ne pis, ne cadı kadın bu hürrem, allahıım... hergün yeni ejderhalıklar çıkarıyor..
iki bacıyı birbirine düşüremedi, yemediler...musticanı babasına fiştekledi yalandan..
sülümanda yedi hani,ne hikmetse..
fesat, fitneci, nifakçı... hatçe çok iyi yaptı ama öldüremediler ki, 9 canlı..
:111:mel mel bakmaya başladı, keşke öyle kalsa,saraya nasıl geldi o bilmem?..gelemeyesice
tatlım tamam böyle diyosunda hürreme yapılanlara ne diyosun en başından beri sultanımızın kaç kez canına kasteddiler neler yaptılar mahi cadısı ne biçim dövmüştü artık hürrem yaptıklarında hiçde haksız değil
E Kendi de boş durmuyo ki başından beri,herkese laf yetiştiriyo,herkese küstahlık yapıyo,hem kendi de mariayı,firuzeyi kaç kere öldürmeye kalktı,onlar da hürremin ilk geldiği zamanlardaki gibi gariban cariyeydiler.herkese hakaret,herkese tehtid insanlar sevmedi,kaldı ki hatice ona ilk geldiğinden beri hep iyi davranmıştı ama o kadını kocasından etti.Sarayda cariyeler,köleler bile hürreme kötü davranırken hatice hep dostluk gösterdi ona,O ise iktidarı ele geçirmek için kadının kocasıyla uğraşmaktan geri durmadı.Hatta adamı canından etti.Maho akılsız zaten ama o da hürreme kızmakta haklı,sizin kocanızı rus kadının teki gelip elinizden alsa,buyur hoşgeldin mi diyceksiniz
tatlım tamam böyle diyosunda hürreme yapılanlara ne diyosun en başından beri sultanımızın kaç kez canına kasteddiler neler yaptılar mahi cadısı ne biçim dövmüştü artık hürrem yaptıklarında hiçde haksız değil
canım ölmedi ya,dövdü sadece
hem mustafa naaptı ona.. yalan yanlış kışkırtıyor babayı oğluna
Sadece fikrimi paylaştım.. Hürrem Sultan topiği değil burası.. Muhteşem Yüzyıl topiği :)
oooo firuze dönemine gelene kadar neler çekti garibim ona iyi davranmadılarki iyilik bulsunlar onun güzelliğini zeki olmasını ilk günden beri çekemediler mahi cadısı çıldırdı neler yaptı hürrem az bile yapıyor
vallahi en güzel gün mübarek cuma bide ertesiiiii
pazartesiyi kim sever ki?
yoksa hürrem çok mu çirkin görünüyor herkese
Kanuni Sultan Süleyman (27 Nisan 1495) Boğa burcu ama haritasında savaşı, cesareti gösteren Mars gezegeni Akrep burcunda. Akrep sembolik olarak ele geçirmeyi, sahip olmayı sever. Kanuninin çok toprak fethetmesi Marsnın Akrep burcunda olmasından kaynaklanıyor. Mars Akrepte çok güçlüdür ve aynı zamanda stratejiktir. Kanuninin ikinci özelliği kanun getirmiş olması. Astrolojide yapıyı, düzeni Satürn gezegeni temsil eder. Haritasındaki Satürn güney ay düğümüyle kavuşumda. Yapı kurmak, düzen getirmek konularını çok önemsiyor. Yazdığı gazellerle ünlü, Merkür ve içdünyayı temsil eden Ay ise yazmayı ve iletişimi temsil eden İkizler burcunda. Yani duygularını şiire dökebiliyor.
