Necip Fazıl Kısakürek Siirleri

O'nun Sanatı

(Yok) bir (var)dır;
Geçit vermez;
Dar mı, dardır!

(Yok) bir (yok)tur;
Akıl ermez.
Ne de çoktur!

(Var) bir (yok)tur;
Yusyuvarlak
Dönen oktur.

(Var) bir (var)dır;
O'na varmak...
Bu kadardır!

1944

Necip Fazıl Kısakürek
 
O'nun Ümmetinden Ol

Beri gel, serseri yol!
O'nun Ümmetinden ol!
Sel sel kümelerle dol!
O'nun Ümmetinden ol!

Sen, hiçliğe bakan yön!
Hep sıfır, arka ve ön!
Dosdoğru Kâbe'ye dön!
O'nun Ümmetinden ol!

Gel dünya, mundar kafes!
Gel, gırtlakta son nefes!
Gel, Arşı arayan ses!
O'nun Ümmetinden ol!

Solmaz, solmaz; bu bir renk...
Ölmez, ölmez; bir ahenk...
İnsanlık; hevenk hevenk,
O'nun Ümmetinden ol!

1949

Necip Fazıl Kısakürek
 
Odalarım

Camekânlı odanın kızıl perdeleri var.
Kızıl; o ateş rengi kapanan gözlere sor!
Perdeler bilezikler üstünde ilerliyor,
Gerisinde güneşler, kıvılcımlar, yangınlar.

Mazgallı taş odanın siyah perdeleri var,
Siyah, otsuz dağların yüreği kadar siyah.
Bir tokmak sedasıdır orda akşamla sabah.
Dövülür mahzenlerde, büyük tahta havanlar.

Sarmaşıklı odanın yeşil perdeleri var,
Yeşil; doğan göz gibi baharın ortasında,
Öyle hisli bir duman yüzer ki, havasında,
Sanki orda buluşmuş ve ayrılmış âşıklar...

1930

Necip Fazıl Kısakürek
 
Olur-Olmaz

Olmaz bil de "olur"u, olur bil de "olmaz"ı;
Buluver, günü geçmez, pörsümez ve solmazı...

1976

Necip Fazıl Kısakürek



Onlar

Onlar ki, dudakları ölümsüzlük tasında;
İmzaları, mâverâ yurdu haritasında...

1976

Necip Fazıl Kısakürek



Onlar

İnsandan murad onlar, ölümü öldürenler;
Ötenin ötesinde sonsuz hayat sürenler...

1975

Necip Fazıl Kısakürek



Orada

Güneş mızrak boyu yaklaştı ufka,
Camlarda renklerin veda cümbüşü,
Ey gönül, mâdenin ne kadar yufka!
Yeter ağlamana bir kuş ötüşü.

Ölüm dedikleri, ölünceyedek;
Dünya, balı zehir, yalancı petek.
Orada bulursun, biraz bekle, tek,
Burada yaşamak sandığın düşü...

1972

Necip Fazıl Kısakürek



Otel Odaları

Bir merhamettir yanan, daracık odaların
İsli lambalarında, isli lambalarında.
Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış,
Küflü aylarında, küflü aynalarında.
Atılan elbiseler, boğazlanmış bir adam,
Kırık masalarında, kırık masalarında.
Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır,
İzbe sofralarında, izbe sofralarında.
Atıyor sızıların çıplak duvarda nabzı,
Çivi yaralarında, çivi yaralarında.
Kulak verin ki, zaman, tahyayı kemiriyor,
Tavan aralarında, tavan aralarında.
Ağlayın, aşinasız, sessiz can verenlere,
Otel odalarında, otel odalarında.


Necip Fazıl Kısakürek



Oyuncak

Kırıldı oyuncağım, artık bir daha gülmem;
Toz olur, toprak olur, duman olurum ölmem!

1983

Necip Fazıl Kısakürek
 
Ölmemek

Kesilmiş bir kamış, ormanlıklardan.
İnsan... Rüzgârlara bağlı bir düdük.
İndik de dünyaya karanlıklardan,
Sıra sıra mezar, başka ne gördük?

