- 7 Ocak 2019
- 443
- 953
- 18
- 35
- Konu Sahibi KudrAlobar
-
- #21
Mekanı cennet olsun.
Bugünkü okuduğum ikinci baba konusu..
Ben de babamı 3 sene önce kaybettim..aynen böyle hastaydı. .
Onunla hayallerimiz vardı.Birlikte deniz manzarasına karşı çay içecektik.
Aklıma geldikçe yüreğime taş oturuyor.
Of ben de içimi döktüm. .
Bende babamı kaybedeli dört ay oldu. Bu hayatta tattığım en derin acıydı bu. Tarifi imkansız.
AhBen de şimdi gördüm diğer konuyu.
Başınız sağolsun sizin de.
Bizim de tatil planımız vardı, artık yüzemem ama ayaklarımı sokarım denize diyordu.
Sarılıp ağlayalım bari bu gece hep birlikte.
Sizinle neredeyse aynı tarihlerde aynı acıyı tatmışız.Duygu durumlarınız hiç yabancı gelmiyor.Bende 16 Nisanda annem kadar sevdiğim babannemi,pamuğumu kaybettim.Hastane odasında git gide küçülen vücudu,sürekli konuşan fakat son zamanlarda hiç konuşmayan,gözleri hep açıkken hastalığında ağırlaşan göz kapakları asla gözümün önünden gitmiyor.Sonra onu yoğun bakıma almaları... nefes aldığı sürece tekrar ettiği 'yoğun bakıma giren sağ çıkamaz' cümlesi ve kendi cümlesinin kendinde değilken kaderi olması...Ölüm haberi geldiğinde dünya başıma yıkıldı.Bende olduğum yere yığıldım.Geçen yıl bugün, 15 Ocakta güle oynaya yatırdık hastaneye babamı. Yatacak, ameliyat olacak, o pis kitleden kurtulacak, alıp evimize gelecektik. Hep böyle söyledik giderken. O hastane yatağına yattığında eliyle göstererek 3 ay dedi, üç ayım var. 15 Nisanda da bırakıp gitti.
Sabahtan beri oyalıyorum kendimi, bir sürü işim vardı zaten. Dağıttım kafamı, düşünmedim. Ama gece çöktü, benim de içime hüzün.
Dünyanın en iyi babası değildi belki ama babamdı benim. Şair ruhlu babam, takım elbisenin içine içlik giymeyenbabam, kravatsız sokağa çıkmayan babam, türk filmi izlerken ağlayan babam, dağlarda eşkıyalardan korkmayan kahraman babam, elimden tutup lunaparka götüren, defelarca bıraksam da gökyüzüne tekrar tekrar uçan balon alan babam.
Evlatlarını yanına toplayıp rakı sofrasını da kurdurtursa keyfine diyecek olmazdı. En büyük zevki kadeh tokuşturmaktı bizlerle. Her içtiğim kadehi onun şerefine vuruyorum masaya dokuz aydır.
Son evladı, tekne kazıntısıydım ben onun. Belki kırkından sonra gerçekten babalığı layıkıyla tadabildiği tek evladı. Sen bana benziyorsun derdi hep, beni anlıyorsun. Kızsam da, kırılsam da kıyamazdım hiç. İnsan nasıl kıyar zaten babasına.
Bir hafta öncesine kadar yanındaydım. Arabanın ön koltuğunda otururken yanaklarından öptüm en son, artık sen geleceksin, döneceksin evine dedim. İyileşek, evine dönecek diye geldim evi boyattım, mikrop kapmasın diye temizlettim. Odasını yatağını düzenledim. Bir hafta sonra, yanına gitmemi bile bekleyemeden, aniden bıraktı gitti. Gözleri açıkmış, öyle dediler. Beni mi bekledi? Niye gitmedim, neden neden neden? Ne durdurdu beni?
Geçmiyor acısı, normal değil sanki. Şimdiye kadar hafiflemez miydi? Normal hayatıma devam ediyorum, yiyorum, içiyorum, eğleniyorum, gülüyorum ama bir yanım hep eksik, hep buruk. Onunla ilgili herhangi bir şeyi ağlamadan anlatamıyorum. Komik şeyleri anlatıp hem gülüp hem ağlıyorum. Çok acayip bir ruh halindeyim sanki. Nasıl geçecek, ne zaman geçek, geçecek mi?
