kandırılmak...

chatlak

özgür
Kayıtlı Üye
26 Ekim 2006
594
2
kandırma, kandırılma hep kötü bir öğreti olarak gösterilmiştir bizlere.Aslında kandırılma çirkinlik elbisesini -ortada giyebilecek başka bir giysi kalmadığı için- giymiş yeryüzündeki en samimi fiildir.Çünküsü basit...

bebekken annemiz mamamızı yedirirken işkence çektiği durumlarda ''aç azını bakayım uçak geliyooor uçaak...hooop'' diye kandırmıştır bizleri.O kaşığın uçak olamayacağını olsa bile ağzımıza giremeyeceğini bildiğimiz halde kanmışızdır.Ya ''hadi şunu bitir seni attaya gotürecem'' e ne demeli.Yemekler, tabakta iz bırakmayacak şekilde yendiği halde attaya gotüren olmamıştır hiç bir zaman...Atta nın nerede yaşadığı ise muamma!!Kandırılmak elde etmektir.Bu tatlı kandırmacalardan biraz pay çıkarmanın verdiği özgüvenle hareket ediyoruzdur artık.Baba eve gelmeden önce divan altına -ayaklar dışarıda kalacak şekilde- pusulur ve babanın kandırması beklenir.Baba gelir ve biraz yüksek sesle anneye: ''iboş nerede?Nereye gitti bu çocuk?'' der.Kafamızı divana çarptığımız ve feci bir şekilde acıyor olmasına rağmen istifi bozmayarak ''hehe...divanın altında saklanıyordum...görmedin de mi..hehe''deriz.Ardından babanın kucağına atlarız.Kandırılmak içtendir....

çizgi filmlerin yeri başkadır kandırmaca olayında.Süperman uçar, kaçar, döver hep.Bu da içimizdeki süperman potansiyelinin açığa vuması için bulunmaz bir fırsattır.Süperman i izledikten sonra annemizin en sevdiği kırmızı masa örtüsünü bir güzelce boynumuza dolar, evin en yüksek yerine çıkıp yumruğumuzu sıkarak kendimizi boşluğa bırakırız.Paldır küldür düşerken acıklı bir sesle ''Annneeee!!'' diye ağlamaya başlarız.Annemiz yine mi süpermencilik deyip bizi kucakladığında süperman in bizi bir kez daha kandırdığını anlamış oluruz.Ama pes etmeyiz hiçbir zaman.Kandırılmak şevkattir.Aynı şekilde babamın marangozda yaptırdığı tahtadan kılıcı gökyüzüne kaldırıp ''gölgelerin gücü adına güç bende artıııık'' dediğimde ne kaslarım şişerdi, ne şimşekler çakardı, ne de mahallenin uyuz kedisi koca bir kaplan olurdu.Kandırılmak hoştur....

kandırılarak ana okuluna kadar gelmişizdir.Al satarım bal satarım oynatan hocamıza ''hocam ben sıkıştım tuvalete gidebilirmiyim?'' şeklindeki feryadımız ''oyunbozanlık yapma zile 5 dakika var ''şeklinde reddedilir.Halbuki zile 6 dakika vardır.Kandırılmışızdır ve kandırılmanın verdiği sevinçle güzelce pantolona koyuveririz ve oyuna kaldığımız yerden devam ederiz.İte kalka 5. sınıfa gelmişizdir.Sınıfın en sevileni vasfıyla sınıfın en güzeline -arkadaşların gazıyla- seni seviyorum dersiniz.Sonuç hüsrandır.Sevilen hergün ''seni babama söledim, bugün okula gelecek ve seni dövecek'' diye kandırır sizi.Dedim ya kandırılma sevgi doludur....

ebeveyniniz liselere giriş sınavından aldığınız sonucu her zamanki gibi -anadolu öğretmen lisesini kazandığınız halde- beğenmez.''Seni o okula kaydetmeyeceğiz'' der ve sizi koleje yazdırır.Kandırılma mutluluktur.

