polikistik overli bayanlar buyrun derdimizi paylaşalım

merhabalar bende pıko hastasıyım hemde 14 yıldır aslında adet oldugum ılk gun ıtıbarı ıle banada doktorlar cocugun olmaz dedı bırsuru laf saydı ama allahıma sukur dogru dokdor ve dogru tedavı ıle cok rahat hamıle kalabılıyosunuz bı oglum var 2,5 yasında bırınede hamıleyım bazı hastalara sadece klomen yeterlı gelmeyıp baska ılaclarlada takvıye yapılarak hamıle kalınabılıyo sadece klomen bıze yeterlı gelmıyo arkadaslar ben seker ılacı troıd ılacı ve kortızon kullandım allaha sukur ıkıncı ayımda hamıle kaldım su anda ısten cıkıcam yazarsanız sabaha cevaplarım arkadaslar ısteyen ozelden de yazabılır ve sızden rıcam sakın umıtsız olmayın ve doktorların olmaz demesınede kulak asmayın allahım verıyor emın olun
 

allahım sağlıklı bir şekilde kucağına almayı nasip etsin canım
 
Polikistik over sendromu (veya hastalığı) nedeni kesin olarak aydınlatılamamış olan bir yumurtlama bozukluğudur. Hastalıkta her adet döngüsünde gelişerek çatlaması gereken folikül (yumurta hücresini içeren sıvı keseciği), gelişmesinin yarıda kalması nedeniyle yumurtalık dokusu içinde 3-10 milimetre çapında bir kiste dönüşür.
Yumurtalık dokusu, bu kistler sayıca arttığında "polikistik" yani çok sayıda kistik oluşum içeren bir yapıya dönüşür.

Kadında bu türdeki sürekli bir yumurtlama bozukluğu aşağıdaki sonuçları beraberinde getirir:

* Yalnızca yumurtlama olduğunda üretilebilen progesteron hormonu üretiminin aksaması, adet döngüsünün uzamasına, yani adet gecikmelerine veya düzensiz adet kanamalarına yol açar.
* Çatlayamayan foliküller fazla miktarlarda testosteron ("erkeklik hormonu") üretir. Kadında fazladan üretilen erkeklik hormonu tüylenme ve sivilcelenme gibi kozmetik sorunlar yaratır.
* Yumurtlama olmaması kadını zor gebe kalma veya gebe kalamama sorunuyla, gebe kalınması durumunda ise artmış düşük yapma riskiyle başbaşa bırakır.
* Kan şekerinin düzenlenmesinden sorumlu olan insülin hormonu salgısının bu hastalıkta bozulması kilo alma sorununa veya ileri yaşlarda şeker hastalığına yakalanma riskinde artışa neden olur.
* Uzun dönemde ortaya çıkabilen sorunlardan en önemlisi rahim iç tabakasını östrojen hormonunun kalınlaştırıcı etkisinden koruyucu özelliği olan progesteron hormonunun eksik kalması nedeniyle ortaya çıkan artmış rahim kanseri riskidir.
* Diğer bir uzun vadeli sorun da testosteron hormonunun sürekli olarak yüksek kalmasına bağlı olarak kan yağlarının seviyesinin yükselmesidir. Bu durum uzun vadede kadının çeşitlikalp hastalıklarına yakalanma riskini artırır
 
Üreme çağında olan bir kadında ortalama 28 günde bir tekrar eden sürece adet döngüsü adı verilir.

Adet kanamasını tarif etmek için dilimizde halk arasında farklı ifadeler kullanılmaktadır. Bunlar arasında en sık rastlanılanları “aybaşı olmak”, “adet olmak”, “adet görmek”, “regl olmak”, “menstruasyon kanaması görmek” (menstruasyon İngilizce’de adet kanamasının tam karşılığı olan menstruation kelimesinden dilimize aktarılmıştır), “mens olmak”, “kanama görmek”, “peryod” ve “hastalanmak” ifadeleridir. Daha ender rastlanan ve olayın tam karşılığı olmaktan uzak olanlar ise “kirlenmek” ve “renkli olmak” şeklinde olanlardır.