Ölmemek, ilk ve son, büyük kelime;
Çarpıldık, ölmemek için ölüme!
Ver Allah'ım, büyük sırrı elime;
Geçmez ân, solmaz renk, kopmaz bütünlük.

1972

Necip Fazıl Kısakürek



Ölüler

Ölüler bağırıyor mezarlarından;
Yolcular, oturun taşlarımızda!
Onları deviren biziz toprağa,
Biz attık onları böyle ayağa;
Sakın atlamayın kenarlarından!
Ölüler bağırıyor mezarlarından...
Yolcular, uzanın yere upuzun;
Dayayın taşlara başlarınızı!
Tüy yastıklar gibi rahat taşımız,
Birleşsin bir lahza orda başımız!
Bizdedir cevabı kuruntunuzun;
Yolcular, uzanın yere upuzun!
Ben de bir gün böyle haykıracağım:
Yolcular, oturun mezar taşımda!
Yolcular önümde fısıldaşacak,
Yolcular aşılmaz yollar aşacak.
Taşımı yerlere yatıracağım;
Ben de bir gün böyle haykıracağım!


Necip Fazıl Kısakürek



Ölümsüz Şarkı

Garip geldik gideriz, rafa koy evi barkı!
Tek, dudaktan dudağa geçsin ölümsüz şarkı...

1962

Necip Fazıl Kısakürek



Ölümsüzlük

Sabah, akşam, öğlende,
Aklım büyük şölende.
Bütünlük, o "bir"'dedir.
Sayı sayı bölende.
Bilmez yaşayan ölü;
Asıl haber ölende.
Tek hat, tek yön, burada;
Giden de bir, gelen de.
O'nunla buluşmak var,
Sıra bize gelende.
O'na deki: Ey Resul
Ölümsüzlük kölende...

1973

Necip Fazıl Kısakürek



Örümcek Ağı

Duvara, bir titiz örümcek gibi,
İnce dertlerimle işledim bir ağ.
Ruhum gün doğunca sönecek gibi,
Şimdiden ediyor hayata veda.

Kalbim, yırtılıyor her nefesinde,
Kulağım, ruhumun kanat sesinde;
Eserim duvarın bir köşesinde;
Çıkamaz göğsümden başka bir seda...

1922

Necip Fazıl Kısakürek
 
Petek

Oluş sırrı, o nurdan heykelin eteğinde;
Ve ölümsüzlük balı, şeriat peteğinde!..

1976

Necip Fazıl Kısakürek




Peygamber

Sen, fikir kadar güzel;
Ve tek, birden daha tek!
Itrını süzmüş ezel;
Bal sensin, varlık petek...

Sensin ölüme hisar;
Bâkisi hep inkisar...
Sar bizi, çepçevre sar,
Rahmet rüzgârı etek!..

1958

Necip Fazıl Kısakürek


Ramazan

Ramazan mübarek ay, müminlerin balayı;
Hatırla der, suyu bal kaybedilmiş sılayı...

1983

Necip Fazıl Kısakürek



Renkler

Renkler, mavi, kırmızı, yeşil, erguvan ve mor;
Camlarda, kaybedilmiş vatanı heceliyor...

1978

Necip Fazıl Kısakürek
 
Ruh

Ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
Koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
O kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
Yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
Ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş,
Başım, toprak altında bir maden gibi pişmiş.
Nefesten daha ince bir ipek kumaş derim;
Fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
Dalacağım kendimin hayran hayran seyrine,
Diyeceğim: Bu dönen şeyler eski yerine,
Benim diye baktığım şeyler miydi bir zaman?
Külümün rüyası mı yoksa gördüğüm?.. Aman!
Başımda açılacak fânilerin seması,
Ve onların toprağa gerçek diye teması,
Bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak;
Toprağın, koşacağım, üzerinde yalnayak;
Şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında;
Bir beyaz hayaletin upuzun çarşafında,
Gezeceğim, doğduğum evin odalarını.
Geceleyin, koskoca şehrin lambalarını,
Bir keskin üfleyişim söndürmeye yetecek;
Korku, şehrin çelikten sesini tüketecek.
Herşey susacak o ân, çalınacak kapılar;
Kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr,
Ağzımdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık...
Erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık...
Sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet;
Başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...