Hürrem Sultanın haritasını bilemiyoruz, (1500 ya da 1506 doğumlu) ancak öyküsü bir plan çerçevesinde ilerlediğini gösteriyor. “Mekkeye bağış yapacağım, köleler bağış yapamıyor” deyip kendini kölelikten azad ettiriyor, sonra da “cariyen değilim, seninle olamam” deyip Kanuni ile evleniyor. Yeraltında yavaş yavaş yapılan plan, Akrep burcunun arketipidir. Açıkça sana meydan okumayan, kendisini sana göstermeyen ama birdenbire örümcek ağı gibi kendini içinde bulduğun durumu simgeler. Akrep bir arketiptir yani bir tipin ilk örneği anlamına gelir. Sabit, yeraltından hareket eden, uzun süre planlı, dayanıklı planının izini sürme gücüne sahip bir tipoloji. Kanuniyi daha önce hiç yapılmamış şeylere itmeyi başarıyor.
Ayrıca Kanuninin haritasında düzeni, yapıyı gösteren Satürn ile Hürrem Sultanın devrimi, yeniliği gösteren Uranüs gezegeni birleşiyor. O zamana kadar devlette hiç nikâh kıyılmazken, ilk kez nikâh kıyılması sarayda devrim niteliğinde ve Uranüs de devrim gezegeni. Bu gezegenler üst üste geldiğinde düzende devrim niteliği çıkabilir.
adiyef ya yorumlarına bayılıyorum
yorumlar güzelmiş zaten hep boğa erkeğinin en iyi koca olduğunu duymuştum benbende akrepim hürroş bende de ışık gör
adiyef ya yorumlarına bayılıyorum
yorumlar güzelmiş zaten hep boğa erkeğinin en iyi koca olduğunu duymuştum benbende akrepim hürroş bende de ışık gör
Akıllı Davranmak Kadına Düşüyor
Evlilikte doğru ilişkiyi bulmak kadar evliliğe nasıl bir anlam yüklendiği ve beklentilerin de son derece önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, sürekli çatışma yaşayan ancak çözüm üretemeyen çok sayıda çiftin olduğuna dikkati çekti.
Tarhan, Böyle durumlarda iki tarafın da tutumunu değiştirmemesi daha da büyük çatışmalara hatta boşanmalara kadar gidebiliyor. Sürekli tekrarlanan çatışmaların önüne geçmek için taraflardan birinin yöntem değiştirmesi, durumu çözüme kavuşturur. Gerek kültürel yapımız gerekse aile içindeki rol dağılımı bu konuda akıllı davranmayı kadına yüklüyor ifadelerini kullandı.
Çatışmalı Evliliklerde Hürrem Sultan Modeli
Çatışmalı evlilikte, Osmanlı tarihinin önemli kişiliklerinden Hürrem Sultanın yaklaşımına işaret eden Prof. Dr. Tarhan, şunları kaydetti:
Siyasi sonuçlarını bir kenara bırakırsak Kanuni Sultan Süleyman gibi padişahı avucunun içine alabilen Hürrem Sultan, alttan alarak erkeğini yönetmeyi ve yönlendirmeyi başarabilmiş bir kadındır. Tarihteki bazı kaynaklara göre Kanuni, kendisine isyan eden Hürrem Sultanın oğullarından birinin idam edilmesine karar verir. Hürrem Sultan oğlunu kurtarmak için Kanuniye Sen ne biçim babasın, oğlunu nasıl öldürmeyi düşünürsün? demek yerine, Yüksek ruhlarda kin barınmaz, sen yüksek ruhlu bir insansın, affet oğlunu demiş, Kanuni de bu sözlerden etkilenerek oğlunu affetmiştir. Burada Hürrem Sultan, Kanuninin olumlu özelliklerini ön plana çıkararak beklenmedik bir şekilde onun kararını değiştirmeyi başarmıştır.
