Mutluluk nasıl birşey ?

Dini yonden cvp verelim..dogmadan babasi oldu dogdu annesiz kaldi amcasi oldu..evlendi, peygamberlik geldi hor görüldü asagilandi karisi oldu cocuklari oldu ac kaldi ve erken yasta vefat etti..birde felsesi boyutuna bakalim..su meshur istiridye hikayesi var..kabugu sikistirinca ondan kurtulmaya calisan ..onu da okuyun tavsiye ederim..kimin hayati dort dortluk..
 
Mutluluk bence huzur ve güven demek.
Huzurlu ve güvenli olduğunda
Içindeki ışığı da keşfeder insan.
Aslında onu en aramayacagimiz yerdedir mutluluk.
Içimizde..
 
Valla benim mottom su; her zaman KK yorumlarında da yazarim. dünyada benim mutluluğumu düşünecek benden başka kimse yok.
Ne aile ne eş ne çocuk. Herkes bir yerde kendini düşünüyor. En 'yeaak yaaa annelerimiz bizim mutluluğumuz için canını verir' diyene de şunu demek istiyorum, canını verir ama annene 'anne, ben ruhumu tanımak istiyorum, işten istifa edip katmandu'ya gideceğim' deyin, valizinizi mi hazırlar endişe edip sizi vazgeçirmeye mi calisir 😜
Ben valla bu dünyada benim mutlulugum için cabalayacak benden başka kimse olduğuna inanmıyorum. O yüzden beni ne mutlu edecekse onu yapıyorum.
Misal, iyi bir sevgili ile balayına Roma'ya gitmek isterim ama sevgilim mi yok?
Olabilir , bu benim Roma'ya gitmeme engel olmaz:) üniversite yıllarında çok sevdiğim biri vardı hayatımda. Onunla Karadeniz'i Boydan boya asacagimiz ve nevsehire gideceğimiz hayaller kurardik. Sonra umulmadık şekilde bir anda ayrıldık. Ben mesela haritada gorunce onunla gidmediğim tatile uzulecegime hemen hemen planladığımiz tarihlerde tek başıma gittim :confused: şimdi haritada o yerler beni gayet mutlu ediyor.
Ya da hep hayal ettiğim Avrupa turuna katılmak için hic sevmedigim isimden istifa ettim (tabii ki kendimi bir sure döndürecek bir birikmişle). Benim planlarım hep tatil üzerine çünkü beni dünyada en çok mutlu eden şey bu.
Seni en çok ne mutlu eder??? Bunu bul ve sonuna kadar oradan yürü.
Cidden merak ettim, eeennn mutlu olduğun anlar neler?
Her neyse,.ona daha çok zaman ayır.
Ben mesela iş yerimi de hiç sevmiyorum. Artıları var elbet ama gerçekten ortamimi hiç sevmiyorum. Bazen zaman geçmiyor...
Ben de ,madem 6ya kadar ofisteyim , 6dan sonra kendimi mutlu etmeye adiyorum. Bir otobüsle agaclik bir parka gidiyorum, iki ağaç arasına hamak kurup hava kararana kadar kitap okuyorum (ki kafa fenerim var, heyecanliysa kararsa da devam ediyorum) , pringlesimi yiyorum,soğuk birami içiyorum. Bazen sadece müzik dinliyorum, boooyle saplanıp tepedeki yapraklari izliyorum.
Bu mesela beni hayata bağlayan bir şey. Eğer bunu da yapmaz iş ev iş ev yaşarsam tıkanır isyan ederim...
Ya da ne bileyim, hayvan sevmek beni mutlu ediyor, kedi sahiplendim. Öncesinde kedi sevmeye kedili parka giderdim :) bisiklete binerim tek başıma, o da mutluluk verir (ilk on dakikadan sonra vücut endorfin salgilarmis, mutlu olurmussun)...
Böyle yani. Kendi kendimi mutlu etmeye çalışıyorum.
Bence mutluluk dış etkenlerden bağımsızdır. Yani sizden daha güzel ise sahip olan insanlar, ya da sevgilisi olan insanlar sizden daha mutlu değil.

