- 2 Kasım 2013
- 7.796
- 37.040
- 748
- Konu Sahibi Miray gurdal
- #61
Ne üzücü bir hikaye. Daha annesinin kokusuna, evine, yatağına, oyuncaklarına, çocukluğuna doyamamış yavruları, yuvalarından koparıp, her şeyin yabancı olduğu bir yere resmen kurban vermek bu. Dedeniz de kötünün iyisi gibiymiş zamanına göre. Keşke hiç kabul etmeseymiş. Keşke anneannenizi, güle oynaya, sevdiğiyle evlenen genç bir kadın olarak bilseydiniz. Keşkeler, keşkeler... Böyle hikayeler ruhumu dağıtıyor ya. Umarım anneannenizin talihsiz başlayan evliliği, en azından talihli bir şekilde sürmüştür, mutlu bir hayatı olmuştur.
Dedemin pek suçu yok aslında. O dönem ermeni bir kıza aşık oluyor. Annesi ölürüm de izin vermem deyince kendini kapatıyor her şeye. Sonra yine annesi sormadan, fikrini almadan illa bu kızı alıcaz diyor ve ananemle evlendiriyor. Eskiden anneye babaya karşı çıkmak günah sayılırmış neredeyse. Ne yapacaktı ki. O döneme göre el sürmemiş olması bile büyük lütuf.
Sonrası maddi olarak rahat etmiş. Yedi çocuğu olmuş. Üçüncü çocuktan sonra dedem köyleri gezermiş iş gereği. Bir dedikodu çıkarmışlar falanca köydeki kızla birlikte oldu diye ki öyle bir şey olmamış. Kızın annesi yine aynı kafayla "kızım memura kuma gitsin rahat eder" diye düşünerek laf çıkarmış. Ananem de "ben adımıza leke sürdürmem git getir kızı nikahla" demiş şaka gibi. Dedem istemese de ısrar etmiş. Gelmiş mi kuma :) bir çocuk olmuş. Bir buçuk sene sonra dedem istemediği için geri dönmüş kadın.
Ben bu hikayede nedense dedeme daha çok acıyorum. Ananem dünyanın en cahil insanıdır. Evet çocuk yaşta kurban edilmiş ama ben yaşadım kızlarım yaşamasın dememiş mesela. Kendi büyük kızını da 14 yaşında evlendirmiş, yine dedem hiç istememiş.
Dedem, ailesinin ve ananemin cahillikleri arasında sıkışmış kültürlü iyi bir adamdı rahmetli. Ananem hala yaşıyor. Aman ne anlattım sabah sabah. Babaannemin hikayesi çok daha acıklı o da başka zamana :))) (