Kendimi bulma yolundayım

@LaLuna22 ismimi etiketlemişsin, değer verip yorumumu önemsediğin için öncelikle teşekkür ederim

İnsanoğlu ilk çağlardan beri ben kimim sorusunun cevabını arar, kimimiz buluruz kimimiz kayboluruz, her birimiz senin tabirinle biraz garip değil miyiz zaten? Herkes birbirinden farklı, belki bir çoğumuz toplum normlarına uymuyoruz, ben de garip ve tuhaftım belki ya da hala tuhafım, zira yaşadığım toplumda genç kız standartlarına uymazdım, benim gençlik yıllarımda pembe ruj mu yakışır, mavinin altına mor mu giysem sohbeti yapan kızlar vardı, ben onlar için uzak durulası biriydim çünkü etek bluz saçlar düzenli rujunu sürüp kız arkadaşlarıyla cafeye giden biri değildim, yırtık kot, babamın gömleğiyle yaptığım kombinlerle biraz maskülendim, belki babamdan kaynaklı veya işyerinde sürekli erkeklerin olması yüzünden bilmiyorum artık, kız arkadaşlarım olmadı pek, ben daha çok erkek arkadaşları olan elinde babasına yaptırdığı mınçıkasıyla gezen bir kızdım, kendimi böyle sevdim, böyle daha rahattım, topluma kendimi ifade ediş şeklimden rahatsız olanları umursamadım, haliyle toplumda en azından kızların dünyasında pek yerim olmazdı, önemsemezdim de çünkü içi doldurulamayan bence gereksiz Ahmet benden hoşlanıyor, eteğin altına jüpon giysem mi sohbetlerini sevmezdim, annem beni standart genç kız formuna sokmak için çabalasa da başarılı olamadı, hep başına buyruk, asi, aykırı diye etiketlendim, değildim aslında, yani bence öyle çünkü herkes karakterini farklı yansıtır.

Anlayacağın hepimiz insanları değiştiremeyeceğimizi er ya da geç bir şekilde öğreniyoruz, sen başkalarını, başkaları seni, ben garip bir yüzü ifadesiyle bana bakan kızları, annem beni değiştiremedi, değiştiremeyiz, insanları olduğu gibi kabul edip bizi bir adım öteye taşıyacak ama kendimizi doğru ifade edebildiğimiz çevreler edinmek en makulü, Milana'ya katılıyorum, hayatından yalanı çıkarmalısın, yalan yerine doğruları söylemek hayır demeni daha kolaylaştırır, yerinde saymak yerine her gün gelişmek, şekillenmek, bakış açısını güncellemek gerekiyor çünkü dünyada değişip gelişiyor, dünya var olduğunda bu haliyle miydi veya insanoğlu bugüne gelene kadar evrim geçirmedi mi? Keşifler yaptık, icat ettik, yaşadığımız yerküreyi, uzayı merak ettik, araştırdık.
Doğumumuzdan ölümümüze kadar evrim geçiriyoruz, 10 yaşında kurduğumuz hayallerle 30 yaşında kurduğumuz hayaller bile farklı.

Sen kendini tanıma ve kimim sorusuna cevap bulma yolunda ilerliyorsun, belki cevabı az sonra bulacaksın belki yıllar sonra ama ölene kadar bedenen, ruhen, fikren hep daha ileri gideceksin, edindiğin her tecrübe sana başka bir özellik katacak, cevabını bulduğun her soru sonrası başka bir soru meşgul edecek kafanı, bazen korkuların kaygıların olacak, büyümek böyle bir şey işte.
 
Cok guzel, harika. Mis gibi hayat var onunuzde, kendinize bakin, yurt disinda da bulursunuz kendinizi isle ilgili :)

Yurtdışındayken özellikle Prag'ı çok beğenmiştim, orası başta olmak üzere birçok ülkenin iş alanlarına baktım, şu an Formasyon alıyorum, öğretmenlik stajına gidiyorum. Genellikle öğretmenlik işlerine baktığımda hep Native Speaker istedikleri için Yurtdışı işlerine çok umutsuz bakıyorum. Bende Yüksek Lisans için Avrupa'ya başvuracağım ama maddi olarak bunu karşılayabilir miyiz bilmiyorum, devlet üniversitelerini de deneyeceğim, belki burs alabilirim diye kendi devletimize de başvururum ama biraz umutsuzum. O konu kanayan yaram...