yorum yapmana sevindim teşekkür ederim tavsiyelerin için : )
sendeki yaşam enerjisine hayranım gerçekten, çok güzel bir enerjin var
 
Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler. “Saklayalım da insanlar zor bulsunlar, zor buldukları için belki kıymetini bilirler” diyerek başlamışlar tartışmaya. Sorun büyükmüş. Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü. Kimisi Everest'in tepesine saklayalım demiş. Kimisi Atlas Okyanusu'nun dibine demiş. Taç Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası, bir hastanenin yeni doğan odası, dondurma külahı, şarap şişesi, sigara paketi, lale bahçesi vs. Pek çok yer düşünmüşler ama hiç biri yeterince zor gelmemiş.


Derken meleklerden birisi, “içlerine saklayalım, kimsenin aklına gelmez içine bakmak” demiş. İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış.
 
Başkasının mutsuzluğundan beslenerek mutluluk aramak bana hiç sağlıklı gelmiyor. Mesela hasta olan birine bakıp "Çok şükür hasta değilim" demek bence çok acımasızca. Allah korusun bir yakınınız ya da siz kanser olsanız birinin size bakıp "Oh çok şükür kanser değilim işte bir mutluluk sebebi" diye içinden geçirmesi canınızı yakmaz mı? Hiçbir zaman başkalarının mutsuzluğundan ya da kötü hayatından beslenerek mutluluk aramadım, "Şunun bunun yüzünden oldu, hoca bana taktı" falan diyerek yaptığım hataların sorumluluğunu kabul etmemezlik de yapmadım. Yani hiçbir zaman dış kontrol odaklı olmadım.

Harvard Psikoloji bölümünde hoca olan Dan Gilbert'ı okumanı tavsiye ederim, "Mutluluk Beyinde Başlar" isimli kitabını. Hatta TED'teki şu videosunu seyrederek işe başlayabilirsin:


Aslında şunu söylüyor hoca, değiştiremediğimiz kararlar bizi daha çok mutlu ediyor. Çünkü o nasılsa değiştiremeyeceğin bir şey, bari olumlu yönlerine odaklanayım bunun dediğinde daha çok mutlu olabiliyorsun. Bununla ilgili argo ve çok cinsiyetçi bir atasözü de var, ben yazmak istemiyorum buraya ama benzer mesajı veriyor. Ama değiştirebileceğin bir karar verdiysen, bu kararın hem olumlu hem olumsuz yönlerini düşünüyorsun. Şunu yapsam ne olur, bunu yapsam ne olur, keşke şunu yapacağıma bunu mu yapsaydım ki falan diye diye beynini yiyorsun. Ve diyor ki insanlar hayatının kontrolünü ele almak için çaba sarf etmek yerine kendilerini bile isteye önceden belirlenmiş sınırların içine hapsederler. Çünkü ne kadar az seçeneğin olursa ondan o kadar çok mutlu olmaya bakıyorsun.

Bir de belirsizlik kavramı mutluluğun düşmanıdır. Yine yukarıda söylediğim ile bağlantılı. "Yarının sana ne getireceğini" bildiğin sürece neredeyse her şeyle mutlu olabilirsin. Sana çok iyi bir şey getirmeyeceğini bilsen bile ona hazırlıklı olursun, başa çıkma yolları bulursun ve yine mutlu olabilirsin. Ancak bilemiyorsan, hayatında sonunun nereye gideceğini bilemediğin durum sayısı çoksa o kadar mutsuz olursun. O yüzden belirsizlikle başa çıkmanın en iyi yolu bence kötü senaryoları düşünüp hazırlıklı olmak. Başına ne geleceğini kestirebilip ona göre planlar kurarsan en azından psikolojik sağlamlılığın daha iyi olur ve daha mutlu olursun. Yere çakılmayacağını bilirsin en azından. Bir diğer yöntem ise kötü bir durumla başa çıkmak için o durumun içinde iyi bir şey bulmayı deneyebilirsin. Polyanna olabilirsin yani biraz. Bu yeteneğe sahibiz. Mesela şu pandemiyi düşünelim, evet durum sıkıntılı ama ben bu süreçte yeniden odaklanabildim ve benim için gerçekten önemli olan şeyleri fark ettim. Günümün çoğunu boş şeyler yaparak geçirdiğimi fark ettim, şu an zamanın kıymetini daha iyi biliyorum. Sevdiğim insanlarla daha çok vakit geçiriyorum; benim için daha önemli olan şeyler üzerine çalışıyorum tezim gibi. :) Bu bizim psikolojik bağışıklık sistemimizi de güçlendiriyor ve hayata daha mutlu bakabilmemizi sağlıyor.
 