''hayat sevince güzeldir'' diye bir laf vardır.Ben onu hayat kandırılınca güzeldir diye değiştiriyorum.İlk okuldaki seni babama söledim kandırmacısını bildiğiniz için kolejdeki sevimli kıza tecrübeli yaklaşırsınız.Çok samimi bir arkadaşlığınız vardır ve kız çok anlayışlıdır...''Ya ben bu koleje gelmeden önce okuduğum lisedeki bir çocuğu seviyordum ve hala onu unutamadım.Sence açılsam mı?'' der ve sizin günlerce onu sevdiğimi nasıl söyleyeceğim diye kıvranışınızı sona erdirir.Kandırılmışsınızdır.Çünkü sevimli kız koleje bir kız lisesinden gelmiştir.Kandırılmak platonik bir duygudur....

ve artık okul bitmiştir.Öss de 346.2 puan almışsınızdır.Anneniz babanız dersane hocalarınız kolejdeki rehberleriniz dayınız teyzeniz hatta eczcılıkla alakası olmayan mahalledeki bakkal bile size olum yaz eczacılığı 4 yılda bitir.Kolaydır.Yata yata geçersin'' derler.Sonuç gene hüsrandır yine kandırılmışsınızdır.Ne kadar yatsanız da eczacılığı geçmekte zorlanıyorsunuzdur.Kandırılmak zoru başarmaktır ve zor her zaman en tatlı olandır....

birinci sınıfı ufak sıyrıklarla atlatılır.Yaz sonuna doğru telefonda ''ahh seni ne kadar özledik... bir tek sen eksiksin.Atla otobüse gel!!'' lere dayanamaz, gidersiniz memlekete.Yer ayarlanır.Herkese haber verilir ve buluşma mekanına gelinir.Sizin acaba bir kere mi sarılsam yoksa iki kere mi ?...Yok yok en iyisi bir kere sarılayım sonra omuzlarından tutar, heyt bea ne kadar güzelleşmişin derim diye uzunca düşünceniz esnasında soğuk bir el size doğru uzanır ve siz de aynı şekilde uzatılan soğuk eli tutarsınız.Telefondaki seni çok özledik lerin karşılığı bu olamaz gene kanrıldık lan dersiniz içten içe.Ardından içinizdeki saf, samimi, arkadaş canlısı, hayal etmekte sınır tanımayan çocuğa küfredersiniz. Kandırılmak özlemektir....

dostluk diye bir kavramdır türkçemizde.Çok inanmışsınızdır bu kelimeye ..Yaptığınız her işte bu kelimenin ağırlığınca hareket edersiniz ve bir gün bir kadın çizeceksin adlı şarkıyı dinlerken bu güne kadar dostluk hakkındaki oluşmuş olguların hepsinin birer kandırmaca olduğu kanısına varırsınız.Dostluk kelimesine olan inancınız biter.İlk defa kandırıldığınız halde kötü bir sonuç almışsınızdır....herkesten tiksiniyorum beni yanlız bırakın dersiniz heryerde

artık yanlızsınızdır.Etrafta sizi kandıracak kimse kalmamıştır.Anneniz babanız, mahallenin bakkalı artık sizi kandırmıyordur.Artık lisedeki o sevimli kız, öğretmenler, arkadaşlar, süperman...kimse kalmamışdır yanınızda.Yapayanlız kalmışınızdır ve hergün kabul olmayacak bir duaya ''allahım nolur bunların hepsi bir kandırmaca olsun.Sabah uyandığımda herşey eski haline dönsün allahım'' duasına amin dersiniz.

hayat devam ettikçe yeryüzünde bir kandıran bir kandırılan olacaktır her zaman.Ben derim ki siz siz olun kandıran olmayın.Kandırılan olun.niye mi? çünküsü basit....... Çünkü kandırılmak gerçektir
 
çok Gerçekçi Yaklaşilmiş Ceo.
Kandirmakmi Kandirilmakmi ?ikiside Olmasin (hiç Olmazsa Bir Kez.)
 
ben bazen kanmış gibi yapıyorum.mutluluğun o büyüsü kaçmasın diye daha sonrada şüphe kemiriyor içimi ben yinede deşmiyorum .galiba kanmış görünmek en zor olanı...
 
X