1931

Necip Fazıl Kısakürek
 
Rüya

Uzun bir uykudan kalkıp bir sabah,
Baktım ki, yepyeni odamda eşya.
Çocukluk evim bu değildi.. Eyvah!
Gördüğüm, değildi bildiğim dünya!

Ellerim bir kanat gibi titrekti,
Tutmasam, gözümden yaş inecekti;
Bir şey beni dürtüp aynaya çekti,
Ondaydı gecenin esrarı güya.

Sordum etrafıma, ne oldu, ne var?
Nedir suratımda bu çukur yollar?
Sanki yaşamaya güvenim kadar
Büyük bir şey çaldı benden o rüyâ...

1926

Necip Fazıl Kısakürek
 
Saat

Bakma saatine ikide birde!
Halin neyse saat onun saati.
Saat tutamaz ki, ölü kabirde;
Zamana eşyada gör itaati!
Bir kıvrım, bir helezon,
Her noktası baş ve son...

Dün hâtıra, yarın hayal, bugün ne?
İki renk arası bir çizgicik pay.
Ne devlet zamanı bütünleyene!
Ebed bestecisi bir çark ve bir yay.
Hesap soran yaratık;
O dimdik her şey yatık.

Zaman bir işvebaz, kaçak hayalet;
Eskiyenin kement atar boynuna.
Ne pişmanlık tanır, ne af, ne mühlet;
Ancak fatihinin girer koynuna.
Niyeti gizli fettan
Köle biçimli sultan...

1982

Necip Fazıl Kısakürek
 
Saat 12

Çın, çın, on iki hece,
Çaldı bir eski saat.
On ikide her gece,
Bana diyor ki, saat:

Dün, bugün, yarın, siz, biz,
Bu yayın içindeyiz;
Onu yüzyıl sayın siz.
Ömür on iki saat...

1931

Necip Fazıl Kısakürek


Saat Kaç?

Bir yürek, bir yürek, kutuda, tık tık...
Korkarım, saat kaç diye bakamam.
Son vapur kalkarken atlayamadık,
Kapılar kapandı, vâdeler tamam.

Ne oldu, ne bitti, anlayamadık:
Zamandaymış meğer zorlanmaz mantık,
O, her yaratığı yiyen yaratık,
Bense öz beynini dişleyen yamyam.

1968

Necip Fazıl Kısakürek



Sabır

Sabrın sonu selâmet,
Sabır hayra alâmet.
Belâ sana kahretsin;
Sen belâya selâm et!

Felâh mı, onda felâh,
Silâh mı, onda silâh
Sen de kim oluyorsun?
Asıl sabreden Allah.

Sabır, incecik sırat;
Murat içinde murat.
Sabır Hakk'a tevekkül.
Sabır Hakk'a itimat.

Sabırla pişer koruk,
Yerle bir olur doruk.
Sabır, sabır ve sabır,
İşte Kur'an'da buyruk!

Bir sır ki âşikâre,
Avcı yenik şikâre.
Yalnız, yalnız sabırda
Çaresizliğe çare...

1982

Necip Fazıl Kısakürek



Saçların

Saçların omuzlarından aksın
Mermer üzerinden geçen su gibi.
İçimde bir ezgin his duyacaksın
Yaz vaktinin gündüz uykusu gibi

Saç tel tel, örtüler hep tül tül düşer;
Gözün değdiği yere gül düşer;
Sonunda sana da bir gönül düşer;
Gönlümün şimdiki duygusu gibi.

Dillerde dökülüp sayılır saçın,
Sıcak nefeslerle bayılır saçın,
Bir tütsüdür, kalbe yayılır saçın
Kararan gözlerin buğusu gibi.