Adet döngüsü veya siklus, son adet tarihinin ilk gününden bir sonraki adet tarihinin ilk gününe kadar geçen zamanı ve bu zaman içinde kadın vücudunda gerçekleşen olayları ifade eder.

Bir adet döngüsü kadında genellikle 28 gün sürmekle birlikte 21 ile 35 gün arası normalin alt ve üst sınırlarıdır. Adet kanaması ortalama 4 gün devam eder ve 1 ile 7 gün arası normalin alt ve üst sınırları olarak kabul edilir. Adet kanaması esnasında 20 ile 80 mililitre arasında miktarda kan kaybedilir.

Adet döngüsü ergenlik döneminden, yumurtalıklarda olgunlaşabilecek yumurta hücrelerinin tümüyle tükendiği menopoz dönemine kadar devam eder. Bu zaman dilimi içerisinde gebelik döneminde ve emzirmenin devam ettiği sürenin büyük kısmında geçici olarak duraklar.

Adet Kanamasının Ay İle İlgisi Var Mı?

Kadınların bir kısmı adet kanamasını “aybaşı” olarak tarif ederler. Bu, insanoğlunun ay ile kadının adet döngüsünü çok önceden beri ilişkilendirdiğini gösteren önemli bir bulgudur. Aynı ilişkilendirme yabancı dillerde de yaygındır.
“Menses” Latince’de “adet kanaması” anlamına gelmekle beraber yine bu dilde aynı zamanda “ay” anlamına gelen “mensis” kelimesinin çoğuludur yani “aylar” anlamına da gelmektedir. Bu kelime Latince’ye muhtemelen Yunanca’da “ay” anlamına gelen “mene” kelimesinin aktarılmasıyla türetilmiştir.

Ay ile adet döngüsü ve kanaması arasındaki en önemli benzerlik dünyanın uydusu olan Ay’ın da aynen adet döngüsü gibi kendine özgü bir döngüsü olmasıdır. Bu döngünün başından sonuna doğru ay dünyamızda farklı şekillerde görünür. Ay’ın bir döngüsü 29.5 gün sürer ve bu döngüde bir şaşma olmaz.

Bazı kültürlerde tüm kadınların aynı zamanda adet gördüklerine ve kadınların hepsinin Ay ile birlikte çeşitli ruhsal ve bedensel evrelerden geçtiklerine inanılmaktadır. Bilimsel olarak kanıtlanmamış, ancak Amerikan halkının kullandığı bir yönteme göre adet düzensizliği olan kadınlar odalarında ay ışığını temsil eden hafif bir ışığı açık bırakarak uyumakta ve iddialarına göre adetleri düzene girmektedir. Yine eski bir Amerikan geleneğine göre adet sorunları olan kadınlar Ay ile konuşmaktadırlar.

İlk “Adet Kanaması”

Çocukluk çağından ergenlik çağına geçiş döneminde, ortalama olarak 12.5 yaşında kız çocuğu ilk adet kanamasını görür. Bu “ilk kanama” henüz yumurtlama süreci devreye girmediğinden, gerçek ve düzenli aralıklarla oluşan bir adet kanaması olmaktan uzaktır. Kız çocuğunun hormon salgı mekanizmaları ve genital organları olgunlaştığında yumurtlama süreci de başlar ve oluşan adet kanamaları, adet döngüsünün bir parçası olarak düzenli hale gelir.

Adet Kanamasının İşlevi Nedir?

Adet döngüsü esnasında beyinde, yumurtalıklarda ve rahim iç tabakasında farklı olaylar meydana gelir. Beyinden salgılanan hormonların yumurtalıklardan birini uyarmasıyla başlayan süreç, uyarılan yumurtalıktan döllenmeye hazır bir yumurta hücresinin serbestleşmesine neden olur, bu esnada rahim iç tabakası da kendini muhtemel bir gebeliğe hazırlar. Döllenme gerçekleşmediğinde serbestleşen yumurta hücresinin ömrü biter ve gebelik için hazırlanmış rahim iç tabakasının adet kanamasıyla dışarı atılmasını takiben yeni bir adet döngüsü başlar.