Aklıma gelmişken de söyleyeyim, Yurtdışına bir daha gidebilmek için çalışıp, miktarı karşılayabilirsem dil kurslarına katılmayı düşünüyorum, Avrupa'da gönüllü çalışma kampları da olabilir, bir ara AISEC'e gitmiştim, yabancı dil seviyemi kanıtlayacak birkaç belge istediler, onları alabilirsem belki çocuk bakıcılığı, anaokulu öğretmenliği seçebilirim.
 

Hangi seviye için öğretmenliğe bakıyorsunuz? Yüksek lisans öncesi bence bir yazınızı ilerletmek istediğiniz dilin ana dili olduğu bir ülkede geçirmeye bakın. Üniversite gibi değil yüksek lisans, akademik dili biraz daha ağır ve sizden de belli bir seviye beklerler. Hedefinizi belirleyin, öyle boşlukları doldurmaya başlayın. Her şeyi öngöremeseniz bile en azından bilgi açısından daha fazla donatırsınız kendinizi. Bursların olduğunu biliyorum. İsviçre’ye giden bir arkadaşım okuldan alamadığı bursu İsviçre devletinden alıyor mesela. Alanınızda iyi olmaya bakın ve üzerine koyun olabildiğince.
 

Genellikle Beginner seviye'de dil öğretmek istiyorum, dünya üzerinde Türkiye ders sayısı olarak en çok İngilizce ders veren ülke fakat biz Speaking'de oldukça kötüyüz, toplumumuz dil konuşamıyor. Bunun üzerine düşündüm, öğretmenlik yaptığım sınıflarda Fransızca öğretiyorum, özellikle Listening ve Speaking üzerinde çok duruyorum ama 30 kişilik bir sınıfta hepi topu 5 kişi dersime katılıyor, çok üzücü. Dil'e yatkın olan öğrencilerin hedeflerini belirlemelerinde yardımcı olmaya çalışıyorum, bu yüzden çocuklarla iyi anlaşabildiğim için Anaokulu ya da ilkokul seviyelerinde işlere bakmıştım. Zaten Türkiye'de kalırsam ailemin de desteği ile özellikle yabancı dil üzerine olan bir Anaokulu açma hayalim var. Bir arkadaşım bana, dünya çapında belli ülkelerde İngilizce öğretmenliği yapabilme izni veren TESOL'u önermişti, aslında kafam gerçekten çok karışık, yapılacak çok şey var, A planı, B planı vs diye düşünüyorum ama hayat beni nereye sürükleyecek bilmiyorum.

Ben Erasmus ile Fransa'da bulundum, Fransanın şartları çok katı, gerçekleştirebilir miyim bilmiyorum. Bu yüzden Yüksek Lisansta orada bulunamazsam daha çok Çek Cumhuriyeti (İngilizce dilinde eğitim ve paraları Euro'ya göre daha az değerli olduğu için) için bir hedef belirledim. Bir de Erasmustayken Kanadalı bir oda arkadaşım vardı, eğitimimi orada bitirirsem iş konusunda Kanada'nın daha iş verme konusunda yardımcı olduğunu söyledi, hem dilleri İngilizce ve Fransızca olunca, aklıma yattı, daha rahat barınabilirim diye düşündüm. Ayrıca Kanada vatandaşlarının en az 6 aya kadar Amerika'da izinli yaşama hakkı olduğunu söyledi. Bu bilgiyi duymuş muydunuz?
 

Plan cok, ayni durumdayim :) umarim gerceklestirebilirsiniz ne istiyorsaniz.