Başkasının mutsuzluğundan beslenerek mutluluk aramak bana hiç sağlıklı gelmiyor. Mesela hasta olan birine bakıp "Çok şükür hasta değilim" demek bence çok acımasızca. Allah korusun bir yakınınız ya da siz kanser olsanız birinin size bakıp "Oh çok şükür kanser değilim işte bir mutluluk sebebi" diye içinden geçirmesi canınızı yakmaz mı? Hiçbir zaman başkalarının mutsuzluğundan ya da kötü hayatından beslenerek mutluluk aramadım, "Şunun bunun yüzünden oldu, hoca bana taktı" falan diyerek yaptığım hataların sorumluluğunu kabul etmemezlik de yapmadım. Yani hiçbir zaman dış kontrol odaklı olmadım.

Harvard Psikoloji bölümünde hoca olan Dan Gilbert'ı okumanı tavsiye ederim, "Mutluluk Beyinde Başlar" isimli kitabını. Hatta TED'teki şu videosunu seyrederek işe başlayabilirsin:


Aslında şunu söylüyor hoca, değiştiremediğimiz kararlar bizi daha çok mutlu ediyor. Çünkü o nasılsa değiştiremeyeceğin bir şey, bari olumlu yönlerine odaklanayım bunun dediğinde daha çok mutlu olabiliyorsun. Bununla ilgili argo ve çok cinsiyetçi bir atasözü de var, ben yazmak istemiyorum buraya ama benzer mesajı veriyor. Ama değiştirebileceğin bir karar verdiysen, bu kararın hem olumlu hem olumsuz yönlerini düşünüyorsun. Şunu yapsam ne olur, bunu yapsam ne olur, keşke şunu yapacağıma bunu mu yapsaydım ki falan diye diye beynini yiyorsun. Ve diyor ki insanlar hayatının kontrolünü ele almak için çaba sarf etmek yerine kendilerini bile isteye önceden belirlenmiş sınırların içine hapsederler. Çünkü ne kadar az seçeneğin olursa ondan o kadar çok mutlu olmaya bakıyorsun.

Bir de belirsizlik kavramı mutluluğun düşmanıdır. Yine yukarıda söylediğim ile bağlantılı. "Yarının sana ne getireceğini" bildiğin sürece neredeyse her şeyle mutlu olabilirsin. Sana çok iyi bir şey getirmeyeceğini bilsen bile ona hazırlıklı olursun, başa çıkma yolları bulursun ve yine mutlu olabilirsin. Ancak bilemiyorsan, hayatında sonunun nereye gideceğini bilemediğin durum sayısı çoksa o kadar mutsuz olursun. O yüzden belirsizlikle başa çıkmanın en iyi yolu bence kötü senaryoları düşünüp hazırlıklı olmak. Başına ne geleceğini kestirebilip ona göre planlar kurarsan en azından psikolojik sağlamlılığın daha iyi olur ve daha mutlu olursun. Yere çakılmayacağını bilirsin en azından. Bir diğer yöntem ise kötü bir durumla başa çıkmak için o durumun içinde iyi bir şey bulmayı deneyebilirsin. Polyanna olabilirsin yani biraz. Bu yeteneğe sahibiz. Mesela şu pandemiyi düşünelim, evet durum sıkıntılı ama ben bu süreçte yeniden odaklanabildim ve benim için gerçekten önemli olan şeyleri fark ettim. Günümün çoğunu boş şeyler yaparak geçirdiğimi fark ettim, şu an zamanın kıymetini daha iyi biliyorum. Sevdiğim insanlarla daha çok vakit geçiriyorum; benim için daha önemli olan şeyler üzerine çalışıyorum tezim gibi. :) Bu bizim psikolojik bağışıklık sistemimizi de güçlendiriyor ve hayata daha mutlu bakabilmemizi sağlıyor.