Necip Fazıl Kısakürek
 
Sağ-Sol

Kalbimi ve aklımı hep sağ elime verdim;
Görevi olmasaydı sol elimi keserdim...

1977

Necip Fazıl Kısakürek



Sayıklama

Kedim, ayak ucumda büzülmüş, uyumakta;
İplik iplik sarıyor sükûtu bir yumakta,
Hırıl hırıl,
Hırıl hırıl...
Bir göz gibi süzüyor beni camlardan gece,
Dönüyor etrafımda bir sürü kambur cüce,
Fırıl fırıl,
Fırıl fırıl...
Söndürün lambaları, uzaklara gideyim;
Nurdan bir şehir gibi ruhumu seyredeyim,
Pırıl pırıl,
Pırıl pırıl...
Sussun, sussun, uzakta ölümüme ağlayan;
Gencim, ölmem, arzular kanımda bir çağlayan;
Şırıl şırıl,
Şırıl şırıl...
Ne olurdu, bir kadın, elleri avucumda,
Bahsetse yaşamanın tadından başucumda,
Mırıl mırıl,
Mırıl mırıl...

1927

Necip Fazıl Kısakürek



Sayılar

Sayılar yalnız Bir'in kendi dalgalanışı,
Sayılar kemmiyetin keyfiyeti anışı...

1983

Necip Fazıl Kısakürek



Ses

Her taraf pırıl pırıl;
Toz yağmuru, samandan.
Rüyada bastırıldım,
Ses geliyor ormandan...

Süzülmüş ki, süzülmüş,
Son kelime harmandan;
Altından bir anahtar,
Ses geliyor ormandan...

Benim bir bilmecem var,
Daha grift zamandan.
Çözülsene kördüğüm!
Ses geliyor ormandan...

Arkalarda şehirler,
Kıvılcımdan, dumandan,
Hasretten daha ılık,
Ses geliyor ormandan...

Kaçın, kaçın kuytuya
Ahtan, oftan, amandan!
Kafdağına giden yol,
Ses geliyor ormandan...

Bir yıldızdan münzevî,
Bir sahilsiz ummandan,
Gariblere bir haber,
Ses geliyor ormandan...

1944

Necip Fazıl Kısakürek



Sevinç

Bir sevinç var ki kalbte Arşı doldurur sesi;
O ne sonsuz sevinçtir, ebediyet neş'esi...

1980

Necip Fazıl Kısakürek



Seyyid Tâhâ'yı Ziyaret

Şemdinli dağlarının içtim nur çeşmesinden;
Kurtuldum akreplerin ruhumu deşmesinden...

1976

Necip Fazıl Kısakürek


Sokak

Öyle bir sokak ki, bu
Her köşede bir kadın;
Geçene, öz yolcusu
Gibi bakar... Anladın...

Ve kalbin sana sorar:
Bakıp geçmekte ne var?
Sen de her insan kadar
Onlara aşinaydın...

1928

Necip Fazıl Kısakürek



Sual-Cevap

Sual: Ey veli, insan nasıl olmalı, söyle!
Cevap: Son anda nasıl olacaksa hep öyle...

1973

Necip Fazıl Kısakürek



Surda Açılan Gedik

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!..

1947

Necip Fazıl Kısakürek



Susan Deniz

Gittim, gittim, denizin,
Sınır yerine vardım.
Halin bana da geçsin!
Diye ona yalvardım.

Bir çılgın vesvesede,
İçim didiklense de,
Olaydım o cüssede,
Onun gibi susardım...

1930

Necip Fazıl Kısakürek
 
Şah-ı Nakşıbend

Yüce Şah-ı Nakşıbend, Nakkaş ve Nakış onda
Bütün içi dışıyle ölüme bakış onda.

1975

Necip Fazıl Kısakürek



Şarkı

Her ağızda, her telde fânilik dırıltısı
Sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı...

1980

Necip Fazıl Kısakürek


Şarkımız

Kırılır da bir gün bütün dişliler,
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.
Gökten bir el yaşlı gözleri siler,
Şenlenir evimiz, barkımız bizim.