Birçok sorunu çözmek için güzel söz söylemenin bile yeterli olduğunu anlatan Nevzat Tarhan, Tıpkı Hürrem Sultan gibi, eşler evlilikte yaşanan sorunları çözmek için sürekli çatışmaya girmek yerine karşı tarafın olumsuz özelliklerini bir kenara bırakıp olumlu özelliklerine odaklanmalı ve duygularına hitap etmelidir. Güzel söz sevgiyi artırır. Güzel konuşmak için de insanın önce güzel görmesi gerekir. Güzel sözler ise iyi ilişkiler kurar, pozitif çekim çekim oluşturur ifadelerini kullandı
Eki Görüntüle 639199
ne pis, ne cadı kadın bu hürrem, allahıım... hergün yeni ejderhalıklar çıkarıyor..
iki bacıyı birbirine düşüremedi, yemediler...musticanı babasına fiştekledi yalandan..
sülümanda yedi hani,ne hikmetse..
fesat, fitneci, nifakçı... hatçe çok iyi yaptı ama öldüremediler ki, 9 canlı..
:111:mel mel bakmaya başladı, keşke öyle kalsa,saraya nasıl geldi o bilmem?..gelemeyesice
E Kendi de boş durmuyo ki başından beri,herkese laf yetiştiriyo,herkese küstahlık yapıyo,hem kendi de mariayı,firuzeyi kaç kere öldürmeye kalktı,onlar da hürremin ilk geldiği zamanlardaki gibi gariban cariyeydiler.herkese hakaret,herkese tehtid insanlar sevmedi,kaldı ki hatice ona ilk geldiğinden beri hep iyi davranmıştı ama o kadını kocasından etti.Sarayda cariyeler,köleler bile hürreme kötü davranırken hatice hep dostluk gösterdi ona,O ise iktidarı ele geçirmek için kadının kocasıyla uğraşmaktan geri durmadı.Hatta adamı canından etti.Maho akılsız zaten ama o da hürreme kızmakta haklı,sizin kocanızı rus kadının teki gelip elinizden alsa,buyur hoşgeldin mi diyceksiniz
canım ölmedi ya,dövdü sadece
hem mustafa naaptı ona.. yalan yanlış kışkırtıyor babayı oğluna
cihangirim ya meleksin melekKanuni Sultan Süleymanın:
Mustafa, Mehmet, Selim, Bayezit ve Cihangir adlı beş oğlu vardı.
Bunlardan dördünün annesi Hürrem Sultandı.
Birinin annesi; Mahidevran sultandı
Şehzade Mustafa:
1515 yılında babası Sultan Süleymanın şehzadeliği sırasında Manisada dünyaya geldi.
Dedesi Yavuz Sultan Selimin 1520de hayatını kaybetmesi üzerine Osmanlı tahtına oturmak üzere İstanbula giden babasını yanında İstanbula gitti.
Hürrem Sultanın babasının sarayına girmesinden sonra annesi Mahidevran ile Kanuniye dört şehzade daha doğuran Hürrem Sultan arasında, Kanuniden sonra kendi oğullarının tahta çıkmasını sağlamak için büyük bir mücadele yaşandı.
Şehzade Mustafa, 1533 -1541 arasında Saruhan Sancak Beyi olarak görev yaptı. Saruhan (Manisa), padişah adayının görev yaptığı yer kabul edilirdi.
1541de Amasya Sancak beyliğine atandı; Saruhan Sancak Beyliğine ise kardeşi Şehzade Mehmet getirildi.
Şehzade Mehmetin beklenmedik şekilde 1543te ölümünden sonra Saruhan Sancak Beyliğine Şehzade Selim getirilirken; Şehzade Mustafa ise Konya Sancak beyliğine atandı.
Taht yarışında Mustafayı bertaraf edebilmek için Sadrazam Damat Rüstem Paşa tarafından sahte mektuplar ürettiği düşünülür.
Bu mektuplar, Şehzade Mustafanın babası hayatta iken onun tahtına göz diktiğini gösterir niteliktedir.
Başlangıçta iddialara inanmayan Kanuni, Nahçiven Seferine çıktığında Konya Ereğlisi tarafında (bugünkü Akhüyük Köyü) konakladığı sırada el öpmeye gelen Şehzade Mustafayı orada boğdurdu.
