- 19 Mayıs 2016
- 15
- 3
- 1
- Konu Sahibi sudan cicek
-
- #21
Evet tam da böyle, ben önce bir düşünmeyi yapamıyorum hiç.Tüm bu anlattıkların senin karakterin. Ve kolay kolay da değişmez. Biri bir laf ettiğinde dönüp çıkışmak çözüm mü sanıyorsun? malesef bu hareket insanın sinirini daha da harlıyor. Çıkışmak değil de duyduğunu ve kırıldığını hatta kızdığını belirtmek ve yürüyüp gitmek daha mantıklı. Böyle olaylar yaşadığında bi beş saniye ver kendine ve şu an ne yapmalıyım diye kısaca düşün. Direk susmayı tercih etme.
İşte ben bu tepkiyi verecek özgüveni de bulamıyorum kendimde. Ben şimdi böyle dersem o kişileri aşağılamış olurum bana yakışmaz gibi saçma düşünceler geliyor ardındanbu kadar çok düşünürsenız cevap vermeye mecalnız kalmaz yok haksız çıkarmayım sesım sert çıktı mı???* ben olsam zaten orda tepkimi vermem yıne bır gulme anında aniden dururum ve konuşan kışıye bakarak şöyle derim en ıyısı susmak yoksa bırı hararetten bahseder ve canımı sıkar...eğer birşey soylenmez konu kapanırsa sorun yok ama ne dıyorsun dıe sorarlarsa sende geçen gun olan olayı hatırlat ve dyduğunu bu duruma uzulduğunu soyle....nasılsa anlar ne dedığı ... boyle olayları yaşanınca kendıne bır senaryo yap ve onu uygula hem ıçın rahatlar hemde mımıklerını konuşma tonunu onceden ayarladığın için sıkıntı yaşamazsın...
Haklısın bazen böyle yapıyorum ben de ama istikrarlı devam edemiyorum ve hemen pes ediyorum karamsar düşünmeye meyilliyim galibaÖncelikle bu senin fıtratın. Allah hepimizi aynı tepkiler verelim diye yaratabileceği halde yaratmamış ve farklı farklı biricik insanlar olarak yaratmış. Bu senin özün. Öncelikle fıtratını sev. Kendini suçlama. Kendini bu halinle sev.
Bu fıtrat seni zaman zaman mutsuz mu ediyor, lütfen içine atma. Hani madde madde yazmışsın ya kendini. Ben senin tam tersinim. Hep değişmeye çalıştım çünkü bana da hep "uyumsuz", "çıkıntı" diyorlar ve çoğunlukla da yalnızım. Bir süre sonra değişmekten ve kendimi suçlamaktan vazgeçtim. Bu benim özüm. Allah beni böyle yaratmış dedim ve kendimi sevdim.
Bak bu karakterin için bile kendini suçlayıp bana yol gösterin diyorsun ama önce kendini sev. Kendini sev. Sen de böyle naif bir insansın işte.
Sadece bir psikiyatristten terapi almanı tavsiye ediyorum çünkü kendini böyle suçlarken öyle biri yazdı diye farkındalık gelişmesi kolay değil. Hem farkındalık hissetmek hem de kendini kolay ifade etmek için bir uzmandan yardım almanı tavsiye ederim.
Merhabalar..
30 yaşına gelmiş olup ta hala bu soruların cevaplarını arıyor olmak beni üzüyor ve utandırıyor açıkcası. Ancak yıllardır bir girdapta gibiyim, sürekli kendimle bunun kavgasını yapar haldeyim zaten. Ama halledemiyorum malesef. Bir kaç konu var ve ben düşündüm açıkca anlatmaya karar verdim. Her bir sorunumu paragraf halinde yazıcam daha iyi ifade edebilmek için.
