Ben bir an once bosandiktan sonra yapmayi dusundugunuz ise muracaat etmenizi oneririm. Oturdugunuz yerden bosanayim mi bosanmayayim mi diye dusunup durmanin size bir faydasi yok. Hele bir is hayatina atilin, 6 ay 1 sene calisin, sonra duruma bakarsiniz. 20 senelik evli olmak 21 senelik olunca cok birsey farkettirmez, ama calisarak gecireceginiz bir sene size bayagi bir hayat tecrubesi kazandirir. Ufkunuzu acar, planlarinizi hayallere degil, gerceklere gore yaparsiniz.
Ayrica calisan bir kadinin degeri her zaman erkek gozunde evde oturan bir kadindan fazladir.Hem bir de oyle denemis olursunuz.
fikirleriniz çok güzel gerçi yorgunum demişsiniz ama rica etsem nasıl fedakarlık yapmamam gerektiği konusunda yardımcı olur musunuz
çünkü zaten bana fikrim sorulmuyor yani sen istersen olur bu falan denmiyor direk yapmak zorunda bırakılıyorum
bunu nasıl aşabilirim teşekkürler şimdiden
Bence sizin sorununuz bosanmak da degil. Onu yedekte emniyet sibobu gibi goruyorsunuz, ama gerceklestireceginizi sanmiyorum. Bu konuda karsi tarafa bir mesaj vermeye bile tahammulunuz yok. Sizin sorununuz kocanizin ilgisizligi, bunu nasil asabileceginizi arastiriyor, asamazsaniz bile burada derdinizi bizlerle paylasip rahatlamak istiyorsunuz gibi gelir bana.. Tamam, o da guzel.. Ancak esinizin bunca yildan sonra degismesi, ister psikologa ister nereye giderse gitsin pek olasi gozukmuyor. Adamin tarzi bu. Bazi erkekler ozel gunlere deger vermiyor, ayrica becerikli-guclu-her isin altindan kendilerine ihtiyac duymadan kalkan kadinlara hepten yardimsiz, ilgisiz gibi gorunuyorlar. Zamaninda her isinizi kendiniz halledebildiginiz icin, belki cogu ailede erkeklerin hallettigi isleri de kendiniz yapabildiginiz icin. Annenize, doktora oraya buraya kendi basiniza gittiginiz "beni gotur, beni gel al" demediginiz icin.. Cocuklariniz hastalaninca doktora eczaneye kendi basiniza gittiginiz icin.. Kisacasi ona ekonomik acinin disinda ihtiyac duydugunuzu hissettirmediginiz icin.. Bundan once oldugu gibi bundan sonra da dustugunuzde yanliz kalkacak, yanliz doktora gideceksiniz. Bu adam bunca seneden sonra degismeyecek, hic heveslenmeyin.
Haa, bu sizi sevmiyor, size deger vermiyor anlamina mi gelir? sanmiyorum. Sadece size kendi basinizin caresine bakabileceginiz konusunda cok guvendigi anlamina gelir. Bazi erkekler takdirlerini de sevgilerini de belli etmekten cekinirler, adeta kacarlar, yapi meselesi, iclerinden oyle geliyor. Eh, adamin yasgunlerinden, sevgililer gununden, incelikten, kadin kalbinden, ruhundan haberi yoksa su kk"nin upuzuuun odunlar listesine bir tane daha ekleriz, iste bu..
Yani arkadasim seninkinden burda cok var..
öncelikle durmanız gereken yeri bileceksiniz. Eşiniz için bir şeyler yaparken sınırları aşmamaya çalışacaksınız. Biz kadınlar bu toplumda annelerimizden fedakarlığın bir sevgi göstergesini olduğunu öğrendik oysa çoğu durumda bu öyle anlaşılmıyor. Sınırları aşan bir sevgi de fedakarlıkta aynı şekilde karşı tarafı zora sokar. Çünkü veremeyeceği bir şeyler talep eder hale gelirsiniz. Eğer çok fazla vermezseniz buna göre beklentiye girmemiş ve hayal kırıklığına uğramamış olursunuz.