astoria gözüm seni arıyordu : )

aslında işte tam dediğin gibi tam olarak polyanna takılıyordum ben yani her durumun olumlu yönünü düşünüyordum mutlu oluyordum her durumda yani tüm hoşnutsuzlukların beni bir noktada mutlu edeceğine inanıyordum. EE neden gelmiyor bu nokta diye düşünmeye başladım ve artık beynim iyi yönleri görmeye eskisi kadar hevesli değil gibi konuyu bu yüzden açtım. Bir de demişsin ya belirsizlik mutsuz eder diye ben gelecekteki belirsiz boşlukların hep beni mutlu edecek şekilde sonlanacağını düşünüp bu boşluklardan daha bile memnun olan biriydim, ayarlarım bozuldu : )
 
astoria gözüm seni arıyordu : )

aslında işte tam dediğin gibi tam olarak polyanna takılıyordum ben yani her durumun olumlu yönünü düşünüyordum mutlu oluyordum her durumda yani tüm hoşnutsuzlukların beni bir noktada mutlu edeceğine inanıyordum. EE neden gelmiyor bu nokta diye düşünmeye başladım ve artık beynim iyi yönleri görmeye eskisi kadar hevesli değil gibi konuyu bu yüzden açtım. Bir de demişsin ya belirsizlik mutsuz eder diye ben gelecekteki belirsiz boşlukların hep beni mutlu edecek şekilde sonlanacağını düşünüp bu boşluklardan daha bile memnun olan biriydim, ayarlarım bozuldu : )

Aslında belirsizlik mutsuz etmiş gene. Çünkü o hoşnutsuzlukların seni bir noktada mutluluğa götüreceğine inanmışsın ama ne zaman seni o noktaya getireceğini bilememişsin. O noktaya gelmediğini gördükçe de mutsuzluğun artmış. Fal baktırmak gibi. "3 vakte kadar her şey düzelecek ve çok mutlu olacaksın" diye kendine telkin vermişsin ama o "3 vakit" bir türlü gelmemiş. Beklemek iyi bir mutluluk reçetesi değil. Burada eksik gördüğüm şey bence sahip olduğun o an neyse onun etrafında mutluluğu artırmaya yönelik yeni şeyler bulmamak. Sana anlamlı gelen bir şeyi yapmak. Bunun için sosyal destek de çok önemli tabi ki, sevdiğin insanlarla iletişim halinde olarak mutsuzluğunu/mutluluğunu paylaşmak da anksiyeteni azaltıp mutluluğunu artırabilir. Başına ne geleceğini düşünüp ona hazırlıklı olmak dedim ama insan her zaman doğru çıkarımlar yapamayabiliyor. Bazen kalbinden geçen seni doğru yola götürebildiği gibi yanlış bir yola sürükleyebiliyor. Bu yüzden uzmanlardan ya da seni seven kişilerden destek almaktan çekinmemek lazım.
 