Yokuşlar kaybolur, çıkarız düze,
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze,
Sapan taşlarının yanında füze,
Başka âlemlerle farkımız bizim.

Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman;
Görürler, nasılmış, neymiş kahraman!
Yer ve gök su vermem dediği zaman,
Her tarlayı sular arkımız bizim.

Gideriz, nur yolu izde gideriz,
Taş bağırda, sular dizde, gideriz,
Bir gün akşam olur, biz de gideriz,
Kalır dudaklarda şarkımız bizim...

1964

Necip Fazıl Kısakürek



Şöhret

Bir baltada indirdin,
Ağacından dalımı,
Bana zehir yedirdin,
Elâleme balımı.

İstemem, ne dil, ne mal,
Bana ne verdinse al!
Sazını kafana çal,
Ver bana kavalımı!..

1931

Necip Fazıl Kısakürek



Şükür

Kıyamete kadar yıkılmaz çatı;
Kabir!
Ha doksanbir olmuş evlerin katı,
Ha bir!

Karanlık, deştikçe dipsiz karanlık...
Düşün!
Olanca gerçeği işte, bir anlık
Düş'ün!

Tükür bu hayatın irin yüzüne!
Tükür!
Gam yeme, çıkmak var yolun düzüne;
Şükür!

1972

Necip Fazıl Kısakürek
 
Tâ Meverâdan

Rüzgar öyle esti, öyle esti ki;
Her şey uçup gitti kaldı Yaradan.
Ayna düştü, hayal, perdelerdeki
Bir akisçik gibi çıktı aradan.

Sırtımı uykuda dürtüyor bir el;
Fırla yatağından koşar adım gel!
O bir minicik zar ı kabuğunu del!
Seni çağıran var, tâ maverâdan!


Necip Fazıl Kısakürek




Tablo

Ölümü sığdıramaz,
Akıl daracık koğuk.
Ölemez, çıldıramaz,
Ağlarlar boğuk boğuk.

İlaç yarım şişede,
Koltuk mahzun, köşede,
Ev halkı telaşede,
Ölü yerde sopsoğuk...

1982

Necip Fazıl Kısakürek



Takvimdeki Deniz

Hasreti denizlerin,
Denizler kadar derin
Ve o kadar bucaksız...
Ta karşımda, yapraksız,
Kullanılmış bir takvim...
Üzerinde bir resim:
Azgın, sonsuz bir deniz;
Kaygısız, düşüncesiz,
Çalkanıyor boşlukta.
Resimdeyse bir nokta:
Yana yatmış bir gemi...
Kaybettiği âlemi
Arıyor deryalarda.
Bu resim rüyalarda
Gibi aklımı çeldi;
Bana sahici geldi.
Geçtim kendi kendimden,
Yüzüme, o resimden,
Köpükler vurdu sandım;
Duymuş gibi tıkandım,
Ciğerimde bir yosun.
Artık beni kim tutsun?
Denizler oldu tasam.
Yakar, onu bulmazsam,
Beni bu hasret, dedim,
Varırım, elbet, dedim,
Bir ömür geze geze,
Takvimdeki denize.
Ne var, bana ne oldu,
Odama nasıl doldu,
Birdenbire bu meltem?
Ve dalgalandı perdem,
Havalandı kâğıtlar.
Odamda kıyamet var!
Ah yolculuk, yolculuk!
Ne kadar baygın, soluk,
O gün bizde betbeniz;
Ve ne titrek kalbimiz
Ve eşyamız ne küskün!
Yola çıktığımız gün,
Bir sıraya dizilmiş,
Gözyaşlarını silmiş,
Bakarlar sinsi sinsi.
Niçin o ânda hepsi,
Bir kuş gibi hafifler,
Arkadan geleyim der?
Niçin o güne kadar,
Dilsiz duran ne kadar
Eşya varsa dirilir,
Yolumuza serpilir?
Ufak böcekler gibi,
Gezer onların kalbi,
Üstünde döşemenin.
Bir gizli didişmenin
Saati çala o ân;
Birden bakar ki, insan,
Her şey karmakarışık.
Ayırmak olmaz artık
Bir kalbi bir taraktan;
Ve kalb, ağlayaraktan,
Çekilir geri geri,
Terkeder bu mahşeri.
Bu mahşerin içinden
O gün ben de geçtim, ben;
Nem varsa, evim, anam,
Çocukluğum hatıram
Ve ne sevdalar serde,
Bıraktım gerilerde,
Kaçar gibi yangından.
Rüzgârların ardından,
Baktım da süzgün süzgün,
Kurşun yükünü gönlün,
Tüy gibi hafiflettim,
Denize hicret ettim...

