Şu an sigaramı yaktım ve bu serin havada balkonumda ölümü düşünüyorum. Ciddi anlamda balkondan aşağı atsam kendimi "Ne kadar acı çekerim acaba?" Diye sorarken buluyorum zihnimi.
İnançlar, sakat kalma korkusu vs hepsi cesaretimi kırıyor.
Beni bu duruma sürükleyen şeyin sebebi ise ailem. Kendi öz ve öz ailem.
12-13 yaşlarımda annemle babamın para mevzusu yüzünden ettikleri tartışmanın önünü alamayışlarından kaynaklı eziyet dolu sürecimiz başladı.
Hoş onun öncesi de pek mutlu değillerdi ya çocuk aklımla idrak edemiyordum tabi.
O yaşlardan itibaren bizimkiler hiç durmadılar. Hiç hem de. Ama ne kavgalar. İncir çekirdeğini doldurmayacak o kadar boş mevzular ki! Hiç birini hatırlamıyorum.
O zamanlar bir oda bir salon evde yaşardık. Ev dediğime bakmayın. Kapısı asma kilitle kitlenir. Tuvaletinde ışık olmayan bir odada üç çocuk bir annenin yattığı bir ev.
Aldığın nefesi duyarken edilen kavgayı nasıl duymayasın. Hem de kafanı yastıklara gömmene rağmen.
17 yaşımda evden ilk kaçışımı yaşadım. Kaçma derken öyle kocaya şuraya buraya değil, iş buldum o yaşta gittim çalıştım. Eve girmek istemezdim. Çalışabildiğim kadar çalıştım. Ayaklarım hep geri gitti.
19 yaşımda üniversiteyi kazandım. 5 sene öyle şehirden uzaklaştım. Kavgadan gürültüden aile içi sevgisizlikten.
22 yaşımda tekrar geri geldim. İki kardeşim var. İkisi de o kadar sorumsuz o kadar umursamazlar ki anlatması zor. Şu ara ikisinde de kişilik bozukluğunu düşünüyorum.
O kardeşlerden biri üniversiteden mezun olunca bir tartışma sonucu şiddet uygulamak istedi. Gururuma yediremedim hazmedemim. Eve geri dönünce iyice bunalıma girdim. Ayaklarım geri giderken artık ayaklarım olmasa keşke durumuna geldim.
Kpss ye girdim. Ne yaptım ne ettim atandım.
Bir kaçışımda böyle oldu.
Artık istedikleri kadar birbirlerini yesinler, istedikleri kadar kudursunlar umurumda değil diyemedim.
Ne olursa olsun ailemdi onlar benim.
Evlendim. Daha 6 ayım dolmadan babam rahatsızlandı annem rahatsızlandı.
İki kardeş yanında ama ikisi de boş.
Allah emanet ettim. Yine de allah razı olsun ellerinden geleni yaptılar ama o da beceriksizliklerinden yarın yamalak.
Belki de aorumluluk almak istemediklerinden bilemiyorum artık,
Evliliğimin ikinci senesi dolacak bugün yarın. Ben hala ailemle uğraşıyorum. Tek başıma mücadele ediyorum.
Eşim var allah razı olsun ama o da bir yere kadar sabredecek.
Hayal kuramıyorum. Eskiden yapabilirdim. Umudum vardı. Artık yok. Şimdi korkularım var daha çok.
Hem de çok fazla.
Bu kadar şeyin üzerine sağlam bir psikolojim yok tabi ki!
Anksiyete teşhisim var.
Bir de kafamda ölüm düşüncesi. Ağır biliyorum.
Ama istemsiz düşünüyorum.
Yaktım bir sigara daha. Bu soğuk balkonda korkularımı gömebilmek istiyorum.
Uzun oldu bliyorum. Ama doldum taştım kusura bakmayın. Daha yazamadığım o kadar his var ki içimde!
İnançlar, sakat kalma korkusu vs hepsi cesaretimi kırıyor.
Beni bu duruma sürükleyen şeyin sebebi ise ailem. Kendi öz ve öz ailem.
12-13 yaşlarımda annemle babamın para mevzusu yüzünden ettikleri tartışmanın önünü alamayışlarından kaynaklı eziyet dolu sürecimiz başladı.
Hoş onun öncesi de pek mutlu değillerdi ya çocuk aklımla idrak edemiyordum tabi.
O yaşlardan itibaren bizimkiler hiç durmadılar. Hiç hem de. Ama ne kavgalar. İncir çekirdeğini doldurmayacak o kadar boş mevzular ki! Hiç birini hatırlamıyorum.
O zamanlar bir oda bir salon evde yaşardık. Ev dediğime bakmayın. Kapısı asma kilitle kitlenir. Tuvaletinde ışık olmayan bir odada üç çocuk bir annenin yattığı bir ev.
Aldığın nefesi duyarken edilen kavgayı nasıl duymayasın. Hem de kafanı yastıklara gömmene rağmen.
17 yaşımda evden ilk kaçışımı yaşadım. Kaçma derken öyle kocaya şuraya buraya değil, iş buldum o yaşta gittim çalıştım. Eve girmek istemezdim. Çalışabildiğim kadar çalıştım. Ayaklarım hep geri gitti.
19 yaşımda üniversiteyi kazandım. 5 sene öyle şehirden uzaklaştım. Kavgadan gürültüden aile içi sevgisizlikten.
22 yaşımda tekrar geri geldim. İki kardeşim var. İkisi de o kadar sorumsuz o kadar umursamazlar ki anlatması zor. Şu ara ikisinde de kişilik bozukluğunu düşünüyorum.
O kardeşlerden biri üniversiteden mezun olunca bir tartışma sonucu şiddet uygulamak istedi. Gururuma yediremedim hazmedemim. Eve geri dönünce iyice bunalıma girdim. Ayaklarım geri giderken artık ayaklarım olmasa keşke durumuna geldim.
Kpss ye girdim. Ne yaptım ne ettim atandım.
Bir kaçışımda böyle oldu.
Artık istedikleri kadar birbirlerini yesinler, istedikleri kadar kudursunlar umurumda değil diyemedim.
Ne olursa olsun ailemdi onlar benim.
Evlendim. Daha 6 ayım dolmadan babam rahatsızlandı annem rahatsızlandı.
İki kardeş yanında ama ikisi de boş.
Allah emanet ettim. Yine de allah razı olsun ellerinden geleni yaptılar ama o da beceriksizliklerinden yarın yamalak.
Belki de aorumluluk almak istemediklerinden bilemiyorum artık,
Evliliğimin ikinci senesi dolacak bugün yarın. Ben hala ailemle uğraşıyorum. Tek başıma mücadele ediyorum.
Eşim var allah razı olsun ama o da bir yere kadar sabredecek.
Hayal kuramıyorum. Eskiden yapabilirdim. Umudum vardı. Artık yok. Şimdi korkularım var daha çok.
Hem de çok fazla.
Bu kadar şeyin üzerine sağlam bir psikolojim yok tabi ki!
Anksiyete teşhisim var.
Bir de kafamda ölüm düşüncesi. Ağır biliyorum.
Ama istemsiz düşünüyorum.
Yaktım bir sigara daha. Bu soğuk balkonda korkularımı gömebilmek istiyorum.
Uzun oldu bliyorum. Ama doldum taştım kusura bakmayın. Daha yazamadığım o kadar his var ki içimde!