1-) İnsanların çirkin tavırları konusunda tavrımı koyamıyorum. İçim sinirden stresten kararır gider ama ben asla tavır koyamam. Mesela; geçen gün işyerinde 2 erkek arkadaş ve ben komik bir muhabbet oldu gülüyoruz. Hani olur ya insana 2 dakka sonra aynı şeye tekrar gülmek tutar. Bende de aynısı oldu ve o havadan kaçmak için kendimi odadan dışarı attım. Çıkarken birinin diğerine şu espriyi yaptığını duydum, benim duymayacağımı sanarak fısıltıyla; harareti söndürelim istiyor gibi birşey dedi. Bunu duymamla içimin donması bir oldu zaten. Beni aşağılamışlardı anlayacağınızO an siz olsanız ne yapardınız, eminim ki çoğunuz arkasına dönüp çıkışırdi ne dedin sen diye, belki de daha ağır tepkiler verirdiniz. Fakat ben ne yaptım biliyormusunuz, onların sandığı gibi duymamış gibi yürüyüp gittim. O an o kadar isterdim ki işaret parmağımı göstererek onlara haddini bildirmeyi. Haftasonuydu ve ben 1 kaç gün boyunca insanlar neden böyle diye karamsar ve kendime öfkeli şekilde düşünüp durdum. Gerek bu olayda gerek başka çirkin olaylarda neden tepkimi gösteremiyorum;; ilk olarak, saçma salak bir kompleks, kavga ederken basit görüneceğimi saplantı haline getirmişim ve istemsiz böyle düşünüyorum, halbuki ortada çirkin olay varsa kavganı yapmalısın yani.İkinci olarak daha kavga başlamadan şu giriyor kafama: karşıdaki bir iki kelime oyunu yapacak ve ben yine haksız çıkıcam. Çünkü ben dolambaçlı konuşmayı hiç beceremem. Üçüncü olarak; ben kendi davamın arkasında durmaya devam edemiyorum ki bir yerden sonra bunalıp pes ediyorum anlaşılmayınca.
2.) Bir diğer konu da kavga değil ama anlaşmazlık veya fikir tartışmaları sırasında da kendimi ifade edemiyorum. Ona sorsan o haklı, bana sorsan ben haklıyım. Ben karşımdakine bakıyorum mesela, olaya çok daha hakim olmuş, elini kolunu kullanıyor gür sesiyle anlatıyor, bir şekilde benim tezimi çürütmeyi başarıyor. Benim yapabildiğimse kişinin yüzüne bakıp sakin sakin anlatmak. Hatta konuya adaptasyonum bile bozuluyor. E tabi hal böyle olunca hep susturulmuş gibi oluyorum.
3.)Diğer bir konu; İnsanlardan birşey isterken yaşadığım cebelleşmeler. Bırakın kişisel bir şey istemeyi, o kişinin yapması gereken birşeyi isterken ya da söylerken bile sıkıntı çekiyorum. Acaba sesim sert çıkar mı, acaba emirvaki olur mu vs vs.
4.) Bir de; İnsanlara samimi ve iyi görünme çabası içindeyim, dışlanan kişi gibi görülmekten, sorunlu insan gibi gösterilmekten, arkamdan olumsuz eleştri yapmalarından korkuyorum.
Farkındayım anormal olduğunun.
Özgür olmayı o kadar istiyorum ki..Hiç bir zaman özgür olmadım çünkü ben.. Özgürce kızdıysam kızdım işte diyebilmeyi, komiksem komiğim işte diyebilmeyi..
Elbette ben egoist veya kuyu kazan olmak istemiyorum,, ben sadece kendim olmak istiyorum artık, ben kimim neyi severim, neye kızarım, ne istiyorum..
Ve tabiki insanların bana zarar vermesini de engellemek istiyorum artık. İnsanlar rahatça bana her istediğini yapamasın, beni kontrol edemesin istiyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkürler..