Bununla eşiniz için bir şey yapmayın sevgi göstermeyin demek istemiyorum. Sadece onu ve kendinizi üzmemek için gerçekçi olmayan hayallere girmeyin diyorum. Kendinizi ilişkiye feda etmeyin. Bunun ne size ne eşinize bir faydası olmaz çünkü. Fazla veripte bunun karşılığını ödeyemediği için eşinizi suçlamayın. Tam tersine erkeklerin ilişkiye en çok ilgili oldukları zamanlar kadınların ona kızgın olduğu yada buna benzer kötü bir duygu için değil kendi hayatı için ondan uzaklaştığı zamanlar olduğunu unutmayın.
Sizin durumunuzda fedakarlık kendinizi, eşinize ve ailenize feda etmeniz sanırım. Çalışmamanız, hayattaki amacınızın aileniz olması, onların ise bunu yeterince takdir etmemesi ve kendinizi değersiz hissetmeniz… Bu konuda zor gelecek belki ama şunu söylemek istiyorum: eşiniz ne yapsa da sizin değersizlik duygularınızı iyileştiremez… Bu kendi içinizde çözmeniz gereken bir durum. Eşinizle ilgili bir durum değil. Kimse, siz izin vermediğiniz sürece size kendinizi değersiz, önemsiz hissettiremez. Bu yüzden veremeyeceği bir şeyi eşinizden talep etmeyi bırakın. O ne kadar çabalasa da sizin kendinizi bu ilişkide daha iyi ve mutlu hissetmenizi sağlayamaz. ''hayır, şunları yapsa mutlu olurum'' diyebilirsiniz belki ama bunlar geçici olacağı için bir süre sonra yine aynı döngüye girersiniz. Sırf kendinizi daha iyi hissetmek için eşinize bir şeyleri zorla yaptırıp onun sözde değiştirseniz bile siz mutlu olmayacaksınız. Çünkü tahakkümle yapılan bir değişim uzun süreli olmaz ve geriye dönüş –daha yıkıcı duygularla – kaçınılmaz olacaktır…
O zaman ne yapmamız gerek? Cevap çok basit: Kendinizi güçlendirin! Maalesef bunun yapılması ise söylenmesi kadar kolay değil. Yılların getirdiği alışkanlıkları aşmak için uzun ve zorlu bir sürece girmeyi göze almalısınız. Yalnız bunu eşiniz ya da aileniz için değil kendiniz için yapacaksınız, unutmayın. Siz iyileştiğinizde ilişkiniz de daha iyi hale gelecektir. O zaman tüm sorunların kaynağı olarak eşinizi görmekten de kurtulacaksınız. Birini suçlamak, sizin mutsuzluğunuzun kaynağı olduğunu düşünmek egonuza iyi gelebilir ama gelişim açısından yıkıcıdır ve en başta sizi yıkar.
Eşinizin fikrinizi sormadan kendi istediğini yaptırmasına öfkeleniyorsunuz ama işin diğer boyutunu kendinizin buna izin verdiğini görmüyorsunuz. Bir şeyler istediğiniz gibi değilse neden hakkınızı savunmuyorsunuz? Bağırarak kırarak değil, sakince, ısrarla ve bazen de sesinizi yükselterek yapın bunu. Birşeylerin olmasına izin verip sonra neden böyle oluyor diye üzülmek yerine baştan kendi hakkınızı arayın ve kimliğinizi belli edin.
Eşiniz çalışmanızı istemiyor diye bunu kabul ettiniz, sonra da sizin düşüncelerinizi ve duygularınızı önemsemeyip hiçe saydığı için ona öfkelendiniz. Bu tarz duygular beslemek yerine baştan ne istediğinizi söyleseydiniz ya? o zaman söylemeseniz bile bir gün gelip de artık farklı birşeyler yapmak istediğinizde bunu paylaşsaydınız? o aşamada izin vermesi zor olacaktır, ama buna ilişkin duygularınızı düşüncelerinizi paylaşıp onu ikna etme yoluna gidebilirdiniz. eşinizin sırf siz acı çekip üzülün diye buna izin vermeyeceğini sanmıyorum. sadece o da kendine göre haklı gördüğü nedenlerden ötürü buna izin vermiyordur. o zaman sizin yapmanız gereken onun bu düşüncelerini bulmak ve ikna etmek üzerinde çalışmaktır...
velhasıl kurtuluş olarak gördüğünüz şeye aslında şimdi de sahip olabilirsiniz. fakat bunu istemiyorsunuz, belki cesaretiniz yok belki de nasıl yapacağınızı tam olarak bilmiyorsunuz. belki de sorumluluğun tümünü kocanıza verip onu hayatınızı zorlaştıran, sizi üzen biri olarak görmeyi daha kolay buluyorsunuz.
eşinizden boşanmak size hep özlemini çektiğiniz şeyleri vermeyecektir. bunları kendi içinizde bulacaksınız ve bunları bulmak için illede boşanmanıza gerek yok. kendiniz için bir yolun çizin sadece. bunlar için çalışın ve sebat edin. zorlu bir yol olacak elbet ama huzur ordaysa buna değer...