Aslında belirsizlik mutsuz etmiş gene. Çünkü o hoşnutsuzlukların seni bir noktada mutluluğa götüreceğine inanmışsın ama ne zaman seni o noktaya getireceğini bilememişsin. O noktaya gelmediğini gördükçe de mutsuzluğun artmış. Fal baktırmak gibi. "3 vakte kadar her şey düzelecek ve çok mutlu olacaksın" diye kendine telkin vermişsin ama o "3 vakit" bir türlü gelmemiş. Beklemek iyi bir mutluluk reçetesi değil. Burada eksik gördüğüm şey bence sahip olduğun o an neyse onun etrafında mutluluğu artırmaya yönelik yeni şeyler bulmamak. Sana anlamlı gelen bir şeyi yapmak. Bunun için sosyal destek de çok önemli tabi ki, sevdiğin insanlarla iletişim halinde olarak mutsuzluğunu/mutluluğunu paylaşmak da anksiyeteni azaltıp mutluluğunu artırabilir. Başına ne geleceğini düşünüp ona hazırlıklı olmak dedim ama insan her zaman doğru çıkarımlar yapamayabiliyor. Bazen kalbinden geçen seni doğru yola götürebildiği gibi yanlış bir yola sürükleyebiliyor. Bu yüzden uzmanlardan ya da seni seven kişilerden destek almaktan çekinmemek lazım.
Bekleye bekleye soldum zaten haklısın dediklerini dikkate alıcam teşekkür ederim :)
 
Mutlu olmak icin hayatta bir amacın olması lazım. Hepimizin anlık mutlulukları oluyor ama uzun süreli mutluluklar için insanın kendisiyle barışık olması lazım. Mesela kendinizde sevdiğiniz sevmediğiniz özellikleri listeleyin. Kendinizle gerçekten barışık mısınız ? Hayattan beklentiniz amacınız ne. Kimisinin evlenip cocuk sahibi klmak kimisinin dünyayı gezmektir amacı. Bence siz de ulaşabildiğinizi bildiğiniz bir amaç belirleyin kendinize
 
29 yaşındyım ilk ünimi okuyorum hemde aöf. 4yıllık evliyim gecen sene gebelıgmn yarısı geçmiş iken kaybım oldu VE ÖLÜMDEN DÖNDÜM 1 ay sonra annemle babam ayrıldı(30 yıllık evlilik) aldatma sebebiyle bitti.ve ardından onu takip eden bir sürü huzursuz olay.. Annemin psikolojik saglıgını toparlamak adına çok uğraş verdim babamla görüşmüyorum. bu arada çalışmıyorum paraya ihtiyacımız var ve iş bulamıyorum. dip not : eşimde çalışmıyorsaglık sebeplerinden dolayı 4 yıldır hergünümüz yanyana... azda olsa gelirimiz var onunla ıdareediyoruz..

Allahıma binlerce şükür elimde olanlarla yetinmeyi bilen o skntılı anlarda bile daha büyük kayıplar olmadığı için sevinen biriyim. Sabah sağlıklı uyanabilmek bnim için mtluluk sebebi . okuyacayak kkitap bulabılmek yiyecek yemek bulabilmek şükür sebebim. her sabah kahveiçerken eşime derimki bu kahveyi içebilmek benim enbüyük keyfim şükürlerolsun içebilyorm.
Ve ddaha bunun gibi bir sürü şey yazabilirim..

Ama bu ana kolay gelmedim uzun bi dönem iç huzurumu yakalayabilmekiçin uğraş verdim. meditasyon yogaa kişisel gelişim alanlarında kendimi geliştirdim. ve en önemlisi inandım kendime ne kadar güçlü oldgma ve bu şekildeyaşarsam her geçen günümün bi öncekinden daha güzel oalcagına ınandım.

KARANTİNA DÖNEMLERİ benim en keyifli geçirdiğim zamanlardı 4gün üst üste makarna yedik eşimle bişey alamadığımız için ama yınede Şükür...
Farkındalık oluşturmakçok onemli ... Birdha hiçbirşey eskisi gibi olmuyor... Çok ta güzeloluyor .Ama bu duruma gelebilmek için bence bazı eşiklerden geçmek gerekıyor. Bazende Allah vergisi bu farkındalık .
 
Depresif olmak için ne kadar gençsin, 35 yaşında biri olarak tek söyleyebileceğim hayatın sana getireceklerini ya da götüreceklerini asla bilemeyecek olmamız.