Kanada'da oturma izni almak kolay ogrenci olup okulu bitirdikten sonra. Bir arkadasim orada bitirdi, su anda amerika'da yuksek lisansini yapiyor. Bitirdikten sonra donup kanada'ya yerlesecek calisma iznini kullanarak. Amerika'ya seyahat kolay tabii ama yine belli bir vizeniz olmasi lazim. Turist vizesiyle nereden gelirseniz gelin yillik 6 aya kadar izin veriyorlar. Okuyup calisabilmek icin daha farkli turler var.

Fransa'daydim bir sure ben de, cok mutlu degildim. Biraz benziyoruz galiba. Bu taraflarda olmak Turkiye'ye cok uzak oldugu icin zor. Butun aile oradaysa acil bir durumda ha diyip cikip gidemiyorsun. Bunlari da dusunmeyi unutmayin degerlendirirken. Biz ailece goze aldigimiz icin buradayim, yoksa bir rahatsizlik falan olsaydi bastan bu kadar uzaga gelmezdim sanirim.
 

Zaman ayırıp, ilgilendiğiniz için çok teşekkür ederim. Verdiğiniz bilgiler altın niteliğinde, sanırım önceliğim Avrupa olacak, eğer olmazsa muhtemelen Kanada'ya başvuracağım. Kanada'nın şartlarına bakmıştım, tek istedikleri IELTS ve not ortalaması. Mesafeleri göz önüne alacağım maalesef, çok zor olsa da geleceğim için yapmak zorundayım. Fransa'ya giderken de gözümü karartmıştım, hatta "Hayatta her zaman ailem yanımda olmayacak, baş etmek zorundayım" diye kendimi avutmuştum ve bir yıl Türkiye'ye dönmemiştim. Muhtemelen yine aynı şeyi uygulayacağım. Ne kadar teşekkür etsem az... Kendinize iyi bakın oralarda
 

Sevgili Muneciğim, sizi yaptığınız sivri dilli, bir o kadar da doğru yorumlarınızdan tanıdığım için rica ettim. Çok teşekkür ederim, uzun uzun yazmışsınız, ne mutlu ki size kararlarınızı kimse değiştirmemiş. Dış görünüş olarak bende sizin gibi düşünüyorum, genelde çok alakasız giyinir, ama sevdiğim parçaları taşırım üstümde, bazen herkes bana "Bu uymamış" dese de ben o gün onunla mutlu olduğum için çeker kapımı çıkarım. Böyle daha iyi hissettiğimi fark ettim. Yavaş yavaş insanların baskılarından kurtulmak beni zincirlerden kurtulmuşum gibi hissettirdi, nasıl bu hale geldim bilemiyorum, aslında doğru bir yoldayım gibi ama bu düşüncelerimin bundan sonraki yaşamımda beni etkilemesinden korkuyorum tabii. Sonuçta bu dünya düzeninde bir yer edinebilmek için girilen şekilleri hepimiz az çok biliyoruz. Endişelerim olsa da sizin mesajınızla kendime birşey daha kattım. Çok sağolun.
 

Neden düşüncelerinizin sizi etkilemesinden korkuyorsunuz? Bizi biz yapan düşüncelerimiz değil midir? Şahsen korkunuzu yersiz buluyorum, insan bir başka canlıya zarar verecek tehlikeli şeyler düşünmedikçe düşündüklerinde özgür olmalı ve düşüncelerini hayata geçirebilmelidir bence, aykırı olmaktan ve toplumdan tümden kopmaktan mı çekiniyorsunuz? Peki o zaman sizi siz yapan düşüncelerden korkup kaçmak ilerlemenizin, gelişmenizin önüne kendi ellerinizle taş koymak değil midir aynı zamanda?
Ben okumuş biri değilim, belki dünyayı, hayatı kendi toplum sınırlarım içinde yaşadım, belki yazdıklarım, tavsiyelerim sığdır ya da bilgi sahibi olmadan fikir sahibiymiş gibi davranmaktır bilemiyorum ama bu yaşıma kadar tecrübe edip bildiğim bir şey varsa insan düşündüğü kadar özgür, düşüncelerini yaşadıkça mutlu olur ve kendine belki de başkalarına yardımı olur.