Şehzadenin saray hademelerinden Zal Mahmut Ağanın arkadan saldırması sonucu hayatını kaybettiği düşünülür.
Cesedi çadırın önüne asılmış, cenazesi daha sonra Bursaya gönderilerek II. Murat türbesi yakınına defnedilmiştir.
Şehzade Mustafanın türbesi, 1555 yılında kardeşi Şehzade Selim tarafından yaptırılmıştır.
Mehmet:
Mehmed: 1521'de İstanbul'da doğup, 22 yaşında 1543'de Manisa'da çiçek hastalığından vefat etti
1543te Manisada sancak beyi iken vefat etmiş, yeniçerilerin eski odaları karşısına defnedilerek üzerine bir türbe ve yanıbaşına Şehzade camii adıyla bilinen bir cami yapılmıştı.
Sultan Süleyman, tahtını, Şehzade Mehmet´e bırakmak istemektedir. Memleketin en iyi hocalarından dersler alarak yetişen Şehzade Mehmet, Fransız ve İtalyan hocalardan da yabancı dil, Avrupa görgüsü ve kültürü üstüne eğitim almıştır. Haris değil, mütevazıdir. Nazenindir ama sözünü dinletir. Oturmasını kalkmasını, saltanatın adabını ve töresini bilir.
Manisa´da rahatsızlaşan şehzade yataklara düşer ve bir daha asla kalkamaz. Bir seferden dönmekte olan Kanuni acı haberi Edirne´de duyar ve rivayet odur ki kendini dışarı atıp kafasını toprağa gömerek saatlerce ağlar.
Takvimler, 18 Şaban 950´yi (16 Ekim 1543) göstermektedir.
Daha sonra adı Şehzade Külliyesi olan eserin yapımına Mimar Sinan, Sultan´ın emriyle bu kara günlerin arefesinde başlamıştır. Cenaze namazı sonrası Kanuni, çok sevdiği oğlunun türbesinin bu külliyede yapılmasını ve külliyenin adının Şehzade olmasını buyurur.
Selim:
o II. Selim Sarı Selim
o (28 Mayıs 1524 15 Aralık 1574),
o 11. Osmanlı padişahı ve 90. İslam halifesidir.
o 15 Aralık 1574 günü vefat etmiş, Ayasofya'daki türbesine gömülmüştür.
16 yaşına kadar sarayda kalıp derin bir saray eğitiminden geçirildi.
1542'de 16 yaşında iken Konya Sancak beyi olarak atandı.
1544'de Manisa Sancak beyi olarak tayin edildi ve Manisa Sancak beyi olarak 1558e kadar görev yaptı.
Manisa'da zamanını eğlence ve av partileri ile geçirdiği bildirilir.
1558'de tekrar Konya Sancak beyliği'ne ve 1562'ye kadar orada kaldı.
Şehzade Selim babası Kanuni Sultan Süleyman hayatta iken, özellikle 1553'den sonra, babasına varis olabilecek diğer şehzadelerle taht mücadelesine girişti.
Kanuni'nin şehzadelerinden Mustafa, Mahmud, Murad, Mehmed, Abdullah ve Cihangir, babaları sağken ölmüşlerdi.
Kanuni'nin çok bağlı olduğu karısı Hürrem Sultan kendi oğullarından Selim veya Beyazid'in taht varisi olmasını istemekteydi.
Ağustos 1553'de Kanuni Nahcivan Seferi'nde iken Konya Ereğlisi'nde o sefere katılan Şehzade Mustafa, Hürrem Sultan'ın yakın adamı olan Sadrazam Rüstem Paşa'nın tavsiyesine uyan, babası Kanuni tarafından idam ettirildi.
Tahta varis olarak Hürrem Sultan'in iki oğlu Şehzade Beyazıd ve Selim kaldı.
1558'de Hürrem Sultan ölünce bu iki kardeş birbirleriyle açık mücadeleye giriştiler. Amasya Sancak beyi olan Şehzade Beyazıd daha atak ve isyancıydı.
