Panikatak hastalığı yüzünden evini, hastane yakınına taşıdı
Hastane hastane dolaşan, kalp krizi geçirdiğini zanneden, onlarca tahlil yaptıran Sinan Narin'in hayatı, başına kötü bir şey geleceği korkusuyla altüst olmuş. Hastalık, işini de hayatını da etkilemiş.
Sinan Narin panikatak nöbetleri nedeniyle büyük sıkıntılar çekiyor. Haftada birkaç kez kalp krizi gerekçesiyle hastahaneye kaldırılan Narin, her sefefrinde evine yürüyerek dönüyor.
Sinan Narin, panikatak hastalığı yüzünden hayatı çekilmez hale gelen milyonlarca kişiden sadece biri. Bakırköy'de bir restoranın işletmeciliğini yapan Narin (35), sırf bu hastalığı yüzünden evini hastaneye yakın bir yere taşıdığını söylüyor. Ölüm korkusu yüzünden işini uzun süre bırakmak zorunda kalmış. Günlerce evine kapanmakla kalmayan Narin, hastane hastane doktor doktor dolaşmış. Bu nedenle onlarca kez kalp grafikleri çektirip bir dizi tahlil yaptırmış. Haftada birkaç kez kalp krizi gerekçesiyle hastaneye kaldırılan Narin, her seferinde evine yürüyerek dönmüş. Gittiği her doktor kendisine aynı teşhisi koymuş. Narin, "Bugüne kadar tedavi için harcadığım parayla İstanbul'da çok lüks bir daire satın alabilirdim." diyor. Uzmanlar panikatağın tüm dünyada giderek yaygınlaşırken, toplum sağlığını tehdit eder boyuta ulaştığını söylüyor. Ülkemizde her yüz kişiden 4'ünün tedavi gerektirecek düzeyde panikatak problemiyle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor.
Narin, hastalıkla ilk kez 4 yıl önce tanışmış. O günden sonra hayatında yeni bir süreç başladığını belirten Narin, gezmedik doktor ve psikolog bırakmamış. Gittiği her hastanede kendisine aynı teşhis konmasına rağmen o, bu gerçeğe bir türlü inanmak istemiyor. "Hep başka bir şey vardır şüphesi sürekli içimi kemiriyordu."diyen Narin geceleri uyku problemi çekiyor ve ölmek düşüncesinden bir türlü kurtulamadığını ifade ediyor. Rahat bir uykunun özlemini çeken Narin, doktorundan uyuyabilmesi için bir ilaç istiyor. Doktor, masasının üzerinde duran bir ilacı uzatarak "Bunu içersen yatmadan önce bebek gibi uyursun." diyor. Uzun süreden beri deliksiz bir uykunun özlemini çeken Narin, ilacı içtiği gece hiç uyanmadığı gibi bebek gibi de uyuyor. Ertesi sabah soluğu doktorunun yanında alan Narin'in amacı, kendisine rahat uyku çektiren ilacın ismini almak. Doktor, "Sana ilaç diye verdiğim aslında bir şekerleme. Önceki gün bir hastamın çocuğu bonibon şekerini burada unutmuştu. Ben de onu sana verdim. Bugüne kadar sana vurduğum iğneler de sakinleştirici değil suydu." diyor.
Antalya tatilinden dönerken panikatağı tutan Narin, uçaktan inmek zorunda kalmış. Narin, o anı şöyle anlatıyor: "Avazım çıktığınca 'durdurun uçağı ölüyorum!' şeklinde bağırmaya başladım. Uçak, benim yüzümden perona tekrar yanaşmak zorunda kaldı." Uçaktan indirilen Narin'e müdahale eden sağlık görevlileri onu sakinleştiremez. İstanbul'daki doktorun her zamanki iğnenin yapılması talimatını vermesiyle Narin sakinleşir. Narin, daha sonraları kendisine havaalanında vurulan iğnenin de diğerleri gibi su olduğu gerçeğini öğrenir.
Yine Narin, eşiyle birlikte gittikleri bir otelin 30'uncu katına çıkarlar. Narin, bulundukları yüksekliği merak edince; "Aşağı baktığımda birden her yer sallanmaya başladı, deprem oluyor sandım. Eşimi oracıkta bırakıp merdivenlerden deli gibi hiç durmadan koşarak inmeye başladım. 30 katı nasıl indiğimi hatırlamıyorum; otelden dışarı çıktığımda kendimi durduğum yerde zıplarken buldum. Ayaklarım yere basıyor mu, yaşıyor muyum diye deli gibi zıplıyordum."diyor.
Başına kötü bir şey geleceğini düşünür
Panik bozukluk olarak da nitelendirilen panikatak, birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda görülen yoğun korku, kaygı, yoğun endişe karışımı bir nöbet şeklinde açıklanıyor. Uzmanlar hastalığının "psikolojik bir sendrom" olduğunu söylese de hasta, çoğunlukla yaşadıklarının gerçekten fiziksel kaynaklı sorunlar olduğunu iddia eder. Bu sebeple kimsenin hastalığının gerçek sebebini bulamadığını düşünür. Hastalığın başlangıç yaşı değişkenlik gösterir; çocuklarda çok nadir olarak görülürken, ilk ortaya çıkış yılları 18-25 yaş arasıdır. Hastalık 30-40'lı yaşlarda yüzünü ciddi biçimde gösterir.
Hastalık yüzünden kişi, krizler ve ölüm korkusu gibi nedenlerle evde tek başına kalamamak, tek başına dışarı çıkamamak gibi olumsuzluklarla karşılaşır. Sürekli başına kötü bir şey geleceği endişesini yaşayan hasta, mesleğini ve hatta sosyal hayatını bırakmak zorunda kalabilmekte.
Belirtileri neler?
Göğüs ağrısı
Hızlı ve şiddetli kalp çarpıntısı
Nefes darlığı; boğulacakmış gibi olma hissi
Diz ve bacaklarda güçsüzlük
Bulantı, karın ağrısı ya da ishal
Baş dönmesi, bayılacak gibi olma
Ölüm korkusu
Delirme korkusu, çıldıracakmış gibi olma
Sürekli tansiyon ölçme, ölçtürme
Midede rahatsızlık, mide bulantısı