- 15 Aralık 2015
- 1.823
- 4.607
- 133
- Konu Sahibi Esrin mine
-
- #141
Kimse bana üzülsün demiyorum da istemiyorum da bu sizin su-i kuruntunuz. Ama gelip de "ben 13te okuldan alınıp 17de evlendirildim" diyen birine " hatayı kendinde ara, vardır bir bildikleri" yazmaya kimsenin haddi ve hakkı yok. Bu dayak yiyen bir kadına "haketmişsin" demektir ve ifade özgürlüğü değil kişisel saldırı, medeniyetsizlik, kara kalpliliktir.yorum yapan kişinin yorumları doğru değil ama sizin de şu tavrınız çok hoş değil. zor bir hayatınız olmuş anlıyoruz ama bu hayatı zorlaştıran burada ki insanlar değil bunun bilincinde olun. ben size üzüldüm miras almanızı tavsiye ederim ama herkesten size üzülmesini bekleyemeyiz. sizden daha zor hayatı olanlar da var aramızda.
İstemenize gerek yok vasiyet bile biraksa öldükten sonra kizima birakmiyorum şuna şuna bırakıyorum diye . Dava açıp hakkınızı alabilirsiniz. Kendi isteğinizle herhalde vaz geçmediğiniz sürece bu böyle. Onu bile iptal ettirebilirsiniz baskı ve dayatma altındaydim. Böyle aptalcada bir gelenek olamaz?? . Öncelikle kız çocuğu güvenceye alınır . Amac mal ele gitmesin diye mi bu. Kızımızdan dolayi damada gitmesin mantığı. Sonra bu kızlar niye cinayete kurban gidiyor. Niye eşi dövüyor . Niye şiddet görüyor. Arkadas daha anne baba başında bir gol atıyor . El 'den merhamet nasil beklensin. Allah islah etsin.Merhaba. Çook uzun bir aradan sonra yine dönüp dolaşıp buraya geldim. Hemen konuya girmek istiyorum.
Kısaca geçmişimden bahsetmem gerekirse; çok zor ve sevgisiz, eziyetlerle dolu bir çocukluk geçirdim. Çok başarılı olduğum halde ve deli gibi istememe rağmen okutulmadım. Daha dünyanın, kendimin farkına varamadan da zorla evlendirildim. Bu evlilikte de çok çok sorunlar yaşadım. Şu anki konu ise uzun zamandır aklımı kurcalıyor. Babamın mensup olduğu gelenekler dolayısıyla kız çocuğuna miras verilmez. Şimdiye kadar kıza miras bırakıldığı görülmüş şey değil. Ve yukarıda da bahsettiğim gibi ben hayatı ailesinin eliyle mahfedilmiş bir kız çocuğuyum. Bu duruma baş kaldırıp miras hakkımı almak istiyorum. Ama dediğim gibi bu görülmüş şey değil. Babam ilk gençliğinden beri malını mülkünü oğullarına kalıcak diye biriktirdi. Kimsenin aklında kızlara miras bırakma gibi bir fikir yok. Eğer eşit paylaştırılsa en az 100 binlik hakkım var.
eğer ki bana sineğin kanadı kadar değer verselerdi, dayağı eziyeti geçtim, hiç olmazsa okumama izin verip beni çocuk yaşta ellere bırakmasalardı bu konuyu aklımdan bile geçirmezdim, ama hem hayatımı mahfedip hem de bir çöp gibi kenara atmaları çok zoruma gidiyor.
2000lerin o meşhur soğuklarında sırtımda kırmızı ince bir hırkayla halk ekmek sıralarında saatlerce bekleten, donmuş olarak titrerken amma da abarttın diye alay eden bu anne baba, şimdi gelinleri için bilmem hangi markalardan pardesüler, bilmem kaç binlik kıyafetler alıyorlarmış. Benim gün yüzü görmediğim evi onun için dizayn ediyorlarmış. Ben kıskanç bir insan değilim. Ama içim kanıyor. Yıllarca eziyetini çektiğim, dayağını yediğim, lokması bile utana sıkıla boğazımdan geçen bu insanlar beni bir paçavra gibi atıp başka bir kıza tüm emeklerini feda ediyor. Hak mıdır, Allah katında müstehak mıdır?
Şimdi size soru. Yüzyıllardır devam eden bu aptal geleneğe uyup kenara çekilmek mi yoksa herkesin ağzına sakız olmayı kabullenip, erkek kardeşlerimin düşmanlığına hedef olup, belki daha da kötü ihtimallere hazırlıklı olup miras istemek mi?