Adet kanamasının amacı her adet döngüsünde oluşabilecek muhtemel bir gebeliğin yerleşebilmesi ve uygun şartlarda gelişebilmesi için rahim iç tabakasının “tazelenmesi” olarak değerlendirilebilir.
 
Polikistik over (PKO) kronik bir yumurtlama bozukluğudur ve yumurtlamanın neden bozulduğu tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Bugün için ortaya atılan teoriler arasında en geçerli olanı, yumurtalıklar içinde var olan hassas androjen (erkeklik hormonu)/östrojen dengesinin herhangi bir nedenle bozulması nedeniyle yumurtlamanın aksaması şeklindedir.

Dikkat: bu yazıyı adet görme mekanizması yazısını okuduktan sonra okursanız daha iyi anlama imkanına kavuşursunuz.

Bir kız çocuğu dünyaya her iki yumurtalığında bulunan yaklaşık 500.000 yumurta hücresiyle gelir. Ergenlik çağına kadar istirahat halinde olan bu yumurta hücreleri ergenlikte artmaya başlayan hormonların etkisiyle, daha doğru bir anlatımla hipotalamus-hipofiz aksı adı verilen ve yumurtlamayı sağlayıcı hormonların üretildiği bölgenin olgunlaşmasıyla gelişim sürecine girmeye başlarlar.

Ergenlik çağının sonlarına doğru iyice olgunlaşmış olan hipotalamus-hipofiz aksından salgılanan en temel hormon olan GnRH etkisiyle hipofiz bezinden FSH hormonu salgılanır ve bu hormon her ay yumurtalıklardan birinde 20-40 adet yumurta hücresinin birden gelişim sürecine girmesini sağlar. Bol miktarda östrojen hormonu üreten bu yumurta hücrelerinden bir tanesi diğerlerinden öne geçer ve içi sıvı dolu bir keseciğin içinde olgunlaşmaya devam eder. Graaf folikülü veya dominant (baskın) folikül adı verilen bu yapı, diğer yumurta hücrelerinin ürettiği östrojen hormonunun desteğiyle daha da gelişir. Bir süre sonra adet döngüsünün başında gelişmeye başlayan yumurta hücreleri “yarışı kaybettiklerinden” atreziye uğrarlar (“yok olurlar”).

Yumurta hücresi gelişimini sürdürdükçe folikül içindeki hücrelerde androjen hormon-östrojen hormon dönüşümüyle östrojen hormonu desteği devam eder.

Artan östrojen hormonu FSH hormonu salgısını azaltırken, LH adı verilen hormonun salgısı artar ve kritik bir noktada, östrojen hormonunun en yüksek seviyeye ulaştığı bir zamanda belli bir süre sonunda LH hormonu da ani bir artış yapar (“LH piki”). Bu artış, folikül yapısının çatlamasına ve yumurta hücresinin serbestleşmesine neden olur. Yumurtlama sonrası çatlayan folikülden ("sarı cisim") bu kez progesteron hormonu üretimi olur.



Yukarıda bahsedilen androjen-östrojen hormon dönüşümü sağlıklı bir yumurtlama için çok önemli bir koşuldur ve bu dönüşümün bozulması yumurtlamanın olmasını engeller. Dönüşümün sürekli bozuk olması kronik bir yumurtlama bozukluğunun ortaya çıkmasına neden olur. .

Özetle PKO’yu, yumurtalık içinde var olan ortamın androjen hakimiyetinde olmasına indirgeyebiliriz.