18 yaşımda kendimi herşeyi bilir sanırdım, 25 li yaşlarda artık olabileceğim kadar oldum derdim, 30 lu yaşlarda olgunluk buymuş be dedim.
Biz her daim kendimizi hep mükemmel görsekte gerçektende 40 lı yaşlara yaklaşınca insan daha farklı bakıyor hayata.
Yaşıt sayılırız ama benim çocuğum daha 2 yaşında benim gidecek çok yolum var. 20 yaşına geldiğinde, ben yaşlanmış olacağım için, şunu yapsaydım, bunu yapsaydım deyip boşluğa düşmeyeceğim. Muhtemel romatizmalarımla, şeker ve tansiyonumla uğraşıyor olurum.
Küçük anne olmanın çok büyük avantajları olduğu gibi (kütür kütür yorgunluk bilmez vs) dezavantajlarıda var. Çok genç yaşta ( bakınız siz) boşluğa düşmek. Henüz gençsiniz ama üzerinizde 20 yılın yorgunluğu, bağımlılıkları azalmış çocuklarınız, alışkanlığa dönüşmüş bir evliliğiniz var.
Ayrılmak çözüm değil, ya hobi edinin ya bir çocuk daha yapın :) Gerçekten bir çocuk sizi zımba gibi yapar.
20 yıl çok uzun zaman monotonlaşmış olabilir ilişkiniz...
adamın özelliklerine bakınca tek eksiğiniz ilgi gibi görünüyor..
çok önemli bi eksik evet ama bunca yıoldan sonra değişeceğini sanmıyorum ben..
tabi benim yaşım 25 henüz 2 yıllık evliyim sizin ne hayat tecrübenizin ne de evlilikteki tecrübenizin yanından bile geçemem...
şahsi fikrim her zaman insanın mutsuz olduğu yerde olmaması gerektiği yönünde....
maddi imkanınız var madem nasıl mutlu olacaksanız öyle davranın derim...
çünkü hayat zaten kendi içinde zor bi de başkalarının memnuniyeti için daha fazla zorlaştırmak kendimize eziyet etmek olur....
mutluluklar dilerim...
tşk edrim o konuda da zorlandım ve hamile kaldım ki ben önceden bir çocuk daha olsun derken beni azarlıyordu sen sezaryenlisin canını düşünüyorum suç mu diye
neyse geçen sene tutturdu çocuk diye oldu da
dedimki bu sefer her kontrole sen de geleceksin
tmm dedi
3 gün sonra kırdı ayağını yattı 3 ay
dr da ben gittim o halde dünyanın misafirini de ağırladım ama bebek düştü
sorunlu bir hamilelikmiş
ben düşük yaparken o sınavdaydı
çektiğimi de görmedi
komşu götürdü beni doktora
bu arada ben kan grubumu + biliyrdum ki iki sezaryen var yani
ama _ olduğu çıktı ortaya kan uyuşmazlığımız da varmış yani
benim bir iğne vurdurmam gerekiyormuş
onu da vurdurtmadı ama hala çocuk deyip duruyor taş fırın haluk gibi
ama büyük konuşmayayım d aasla
dertlerime dert ekleyeymem
memurlukta yas siniri yoksa
deneyin derim
is dunyasina atilmak icin gec degil
sanirim bazi arkadaslar sizin yirmi yillik evli olmanizdan dolayi
yasca buyuk goruyorlar
yoksa 38 yas ne ki?
bence siz calisin biraz "ben burdayim" "benim kararlarim" "artik yeter"
demenin zamani geldi
bosanirsaniz bosluga dusermisiniz?
kati ruhlu o adami ozlermisiniz?
cocuklarinizla araniz acilirmi, sizi anlarlarmi?