Da Vinci'yi bilmeyen yoktur, Da Vinci yalnızca bir ressam mıydı? Bulunduğu yüzyılda toplumda garipsenen hatta bağlı bulunduğu toplumdan neredeyse aforoz edilen bir adamdı ama insan anatomisiyle ilgili birçok çalışması bilime ışık tuttu, dünyayı gezdiği zamanlarda çizdiği haritalar bugün uydu haritalarını aratmayacak düzeyde, kuşlar ve balıklar üzerinde yaptığı araştırmalar paraşütten helikoptere, denizaltına kadar birçok aracın ilham kaynağı.

Belki bir Da Vinci olmak gibi bir hedefiniz yoktur ama dünya üzerinde yer edinmekten bahsediyorsanız, o yeri edinmek düşünmek ve düşüncelerden korkmamaktan geçer.
 
Beni ilk gençlik yıllarıma götürdü bu yazı :)) zamanında çok sorgulamıştım okumuştum karşıma çıkan insanlara sormuştum biz neden burdayız yaşamın anlamı ve amacı ne ben kimim sorularını.. nietzsche ya da albert camus söylemişti sanırım tam hatırlamıyorum, kişi ölemiyorsa iyileşmek zorundadır diye.. ben de iyileşmek zorunda hissetmiştim kendimi. O gün bugündür toplumun check list inde sırada ne varsa onu uyguluyorum. Evleniyor muyuz tamam evlendik sırada ne var çocuk o da ok filan derken kendimi daha hafif daha mutlu hissetmeye başladım hayat yaşadıkça ve tecrübe ettikçe güzel. Çok sıradan bulduğum insanlarla görüşmezdim eskiden bana kattıkları bir şey yok diye ama sonra insanları sınıflandırmamda ne kadar önemli olduklarını gördüm. Sıradan beğenmediğim kişileri tanıdıkça neler yaşadıklarını gördükçe hiç onların yaptıkları hataları yapmadan hayatı tanımayı öğrendim. Sana da bunu yapmanı tavsiye ederim kimseyi ayırt etmeden bilgisizliklerini göz ardı ederek yeni tecrübelere açık ol :) sana kim olduğunu bu tecrübeler gösteriyor çünkü
 
Bdvde alışık olmadığımız tarzda ve güzel bir konu.
Genç olmak,gelecek için hayal kurmak ne güzel.
Umarım hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz.
Önerdiğiniz kitapları listeme yazdım,
teşekkür ederim.
Ben de yeni okuduğum ve beni çok etkileyen bir kitabı,size ve sizin gibi kendini sorgulayan,
anlam arayışında olan herkese tavsiye ederim.
Kitabın yazarı Amerikalı bir psikiyatrist.
 

Eklentiler

  • 95273BBC-DE9E-4998-8FB6-3AF6695604B6.webp
    43,5 KB · Görüntüleme: 53
Sen ben kim miyiz?HAYY dan gelip HU ya giden yolcuların.Bu kadar okuduğunu söylüyorsun ya sana tavsiyem tasavvuf kitapları okumalisin..Ha bu arada günumuze güncellenmiş bu tarz kitapların en güzelleri İSARET serisi DENİZ ERTEN .okursa n eğer banada don ve fikirlerini merak ederim
 

Tesekkur ederim
 

Süpersiniz, çok teşekkür ederim :)
 
derin sularda Merhaba, kitabı sipariş ettim, çok teşekkür ederim :) Bildiğiniz, okumaktan hoşlandığınız başka kitap önerilerinize de açığım. Belli ki okumaktan hoşlandığımız türler hemen hemen aynı. Siz de zaten önceki sayfalarda hem benim hem diğer kitap severlerin önerilerinizi not almışsınız zaten, yine de ben size Rousseau'nun Pedagojik, çocuk eğitimini aldığı Emile kitabını öneririm, oradaki Emile adı altınta ele yaldığı çocuk aslında ünlü yazarın kendi yaşamındaki çocukluk anıları ve travmalarını anlatmakta. Ayrıca Rus yazar Tolstoy'un yazdığı "İnsan ne ile yaşar?" kitabi da harikadır
 
Emile ve İnsan ne ile yaşar?
Her ikisini de defalarca okudum.
Hatırlattığınız için teşekkür ederim,
tekrar gözatayım özellikle Emile'e.
 

