Mavrulam'dan semeler

mavrulam

Guru
Kayıtlı Üye
26 Ocak 2007
6.527
884
363
38
Ticaret için o şehir senin bu şehir benim dolaşan çirkin ve köse bir adam anlatıyor : Vaktiyle Isfahan'daydım. Bir gün bir sokaktan geçerken süslü püslü bir kadın yanıma gelip "Nerelisin kardeş?" diye sordu. "Kaşanlıyım; ticaretle uğraşırım" dedim. "Kaşan'dan güzel ve akıllı delikanlılar çıkar " dedi ve "siz evli misiniz?" diye sordu. Kadının bana aşık olduğunu sandım. Çünkü şimdiye kadar hiç nasibim çıkmamıştı. Hoşuma gitti ve "Hayır, evlenmedim. Bu ilginizin sebebini sorabilir miyim?" diye sordum. Kadın "Maksadım Allah'a hizmet. Şimdiye kadar evlenmedinse, Allah aşkına sakın evlenirim deme!" dedi. "Neden?" diye sorduğumda " Aman yeryüzünde neslin kalmasın! Çünkü bu halinle senden doğacak nesil adama benzemez de ondan !" diye cevap verdi.
 
Birgün Temel ve Dursun kahveye giderler. Kahvede Temel süt icelim der Dursunda kahve icelim der ve tartisirlar. Sonra garson tartismayi böler ve derki eger kapidan önce kadin gecerse süt ama eger erkek gecerse kahve iceceksiniz. Temel ve Dursun anlasirlar. Sonunda sütlükahve icerler. Sizce kapidan kim gecmis olabilir?

Bülent Ersoy!!!!!!
 
Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.
Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu
görünüyordu.
Sonra
Adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti.
Üzerinde -Babama- yazıyordu. Aklından geçen bin bir kötü
düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu:
Sevgili baba;
Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum.
kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten
uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben Joanla buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam...

Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri,derisine
işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla AMA asla
onaylamayacaktınız ve tabi benden çok büyük olmasıda bir
sorundu. Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk...
Baba Joan hamile! Joanın dediğine göre çok mutlu olacağız.
Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadarda yakacağı
var. Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor.

Joan benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum
ki esrar
kimseye zarar vermez. Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve
yine bu sayede ihtiyacımız olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız.

Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDSin çaresi
bulunsun ve Joan sağlığına kavuşsun diye.. O kesinlikle
iyileşmeyi hakediyor. Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve
kendi başımın çaresine bakabilirim. Eminim birgün geri döneceğiz ve sen
kendi torunlarını tanıyacak, seveceksin Oğlun Cihad.
NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil.
Ben
Mehmet'lerdeyim. Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen
karneden
daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim
 
Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor. Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir hayal görüyor. Azrail'i görüyor ve soruyor: "Benim saatim geldi mi?" Azrail cevap veriyor: "Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay vede 8 günün var". Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor. Yüzünü gerdirttiriyor, dudaklarını doldurtturuyor ve de Göğüslerini düzelttiriyor. Kısacası: "Yeniden doğmuş gibi" Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için şimdi, o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor. Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor. Tam karşıdan karşıya geçiyor ki, ambülâns çarpıyor. Ölüyor. Cennette Azrail'e soruyor: "40 seneden daha fazla yaşayacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambülânsın çarpmasını sağlayıp, beni öldürttün?" Azrail cevap veriyor; Kız, ben seni tanıyamadım.
 
öpücük

Bir Yüzbaşı ile emir eri bir trende yolculuk ediyorlar. Aynı kompartmanda çok alımlı bir kız ile annesi de var. Başka kimse yok. Bu iki grup birbirlerini tanımasa da yolculuk sırasında tanışırız diye çok yakın oturmuşlar. Derken tren bir tünele giriyor, ortalık kararıyor. Bir öpücük sesi ve ardından -şırraaak- çok şiddetli bir şamar sesi duyuluyor. Tren tünelden çıkıyor. Herkes şaşkın ne oldu diye birbirine bakıyor.
Genç kız düşünüyor; (Benim yerime annemi öperlerse, işte böyle şamarı yerler..)
Kızın annesi düşünüyor; (Helal benim kıza, öpüldü ama, hemen şamarı yapıştırdı..)
Yuzbaşı düşünüyor; (Ulan asker kızı öptü, şamarı ben yedim...)
Asker gülümsüyor; (İntikamımı aldım daa. Havaya bir öpücük yüzbaşıya bir şamar!!)

benimkilerin üzerine

Kadin gogsunden rahatsizmis. Doktora gitmis. Doktor sikayetini dinledikten sonra;
- Buyrun, surada soyunun hanimefendi, demis.
Kadin "Utanirim" demis, "rica etsem, isiklari kapatabilir misiniz?"
Doktor isigi kapatmis. Birkac dakika sonra;
- Elbiselerimi nereye koyayim Doktor Bey?.. diye sormus kadin...
Doktor da yanitlamis:
- Benimkilerin uzerine lutfen...
 
on liralık süper olsun
İki deli, yolda giderken bir direksiyon bulunca çok sevindiler. O sevinçle "saatte 160'la" uzunca bir süre yol aldıktan sonra benzincinin önünde durdular. "Arabayı süren":
- Onbin liralık, dedi, süper olsun.
Benzinci ikisini de tepeden tırnağa süzdükten sonra:
- Gidin işinize be! diye bağırdı, sizin civatalarınız gevşek!
İkincisi, "araba kullanana" döndü:
- Gördün mü! Araba masraf kapısı açtı bile!
 