Yumurtalık içindeki androjenik ortam hakimiyeti aşağıda anlatılacak insülin direncine bağlı olabileceği gibi, çok sayıda başka hormonal bozukluğa (androjen hormon üreten tümörler, ergenliğin erken yaşta olması, hipotiroidi (tiroid hormonu düşüklüğü), prolaktin hormonu salgısında artış (hiperprolaktinemi), kortizon hormonu salgısını artıran hastalıklar ve stres gibi) ve hatta dışarıdan alınan androjen etkili ilaçlara da bağlı olabilir. Yine aşağıda anlatılacağı gibi obezite (şişmanlık) olayı başlatan etken olmasa bile olumsuz ortam gelişimini kolaylaştıran bir etkendir.

Kanda androjen hormonlar arttıkça LH hormonu daha da artacak, bu hormon arttıkça yumurtalık içinde androjen salgılayan hücreler daha da çoğalacaktır. LH hormonu çaresiz bir şekilde yumurtlamayı yine de sağlamak için salgısını daha da çok artıracak, ancak bu artış yumurtalık hücrelerindeki androjen hormon üretimini daha da kamçılayacak ve birkısır döngü oluşacaktır.

Yukarıda anlatılan mekanizmayla oluşan androjen hormonu yüksekliği tüylenme ve diğer uzun vadeli sorunlara, yumurtlama bozukluğu ise adet düzensizliği ve gebe kalamama ve yine yumurtlama olmaması sonucu progesteron hormonunun eksik kalması neticesinde ortaya çıkabilecek sorunlara yol açacaktır.

Obezite ve PKO

Yukarıda anlatılan kısır döngüye girmiş bir kadında obezite de (şişmanlık) var olduğunda artmış yağ hücreleri içinde androjen hormonlar östrojen hormonuna daha çok çevrilecek, bu gereksiz östrojen hormonu artışı FSH hormonu salgısını bloke edecek, LH hormonu salgısını daha da artıracaktır.

Obezitenin yarattığı diğer bir sorun da SHBG adı verilen ve kanda androjen hormonu taşıyan proteinlerin seviyelerinin düşmesidir. Bu protein azaldığında kanda daha çok androjen hormon serbest kalacak ve PKO belirtileri artacaktır.

İnsülin ve PKO

Son yıllarda diyabet (şeker hastalığı) ve diyabet öncüsü olan insülin direncinin PKO ile olan ilişkisi konusunda oldukça önemli bilgiler edinilmiştir. PKO tanısı almış olan kadınların bir kısmında şeker hastalığı veya şeker hastalığına eğilim (insülin direnci) bulunmakta veya bu kadınlarda belli bir süre sonunda bu durumlar gelişebilmektedir.

İnsülin, karın içinde bulunan pankreas bezinden salgılanan ve kan şekerinin normal seviyeler içinde kalmasını sağlayan hormondur.

Gıdalarla aldığımız glikoz (şekerin en ufak birimi) ince bağırsaklardan kana geçer ve direkt olarak insülin hormonu salgısını uyarır. İnsülin hormonu glikozun hücreler içine girerek kullanılmasını ve fazlasının karaciğer ve kasta direkt depolanmasını, yağ dokusunda ise yağa dönüşerek depolanmasını sağlar.



Genellikle genetik bir zeminde gelişen insülin direncinde insülin hormonunun hedefi olan hücreler insülin hormonuna duyarlılıklarını yitirmekte ve bu nedenle insülin bu hücrelere yine de etki edebilmek için salgısını artırmaktadır. Şeker hastalığının öncüsü olarak kabul edilebilecek bu durumda insülin salgısındaki artış, hücrelerin bu hormonun etkilerini gösterebilmesine olanak tanıdığından kan şekeri henüz normal sınırlar içindedir. Ancak insülin direnci arttıkça bir süre sonra artmış insülin salgısı kan şekerini normal seviyeler içinde tutma konusunda yetersiz kalacak ve kan şekeri yüksekliğiyle başlayan ve temel olarak damarları olumsuz yönde etkileyen olaylar zinciri olan diyabet (şeker hastalığı) ortaya çıkacaktır.