Sabırlı ve sağduyulu davranışlı görünen Şahzade Selim babasının desteğini kazandı. 29 Mayis 1559da iki şehzade taraftarları ve kendi sancak orduları ile birlikte Konya yakınlarında bir muharebeye giriştiler.
Babasının desteğini almış olan Şehzade Selim bu çarpışmadan galip çıktı.
Selim kaçan Beyazid'ı Hınıs'a kadar kovalayıp Konya'ya geri döndü.
Beyazıd, oğulları ile birlikte, önce Amasya'ya ve sonra babasının kendi üzerine gelmek üzere Üsküdar'da ordugâha geçtiği haberini alınca, 2.000 kişilik ordusuyla İran'a Safavi devletine sığındı. Onun ve oğullarının ölümlerinden sonra;
1561'de, Konya Sancak beyi olarak bulunan Şehzade Selim, Kanuni'nin rakipsiz tek veliahtı olarak kaldı.
Bu nedenle 1562de devlet başkentine daha yakın olan Kütahya Sancak beyliğine atandı.
Şehzade Selim babasının son seferi olan 1566 son Avusturya Seferi'ne katılmadı. Selim Kütahya yakınlarında Sıçanlı sahrasında avda iken, babası'nın Sigetvar kusatması sırasında 7 Eylul'de öldüğünü, bu ölümü herkesden gizleyen Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nin güya fetihname olarak gönderdiği, gizli mektubundan öğrendi.
Hemen lalaları Huseyin Paşa, Hoca Attaullah ve muhasibi Celal Bey ile birlikte bir alayla İstanbul'a hareket etti.
30 Eylul'de Üskudar'a vardı.
Herkes babasının ölümünden habersizdi.
Üskudar İskelesine saltanat kayığı ile gelen Bostancıbası Davut Ağa Sultan Selim'e ilk biatı yaptı ve onu saltanat kayığı ile Topkapı'ya geçirdi.
Sırada Tersane ve Tophane'den saltanat topları atılıp yeni sultanın tahta geçtiği halka ilan edildi.
Sultan Selim Köşk İskelesinden şehir kapısına kadar özel murassa giyimle at üzerinde alayla geçti ve yolda etraftan gelen halka paralar saçıldı.
Saraya gelen Selim tahta oturtuldu ve İstanbul'da bulunan devlet ricali (İstanbul Muhafızı İskender Paşa, Şeyhülislam Ebussuud Efendi vb) tarafından biat edildi.
Bu sırada yapılan harcamaları karşılamak için, özel tören isteyen devlet hazinesi açılması yapılmadı ve ablası Mihrimah Sultan tarafından borç verilen 50.000 altın kullanıldı.
Sultan Selim hemen iki gün sonra orduyu ve babasının cenazesini karşılamak uzere İstanbul'dan ayrıldı.
Edirne, Filibe, Sofya üzerinden (genellikle 30 gun çeken yolu) çok hızla geçerek 15 günde Belgrad'a ulaştı.
Kanuni'nin ölumu seferden geri dönmekte olan orduya Belgrad'a dört menzil kala açıklandı ve Sultan Selim üzüntüden perişan orduyu Belgrad'da karşıladı.
Belgrad'da kılınan cenaze namazından sonra Kanuni'nin naaşı acele İstanbul'a gönderildi.
Belgrad'da kalan Sultan Selim orada yeniden bir cülus töreni yapılmasını redetti. Askere dağıttığı cülus bahşişi de kapıkulu askeri tarafından az görülüp kızgınlıkla karşılandı.
Sultan Selim Kasım ayında Edirne'ye vardı ve orada bekledikten ve yollarda kapıkullarının yaptıkları isyankâr hareketler altında Aralık'ta İstanbul'a gelebildi.