1931

Necip Fazıl Kısakürek
 
Tavan

Titrek mumlar yanınca, bu bir asırlık ağaç,
Mehtapta orman gibi gizli yollarla doldu.
Dedi: Yastığa dayan, o cam gözlerini aç.
Seyret çizgilerimde, neler geçti, ne oldu!

Mânalarla çizgiler, içiçe bende hazır;
Her şey, her şey toz duman, zamanın havanında.
Arıyorsan, tarihin, hani kaybettiği sır?
Çok eski bir konağın oymalı tavanında!..

1930

Necip Fazıl Kısakürek



Tutuk

Gel beri, kurtuluş ordusunun tuğu ol!
Hürriyet mi dileğin, Allah'ın tutuğu ol!

1976

Necip Fazıl Kısakürek



Tüten Ruh

Sana ey kanımda eriyen kadın
Can nasıl dayansın, nasıl dayansın?
Mezara çekmekse beni maksadın
Önümde o siyah gözlerin yansın.
Bir sütun alevsin, bir sütun duman,
Yalnız seni görür gözünü yuman.
Senden ateşine bir deva uman
Bari gitsin kara toprağa kansın.
Bir çukur solumda, bir taş sağımda
Kabre girdiğim gün bu genç yaşımda
Öyle bir yüksel ki sen toprağımda
Görenler ruhumu tütüyor sansın.


Necip Fazıl Kısakürek
 
Ukde

Biriktir; delik kese!
Yetiştir; toprak köse!
Hep kesiklik, eksiklik,
Hadisede hadise.
Nasıl alsın deryayı;
Kafa bir küçük kâse...
Akla yoktur çıkar yol;
Ne hesap ne hendese!
Gel de suda aksi tut!
Gölgeyi tık kafese!
Şu zaman dediğinden
Bir tek anmış son hisse.
Istırap ki, gövdesi,
Boşluğa sığmaz cüsse.
Rahatlık senin deden;
Benim annem vesvese.
Bu ukdenin dilinden,
Kalmadı anlar kimse.
Mezarda sır, mezarda;
O bilir bilse bilse.
Kurtuluş mu muradın,
Yol mu aradın kese?
Ateşe gir, gölgelen!
Kaynar suda gülümse!

1972

Necip Fazıl Kısakürek



Uykusuz Baş

Soğu ey terli kemik, soğu ey yanık tuğla!
Fabrikam, mühendisin kaçtı, ya dur, ya patla!

1939

Necip Fazıl Kısakürek



Üç Atlı

Karşı yoldan üç atlı,
Bir kuş gibi kanatlı,
Geliyor köye doğru.

Cebkeni kola atmış,
Sağ elini uzatmış,
Üçü de göğe doğru.

Bir bulut olmuş rüzgâr,
Heyecandan başaklar,
Tutmuş nefeslerini.

Sıra dağlar inliyor,
Kalbi diye dinliyor,
Çelik nal seslerini.

Sürün atlılar, sürün!
Beni alıp götürün,
Bu yerde pek yalnızım.

Demeyiniz bu da kim?
Öyle diyor ki, içim,
Candan aşinanızım...

1926

Necip Fazıl Kısakürek
 
Var-Yok

"Var"ın altında yokluk, yokun altında varlık;
Başını kaldır da bak, boşluk bile mezarlık...