Küçük bir not: önceki konularıma bakıp "ee sen eşinden iyilikle sevgiyle bahsetmişsin" demeyin. Ben yakın bir zamana kadar kendi gerçeklerimle yüzleşemeyecek kadar korkak ve küçüktüm, delirmemek için kendimi herşey çok normal, herşey çok yolunda diye kandırıyordum.
Kimse bana üzülsün demiyorum da istemiyorum da bu sizin su-i kuruntunuz. Ama gelip de "ben 13te okuldan alınıp 17de evlendirildim" diyen birine " hatayı kendinde ara, vardır bir bildikleri" yazmaya kimsenin haddi ve hakkı yok. Bu dayak yiyen bir kadına "haketmişsin" demektir ve ifade özgürlüğü değil kişisel saldırı, medeniyetsizlik, kara kalpliliktir.
Derdiniz ne, ne istiyorsunuz anlamıyorum. Madem o öyle yazma hakkına sahip ben de kendimce sebeplerimi yazma hakkına sahibim. Karşılığında iyi olmuş diyen kişiye de o iyi olduğuna inandığı meseleyi onun hakkında dilemem de gayet normal. Başkası için kötü şeyler dilemeyin ki o da size dilediğinizin geri dönmesini söylediğinde tutuşmayın. Neyse kişiyle elektriğiniz uyuştuysa özel mesaj yoluyla devam edin. Neyse ki iyi kalpli, anlayışlı ve dilinin ayarı olan insanların sayısı her zaman olmayanları aşıyor. Şurada o şu dedi bu şu dedi temalı mesajlaşmalar yapmak istemiyorum. Herkes kendine yakın bulduğuyla ilgilensin.hayır siz şuan konuşmanın sadece sonunu alıyorsunuz.
yorum yapan kişi kendi fikrini söyledi "ben olsam nefret ettiğim kişinin malına tenezzül etmem" diye, sizde bunun karşılığında uzunca yazıp karşı çıktınız. konu başlığınız mirasa layık görülmeyen kız çocuğu baş kaldırmalı mıyım? siz bir soru sordunuz ve karşı taraf cevap verdi çünkü kendi fikri. siz karşınızda ki insana çıkışırsanız o da size öyle cevap verir.
tekrar ediyorum bence de mirasınızı bırakmamalısınız ama burada karşı görüşlere gelemiyorsanız verilen cevaplara beddua ile karşılık veriyorsanız konu açmayın. birileri sizinle aynı fikirde değil diye kötü olmaz..
Mantık şu. O ele gidiyor, onun kocası da kendi ailesinden miras alıcak. Ama "o ele" gitmeyi ben istemedim. Üstelik verdikleri el de kendi mirasından vazgeçip abilerine bırakıyor. Asla gözüm yok ama dayandıkları tez böylece çökmüş oluyor. Ben kendimi birilerine gitmiş saymıyorum. Zaten hakkımı aldığımda tamamen kurtulmuş olacağım inşallah. Teşekkür ederimİstemenize gerek yok vasiyet bile biraksa öldükten sonra kizima birakmiyorum şuna şuna bırakıyorum diye . Dava açıp hakkınızı alabilirsiniz. Kendi isteğinizle herhalde vaz geçmediğiniz sürece bu böyle. Onu bile iptal ettirebilirsiniz baskı ve dayatma altındaydim. Böyle aptalcada bir gelenek olamaz?? . Öncelikle kız çocuğu güvenceye alınır . Amac mal ele gitmesin diye mi bu. Kızımızdan dolayi damada gitmesin mantığı. Sonra bu kızlar niye cinayete kurban gidiyor. Niye eşi dövüyor . Niye şiddet görüyor. Arkadas daha anne baba başında bir gol atıyor . El 'den merhamet nasil beklensin. Allah islah etsin.
Yazdıklarınızı kaydettim, çok teşekkür ederimStajyer avukatım o yüzden kısa bir bilgi vermek istedim. Babanız vefat etmeden mirası ile hiçbir işlem yapamaz hak iddia edemezsiniz.
Ancak babanız vefat ettikten sonra sulh hukuk mahkemesinde mutlaka dava açarak hakkınızı isteyin. Merak etmeyin malları kardeşlerinizin üzerine geçirmiş bile olsa muris muvazaası olması sebebiyle hakkınızı alırsınız. Nitekim tenkis, denkleştirme gibi müesseseler de bunun önüne geçmek için var zaten.