Sizinde başınız sağolsun. .Bende babamı kaybedeli dört ay oldu. Bu hayatta tattığım en derin acıydı bu. Tarifi imkansız.
Sizinle neredeyse aynı tarihlerde aynı acıyı tatmışız.Duygu durumlarınız hiç yabancı gelmiyor.Bende 16 Nisanda annem kadar sevdiğim babannemi,pamuğumu kaybettim.Hastane odasında git gide küçülen vücudu,sürekli konuşan fakat son zamanlarda hiç konuşmayan,gözleri hep açıkken hastalığında ağırlaşan göz kapakları asla gözümün önünden gitmiyor.Sonra onu yoğun bakıma almaları... nefes aldığı sürece tekrar ettiği 'yoğun bakıma giren sağ çıkamaz' cümlesi ve kendi cümlesinin kendinde değilken kaderi olması...Ölüm haberi geldiğinde dünya başıma yıkıldı.Bende olduğum yere yığıldım.
Anne babaları için her zaman çocuk olan biz yetişkinler,mutlaka bir gece anne babamızın veya çok sevdiğimiz birinin nefes alışverişini kontrol ederiz.Onlar ölünce biz ne yaparız ? diye bütün gece kendimizi perişan ederiz.İnsan gerçekten başına gelmeden anlayamıyor.Hep kabul ederiz.Herkes bir gün ölecek diye ama biz de öleceğini bile bile yaşamaya devam eden canlılarız.Hatta kendimizi öne süreriz herkesten önce ben öleyim,ölüm acısı yaşamayayım diye ama...inancımız var Allah bilir diyoruz ve ona sığınıyoruz.
Böyle bir acıyı kaldırmak çok zor yaşadım biliyorum ve bende hala sizin hissettiğiniz şeyleri hissediyorum.Öncelikle duyguyu asla ertelemeyin ağlamak istiyorsanız ağlayın gülmek istiyorsanız gülün.Kiminle olursanız olun ! İkincil olarak, bu acı geçmeyecek.Geçecek sanmayın.Geçmesine de gerek yok zaten.Sizi doğduğunuz andan itibaren karşılıksız seven birini kaybettiniz.Acı belki hafifler ama geçmez.(Ne zaman hafifler bende bilmiyorum.Çünkü benimki hala hafiflemedi.)
En önemli gerçeği de atlamamak gerekli.Siz hala nefes alıyorsunuz.Artık onunla sadece yaşadığınız yerler farklı.Kendinizi iyi hissetmek istiyorsanız böyle düşünün.Gerçekçi düşünün.Acıyı en iyi geçiştirme yöntemi onu kabullenmektir diye düşünüyorum.Düşünce şeklinizi belirli yönlerde değiştirmelisiniz.İyileşse bile eskisi kadar sağlıklı olacak mıydı ? Son zamanlarda çektiği acılar ona yetip artmadı mı ? Gözünüzün önünde bir iyi olup bir kötü olmadı mı ? Onu çok özleyeceksiniz ama belki o şuan çok mutlu...
Başınız sağolsun, ölümle ilgili Necip Fazılın sözü geldi aklıma " İnsanın sevdiğini kaybetmesi, dişini kaybetmesi kadar ilginçtir. Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu". Acınız elbet hafifleyecektir ama yokluğu hep hissedilecek , güzel hatırlayıp yad ettiğiniz bir babaniz olmasi en güzel kazancınız.
Amin Allah razı olsun.Başınız sağolsun mekanı cennet olsun inşallah.Sizin de başınız sağolsun, mekanı cennet olsun.
Hiç ertelemiyorum, yaşamam gerekeni yaşıyorum. Bolca ağlıyorum. Hatta bazen eşimi bunaltıyor muyum diye düşünüyorum. Haftada bir baba seansım var kendisine.
En büyük tesellim son yazdıklarınız zaten, öyle avutuyorum kendimi. Çekmedi diyorum, çok acı çekmedi, yatalak olmadı, ayaktaydı hep. Alzheimer başlamıştı hafiften. Ya iyileştiğinde o ilerleseydi, kaybolup gitseydi bir gün napardık diyorum. Belki en iyisi buydu, acı çekmedi, tam istediği gibi kimseye yük olmadı. Bunlar avutuyor işte biraz.