Oldukça iyi gittiğini düşündüğüm bir ilişkide aldatıldım. Her şeyi geride bırakırım düşüncesiyle yurt dışına yerleştim. 2 yıl sonra, tam hayatıma adapte olmuşken babama kanser teşhisi konuldu mecburen Türkiye'ye döndüm. Aynı dönemde anneciğim ölümlerden döndü yoğun bakım kapılarında, hastane odalarında hem annemi bekledim hem çalıştım. Evlendim çocuğumun sakat doğma riski olduğu gerçeği ile aylarım zehir oldu. Aynı dönemde evliliğimde ciddi sıkıntılarda vardı ve boşanmanın eşiğinden döndük. Oğluma bakmak için 2 yıl iş hayatına ara verdikten sonra bulabildiğim en iyi işe girdim. Çok mu mutluyum dersen, her halimize şükür derim.

Geçen gün izlediğim bir filmde 'bazen neyse odur' diyordu adam. İnsan negatif düşündükçe daha çok dibe çekiliyor. Mümkün olduğunca pozitif düşün, mutlu olacağın şeyler yap, kendine ve ailene zaman ayır, imkanların dahilinde yeni insanlar tanı, yeni yerler gör... Birde emin ol ki ne bu dertler kalıcı, ne mutluluklar ne de bu ömür :) Önemli olan yaşadığın her anın kıymetini bilmek.
Sizin yorumlarınızı genel olarak çok beğeniyorum, sizi kendime çok yakın hissediyorum tuhaf bir his 💐
 
27 yaşındayım işim var ama kariyerim yok çabalarım biraz sonuçsuz kaldı diyebilirim maalesef talihsizlikler oldu vs istediğim gibi değil iş tatminim yok ama özlük hakları, maaşı vs fena değil şükür. Aşk hayatı desen bu da aynı şekilde en son üniversite ilk başladığım zamanlarda aşık olmuştum karşıma istediğim gibi biri çıkmadı yani yada yürümedi en azından kötü seçimler yapıp kötü bir evliliğin içinde bulmadım kendimi buna da şükür diyelim.

Şu zamana kadar bu durumun değişeceğine düşünerek mutlu olacağım zamanı bekleyerek geçti diyebilirim( İstediğim gibi bir iş, ilişki vs.. ). Sadece beklemedim tabi çabaladım da yani bu umutlar ve çaba mutlu da ediyordu sanki. Böyle böyle 27 yaşıma geldim ve artık beynim bu mutluluk illüzyonuna uyandı sanırım .

Saatleri ayarlama enstitüsünde geçiyordu: ‘herkes hayatının bir devrinde şu veya bu şekilde talihinin şuuruna erer ‘' işte ben artık erdim. Hayat bana beklediklerimi getirmeyecek ben bu şekilde elimdekilerle mutlu olmalıyım yani geleceğime dair bir umudum inancım kalmadı belki de pandemi dönemi de etkiledi bilmiyorum. Aslında reaist olmak açısından bu iyi birşey olabilir ama bu durumla henüz başa çıkamıyorum biraz depresif oldum, bu duruma alışıp kabullenmek istiyorum. Mutluluk peşinde koşmazsam mutsuz da olmam belki ..

Sizlerin hayatlarında da böyle kabullenme dönemleri oldu mu sonrasında nasıl hissettiniz. Ben nasıl mutlu olunur bilimiyor muyum acaba ya da mutluluk nasıl bir şey onu mu bilmiyorum, memnuniyetsiz miyim ? Sizler mutlu musunuz mutlu olmak için neler yapıyorsunuz ?
Aslında cogumuz iş kariyer konusunda ıstedıgımızı yasamiyorum ben boyle gozlemlıyorum kendim ve cevremde 27 yas genc bşr yas sakın evde kaldım psikolojin girmeyin insanların sizi sokmasın izin vermeyin 27 yas gayet genc bir yas. Ben eskiden sadece kendimi mutsuz sanardım ama anladım ki cogumuz aslında hayatlarımızdan memnun degılız artık bundan sonra ne yapabiliriz diye dusunmek onemlı olan
 