Muz Cumhuriyeti değil burası, asla sizi sindirmesine izin vermeyin. Dişli, işini işi bilen bir avukatla görüşün o size daha ayrıntılı bilgi de verir zaten olayı tam olarak öğrenince. Ve MUTLAKA hakkınızı alın.
17de evlendirildim. Liseyi okumama izin vermemişlerdi ama ben ortaokuldan mezun olduğumda bir liseliden daha donanımlıydım.3 bin kişilik kalabalık bir okulun dereceli öğrencisiydim. Evlendikten sonra da her ne kadar sevmesem de bu adamın yanında açıköğretimden lise okudum daha sonra 4 yıllık üniversite. Aöf 2.5 yıl. İlk üniversitemi bitirdiğimde 24 yaşındaydım. İlkinin 2. yılında ikinci üniversiteye de başlamıştım ve şuan ona devam ediyorum. Günde en az 100 sayfa kitap okur, bir sayfa yazı yazarım. Ben bu hayatta tutunacak dal olarak Edebiyatı seçtim. O yüzden anlatımımın iyi olması gayet doğal. Yazım şekilim, anlatımım insanların dikkatini çekiyorsa ne mutlu bana. Bana inandırıcı gelmedi demek yerine buna sebep olan soruları sorabilirdiniz.
Derdiniz ne, ne istiyorsunuz anlamıyorum. Madem o öyle yazma hakkına sahip ben de kendimce sebeplerimi yazma hakkına sahibim. Karşılığında iyi olmuş diyen kişiye de o iyi olduğuna inandığı meseleyi onun hakkında dilemem de gayet normal. Başkası için kötü şeyler dilemeyin ki o da size dilediğinizin geri dönmesini söylediğinde tutuşmayın. Neyse kişiyle elektriğiniz uyuştuysa özel mesaj yoluyla devam edin. Neyse ki iyi kalpli, anlayışlı ve dilinin ayarı olan insanların sayısı her zaman olmayanları aşıyor. Şurada o şu dedi bu şu dedi temalı mesajlaşmalar yapmak istemiyorum. Herkes kendine yakın bulduğuyla ilgilensin.
yorum yapan kişinin yorumları doğru değil ama sizin de şu tavrınız çok hoş değil. zor bir hayatınız olmuş anlıyoruz ama bu hayatı zorlaştıran burada ki insanlar değil bunun bilincinde olun. ben size üzüldüm miras almanızı tavsiye ederim ama herkesten size üzülmesini bekleyemeyiz. sizden daha zor hayatı olanlar da var aramızda.
Saygısız, sevgisiz, merhametsiz ve kötü kalpli olan insanların zayıf noktalarıyla oynayanlardır. Hem de derdini paylaşmak için yazdığı bir yerde, içini döktüğü bir yazıda. Tahmin ediyorsunuz kim olduğunu değil mi?siz bence saygısızsınız. dinim, vicdanım, insanlığım, kalbim sizin laf edebileceğiniz bir şey değil. siz buraya konu açıyorsunuz binlerce insan var hepimiz yorum yapabiliriz buna siz müsaade ediyorsunuz konuyu açarak, size yapılan yorumlara saygı çerçevesi için de yorum yapmak zorundasınız mesela şuan yapamıyorsunuz saygısızsınız o yüzden. herkes sizinle aynı fikir de olmak zorundaysa! neden soruyorsunuz baş kaldırmalı mıyım? diye. madem bu kadar gözü açıksınız gücünüz burada klavye başında bize mi yetiyor?
tutuşmak nedir? bu ne çirkin bir üslup? tekrar ediyorum o hayatı size yaşatan ben veya bir başkası değiliz keşke bana yaptığınız şu çıkışmanın birazını sizi ezen insanlara yapsaydınız belki hayatınız da bir şey değişirdi.
ayrıca en başında yorum yapan kişinin yorumunu doğru bulmadığımı ama sizin de şu konuşma tarzınızın hoş olmadığını belirttim, merak etmiştim o kişi size ters yorum yaptığı için mi o şekilde cevap verdiniz yoksa genel de mi eleştiri kaldıramayıp saygınızı yitiriyorsunuz diye. gördüm ki siz genel de sizin tarafınız tutulmadığında saygınızı yitiriyorsunuz.