bunlari dusunun
ve hangi karari alirsaniz alin biraz renklenin ve elinizi masaya vurun
Sizin hikayeniz biryerlerde okuduğum bir cümleyi hatırlattı; Hissederek dolu dolu geçirilen 20 dakika ,hissetmeden boş boş geçen 20 yıla bedeldir...20 yıldır gösterdiğiniz fedakarlıklara sadece 20 dakikalık vefa ve şükran cümleleri bile sizi mutlu edecektir eminim..ancak ben sorunun sizin eşinizin tavırlarının birazda sizin karakterinizle alakalı olduğunu düşündüm;Burdan akan yazılardan naif kırılgan sevgiye saygıya ihtiyacı olan bir kadın var;eşinizin gözünde ise güçlü,kendini yeterince ifade edebilen,kendi başına birçok konuda yetebilmiş,yetmemiş eşinin ailesinede yetebilmiş fedakar vefakar bir kadın için hangi erkek konformistlikten vazgeçip nazlanmaz?Bu şartlarda eşiniz belkide görmek istemeyenler kadar körlük yapıyordur.Çözüm nerdedir kesin fikirlerim yok ama belki bir öneri;Bu kadar güçlü ve mükemmel kadın olmayın..olsanızda olmayın..karakter değişmez kastettiğim bu değil sadece mutlu olun yada üzgün olun..mutlu olmaya çabalamak yada üzgün olduğumuzu saklamak gerçekleri gizliyor çoğu zaman
Henüz 6 sayfa yorum okudum ama seni çok iyi anlıyorum.
Yakın yaşlardayız ve evliliğim,arkadaşlarımın evlilikleri aşağı yukarı seninki kadar.
Bazen çok kızıyorum bazı yorumlara.Burada da aynı düşünülüyor,gerçek hayatta da...
20 yıl sonra mı anladın deniyor.Evet 20 yıl sonra da anlanır,30 yıl sonra da anlanır.
Gençlikte hayat,hay huy içinde,bir şekilde akıp gidiyor.Hep daha iyi olur,şu da geçsin düzelir,bu da bitsin rahatlarız derken bakıyorsun birşey düzeldiği yok.
Misal,tanıdığım bir ablanın kayınvalidesiyle sorunu vardı.Hep o yüzden mutsuz olurdu.
Sonra kayınvalide vefat etti ve o kadın baktı ki eşiyle sorunları bitmedi.Üzerine geçmiş yılların kızgınlığı ve kiniyle kalakaldı.
Çocuklar küçükken oyalanacak çok şey oluyor.Çocuklar büyüyünce kişi daha çok kendine dönüyor.
Bir de yaşla beraber hayat muhasebesi yapılıyor.Ne kadar zamanım kaldı,bari kalan zamanımı istediğim gibi mutlu ve huzurlu geçireyim gibi...
Daha okudukça yazarım.Sadece çok iyi anlıyorum demek istedim.
Henüz 6 sayfa yorum okudum ama seni çok iyi anlıyorum.
Yakın yaşlardayız ve evliliğim,arkadaşlarımın evlilikleri aşağı yukarı seninki kadar.
Bazen çok kızıyorum bazı yorumlara.Burada da aynı düşünülüyor,gerçek hayatta da...
20 yıl sonra mı anladın deniyor.Evet 20 yıl sonra da anlanır,30 yıl sonra da anlanır.
Gençlikte hayat,hay huy içinde,bir şekilde akıp gidiyor.Hep daha iyi olur,şu da geçsin düzelir,bu da bitsin rahatlarız derken bakıyorsun birşey düzeldiği yok.
Misal,tanıdığım bir ablanın kayınvalidesiyle sorunu vardı.Hep o yüzden mutsuz olurdu.
Sonra kayınvalide vefat etti ve o kadın baktı ki eşiyle sorunları bitmedi.Üzerine geçmiş yılların kızgınlığı ve kiniyle kalakaldı.
Çocuklar küçükken oyalanacak çok şey oluyor.Çocuklar büyüyünce kişi daha çok kendine dönüyor.
Bir de yaşla beraber hayat muhasebesi yapılıyor.Ne kadar zamanım kaldı,bari kalan zamanımı istediğim gibi mutlu ve huzurlu geçireyim gibi...
Daha okudukça yazarım.Sadece çok iyi anlıyorum demek istedim.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?