II. Selim Osmanlı tarihinde devlet yönetimiyle fazla ilgilenmeyen ve ordusunun başında sefere gitmeyen ilk padişahtı. Yönetimi kızı Esmihan Sultan'ın kocası olan ve çok başarılı sadrazam olan Sokollu Mehmed Paşa'ya bıraktı.
Beyazid:
Bayezid: 1525'de do.ğup, 1562'de Kazvin'de İran Şahına verilen talimat üzerine idam edildi
Şehzade Bayezidin mezarı, Sivas Yukarı Tekke Mezarlığındaki Abdulvahabi Gazi Camisinde yer alıyor.
Bayezidin kabri, oğulları Orhan, Osman ve Abdullah ile birlikte camideki Abdulvahabi Gazi Türbesinin yer aldığı alanda bulunuyor.
Şehzadeler Kanuni Sultan Süleymanın oğlu Bayezid ve oğulları Osman, Orhan, Abdullah
Bayezidin taht kavgası yaptığı ağabeyi Selim ve onun tarafını tutan babasıyla mücadele ettiği, daha sonra yaşanan çeşitli gelişmelerin ardından oğullarını alarak İran şahına sığındığı kaydediliyor.
İranda Şah Tahmasb tarafından büyük bir törenle karşılandığı ifade edilen Bayezidin, onun aracılığıyla babasından affını dilediği, Kanuninin de bir ara onu affetmeyi düşünse de Selimin ve Tahmasbın tutumları karşısında bundan vazgeçtiği, bu çekişmeden yararlanmak isteyen Tahmasbın bir bahaneyle Bayezidi ve oğullarını hapse attırdığı belirtiliyor
Kanuni, Selim ve Tahmasb arasında Bayezidin teslimi konusunda yazışma ve pazarlıklar başladığı, anlaşma sağlanınca Kazvine giden Osmanlı elçilerinin 25 Eylül 1561 tarihinde önce Bayezidi, ardından da oğullarını boğarak öldürdükleri kaydediliyor. Bayezid ve oğullarının cenazelerinin Sivasa getirilerek defnedildiği, Bayezid öldüğü zaman 36, en büyük oğlu Orhanın ise 16 yaşlarında olduğu bilgisi yer alıyor.
Bayezidin ölümünden sonra İstanbula getirilen eşinin de bir kale içinde tutulduğu ve yanında bulunan 3 yaşındaki oğlunun da öldürüldüğü tarihi kaynaklarda aktarılıyor.
Cihangir:
· Cıhangir: 1531'de İstanbul'da doğup, ağabeyi sehzade Mustafa'nın ida.mında geçirdiği şoka bağlı olarak olaydan 21 gün sonra 27 Kasım 1553'de vefat etti
Şehzede Cihangir, küçükken geçirdiği bir hastalık nedeni ile kambur kalmıştı.
Kanuni bu neden ile Cihangire düşkündü.
Cihangir ne fiziksel ne de ruhsal açıdan tahta uygun değildi: sakattı, şiirden hoşlanıyordu ve savaşa karşıydı. (alıntı)
cadı lafı az kalır gacımşeytannnın taa kendisi hürrem iki bacıyaıda birbirine düşürmek istedi ama yemedi tabiiii süloya dedi ya mıstık payitahta doğru yürüyor diye bide sokulmuş süloya gözlerde fıldır fıldır oynuyor bak ben yalan diyom ama sen bana gene inan havalarında yılannnnnn nolcakkkk işte her zmaanki gibi dilini çıkarıp tısslayıpppp zehirini boşaltıyor süloya bizim sa süloda gene kanıyorrr bu manyağaaaa Bu pis osanlı çorbasını içmem diyene bak sen sofrada ne var ne yok homini gırtlak götüryorr halaa
Kim seviyorki sarayda hürremi,bir tek sülo hazretleriiiiii gerisiiii boşşş,bakma korkularından hizmet ediyor cariyelerde
Alt tarafı dövdü demiiii bişi yapmadı ki mahicimizz dokandırdı sadece ohhhhh ellerine sağlıkkk :13::13::13:
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?