Çok güzel bir noktaya değinmişsiniz. Annem ve babam bakım olarak her zaman görevlerini yerine getirdiler.Özellikle eğitimim konusunda hem kardeşime hem bana çok emek verdiler. O zamanlar sadece maddiyatlı kişiler okuyup ilerleyebiliyordu diye hatırlıyorum ama ben ve kardeşim hem maddiyatsızdık hem de okullara gidebiliyorduk bir şekilde bir çare bir yol buluyorlardı hep. Bugün bir çok şeyim var o günler nasıl geçirilmiş diye şaşırım bazen. Ama annem ve babam kişilik olarak doğru davranmıyorlardı. Onlara da kızamıyorum ki çünkü onlar sadece alfabeyi bilirler ve hiçbirşey görmemişler. Babam eminim çok duygu dolu biriydi ama asla duygularını göstermezdi. Sevgisini, kızgınlığını, üzüntüsünü sevincini göstermezdi. Soğuk biri değildi aksine hep farkederdim yumuşacık bir kalbi olduğunu, fakat duygularını göstermeyi bilmezdi. Ne bize ne de etrafındaki insanlara. Bilmiyordu bence ve görmemişti annesinden babasından. Kendi arkadaşlarına karşı alçakgönüllü olurdu hep. Hep bir mesafemiz vardı babamla. Bize veya etrafındaki insanlara karşı böyleydi. Merhametliydi, sevgiliydi, düşünceliydi ama saklardı hep. Gözlerime bakmadan birşeyler söylerdi söyleyecekse, bu yüzden ben de babamın gözlerine bir kaç saniyeden fazla bakamazdım. Bir baba kız gibi oturup konuşmuşluğumuz yoktur önemli kararlar dışında. Önemli kararlar konuşurken de rahat hissedemezdim babamın yanında. Anneme de aynı davranırdı, sevgisini ve verdiği değeri göstermek istemezdi, biz sadece aile ilgili verdiği kararlardan falan anlardık anneme değer verdiğini. Annemse tam tersi, çatır çatır hakkını arar, kendini ifade eder, istediğini istemediğini söyler, istemediği hiçbirşeyi yaptıramazdık ona, istediğinden de alıkoyamazdık, insanlarla iletişimi de çok iyi. Ama annemle de sorunum beni anlamaması veya kişiliğime eğilmemesiydi. Evet annem kendini geliştirmeyi çok sever, artık öğrendi bize nasıl davranacağını davranmayacağını ama tabi dediğimiz gibi bunlar insana çocuklukta lazım şeyler. Eskiden biraz dik kafalıydım galiba, Mesela 12-13 yaşlarındayım, etraftaki insanların söylediklerine terslendiğim sinirime dokunduğu zamanlar, annem sürekli beni uyarırdı, öyle cevap verilmez, insanları azarlama vs. Ama neyi neden yapmam gerektiğini öğretmek için değildi, beni düzgün biri yapmaya çalışmasındandı.Mutlaka buradaki üyeler size bir sürü yararlı şeyler sunacaklardır. Fakat ben başka bir noktaya takıldım. Anneniz sizi doğurduğunda nasıl bir ruh hali içindeydi. Siz büyürken size nasıl davrandı? Baskılayıcı aşağılayıcı korkutucu... Yalnız bırakmakla ceza verdi mi acaba? İstekleriniz karşısında her seferinde nasıl bir tutum sergiledi? Bir şeyi on kere sorduğunuzda tepkisi nasıl oldu? Siz ondan birşey isterken karşılık olarak nasıl bir tavır sergiledi? Babanız sizin yanınızda annenize nasıl davranırdı? Sevgi sözcükleri söyler miydi veya sarılır mıydı? Anlayışlı davranır mıydı? Yoksa hep bir mesafe mi vardı? Aile diyince aklınıza mutlu bir tablo geliyor mu? Susturulmaya dayalı bir çocukluk mu geçirdiniz yoksa sizin fikrinizi de meraklı gözlerle bakan dinleyen bir çift insan yani anne babanız oldu mu ?
Bunlar çok önemli aslında. Yetişkin psikolojisi ve davranışının büyük bir bölümü doğumdan itibaren anne babanın davranışıyla şekilleniyor. Aslında var olan Allah'ın kuluna verdiği karakter, buna bağlı olarak davranış , olayları değerlendirme anne babanın yönlendirmesiyle şekil alıyor. Dediğim gibi burda bir sürü üye size yol gösterici olacaktır. Benim merak ettiğim bu sorular. Keşke annenizle babanızla konuşma fırsatı bulabilseydim. Bende bir anneyim. 21 aylık kızım var. Her günüm hayretler içinde geçiyor. Bir insan bir karakter bir varlık şekilleniyor önümde ellerimde. Ve ben vesile oluyorum gideceği yöne ben yönlendiriyorum. Ileride ne yaşarsa benim vesilemle olacak. Bu gerçekten inanılmaz.