Güncelleme: karışık bir yazı. Okumak istemeyenleri, ben şimdi ne okudum diyecek olanları şimdiden uyarayım..
Zincirlerim var benim..
Başkaları tarafından boynuma geçirilmiş, doğmamın bedeli olan zincirler.
Doğar doğmaz boynuma takmaya başladılar. Her yaş aldığımda bir tane eklediler. Büyük günahımın, dünyaya gelişimin bedelini canımı yaka yaka ödettirdiler. Ne annem vardı ne babam. Cismen evet varlardı ama ruhen derin bir kuyunun içinde debelenen, kainatta kimsenin haberdar olmadığı bir kaplumbağa kadar yalnızdım. Küçücük bir çocukken başka çocuklar büyüttüm. Onlar büyüdü ben küçük kaldım. Sürekli kendimi sorguladım, neyi sorguladığımı bilmeden.
Biraz büyüyünce zincirlerimin hacmi de büyüdü. Sahi artık yeni zincirler lazımdı bana, eskilerine alışmıştım, boynum bükülmüştü, ben onlarla yaşamayı öğrenmiştim, yenileri lazımdı, çok daha ağır ve büyükleri..
Hiç imtina etmeden, fikrimi sormadan, sesimi duymadan yenilerini taktılar. Eziyet edilmeye, aşağılanmaya, hor görülmeye o kadar alışkındım ki, çıkarmaya çalıştığım tiz sesler de ezikliğime karışıp boşluğa dağıldı.
Kabullendim, yaşım küçüktü, yeterince korkaktım, gün yüzü görmediğim için neyi umut edeceğimi, ne için savaşmam gerektiğini bile bilmiyordum. Sabah,akşam olmasını bekledim. akşam, sabaha çıkmayı. Bir ottan daha işlevsiz ve amaçsız yaşamayı en iyi ben bilirdim. Yaşadım, yaşamak denirse..
Sonra birgün birşey oldu. Aslında birgün değil, çok gün.. Günler içinde birşey oldu. Neyin cezasını çektiğimi sorgulamaya başladım. Neyin bedelini ödediğimi. Doğmayı ben istememiştim. Zorla getirdikleri bu dünyada ben neyin cezısını çekiyordum? Ben bu kadar mutsuzluğu, aşağılanmayı hakedecek ne yaptım? Cevap kocaman bir hiç. Asıl acı taraf bana bunları reva gören birinci el artık birşeyler için pişman olmaya başlamıştı. Kendi de bana neden bunları yaptığını bilmiyordu. Yani açıkçası sebepsizce b.k yoluna gitmiştim. Ama olan olmuştu. Olan benim 25 yılıma olmuştu.
Kendimi ölüm döşeğinde 80 yaşında bir ihtiyar olarak hayal ettim. Geriye baktım, bana bu hayatı zehir eden kimse bu dünyada değildi, benim kulağımda patlayan tokatlar, yüzüme haykıran ağızlar hep susmuştu. Pişman oldum, keşke kabullenmeseydim, sesimi çıkarsaydım, bir yerden başlasaydım dedim. bir şansım olsa da 25 yaşına dönsem, zincirlerimi paramparça edip kaçıp kurtulsam dedim. O an bir şey oldu ve Allah beni 25 yaşıma geri gönderdi.
Şimdi ben bedenen 25inde, ruhen 80ninde bir nineyim. Ayaklanmaya, yaşamaya, gerçekten yaşamaya ihtiyacım var.
Korkuyorum ama neyden korkuyorum ki?
Ailesizlikten mi?
Benim hiç ailem olmadı ki..
Eşsizlikten, başımda duran birinin olmamasımdan mı?
Sürekli hakaret eden, eş değil evine hizmetçi aldığını zanneden bir eş olmasa da olur..
Beni kötülerler, hor görürler diye mi?
E zaten hep hor görüldüm ya ben..
Kızım ve oğlum babasız büyüyecek diye mi?
Sürekli anneleriyle atışan, aşağılık muamelesi yapan bir babanın yokluğu daha az zarar verir onlara..
Şimdi..
Ya bu hayata devam edip mutsuz olarak, keşkelerim içinde patlayarak öleceğim, ya bir buhran anında bir arabanın önüne atlayacağım, ya da yepyeni bir yola girip hayatımı başkalarının elinden kurtarıp kendim ve çocuklarım için birşeyler yapmaya çalışacağım.