Sevgili Mune , bu güzel mesajınız ve öğütleriniz bana kocaman bir cesaret verdi ablam. Zahmet edip bana yazdığınız için, bilerek yada bilmeyerek hayatıma dokunduğunuz için çok teşekkür ederim... İyi ki bu konuyu açmışım, tüm herkese tekrar teşekkür ederim.

 
İnsanoğlu doğasında kötü ve ısrarcı bir canlıdır. Hayat ise bir kaostur. Normalde iki insanın çok uzun süre başbaşa kalması en tehlikeli şeydir. Derler ya insan yolculukta tanınır diye o hesap. Birde insan homo sapiens kıvamında maymun iştahlıdır asla doymaz. Ev alır araba alıcam der araba alır şunu alıcak der ömrü boyu bir şey ister para biriktirir. Kendini tanımak istersen sevdiğin erkeklere bak nasıl erkek seviyorsan aslında onun yaptıklarını içten içe onaylıyorsundur. Sevdiğin erkek kötüyse aslında içten içe fırsatın olsa onun gibi olacağını gösterir bu. Ve insanoğlu kıskançtır kardeşi kendinden gazel diye öldürebilir. Sevdiği kişi başkasını seviyor diye ölüme kadar gidebilir iş. İnsanoğlunu diğer hayvanlardan ayıran tek şey istediği şeyde israrcı olup gelişmesidir. Tekerleği yapan, elektriği bulan ısrarcı olmasaydı icat edemezdi. Sen ise ısrarcı olduğun şeye bakmalısın. Zenginlik istiyorsan çalışmak için ısrarcı olmalısın. Huzur istiyorsan hayatında çok az kişi olmalı konuştuğun en fazla 2. Tanımak kolay aslında ama arzularını ve zayıflıklarını bilmelisin. Ben mesela çok fedakar şekilde aşık olurum herşeyi yaparım sevdiğim için ve istisnasız her seferinde aldatılırım.

Zayıflığm aşktır benim
En güçlü yönüm ise iletişim gücümdür.
Arzum huzurdur .

Neyi sevdiğini neyi sevmediğini belirlemeli, hayattan çok şey istememelisin.

Hapishanedekiler hep zengin olucam birgün biliyorum der. Asla çabaları yoktur ve ya bağımlı olur harcanılar yada çıkamazlar hapisten.

Umut yetmez arzular için çaba gerek

Ve asla unutma eğer yanlış yolda gidiyorsan çabanında önemi olmaz.

Kendini yaşayarak tanıyacaksın

Yaralarına bak

Yüzüne güldüklerin seni basit mi görüyor, çünkü insanlar ciddiyeti severler çok gülümseyene hep onaylayan asla saygı duymazlar

Arkadaşların dedikodunumu yapıyor, demekki yanlış arkadaşlar edinmişsin

Kendini tanımak ömrün boyunca devam edecek

Dikkat etmen gereken şey ise

Zayıf noktan belirle ve orana denk gelecek şeylelerden hep uzak dur

Dilinse çok konuşma
Sevginse vazgeçmeyi öğren
Sinirinse doktora git
Arkadaşlarınsa sadece 2 tane arkadaş bırak geride ve 2 side birbirini asla tanımasın tanıştırma.

Bu zamana kadar ağladığın her konuyu yaz gerçekleri orda bulacaksın.

Eğer kötü biriysen bunuda farket insanlardan uzak dur.

Sevgilerimle
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…