Evet ben kendime hiç değer vermiyorum, diğerlerinin hep benden üstün olduğunu düşüyorum
Peki bir yerden sonra bu telkin karakterime işler mi, yani ben öyle istiyorum ki, nasıl ismimi sürekli biri bana hatırlatmadığı halde biliyorsam o telkini de sürekli iç dunyamda taşımak istiyorumbenim bir çizgim var ve bunu ben istemeden kimse aşamaz ben önemliyim önce ben önce kendim kendimi seviyorum gibi sürekli telkinlerde bulun ben öyle yapıyorum. kimse benden değerli değil ben kendimim buyum vücudum kilolu olsun kıllarım olsun makyajsız olayım bakımlı olayım kimseyi ilgilendirmez!!! önce kendim fikrini kafanızda oturtursanız emin olun birçok şeyi aşabildiğinizi göreceksiniz. lise dönemlerinden üniversite dönemlerine geçişte bende bu tip sorunlar yaşıyordum. şimdi yaşım 26 ve inanın insanlar bişe dediğinde bana karşı bir saygısızlık ettiklerinde tek bir bakışla bile b.k muamelesi yapabiliyorum. umursamaz tavrım rahatlığım bişey dediklerinde " efendim pardon bişey mi dedin" " biri konuşuyor ya aaaa yerde ne varmış" gibi aşağılayıcı ama bir o kadar da hak ettikleri bir daha asla saygısızlığa yeltenemeyecekleri tutum sergilemek onlara karşı kuşandığın en iyi kılıç olur
elbette. bunu davranış biçimi olarak düşün. ister istemez olaylar karşısında kendini savunma mekanizman kendi çizgini aşan olduğunda otomatik olarak tepki göstermeni altta kalmamanı sağlayacaktır. işin özeti önce kendin!!Peki bir yerden sonra bu telkin karakterime işler mi, yani ben öyle istiyorum ki, nasıl ismimi sürekli biri bana hatırlatmadığı halde biliyorsam o telkini de sürekli iç dunyamda taşımak istiyorum
Neden illa ki cevap vermen gerekiyor ki? O iki kişi benim anladığım kadarıyla oldukça saygısız ve terbiyesiz kimseler; ne yaparsan yap, Nasıl had bildirirsen bildir karşında uyanacak, pişmanlık duyacak insanlar var mı ki..Sabah geldim, şöyle ortaya doğru bir günaydın dedim. O gün özellikle onlara ve onlarla ilgili şeylere karşı sessiz kalmayı tercih ettim. Beni hayal kırıklığına uğratan olayın öncesine kadar bana karşı hem saygılı hem hoş sohbet görünmeleriydi. Onlar da beni kendimi gösterdiğim gibi; güleryüzlü iyi sohbet bilir. Duyduğumu bilmiyorlar ya birşey olmamış gibi hayırdır senin canın mı sıkkın gibi bişey dediler bir iki. Ben yine aynı kısır döngü içinde yoo birşey yok diyebildim sadece. Ve hala silik bir şekildeyim bir şekilde zaman geçiyor. Dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali.. Şunu diyebilmeyi isterdim; evet sizin dediğiniz şeyi duydum, demek ki bundan sonra size böyle davranmam gerekiyormuş. Ama ne haddime ki benim bunu söylemek dedim sonra.
Merhabalar..
30 yaşına gelmiş olup ta hala bu soruların cevaplarını arıyor olmak beni üzüyor ve utandırıyor açıkcası. Ancak yıllardır bir girdapta gibiyim, sürekli kendimle bunun kavgasını yapar haldeyim zaten. Ama halledemiyorum malesef. Bir kaç konu var ve ben düşündüm açıkca anlatmaya karar verdim. Her bir sorunumu paragraf halinde yazıcam daha iyi ifade edebilmek için.