PKO açısından insülin direncinin olaya katkısı çok büyüktür. Yukarıda anlatılan kısır döngüye artmış olan insülin hormonu salgısı indirekt olarak katılır: Fazladan üretilen insülin hormonu yumurtalık içerisinde IGF (ınsulin like (insülin benzeri) growth factor) adı verilen ve androjen hormon üretimini sağlayan bir madde gibi davranır ve yumurtalık içi androjen /östrojen dengesini daha da bozar.

İnsülin hormonu artışının PKO’ya diğer önemli bir katkısı da SHBG adı verilen ve kanda androjen hormonu taşıyan proteinlerin seviyelerini düşürmesidir. Bu protein azaldığında kanda daha çok androjen hormon serbest kalır ve PKO belirtileri artar.

İnsülin hormonu seviyeleri arttığında hipertansiyon gelişme riskinin ve damarlarda pıhtı oluşma riskinin arttığı bilinmektedir. Bu da PKO’nun damarlar üzerindeki uzun vadedeki olumsuz etkilerinden kısmen sorumludur.
 

canım ben de 1 yıldır çocuk istiyorum ve bizim de pko yüzünden olmuyo çocuğumuz. ben herkese çocuk düşünmediğimizi söylüyorum. çevre baskısı insanı herşeyden daha çok yıpratıyor. kendini de suçlu hissetme lütfen. bizim ne suçumuz var? Allahın bizi tabi tuttuğu bir imtihan bu. ben de ilk evlendiğim yıl çok hızlı kilo almaya başladım. deli gibi hamur işi yiyodum çünkü. son bir yıldır hamuru ve şekeri çok zorlanarak da olsa çıkardım hayatımdan. resmen uyuşturucu gibi,bağımlılık yapmış ikisi de :) onları bırakıp biraz da spora başlayınca 8 kilo verdim. darısı başına inşallah

bende pko luyum 1 yılı aşkın zamandır deniyoruz olmuyo

selam canım ben de aynı durumdayım. 1 yıldır olmuyo. tedaviye başladın mı?
 

amin cnm allahm herkeze nasip etsin anne olmayı cnm
 
Slm kizlar bende bi pkolu olarak yaziyrum hicbir zamn mucadeleyi kesmeyin pkolu oldugumu ogrendigimde duzenli adet oluyodum kil problemimde yoktu sadece kilo vericeksin dedi dr aninda bebegim icin spora yazildim diyetisyene basladim bu arada da tedavime devam ettim klomen igne kullanmadigim kalmadi dort ayda 17 kilo verdim ilacla bir yere gelemedim yoruldum bu ay kendimi dinlendircm dedim o ay hamile kaldim kendiligimden suan son gunlerim oglumu bekliyorum isteyipte basaramiycagimiz birsey yok yeterki gonulden iste zaten bir kadinin kucuk bir mucize icin yapmiycagi bisey yoktur herhalde insallh hepiniz tez zamnda kavusursunuz mucizenize
 
evet bu ay klomenle yumurta takibine başladım bu ilk ayım tedavide bakalım neler olacak bugün doktora gittim 13. günde yumurtam 9 mm idi bana küçük geldi ama 2 gün sonra tekrar gideceğim inş. büyür çatlar ve tutar sen ne kadardır istiyorsun ?
doktora gittin mi canım
evet canım gittim bende tek sorun pko değil haşimato tiroidim var ilaç kullanıyorum haziranda da rahimdeki polipden histereskopi oldum şimdi de pko ile uğraşıyorum aslında hep şüpheleniyordum ama ne hikmetse gittiğim onca doktor teşhis koymadı ve tedaviye başlamadı yeni başladık hayırlısı artık sen başladın mı tedaviye ?
 
evet canım başladım klomen kullanıyorum cuma günü gitcem tekrar bakalım ne olcak
 

amin canım inşallah bizde kavuşuruz meleğimizee
 

bnde 1.5 yıldır bekliyorum evlendiğim günden bu yana bekliyorum meleimi canım
cuma günü gitcem tekrar bakalım ne olcak
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…