Sınıfta hoca:

Gerizekalılar ayağıya kalksın!demiş.Mükremin ayağıya kalkmış,hoca şaşırmış:"oğlum sen gerizekalı mısın" demiş.Mükremin: "Sizi yalnız bırakmak istemedim hocam"

KAYSERİLİ

Taksinin yokusta frenleri patlamis, muthis bir hizla asagi iniyor.Kayseri'li musteri bagirmis..- "Durdur su arabayi.."Sofor panik icinde haykirmis..- "Durduramiyorum!.."- "O zaman taksimetreyi durdur hic degilse" demis, Kayserili.

Piyasayı Düşürme

Öğretmen Kayserili öğrencisine sorar: -Oğlum, 3 kere 7 kaç eder?
Kayserili öğrenci cevap verir: - 30 eder hocam. Öğretmen : -Nasıl olur evladım, sen böyle bir hata yapmazdın ama... neyse...
Sen otur arkadaşın gelsin.
Öğrenci, yerine otururken tahtaya çıkmakta olan diğer Kayserili öğrenciye seslenir: -Sakın piyasiyi düşürme, yoksa başına geleceklere karışmam
 
en pahalı papağan

Adamın biri, papağan almak ister. Gittiği dükkândaki papağanları sırayla inceler.1.kafeste rengarenk, pırıl pırıl tüyleri olan papağanı beğenir. Etiketinde 5.000 dolar yazılıdır.
- Dükkan sahibine sorar. “Bu kuş niye bu kadar pahalı?”
- Dükkan sahibi “Bu papağan tam 7 dil biliyor, onun için”. Adam başka bir kafeste bembeyaz şahane bir kuş daha görür. Hem de 10.000 dolarlık. Yine sorar. Meğer bu kuş anayasayı ezbere okurmuş da ondan. Adam bir bakar en köşede ki kafeste, tüyleri dökülmüş ve kararmış yaşlıca bir kuş var. Ama o da ne tam 50.000 dolar. Peki der bu perişan haldeki kuşun nesi var.
- Dükkan sahibi “ Vallahi birader, bu kuşun nesi var biz de bilmiyoruz. Ama öteki papağanlar sabahları buna günaydın üstat diyorlar.”
 
temel ve cin
temel birgün sahilde gezerken bi şişe buluyor şişenin içinde de bir cin şişeyi açıyor cin diyoki bir dilek hakkın var dile benden beni serbest bırak temelde düşünmüş kararını vermiş demiş ki burdan amerikaya 4 şeritli bir otoban yap

cinde diyorki yaww onunla uğraşmak zor olur kumu çakılı çimentosu

temelde demişki tamam bu sene trabzon sporu şampiyon yap cin de düşünmüş ve cewap vermiş

otoban kaç şeritli olsun?


sohpet

Uçağın havalanmasını beklerken adamın yanında oturan diğer yolcu,adama dönmüş ve - Biliyor musunuz, biryerde okumuştum eğer yolculuk esnasında yanınızdaki ile sohbet ederseniz,seyahat süresi daha kısa geliyormuş insana. Kucağındaki kitabı okumak üzere yeni açmış adam,kitabı yavaşça kapatmış ve adama; - Hangi konuda sohbet etmek istersiniz? - Bilmem ki, nükleer enerji konusunda konuşmak ister misiniz? - Olabilir,bu ilginç bir konu olabilir ancak nükleer enerji konusuna girmeden önce size başka bir soru sorayım. Bir at, bir inek ve bir keçi,üçü de ot yiyerek beslenmelerine rağmen,keçi misket şeklinde, inek sıvı şeklinde,at ise kurutulmuş ot şeklinde dışkılar.Sizce neden? Sohbet etmek isteyen adam,hayretle bakmış; - Hiçbir şey aklıma gelmiyor, bilmiyorum. Kitabını okumak isteyen adam; - Hiç bir bok hakkında bilgin yoksa ne demeye nükleer enerji konusunda sohbet etmek istedin?
 