Aglattin gece gece Allah rahmet eylesin
yüreğimi dağladınız gece gece Rabbim Sabırlar versin çok zor ama dua edin babacığınızın mekanı cennet olsun ağlattınız bu acı hiç geçmez belki ama dua edin ruhuna diğer dünyası cennet olsun inşAllahGeçen yıl bugün, 15 Ocakta güle oynaya yatırdık hastaneye babamı. Yatacak, ameliyat olacak, o pis kitleden kurtulacak, alıp evimize gelecektik. Hep böyle söyledik giderken. O hastane yatağına yattığında eliyle göstererek 3 ay dedi, üç ayım var. 15 Nisanda da bırakıp gitti.
Sabahtan beri oyalıyorum kendimi, bir sürü işim vardı zaten. Dağıttım kafamı, düşünmedim. Ama gece çöktü, benim de içime hüzün.
Dünyanın en iyi babası değildi belki ama babamdı benim. Şair ruhlu babam, takım elbisenin içine içlik giymeyenbabam, kravatsız sokağa çıkmayan babam, türk filmi izlerken ağlayan babam, dağlarda eşkıyalardan korkmayan kahraman babam, elimden tutup lunaparka götüren, defelarca bıraksam da gökyüzüne, tekrar tekrar uçan balon alan babam.
Evlatlarını yanına toplayıp rakı sofrasını da kurdurtursa keyfine diyecek olmazdı. En büyük zevki kadeh tokuşturmaktı bizlerle. Her içtiğim kadehi onun şerefine vuruyorum masaya dokuz aydır.
Son evladı, tekne kazıntısıydım ben onun. Belki kırkından sonra gerçekten babalığı layıkıyla tadabildiği tek evladı. Sen bana benziyorsun derdi hep, beni anlıyorsun. Kızsam da, kırılsam da kıyamazdım hiç. İnsan nasıl kıyar zaten babasına.
Bir hafta öncesine kadar yanındaydım. Arabanın ön koltuğunda otururken yanaklarından öptüm en son, artık sen geleceksin, döneceksin evine dedim. İyileşecek, evine dönecek diye geldim evi boyattım, mikrop kapmasın diye temizlettim. Odasını yatağını düzenledim. Bir hafta sonra, yanına gitmemi bile bekleyemeden, aniden bıraktı gitti. Gözleri açıkmış, öyle dediler. Beni mi bekledi? Niye gitmedim, neden neden neden? Ne durdurdu beni?
Geçmiyor acısı, normal değil sanki. Şimdiye kadar hafiflemez miydi? Normal hayatıma devam ediyorum, yiyorum, içiyorum, eğleniyorum, gülüyorum ama bir yanım hep eksik, hep buruk. Onunla ilgili herhangi bir şeyi ağlamadan anlatamıyorum. Komik şeyleri anlatıp hem gülüp hem ağlıyorum. Çok acayip bir ruh halindeyim sanki. Nasıl geçecek, ne zaman geçek, geçecek mi?
Başınız sağolsun, sabırlar diliyorum, geçiyor ama geçmiyor, yıllar geçtikçe babanızın ardından ağlamanız azalıyor ama hasretiniz büyüyor, hayatın rutin akışı içerisinde günlük sorunlar, yapacaklarınız, planlarınızla kafanız meşgulken an geliyor babanızla ilgili birşey geliyor aklınıza ah babam yaşasaydın, sen yaşamalıydın derken buluyorsunuz kendinizi.Teşekkür ederim. Geçer diyor herkes ama bana hiç öyle gelmiyor zaten.
Başınız saolsun Allah rahmet eylesin galiba en iyi anlayanlardanım sizi martta 3 yıl olacak babamı kaybedeli, boğazım düğüm düğüm oldu yazınızı okurken yutkunamadım, bir anda buldu bizi illet hastalık, aylarca teşhisi konulamadı ne hikmetse bir anda söylediler yüzümüze beyninde tümör var almazsak en fazla birkaç ay yaşar, ama alırsak kurtulabilir, bir umut gönderdik ameliyata saatler yıllar gibi geldi ameliyat iyi geçyi dediler, yoğun bakıma aldılar ertsi gün ilk ben girdim görmeye uyanmıştı beni tanıdı, dışarı çıkarken 32 dişim gözüküyordu bu kadar büyük bir amliyattan çıkan bir adam ertesi gün uyanmıştı iyileşecek dedim herkese uyanmış beni tanıyor ama toparlayamadı daha sonra gün gün kötüye gitti asla ölümü konduramadım ona ama gitti bizi bırakıp 3 yıl olacak ama hala geçmedi geçmeyecekte sadece alışacaksın bir tarafın hep eksik her baba kelimesinde yüreğin burkulacak gözlerin dolacak ama alışacaksın alışmak zorundasın, kendin ve geride kalanlar için, Rabbim sabrını versin.Geçen yıl bugün, 15 Ocakta güle oynaya yatırdık hastaneye babamı. Yatacak, ameliyat olacak, o pis kitleden kurtulacak, alıp evimize gelecektik. Hep böyle söyledik giderken. O hastane yatağına yattığında eliyle göstererek 3 ay dedi, üç ayım var. 15 Nisanda da bırakıp gitti.