Aslında cogumuz iş kariyer konusunda ıstedıgımızı yasamiyorum ben boyle gozlemlıyorum kendim ve cevremde 27 yas genc bşr yas sakın evde kaldım psikolojin girmeyin insanların sizi sokmasın izin vermeyin 27 yas gayet genc bir yas. Ben eskiden sadece kendimi mutsuz sanardım ama anladım ki cogumuz aslında hayatlarımızdan memnun degılız artık bundan sonra ne yapabiliriz diye dusunmek onemlı olan
zaten hala birşeyler için çabalıyorum ama belki de salmak mı lazım diye düşünüyorum işte ..
 
Beni benden başka kimsenin mutlu edemeyeceğini anladığım gün mutlu oldum.
 
zaten hala birşeyler için çabalıyorum ama belki de salmak mı lazım diye düşünüyorum işte ..
Canım tum samimiyetimle soyluyorum herkes aslında cogunlukla mutsuz bakma sen sosyal medyaya insanların neler yansıttıgına cogu gercek degıl ben eskiden sadece kendımı mutsuz sanardum ve bu dugunce bana daha cok hata yaptırdı daha cok bunalıma girdim Beyhan budagın hayatın pornosu videosu var mutlaka ızle
 
27 yaşındayım işim var ama kariyerim yok çabalarım biraz sonuçsuz kaldı diyebilirim maalesef talihsizlikler oldu vs istediğim gibi değil iş tatminim yok ama özlük hakları, maaşı vs fena değil şükür. Aşk hayatı desen bu da aynı şekilde en son üniversite ilk başladığım zamanlarda aşık olmuştum karşıma istediğim gibi biri çıkmadı yani yada yürümedi en azından kötü seçimler yapıp kötü bir evliliğin içinde bulmadım kendimi buna da şükür diyelim.

Şu zamana kadar bu durumun değişeceğine düşünerek mutlu olacağım zamanı bekleyerek geçti diyebilirim( İstediğim gibi bir iş, ilişki vs.. ). Sadece beklemedim tabi çabaladım da yani bu umutlar ve çaba mutlu da ediyordu sanki. Böyle böyle 27 yaşıma geldim ve artık beynim bu mutluluk illüzyonuna uyandı sanırım .

Saatleri ayarlama enstitüsünde geçiyordu: ‘herkes hayatının bir devrinde şu veya bu şekilde talihinin şuuruna erer ‘' işte ben artık erdim. Hayat bana beklediklerimi getirmeyecek ben bu şekilde elimdekilerle mutlu olmalıyım yani geleceğime dair bir umudum inancım kalmadı belki de pandemi dönemi de etkiledi bilmiyorum. Aslında reaist olmak açısından bu iyi birşey olabilir ama bu durumla henüz başa çıkamıyorum biraz depresif oldum, bu duruma alışıp kabullenmek istiyorum. Mutluluk peşinde koşmazsam mutsuz da olmam belki ..

Sizlerin hayatlarında da böyle kabullenme dönemleri oldu mu sonrasında nasıl hissettiniz. Ben nasıl mutlu olunur bilimiyor muyum acaba ya da mutluluk nasıl bir şey onu mu bilmiyorum, memnuniyetsiz miyim ? Sizler mutlu musunuz mutlu olmak için neler yapıyorsunuz ?
Önce sahip olduklarınıza şükür daha sonra sahip olmadıklarınıza dua ederek mutluluğu yakalayabilirsiniz 🥰
 
Size bir tavsiye..
Kişisel gelişim saçmalıklarına inanmayın..
Hayatta her istediğimize sahip olamayız.
Her istediğimizi yapamayız.
Hep istediğimiz kariyer bazen olmaz.
Bazen çok emek de versek karşılığını alamayız.
Çünkü hayat adil değil..
Hayat hiçbir zaman adil değildi; hiçbir zamanda tam adil olmayacak..