Ben sonuncusunu denemeye karar verdim. Sizden, daha doğrusu içinizdeki okumuş, geçirmiş, bilgi sahibi, duygu sahibi insanlardan yardım istiyorum. Bu sene üniversiteye hazırlanacağım. Öyle bir bölüm olmalı ki çalışıp çabaladığım takdirde bana yurtdışı şansı verebilsin. Bazen çok uçuk ve imkansız gibi geliyor ama yapan insanlar var. Onlar gökten zembille inmedi. Akıllarını çalıştırıp bir yerlere geldiler. Benim böyle bir şansım olamaz mı? Benim aklımda psikoloji var ama ne kadar doğru bir karar olur bilmiyorum. Psikolojisi alt üst edilmiş bir hasta olarak kendi kendimi iyileştirmeyi umut ediyorum belki de.
Hangi bölüme gidersem kendime yeni bir hayat kuracak şansı bulabilirim? Çalışmak sorun değil. Gecemi gündüzüme katar en iyisini yaparım. Bana izin verildiği kadarıyla en iyisini yaptım hep. Şimdi de yapabilirim. Sadece bir yol haritasına ihtiyacım var.
İdeal olan bu evet ama ben bu konuda bencil kalmayı seçeceğim sanırım. Anneme yaptıklarını anlattığımda bile kendini temize çekip "ben ne yaptıysam senin için yaptım" deyip ağlaması, bana yaşattığı hiçbir şeyi asla kabullenmeyip hafızamla resmen alay etmesi tüm gücümü kırıyor. Ayrıca o halalar, teyzeler, yengeler benim yaşımın 3 katı olduğu halde herşey gözlerinin önünde yaşandığı halde aman ağzımızın tadı bozulmasın deyip müdahale etmeyen tiplerdi. Yani öyle cahil insanlar değillerdi. Bilakis kendi kızlarına okuma şansı vermiş, evlilikleri için söz hakkı tanımış insanlar. Yani müdahil olmamaları tamamen kendi kötü kalplerinden ve korkaklıklarından.Aslında üstü kapalı bir soruydu benimki zaten.
Her neyse... Cok güzel yorumlar yapmışlar. Hukuki boyutu anlatmışlar. Ben de eğer babanız sizden önce vefat ederse hakkınız olanı almanız taraftarıyım. Ama size farklı bir bakış açısı olarak; kaçmak yerine savaşmak diyorum.
Siz şimdi altınlarınızı vs. alıp başınızı alıp giderseniz o insanlar diyecek ki, "bak okudu ne yaptı. "
Kız çocuğuna adaletsiz olan geleneklerinizi ancak sizden birileri değiştirebilir.
Geçmişi değiştiremezsiniz ama belki gelecekteki çocuklar adına birşeyler yapabilirsiniz.
Haklı da olsanız ailenize düşman olmayın ve anlatın.....abinize, dayınıza, amcanıza, yeğenlerinize.... Kız çocuğunun değerini, Peygamberimizin kız çocuklarına nasıl değer verdiğini, evlatlar arasındaki en ufak adaletsizlikten Allah'ın razı olmayacağını.... Rızaları olmadan evlendiremeyeceklerini...
Eşimin babasının köyünde eskiden babalar çocuklarını sevemezmiş. Ayıpmış. Ama şimdi çok farklı. Bunlar değişebilen şeyler. Ama sizden birilerinin bunları bir şekilde anlatması lazım diye düşünüyorum.
Sanırım iki yıl oldu bunu yazalı. Bu arada hem birçok şey yaptım hem hiçbirşey yapmadım. Bana yeni bir hayat bahşedecek o okulu bir türlü bulamadım. Zaten okul hevesim de kalmadı. Yarım olan okulu bırakmaya cesaret edemeyip bitirdim. Aynı zamanda dondurduğum okula da kayıt yaptım, birçok kitap okudum. İnsanları defalarca affedip tekrar küstüm. Kilo alıp kilo verdim sonra tekrar aldım. Kalbimdeki zincirleri söküp attım, Ama amaçlarıma yarım adım ancak yaklaşabildim. 30'a kaldı son 3 adım. 3 yıl sonra bu yazı umarım bu kadar canımı yakmaz.konu sahibesi 4 yıldır itinayla aynı minvalde fake lik yapmaya gelmiş..
aciz olan aciz, çaresiz olan çaresiz mi kalsın?
hayatını eline almak için çabalamış işte kadın.
buyrun eski konusu.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?