1-) İnsanların çirkin tavırları konusunda tavrımı koyamıyorum. İçim sinirden stresten kararır gider ama ben asla tavır koyamam. Mesela; geçen gün işyerinde 2 erkek arkadaş ve ben komik bir muhabbet oldu gülüyoruz. Hani olur ya insana 2 dakka sonra aynı şeye tekrar gülmek tutar. Bende de aynısı oldu ve o havadan kaçmak için kendimi odadan dışarı attım. Çıkarken birinin diğerine şu espriyi yaptığını duydum, benim duymayacağımı sanarak fısıltıyla; harareti söndürelim istiyor gibi birşey dedi. Bunu duymamla içimin donması bir oldu zaten. Beni aşağılamışlardı anlayacağınızO an siz olsanız ne yapardınız, eminim ki çoğunuz arkasına dönüp çıkışırdi ne dedin sen diye, belki de daha ağır tepkiler verirdiniz. Fakat ben ne yaptım biliyormusunuz, onların sandığı gibi duymamış gibi yürüyüp gittim. O an o kadar isterdim ki işaret parmağımı göstererek onlara haddini bildirmeyi. Haftasonuydu ve ben 1 kaç gün boyunca insanlar neden böyle diye karamsar ve kendime öfkeli şekilde düşünüp durdum. Gerek bu olayda gerek başka çirkin olaylarda neden tepkimi gösteremiyorum;; ilk olarak, saçma salak bir kompleks, kavga ederken basit görüneceğimi saplantı haline getirmişim ve istemsiz böyle düşünüyorum, halbuki ortada çirkin olay varsa kavganı yapmalısın yani.İkinci olarak daha kavga başlamadan şu giriyor kafama: karşıdaki bir iki kelime oyunu yapacak ve ben yine haksız çıkıcam. Çünkü ben dolambaçlı konuşmayı hiç beceremem. Üçüncü olarak; ben kendi davamın arkasında durmaya devam edemiyorum ki bir yerden sonra bunalıp pes ediyorum anlaşılmayınca.
2.) Bir diğer konu da kavga değil ama anlaşmazlık veya fikir tartışmaları sırasında da kendimi ifade edemiyorum. Ona sorsan o haklı, bana sorsan ben haklıyım. Ben karşımdakine bakıyorum mesela, olaya çok daha hakim olmuş, elini kolunu kullanıyor gür sesiyle anlatıyor, bir şekilde benim tezimi çürütmeyi başarıyor. Benim yapabildiğimse kişinin yüzüne bakıp sakin sakin anlatmak. Hatta konuya adaptasyonum bile bozuluyor. E tabi hal böyle olunca hep susturulmuş gibi oluyorum.
3.)Diğer bir konu; İnsanlardan birşey isterken yaşadığım cebelleşmeler. Bırakın kişisel bir şey istemeyi, o kişinin yapması gereken birşeyi isterken ya da söylerken bile sıkıntı çekiyorum. Acaba sesim sert çıkar mı, acaba emirvaki olur mu vs vs.
4.) Bir de; İnsanlara samimi ve iyi görünme çabası içindeyim, dışlanan kişi gibi görülmekten, sorunlu insan gibi gösterilmekten, arkamdan olumsuz eleştri yapmalarından korkuyorum.
Farkındayım anormal olduğunun.
Özgür olmayı o kadar istiyorum ki..Hiç bir zaman özgür olmadım çünkü ben.. Özgürce kızdıysam kızdım işte diyebilmeyi, komiksem komiğim işte diyebilmeyi..
Elbette ben egoist veya kuyu kazan olmak istemiyorum,, ben sadece kendim olmak istiyorum artık, ben kimim neyi severim, neye kızarım, ne istiyorum..
Ve tabiki insanların bana zarar vermesini de engellemek istiyorum artık. İnsanlar rahatça bana her istediğini yapamasın, beni kontrol edemesin istiyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkürler..
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?