Sabahtan beri oyalıyorum kendimi, bir sürü işim vardı zaten. Dağıttım kafamı, düşünmedim. Ama gece çöktü, benim de içime hüzün.
Dünyanın en iyi babası değildi belki ama babamdı benim. Şair ruhlu babam, takım elbisenin içine içlik giymeyenbabam, kravatsız sokağa çıkmayan babam, türk filmi izlerken ağlayan babam, dağlarda eşkıyalardan korkmayan kahraman babam, elimden tutup lunaparka götüren, defelarca bıraksam da gökyüzüne, tekrar tekrar uçan balon alan babam.
Evlatlarını yanına toplayıp rakı sofrasını da kurdurtursa keyfine diyecek olmazdı. En büyük zevki kadeh tokuşturmaktı bizlerle. Her içtiğim kadehi onun şerefine vuruyorum masaya dokuz aydır.
Son evladı, tekne kazıntısıydım ben onun. Belki kırkından sonra gerçekten babalığı layıkıyla tadabildiği tek evladı. Sen bana benziyorsun derdi hep, beni anlıyorsun. Kızsam da, kırılsam da kıyamazdım hiç. İnsan nasıl kıyar zaten babasına.
Bir hafta öncesine kadar yanındaydım. Arabanın ön koltuğunda otururken yanaklarından öptüm en son, artık sen geleceksin, döneceksin evine dedim. İyileşecek, evine dönecek diye geldim evi boyattım, mikrop kapmasın diye temizlettim. Odasını yatağını düzenledim. Bir hafta sonra, yanına gitmemi bile bekleyemeden, aniden bıraktı gitti. Gözleri açıkmış, öyle dediler. Beni mi bekledi? Niye gitmedim, neden neden neden? Ne durdurdu beni?
Geçmiyor acısı, normal değil sanki. Şimdiye kadar hafiflemez miydi? Normal hayatıma devam ediyorum, yiyorum, içiyorum, eğleniyorum, gülüyorum ama bir yanım hep eksik, hep buruk. Onunla ilgili herhangi bir şeyi ağlamadan anlatamıyorum. Komik şeyleri anlatıp hem gülüp hem ağlıyorum. Çok acayip bir ruh halindeyim sanki. Nasıl geçecek, ne zaman geçek, geçecek mi?
Başınız sağolsun allah tüm ölmüşlerimize rahmet etsin.. O kadar kötü oldum ki okuyunca , gözyaşları içinde yazıyorum şuan kalktım yatağımdan bir sigara içtim (zıkkım içeyim bırakacaktım güya) acınızı paylaşmaya geldim .. Bende annemden farkı olmayan 22 yılı aynı evde paylaştığım babaannemi kaybettim 3 yıl önce.. Dediğiniz gibi o da kendi ayaklarıyla gitmişti hastaneye farklı bi şehire.. Gideceği gün ben uyuyordum geldi ellerimi öptü hissettim ama uyanamadım uykuma yenik düştüm nerden bilirdim bir daha geri gelmeyeceğinihastahaneye gitti kanser olduğunu öğrendik . Eve götürün demişler yapılacak bişey yok , benim gitmeme kalmadan fenalaşıp yoğun bakıma almışlar. Gittiğimde çok geçti sadece 5 dkka görebildim öyle makineye bağlı yatıyodu. Bende ellerini öptüm tıpkı benim yaptığım gibi o da kalkmadı öpmedi beni .. En sonda buz gibi bedenine dokundum.. O acı tarifsiz geçiyo mu bence geçmiyo.. Allah sabırını veriyo sadece .. Sabır olmazsa kimse dayanamazdı herhalde
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?