1982

Necip Fazıl Kısakürek



Varlık

Tek neşe bu dünyada, var olmanın sevinci;
Ve tek ilim, varlığın bilinmeden bilinci...

1977

Necip Fazıl Kısakürek



Vasiyet

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam...

1939

Necip Fazıl Kısakürek



Vatan

Bu dünya bir benzeyiş, bir vatanı andırış;
Ve göz, görmediğine kendini inandırış!..

1978

Necip Fazıl Kısakürek



Ve Hayret

Şeyh-i Ekber diyor ki: "en büyük makam hayret"
İki bir, iki eder demek bile cesaret...

1978

Necip Fazıl Kısakürek



Ve Nefs

Köpek korkusiyle korktum ölümden,
Ölmeden ölmeyi anlayamadım.
Ne güneşler doğup battı üstümden;
Bir günü bir güne bağlayamadım.

Hırsıma ne şöhret yetti, ne de şan.
Döndüğüm her nokta dünyadan nişan.
Nefsimin ardından koştum perişan,
Ondan bir kıl bile avlayamadım...

1972

Necip Fazıl Kısakürek



Ve Onlar

Sebil sebil sunanlar, ölümsüzlük tasını;
Çizenler, nokta nokta ebed haritasını...

1975

Necip Fazıl Kısakürek
 
Vehim

Her şey kesik ve kopuk, zaman tutamaz lehim;
Mazi albümde hayal, istikbal kalbde vehim...

1983

Necip Fazıl Kısakürek




Yağız At

İşaret bekliyorum, yağız atım eyerli;
Yanarım sorarlarsa ne getirdin değerli?

1980

Necip Fazıl Kısakürek



Yalnız

Yalnızız, beşikten tut, tabuta kadar yalnız;
Ülfet, kara yalnızlık madeninde bir yaldız...

1982

Necip Fazıl Kısakürek



Yalnızlık

Yalnızlık bir fenerse,
Ben de içindeki mum,
Onu, billur bir kâse
Gibi doldurur nurum.

Dışardan bana neler
Getirir pervaneler!
Pırıltılar, nağmeler,
Renklerle eriyorum...

1929

Necip Fazıl Kısakürek



Yeni

Neymiş o, kimmiş o, eskimeyecek?
Ruhiyle, öziyle daima taze,
Su ve ekmek gibi her zaman aziz...

Cümle son bulmadan bitiyor gerçek;
Zamanın ardında kalan cenaze.
Hakikat göklerde şimşekten bir iz.

Güzellik hep yeni, yenilik güzel,
Dostunu bulan aşk sonsuz ömürlü,
Sevgili bayatlar ama aşk yeni.

Kalbinde birleşik ebetle ezel.
Ateş çubuklarla kalbin mühürlü,
Bizim köyde ara pörsümeyeni!..

1982

Necip Fazıl Kısakürek



Yeni

Tohum çatlar da bilmem, kafa nasıl çatlamaz?..
Yeni odur ki, solmaz, pörsümez, bayatlamaz.

1983

Necip Fazıl Kısakürek



Yıldızlı Bir Gecede

Sema bize seslenir;
Kalma, gel, işkencede!
Ruhumuz ebedidir;
Bunu duy, tek hecede!

Ömür ki, bir kurak çöl,
Onu tek bir güne böl;
Şebnem gibi doğ ve öl,
Yıldızlı bir gecede!..

1928

Necip Fazıl Kısakürek



Yine Hâl

Kazanda su kaynasa sanki ben pişiyorum;
Bir kuş bir kuş öldürse ben can çekişiyorum...

1976

Necip Fazıl Kısakürek



Yobaz

Din adına yol kesen dünkü yobazın oğlu!..
Yine sen kesiyorsun, küfür uğrunda yolu!..

1939

Necip Fazıl Kısakürek



Yollar ve Gökler

Üstüste, altaltalar,
Bende gökler ve yollar.

Gökler, kat kat mavilik,
Yollar, kol kol servilik.