Yıllarca sanki herşey sırf bizim çabamıza bağlı gibi beynimize empoze ettiler. Sen iste Her şeyi yaparsın dediler. Herşeyi yapamazsın. Renk körü isen polis olamazsın; ellerinde titreme varsa cerrah olamazsın.
Sabrın yoksa iyi öğretmen olamazsın.. vs

O yüzden siz günün sonunda elinizden geleni yaptığınızdan eminseniz yüreğiniz rahat olsun.
Artık kabule geçin. Gene umutlu olun.
Ama kendinize çok yüklenmeyin.
Kendinize hak verin. Sen elinden geleni yaptin ama hayat adil değil deyin.
Unutmayın çoğu şey elimizde ama herşey elimizde degil.

Bunu ne kadar çabuk kabul ederseniz o kadar çok iç huzurunuz fazla olur.
Bir de ben hayatta mutluluktan ziyade huzurlu olmayı hedefliyorum. Mutluluk kısa bir duygu durum halidir.
Iç huzur ise hayatta sağlandı mi sizi çok daha uzun sure pozitif tutar. Sizi daha güçlü yapar.
Umarım bol bol iç huzurunuz olur.:KK51:
 
Son düzenleme:
26 yaşındayım. 2 aya kadar cok sevdiğim adamla evleniyorum. İşimi pek sevmesem de maaşı oldukça iyi. Ben ailem ve sevdiklerim saglikliyiz. İstedigimi alabiliyorum. Korona olmasaydı izinlerimde istediğim tatile gidebilirdim. Ama mutlu muyum hayır. Yerimde olmak isteyen pek cok insan vardır eminim. Ama mutluluk bunlarla olmuyormuş sahip olduktan sonra onu anladım. Geçtiğimiz yıl sevgilimle evlenmek icin can atıyordum bazi engeller vardı ve işim yoktu. Bu yıl, geçen yıl hayalini kurdugum her seye sahibim. Cok mutlu olacagimi sanırdım. Bi isim olsa ve sevgilimle evlenebilsek ben bu hayattan daha ne isterim derdim.
Son zamanlarda ben de kendime hep bu soruyu soruyorum mutlu muyum yasamak istediğim hayat bu mu diye. Hayır ben bu hayatı yaşamak istemiyorum. Baska hayallerim var gerceklestirebilecegimi hic sanmıyorum bu da beni mutsuz ediyor. Nankörlük yapıyor olabilirim. Hayallerime ulassam yine mi mutsuz olurum bilmiyorum.
Aslında mutlu degilim ama mutsuz da degilim. Öyle boş bir hayat gibi benimkisi
 
Ne yaşadın veya sağlıkla sınandın mı diyenleri anlamıyorum açıkcası.
Her insanın kapasitesi bir değil.
Ve günümüz insanı eski insanlara göre mutsuz olmaya daha çok meyilli.

Mutluluk kovalanacak, yakalanacak bir şey değil. İnsan kötü şeyler yaşarken de mutlu olabiliyor. Hep iyi şeyler yaşamak değil yani mutluluk. İnsan kendi içinde bulmalı bunu, kimseye bağlı olmadan.
 
Bence hayattan mutluluğu değil, yaşamayı beklemek gerekiyor.
Bir tane hayatımız ve ona sığdırılacak deneyimler duygular. Deneyimler dediğim sadece gezmek eglenmek değil. İşten atılmak da, evlenmek istemek de, saçma sapan insanlarla muhatap olmak da Bunlar da insanlar için deneyimler. popülarzmin bize vaad etiği pembe dünyadan kendimizi çekip her duyguyu kabul etmek lazım. İyi de olsa kötü de olsa bize ait. Hepsi anlatılacak hikayeler hepsi yaşam barındırıyor. Bir tane hayatım var ve yaşıyorum hissini canlı tutmak gerekiyor. Başımıza kötü bir şey de gelse, hayatımızın ha bugun ha yarın belki 20 sene sonra ama elbetteki biteceği bilinciyle ve her şeyin geçeceğini bilmenin huzuruyla yaşamak belki de
 
Back
X