Nasa uzay araştırma merkezi, günlerden bir gün Mars'a gidebilecek bir mekik yapar. Bu mekiğe üç ayrı ülkeden üç astronot binecektir.
Bunlar bir Fransız, bir Alman ve Türkiye'den de Temel'dir. Bunlara orada uzun süre kalacaklarını ve bu yüzden yanlarına en çok sevdikleri şeyi almalarını söylerler.Alman: "Ben içki içmeden yapamam bana içki verin der."Fransız: "Ben karım olmadan yapamam onuda götüreyim der."Temel: "Ben da sigarasuz edemam," der ve sigara ister.Aradan yıllar geçer artık mekiğin döneceği gün gelmiştir. Onlar için büyük bir tören düzenlenir.Önce Fransız iner mekikten yanında karısı ve iki küçük çocuğu vardır. Sonra Alman, gözleri kan çanağı gibi, sendeleyerek iner
mekikten. En son Temel fırlar ve elinde bir sigara, bağırır:"Uyy hemşerum! Ateşi olan var mi
 
Temel ve dursun yaz tatillerinde Antarktika'ya gitmeye karar vermişler. Uzun bir yolculuktan sonra buzlar diyarına varmışlar. Bir rehber bulamadıklarından kendileri gezmişler uzun buz ovalarını. ertesi sabah bir rehberle anlaşarak kıtanın en güzel yerlerini rehber eşliğinde gezip merak ettiklerini soruyorlarmış. Bir ara Temel rehbere seslenerek
- " Pardon burada hiç beyaz kadın var mı ? " diye sormuş,
- Rehber "Tabiî ki var, buradaki kadınların yüzde doksanı beyazdır" demiş.
- "Peki siyah kadın var mi?"
- "Eh bir kaç tane var bu civarda"
- "Pekİ siyah beyaz kadın var mı" rehber son derece şaşkın bir şekilde
- "Tabiî ki hayır ben hiçbir yerde rastlamadım böyle kadına" Cevaptan hiç de hoşnut kalmayan Temel Dursun'a dönerek
- " Ula dursun yoksa dün akşamkiler penguen miydi
 
kaç yıldır evlisiniz?

Cocuk dedesine sormus:
- Dede, nenem ile kac yildir evlisiniz?
- 40 yildir evlat.demis dede.
- Peki ama dede, ben sizi hic kavga ederken gormedim bunun sirri nedir?
- Otur evlat anlatayim. Evlat biz ninen ile evlendigimizde elde avucta bir sey yok, kimsemde yoktu. Ben neneni bizden oldukca uzaktaki koyden aldim, nikahimiz kiyildi, benim at arabasina nenenin uc bes esyasini attik ve bizim koyun yolunu tuttuk. Yolda benim atin ayagi surctu ve tokezledi. Ben "Bu bir" dedim. Devam ederken bir daha tokezledi, ben yine "Bu iki" dedim.
Koye de daha epey yolumuz vardi, bizim atin ayagi bir daha tokezleyince "Bu uc" dedim ve cektim belimden pistovu, ati orada vurdum.
Ben ati vurunca nenen basladi bana soylenmeye. "Biz simdi nasil gidicez, niye durup dururken ati vurdun. Sende hic akil yok mu. Bu esyalari nasil goturucegiz" Ben de dondum nenene "bu bir" dedim. O gun bugundur, gul gibi gecinip gidiyoruz
 
Temelin Vasiyeti

Yolculuktan dönen Idris, kahvede oturanlara sordu :
- Yahu pizum Temel nasil öldi?
- Kalpten cittu, dediler.
- Vasiyetu filan var miydu?
- Var idu. "Beni denize gömün" demis idu.
- Cömdünüz mü?
- Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk...
 
kedi

Adam karısının kedisinden o kadar nefret ediyormus ki, ne yapıp yapıp ondan kurtulmanın yollarını düşünüyormuş.. Sonunda bir sabah kediyi arabaya attığı gibi evlerinin 20 blok otesinde bi sokağa götürmüş, onu orda bırakıp doğru işe gitmiş. Aynı akşam işten eve gelmiş bir bakmış kedi evin bahcesinde karısıyla oynuyor, kadın neşe içinde "ayy bütün gün onu aradım, ama akşam üstü bir baktım gelivermiş, evin yolunu nasıl da bulurmuş benim akıllı kedim." Adam tabi çok bozulmuş ama belli etmemiş.. Ertesi sabah yine kediyi arabasına atmış, bu sefer evin 40 blok otesinde bi sokağa götürüp bırakmış yine işe gitmiş, akşam işten eve gelmiş bir de ne görsün kedi salonda yine karısıyla yerlerde yuvarlanıyor.. Ertesi gün adam kediyi 60 blok oteye bırakmış, akşam gelmiş yine kedi evde.. Sonraki gun 70 blok öteye bırakmış, aksam kedi yine evde.. Adam artık ertesi sabah kediyi arabaya koymuş, 90 blok oteye gitmiş.. Ordan köprü yoluna girmiş, ilk çıkıştan sağa dönmüş, ordan tekrar sağa dönmüş, gitmiş gitmiş, bir 20 blok daha uzağa gitmiş, sola dönmüş, biraz daha gitmiş, ve kediyi orda arabadan atmış. Saatler sonra evin telefonu calmış, adam karısını arıyor: - "Hayatım, kedi orda mı?" - "Evet.. neden sordun?" - "Şunu telefona bir çağırsana... kayboldum..!"
 
Back
X