Yollar nereye gider,
Ve ne düşünür gökler?

Göklerin bir sırrı var,
Onu arıyor yollar.

Gökler suda titriyor,
Yollar suda bitiyor.

Göklerin yüzü yerde,
Yollarınki göklerde.

Bu yollarda izimiz,
Bu göklerde gizlimiz.

Yollar, beni vardırın!
Gökler, tutup kaldırın!

1937

Necip Fazıl Kısakürek



Yüzkarası

Beni şafak vakti bir el dürtükler;
İdam mahkumu, kalk, bekliyor savcı!
Zindan avlusunda öter düdükler;
Bir güneş doğar ki, zakkumdan acı...

İpten indirilir, yine uslanmam,
Belâ... Belâ bende yakıcı şehvet...
Bir olur, ateşi görmemle yanmam;
Dipsiz uçurumda kaçılmaz davet.

Bak nasıl silinir bu yüzkarası;
Elimde, ölümü öldüren silah,
Alnımda tozpembe secde yarası,
Lügât kitabımda tek isim: Allah...

1972

Necip Fazıl Kısakürek
 
Zaman

Nedir zaman, nedir?
Bir su mu, bir kuş mu?
Nedir zaman, nedir?
İniş mi, yokuş mu?

Bir sese benziyor;
Arkanız hep zifir!
Bir sese benziyor;
Önünüz tüm kabir!

Belki de bir hırsız;
İzi, lekesi var.
Belki de bir hırsız;
O yok, gölgesi var.

Annesi azabın,
Sonsuzluk, şarkısı.
Annesi azabın,
Cinnetin tıpkısı.

İçimde bir nokta;
Dönüyor aleve.
İçimde bir nokta;
Beynimde bir güve.

Akrep ve yelkovan,
Varlığın nabzında.
Akrep ve yelkovan,
Yokluğun ağzında.

Zamanın çarkları,
Sizi yürütüyor!
Zamanın çarkları,
Beni öğütüyor.

Zaman her yerde ve
Her şeyin içinde.
Zaman her yerde ve
Acem'de ve Çin'de.

Kime kaçsam ondan;
Ha yakın, ha ırak?
Kime kaçsam ondan;
Ya sema, ya toprak...

1936

Necip Fazıl Kısakürek
 
Zaman

Zaman, sudan çıkarıp suya daldıran dolap;
Bir varlık ve bir yokluk; her tasta bir inkılâp...

1976

Necip Fazıl Kısakürek



Zamane

Mevsimler cücelere def çalıyor gerdekte,
Devin yalnızlığını sular bestelemekte.

1939

Necip Fazıl Kısakürek



Zarf

Şafakta, namaz vakti bana uzatılan zarf;
Kelime bu zarftadır, gerisi sadece harf...

1976

Necip Fazıl Kısakürek



Zıpkın

Zıpkın düşüncelerden kalbim iğne yastığı,
Çökecekmiş gibi yer, ayağımın bastığı...

1982

Necip Fazıl Kısakürek



Zıtlar

Zıtlar arası ahenk, af ve günah yarışta;
Bütün zıtlar kavgada, bütün zıtlar barışta...

1982

Necip Fazıl Kısakürek



Zifaf

Birazcık su ve kepek, şu kuduz nefse kifaf;
Dünyada varsa söyle, sabaha çıkan zifaf!..

1978

Necip Fazıl Kısakürek



Zor

Onu beyni kanayan soylu kafalara sor;
Ölüm zorların zoru, yaşamak ondan da zor...

1974

Necip Fazıl Kısakürek
 
AYRILIK VAKTI

Akşamı getiren sesleri dinle
Dinle de gönlümü alıver gitsin
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin.

Güneşle köye in, beni bırak da
Küçüle, küçüle kaybol ırakta
Şu yolu dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin.

Ümidim yılların seline düştü
Saçının en titrek teline düştü
Kuru yaprak gibi eline düştü
İstersen rüzgara salıver gitsin..


NACİP FAZIL KISAKÜREK
 
X