. O erkektir ve kadınlara asla benzemez, benzemeye çalışmaz. Kadınlar ise kimliklerini diğer kadınlar üzerinden kurma eğilimindedirler. Başka kadınların şuh kahkahalari, flortoz tavirlari ya da ezik olmalari, dayak yemeleri vb. daha birçok şey kadınları diğer kadınlardan ayırır. Aslında varolan bir kimlikten de söz etmek olanaksız. Kimliğimiz yaşadıklarımız karşısındaki duruşumuz ve yaşamadıklarımıza ilişkin kendimizi diğerlerinden ayırt etme biçiminde sürekli gelişir. Biraz karışık oldu sanırım ama bu panelden de yola çıkarak demek istediğim kadınların diğer kadınları otekilestirmelerinin kendi kimlik kurulumlarinda büyük oranda belirleyici olduğudur.
 
Ben akilsiz kadinlara sinirleniyorum empati kurup kendimi onun yerine koyup cevap veremem.
Ornegin kadin uc kere aldatilmis ama kaynanasinin onu ezmesini dert ediyor empati kavrami bitiyor bende.

Mesela dun bir reklam konusu acildi kocam izin vermiyor katalog isiyle para kazaniyorum ne demek kocam izin vermiyor benim kafam bunu almiyor.Kari koca degil sahip kole iliskisi bunlar.

Kadinin kendine vermedigi degeri ben buradan iki satir yazimla veremem.
 
Kendi hayatımdan örneklemek istiyorum.
Bir arkadaşım ne zaman şefkat istese tekrar ettiği hataları yüzündendi.Çok da uyarılmıştı.
Bu insan kendini sevmiyorsa ben niye pohpohlayayım ki.
Kalbim hatayı tekrar etmeyene hep yumuşak.
Bir de kabak gibi sonucu belli olan şeylerde yapılan hatalar var.
Atıyorum adam sormuyor ortadan kayboluyor,tekrar çıkınca nasıl taktik uygulasam falan diyenler,
Kaynanayla aynı binaya eve taşınıp sonra şikayetlenenler
Ergenlikten yeni çıkıp acelesi varmış gibi evlenip sonra eziklenenler
Bunlar çarşaf çarşaf tvlerde bile programları yapılan konular.Sonucu baştan belli.
İlk dayakta evi terketmeyip,üstüne affedip tekrar çocuk yapıp kucağında bebekle dayak yiyenler,
E bu insan kendini seçilmiş kişi sanıp karşıdakini değiştireceğine emin olmuş ,hangi akla hizmet?
Burada zibilyon kere aynı yorumu duyup ,öneriler alıp hala aynı dert konusunu açanlar.
Ne diyelim,olur geçer aman da pıtış mı,
Tekrar etsin aynı hataları diye mi?
Hayat hiç de şefkatli değil ,bana hiç olmadı,hala olmuyor.
Milletin sevgilim başka kızı takip ediyor diye ağlaması da tırt yani.
Daha da 25 sayfa yazarım.
Sonuç evet şefkat gösteremiyorum haksıza haksızsın demek zorundayım.
Tam da yazmak istediklerimdi bunlar.Beni tek parmak stayla bir saat yazmaktan kurtardığın için teşekkürü borç bilirim:)Noktası virgülüne katılıyorum.
 
ben kendimi %100 seviyorum ve kabul ediyorum
kimseden de baski gormuyorum cunku izin vermiyorum
eger sorununuz elestiriyse bu konuda erkeklerden daha acimasiz olabilirim cunku hemcinslerimin kendilerine layik gordukleri hayati kabul edemiyorum , kendilerini ezdirmelerine dayanamiyorum
bence konuya girisiniz mantiksiz olmus , biz birbirimizi acimasizca elestirelim ki birseyleri degistirelim
burda bile acilan konularda acimasizca yuzune vurmayinca pek cok kadin anlamiyor bile cozum yolunu yada yaptigi yanlisi
+100000000
 
Ya arkadaşlar tamam aile her şey,ama bir yere kadar sonuçta.
Bütün hayatı boyunca da insan kendine bir şey katmıyorsa,ben aklını kullandığından şüphe ederim.

Sanki tüm bu ayrıma karşı olanların ailesi ''toplumsal rollere karşı dur'' diye mi eğitti ? Hayır.

Her şeyi ''ama o öyle büyütülmüş'' deyip kapatamayız özür dilerim ama.Yok madem böyle kapatacağız erkeklere neden kızıyoruz ? Onlar da öyle büyütülmüşler işte,fark ne ?
 
Back
X